YAZARLAR

Messi olayı

Futbolun en büyük aşk destanlarından "Messi ile Barça" sona eriyor. Yaşananların birçok sebebi olsa da ayrılığın asıl sorumlusu kulüpte yıllardır korkunç kararlar veren başkanlar ve yönetimler…

5 Ağustos 2021 akşamı saat 20:51’de FC Barcelona’nın resmi Twitter hesabından yapılan kısa paylaşım, futbol tarihinde bir dönemin sonunu ilan ediyordu: “Leo Messi yola FC Barcelona ile devam etmeyecek.”

BİR BAHAR AKŞAMI...

Her hikâye gibi Messi’nin öyküsünün de bir başlangıcı var. Onu Arjantin’de oynarken izleyip hemen takıma katabilmek için ailesine kâğıt peçete üzerine imza attıran Barça efsanesi Carles Rexach’ın gözlerinden; büyüme hormonu eksikliği yüzünden 11 yaşından itibaren üç yıl boyunca bacaklarına yapılan iğnelerden; ya da Barcelona’ya geldikten sonra Pique ve Fabregas ile kurduğu dostluktan başlanabilir. Ya da hepsini bir kenara bırakıp sahadan…

1 Mayıs 2005. La Liga’da FC Barcelona-Albacete maçının 88. dakikası. Teknik direktör Frank Rijkaard 17 yaşındaki 30 numaralı Messi’yi sahaya sürüyor. La Liga’da bir oyuncunun forma numarası 25’ten büyükse bu, oyuncunun A takımla tescil edilmediğini, genç takımdan geldiğini gösterir. Messi de altyapıda ortalığı kasıp kavurarak A takımda kendine yer arıyor. Hatta dönemin yıldızları Ronaldinho ve Deco sürekli bu çocuktan bahsediyor, ama en üst seviyede ne yapacağı henüz belirsiz.

Dakika 90. Ronaldinho’nun bilindik aşırtma paslarından birinde Messi topla buluşuyor. Kaleciyle karşı karşıya kalan genç oyuncu, çok sakin ve şık bir aşırtmayla topu kalecinin üzerinden ağlara gönderiyor. Nefis pas, müthiş gol. Ama ofsayt. Hakem golü iptal ediyor. Barça zaten 1-0 önde olduğu için rahat, ama genç oyuncunun golü iptal olduğu için herkes üzgün. Üstelik pozisyonun tekrarında ofsayt olmadığı görülüyor.

Dakika 90+1. Messi bu kez sol iç koridordan ilerlerken topu Ronaldinho’ya bırakıyor, Ronaldinho yine savunmanın arkasına aşırtma bir pas bırakıyor, Messi aşırtma vuruşla golü yapıyor. 17 yaşındaki çocuk, 70 saniye önce iptal edilen golünün çok benzerini, hatta daha güzelini tekrar atıyor. Bu işte bir tuhaflık var. Ronaldinho Messi’yi sırtında taşıyor. Tribünler coşku içinde. Yıldızlarla dolu bir takıma bir yenisi –üstelik altyapıdan– geliyor.

Aradan geçen 17 sezon, 772 maç, 672 gol, 305 asist, 6 Ballon d’Or, 7 La Liga gol krallığı, 6 Şampiyonlar Ligi gol krallığının ve bütün bunların kulübe getirdiği 10 La Liga, 4 Şampiyonlar Ligi, 3 UEFA Süper Kupası, 3 FIFA Dünya Kulüpler Kupası, 7 Kral Kupası ve 8 İspanya Süper Kupası şampiyonluğunun ardından, futbolun en büyük aşk destanlarından "Messi ile Barça" sona eriyor. Yaşananların birçok sebebi olsa da ayrılığın asıl sorumlusu kulüpte yıllardır korkunç kararlar veren kulüp başkanları ve yönetimler…

ÜCRET TAVANI

Barcelona yukarıdaki tweet’in yanı sıra resmi sitesinden şu açıklamayı paylaşmıştı:

“FC Barcelona ile Lionel Messi, anlaşmaya varmış olmalarına ve tarafların bugün yeni bir sözleşme imzalama yönündeki açık iradelerine karşın, finansal ve yapısal engeller (La Liga düzenlemeleri) sebebiyle söz konusu sözleşme yapılamamıştır.

