Erol Aral

erola.17.71@gmail.com
TÜM YAZILARI
Rejim apolitik alana kitlediği muhalefetle muhalifleri terbiye ediyor Muhalefet partileri temel meselelerde rejim adına muhalif kitlelerin öfkesini gemleyen zaptiyelere dönüşebiliyor… Zira apolitik muhalifliği kabullenmek, muhaliflerin başına atanmış aslan terbiyeciliği yapmaya razı gelmek oluyor…
Cihatta ve fetihte de 'dava' ruhunu ateşleyen hep 'ganimet' oldu Dini ideolojik-politik meşruiyetinin ana kaynağı olarak kullanan bir iktidar merkezinin çeperiyle/halka halka etrafında ördüğü toplumsal ağla (geniş aile) ilişkisine de dinsel zihniyet prizmasından bakmak gerekiyor... Mal imanın yongası: AKP bunun icabını yaparak kendi insanını yarattı Tayyip Erdoğan rejiminin kendi insan ve toplumunu yaratabilmesi en başta gelmek üzere, seçim dahil tüm başarılarının ekonomi politiği budur- bu çıkara endeksli ilişki ağını örebilmesidir…
Kılıçdaroğlu da esas soruyu pas geçtiği için hakikati göremiyor AKP’nin derinleşmiş görünen sosyal nüfuz alanının yabana atılmaması gereken bu ipuçları, hadi seçim öncesinde konuşul(a)madı... Ya şimdi? Kılıçdaroğlu ve CHP ve burjuva muhalefeti bundan hâlâ kaçınıyor… Şayet gıldır gıcık karanlık ilişkilerin manipülasyonu değilse tamamen… CHP elitinin yanlış sorularla oluşturduğu gündemden kopacak gibi görünmüyor… Erdoğan’ın kendi suretinde toplum yaratma dinamiği/ekonomi politiği 12 Eylül’den bu yana hemen her düzlemde yaşanan kökten değişim ve dönüşümün, bir nevi Z raporunu verdiğini düşünüyorum, ilk iki turlu seçimimizin… Erdoğan’ın iktidarının, zirvesinden eteklerine, İslamcı camianın hatır sayılır kesimlerini, cemaat ve tarikatlarını iliştirdiği/koalisyonu temsil ettiği sır değil. Bu karakteriyle (de) Erdoğan/AKP aşağı yukarı yüz elli yıllık İslamcı birikimin üstünde oturuyor… Sol tarihle de harmanlanarak kendini kuracak ya da... Erdoğan onca olumsuz şartlara rağmen yine ve yeniden nasıl/neden kazanabildi?... Kadim İslamcı (muhafazakâr/milliyetçi mukaddesatçı tezahürleriyle/simbiyozuyla) birikimi devralan Erdoğan/AKP, kendi suretinde insan ve toplumu yaratmış olabilir mi?... İddiam bu; cevabım evet olacak: 28 Mayıs ‘Zaferi’nin membaını burada aramak gerekiyor kanısındayım… İnce'ye değil, seçmenine açık mektup-2: Gelin bu kez ‘adam kazanmasın’ Kazanamayacağını kendisi de biliyor; ayak üstü kırk tane senaryo üretmesini ve birbirini tutmayan beyanlarını, akla ziyan akıl yürütmelere dayalı demagojilerini izlemek dahi nasıl bir profille karşı karşıya olduğumuzu anlatıyor… 'Önceliğiniz tek adam rejimini mi ‘götürmek’, muhalefeti mi?' Neden Muharrem İnce’ye değil de seçmenine, size yazıyorum? Yapıp ettiklerine; şu tanıdığım kısa tarihine bakınca Muharrem İnce’de esasa dair fazlaca karanlık, hadi yumuşatayım, puslu lekeler görüyorum… Dahası da var; Muharrem İnce’ye güvenmiyorum… Seçim testi: Tayyip’in kurbağası mı, Samed’in Küçük Kara Balığı mı? Hiçbir öncelik, hiçbir çekince, tek adam rejiminin tasfiyesini merkeze koyan tarihi görevin önüne geçemez… Geçmemeli… Bir kez daha seçim ertesinde el elde, baş başta kaldığımıza şükretmemek için… Retorik soru: Ne yapmalı? FSLN tarihi: HDP ve TKP'li blokların eylem eşgüdümünü sağlayın, yeter  Bırakın HDP Kürt muhalefetinin enerjisini, SGB’liler neredelerse oranın enerjisini bildikleri tarzda ve muhtevada örgütlesin… Yeter ki anın devrimci görevi; Saray rejimi tasfiyesinin ertelenemez sorumluğu ıskalanmasın: Olacaksa buralarda biriken enerji, üzerinde anlaşılabilecek bir koordinasyon merkezinin kolaylaştırıcılığında/yönlendiriciliğinde tek adam rejimine karşı birleşik eylem düzeninde rahvan olsun… FSLN tecrübesinin bizim sosyalist ’masa’lara bir diyeceği var Sosyalist solumuzun, memleketin ihtiyaç duyduğu emekçiden yana siyasi boşluğu dolduracak sistemli ve kararlı elzem müdahalenin, sadece sözünü edip durmasına, ötesine bir türlü geçememesine takılmak(tı) zaten muradım. Farklılıkların muhafazası meşru sayılarak aynı hedef doğrultusunda hareketin koordine edilmesi; sanırım hayatın akışına uygun reel hedef bu ve açılımı şu: Herkes meşreplerine göre oluşturduğu ‘masa’ ya da ittifakta istediği programı, istediği güçlerle harekete geçirmeye çalışabilir. Ecevit-Ahmed Arif polemiği, solu çevreleme politikasının kalem izleri “Tek adam” rejiminin açmazlarına kilitlenirken, bunları sistemin tarihsel kötürümlüğünden kopuk ele alıp sunarak kalabalıklarda -eksik olduğu için- çarpık bilinç oluşturmaktan en çok kim memnun oluyor? Yakayı sıyıran, görünmez olan işbirlikçi iri burjuvazi herhalde, değil mi? Solu çevreleme ne demek? Kapitalist sınıfın, kendine karşı (bir şekilde) konumlanan / konuşlanmaya çalışan solun (ve türevi akımların) hedef ve hareket sahasının sınırlarını çizerek belirlemesi, haddini sınırlaması… Murat Belge'deki Frankenstein psikolojisi (mi?) İslamcı faşizmin iktidarına harç taşımanın, artık yakın çevresini de (maalesef) yakan ateşe vaktiyle odun taşımanın sorumluluğuyla yüzleşememek, Belge’yi hırçınlıkla olay mahalline ve inkârcılığa sürüklüyor; görünen bu… Heyhat… Gündemin zimmete geçirdiği aklın ve hayallerin ufkunu genişletmek için Somutumuzun tahlilini neden sığ dile ve dar ufka mahkûm ediyoruz!.. Giderek daraltılan düzen çitlerinin içinden konuşmaya mecbur muyuz?! Neden sol/sosyalist müktesebatın zengin tecrübe ve birikimini seferber etmiyoruz? “Birlik ve beraberliğe en çok muhtaç olduğumuz şu günlerde, muhalefet bileşenlerinin fay hatları” hassasiyetine yaslanarak neden döş cebindeki sarı kırmızı kartlara gidiyor eller?..