“Sonuç itibariyle Messi FC Barcelona’da kalmayacaktır. Oyuncunun ve kulübün isteğinin yerine gelmemiş olmasından dolayı taraflar büyük üzüntü içindedir.

“FC Barcelona olarak, kulübün büyümesine yaptığı katkılardan dolayı oyuncuya en içten şükranlarımızı sunar, bundan sonraki kişisel ve profesyonel yaşamında her şeyin gönlünce olmasını dileriz.”

Metindeki “finansal ve yapısal engeller”, 2013’ten bu yana Javier Tebas’ın başkanlık yaptığı La Liga yönetiminin “ücret tavanı” uygulamasıydı. Ücret tavanı bir kulübün A, B takımı ve alt yaş kategorilerindeki tüm personele –futbolcular, teknik direktör, yardımcı antrenör, kondisyonerler dâhil olmak üzere– ödediği yıllık ücretler için belirlenmiş üst limit anlamına geliyor ve kabaca şöyle hesaplanıyor: Her kulübün bir yıllık geliri var. Bu gelirden işletme giderleri ve borç ödemeleri düşülünce kalan rakam, o kulübün ücret tavanı oluyor. Yani her takım için farklı bir üst limit var. Örneğin 2020-21 sezonunda Real Madrid personeline en fazla 469 milyon Euro ödeyebilirken, Barcelona için bu rakam 347, Elche için ise 35 milyon Euro’ydu.

Financial Fair Play sonrası benzer kısıtlamalar birçok ülkede mevcut. Messi’nin kontrat sözleşmesine engel oluşturan durum ise, yukarıdaki şartın İspanya’da “önceden” uygulanmak zorunda olması. Yani kulüplerin kuralı ihlal edip sonradan cezasını ödeme şansları yok. Sezona girerken bu limitler dahilinde kalmak zorundalar. Geçen sezon pandemi sebebiyle esneklik tanınmış, limitlere uyulması için bir sene ekstra mühlet verilmişti. Şimdi o süre doldu.

Barcelona’nın ücret tavanı iki yıl önce 671 milyon Euro, geçen sezon ise 347 milyon Euro’ydu. Pandemi yüzünden gelirlerde 600 milyon Euro civarında düşüş oldu; buna bağlı olarak ücret tavanı da 200 milyon Euro civarına çekildi. Üstelik geçen seneki limit aşıldığı için, bu sene yaratılan fazlalığın ancak dörtte biri ücretlere ayrılabiliyor. Yani yıllık 20 milyon Euro tutarında yeni bir sözleşme için 80 milyon Euro ek kaynak gerekiyor.

Bunun için kulüp birçok oyuncuyu elden çıkarmaya, mevcut isimlerin ise ücretlerini azaltmaya çalıştı. Messi’nin yeni sözleşmesi de benzer bir ince ayarla, oyuncuya ödenecek ücreti daha uzun vadeye yaymak için 2 yerine 5 yıl üzerinden imzalanacaktı. 34 yaşındaki Messi beş yıl daha Barça’da top oynamayacaktı, ama kontratı oyunculuk sonrası görevlerini de kapsayacak şekilde genişletilmişti. Yine de tüm bu yan yollar hedefe varmadı ve limitlere uyulamadı.

REST

Barcelona yönetiminin yaptığı üç paragraflık kısa açıklama aslında ne futbol kamuoyuna ne de Messi’ye yönelikti. Zaten Messi’ye veda etmek için fazla donuk ve tatsızdı. Beyanatın muhatabı La Liga yönetimi, özellikle de başkan Javier Tebas’tı ve meali şuydu: Üç sezon önce futbol tarihinin belki de en büyük iki oyuncusu bu ligde oynuyordu. Kaprisleriniz yüzünden ezeli rakip ebedi dost (!) Real Madrid Cristiano Ronaldo’yu elinde tutamadı; şimdi de Messi sizin yüzünüzden gidecek. Messi’nin olmadığı bir lig istediğinize emin misiniz? Buna cesaretiniz var mı?

Ama can havliyle çekilen bu reste beklenen yanıt gelmedi. Laporta cuma sabahı Messi sonrası yeni bir dönemin başladığını, Barcelona’yı düşünmek zorunda olduğunu, kulüpten daha değerli hiçbir şeyin olmadığını söyledi.

İspanya futbolunda gelir paylaşımı konusunda süregelen büyük bir kavga var. Real Madrid ve Barcelona, La Liga’nın CVC adlı yatırım şirketiyle yapılan kredi ve hisse satış anlaşmalarından ve 50 yılı kapsayan dev yayın ihalesinden şikayetçi. Hak ettikleri payı alamamaları halinde büyük yıldızları tutamayacaklarını, stadyum ve tesis inşaat ve yenileme işlemlerini yapamayacaklarını, bunun sonucunda iki lokomotif kulübün uluslararası arenada geri kalmasıyla ligin de cazibesini kaybedeceğini savunuyorlar. Geçtiğimiz aylardaki Avrupa Süper Ligi tantanasının ve tamamen akıldışı görünen projeye Real Madrid ve Barcelona’nın çılgınca sahip çıkmasının sebebi de buydu.

La Liga ise aynı soruna farklı bir çözüm öneriyor. Lig yönetimi gelir adaletsizliği derinleştikçe yerel rekabetin söndüğünü ve yeterince izleyici çekemediğini, iki takımlı ligin kimseye yaramayacağını düşünüyor. Objektif bakınca lig yönetimi pek de haksız görünmüyor.

SİYASET

Öte yandan La Liga Başkanı Javier Tebas’ın Barcelona’ya karşı biraz fazla motive görünmesinin futbol dışı sebepleri de var. İspanya’da süregelen bir “Katalan bağımsızlığı” sorunu söz konusu; FC Barcelona bu kavgada Katalanların en güçlü sivil toplum örgütü durumunda. Esas mesleği avukatlık olan Barça başkanı Laporta’nın Katalan eylemlerinde ön saflarda yer aldığı biliniyor.

Tebas ise Katalan mevzusunda biraz “hassas”. Tartışmaların alevlendiği dönemde, Katalunya bölgesine bağımsızlık verilmesi halinde FC Barcelona ve Espanyol kulüplerinin İspanya futbol liglerinde mücadele edemeyeceğini söyledi. 2019’da ise aşırı sağcı Vox partisine destek verdiğini, partinin kendisine “iyi göründüğünü” açıkladı.

Barcelona’nın tarihinde siyaset her zaman bir şekilde rol oynadı. Més que un club (“Bir kulüpten fazlası”) sloganı sebepsiz değil. Kulüp, Messi’nin ayrılacağını bildirdikten on saat sonra başka bir tweet daha paylaştı ve 85 yıl önce General Franco’nun faşist birlikleri tarafından katledilen eski başkan Josep Sunol’u andı. Geçmişin izleri bazen küçük kıvılcımlarla yeniden ortaya çıkıveriyor.

TİCARET

Ama Barcelona’nın İspanya’daki sağ gelenek –ve La Liga yönetimi– tarafından sevilmiyor olması, gerçekleri değiştirmiyor. Kulüp 2010 yılında tarihin en iyi futbol takımını kurmuşken, on yıl içinde ardı ardına gelen korkunç yönetimlerle bugünkü duruma düştü. Messi’nin kontrat yenileyememesinin gerçek sebebi Tebas değil, son beş yılda Philippe Coutinho, Ousmane Dembélé ve Antoine Griezmann gibi isimlere ödenen 390 milyon Euro bonservis. Daha az maliyetli olan ama aynı derecede faydasız birçok transfer var.

Barcelona, Messi’nin istisnai bir oyuncu olduğu gerçeğine güvenerek bir istisna beklentisiyle topu lig yönetimine attı, ama o top geri gelmedi. Taraftarlar ise durumun farkında. Cuma öğle saatlerinde stadyum önünde buluşan taraftar, takıma katılmasını hiç istemedikleri Griezmann’ı protesto ederek, “Messi senin yüzünden gitti” diye tepki gösterdiler. Ama Griezmann’ın Barcelona’ya gelmesinin sebebi Fransız oyuncu değil, dediğim dedik başkan Bartomeu’ydu.

Kötü transferlerin tek etkisi maddi yıkım olmadı. Altyapıdaki birçok potansiyel yıldız yeni gelenlere yer açmak için takımdan gönderildi. Kulüp özellikle son yedi-sekiz yılda kendini saçma bir değişim rüzgârına kaptırdı, Avrupa’nın görece yeni “süper kulüplerine” özendi, hâlbuki Barcelona böyle bir takım değildi. Borçlar 1 milyar Euro’yu aştı, eskiyen stat yenilenemedi; en kötüsü, Barcelona kimliği aşındı (biraz daha detay için 5 Mart 2021 tarihli “Hakikat Sonrası Barça” yazısına bakabilirsiniz).

YENİ DÖNEM

Her hikâyenin bir sonu var. 121 yıllık Barça tarihinin en çok forma giyen, en çok gol atan ve en çok kupa kazanan oyuncusu Messi elbet bir gün ayrılacaktı. Ama son bir yıldır yaşananlar Barça’nın düştüğü acıklı hali su yüzüne çıkardı. Geçen yaz Messi yönetimden memnun olmadığı için gitmek istemiş, sırf kulüple mahkemelik olmamak için gönülsüz de olsa takımda kalmıştı. 2003-2010 arasındaki çok başarılı ilk döneminden sonra, Mart ayında yeniden başkanlığa gelen Laporta’nın dönüşüyle oyuncu Barcelona’da kalmaya ikna oldu, bu sefer de maddi sorunlar yüzünden sözleşme yenilenemedi.

Messi 1 Mayıs 2005’te ilk golünü atarken Camp Nou’daki protokol tribününde başkan olarak oturan Laporta, şimdi tarihin en büyük futbolcusunun bedelsiz gidişine izin veren adam olarak bu tuhaf hikâyedeki en büyük düşüşü yaşayan karakter oldu. La Liga’yı hedef alan açıklama sorumluluğu kendi üzerinden biraz olsun atmak içindi. Gerçek sorumlular Rosell ve Bartomeu gibi eski başkanlardı, ama sonuçta Laporta yıldızını takımda tutamadı. Aslında takımın yola devam edebilmesi için bundan başka çaresi de yoktu. La Liga’dan bir son dakika değişikliği gelmediği takdirde Messi bir daha Barça forması giymeyecek. Oyuncunun PSG ile görüşmeye başladığı söyleniyor.

Barcelona’da Messi’nin yeri elbette dolmayacak. Kubala, Cruyff, Ronaldinho, Puyol, Xavi ve Iniesta’nın da yeri dolmadı. Ama futbolda devamlılık gidenlerin yerini doldurmaya değil, başarı döngüleri oluşturma becerisine dayanıyor. Laporta ilk dönemindeki gibi doğru bir plan ortaya koyarsa, Barcelona kültüründen bir hocanın çalıştırdığı, Pedri’nin kaptan olduğu, yüzde 75 topla oynayan yeni bir takım oluşturmak sanıldığı kadar uzun sürmeyebilir. Messi ise inanılmaz istatistiklerinden ziyade bu kültüre kattıklarıyla her zaman en büyükler arasında olacak…


Suat Başar Çağlan Kimdir?

1984 yılında Bornova’da doğdu. Balıkesir Fen Lisesi’ni ve Galatasaray Üniversitesi Felsefe Bölümünü bitirdi. 2010 yılında Ege Üniversitesi Sanat Tarihi Bizans Sanatı programında yüksek lisansını tamamladı. 2007 yılından beri İngilizce ve Fransızca dillerinden serbest çevirmenlik yapıyor. George Bernard Shaw, Alain Robbe-Grillet, C. L. R. James, Saadat Hasan Manto gibi yazarların eserlerini Türkçe’ye çevirdi; edebiyat, sanat ve felsefe alanındaki yazı ve tercümeleri çeşitli dergilerde yayınlandı. Gazete Duvar’da başladığı futbol yazılarına farklı mecralarda devam ediyor. Karşıyaka’da yaşıyor.