YAZARLAR

Mecburen Zeki Müren

Zevk, beğeni, estetik yönünden zaman tünelinde kırk yıl geriye dönüldüğünün, dahası düşüldüğünün ilanıdır bu. Kırk yıl lafın gelişi değil, aşağıda açıklayacağım. Ama önce şunu bilelim: Reklam sonuç. Ortada toplu iflas var, Zeki Müren ne yapsın!

Her şeyle birlikte reklamcılık da iflas ediyor Türkiye’de.

Sayısız ödül sahibi ajanstan çıkan güya yabancı turist çekmeye yönelik “Keyfine bak, aşılandım” damgalı her yönden utanç verici sakil reklam, iflasın aleni ilanıydı. Şimdi de iletişim ve tanıtımda seçiciliğiyle bilinen İş Bankası’nın Zeki Müren taklitli kampanyası var karşımızda. Görünen o ki, seçicilik yerini sıradanlığı ve basitliği kabullenmeye bırakmış.

Zevk, beğeni, estetik yönünden zaman tünelinde kırk yıl geriye dönüldüğünün, dahası düşüldüğünün ilanıdır bu. Kırk yıl lafın gelişi değil, aşağıda açıklayacağım. Ama önce şunu bilelim: Reklam sonuç. Ortada toplu iflas var, Zeki Müren ne yapsın!

***

Reklam neyi satarsa satsın, popüler kültürün dilini kullanır. Becerebilirse onu dönüştürür ve yeniden üretir. Şimdi o gözle sahaya bakalım. En güncel olandan, futboldan başlayalım. Ne görüyoruz?

Goller yağmur gibi yağıyor. Takım dağılmış; grup sonuncusu olarak elenmişsin Avrupa Şampiyonası’ndan, 25 yıl önceki sıfır galibiyetli performansa düşmüşsün. Dünya Kupası’nı da unut: 30. saniyede ilk golü yemiş, 6 – 1 mağlup ayrılmışsın sahadan.

Ekranda mecburen Zeki Müren!

Ama ne olursa olsun, Z kuşağı mühim. Politikacılar seferber. Sahada çalışanlar “gençler gitar çalar, beste yapar, şarkı söyler” diyerekten, “sosyal medya olmazsa olmaz” bilerekten rotayı o tarafa kırıyor. Gurur ve sevinçle Cumhurbaşkanı aranıyor cepten; “Gençlik Kollarımız sizin için beste yapmış efendim”. Çalınıyor, söyleniyor… Ne güzel. Sosyal medyadan anında servis. Budur. Ve fakat o ne? Adamın biri oradan çıkıp, “Bu benim bestem sanki…” demesin mi!

Golü yine kendi kalene atmışsın.

Maksimum diyen Zeki Müren ne yapsın?

Bu arada, futboldaki 25 yıl olan geriye dönüş, müzikte 30 yıl olarak kendini gösteriyor. Önümüzdeki seçimlerde ilk kez oy kullanacakları belirtilen Akgenç takım, analarının – babalarının arşivlerine uzanmış olmalılar, üstüne söz döşenip kendilerine mal ettikleri beste 1991 tarihini taşıyor. O bestenin seslendirildiği şarkının adı da manidar: Anladım ki…

Aykut Gürel’in durumu anlayıp “sanki” demesi üzerine el koyma operasyonunun ikinci perdesi devreye giriyor. Kendince bir uzman seçiliyor hemen, “ilgili mevzuat ve Mesam ilkelerine göre sorun teşkil etmediği” icazeti alındığı açıklanıyor. Hatta, besteci de olur böyle şeyler diyesiymiş… Ve fakat adamın yazdıkları hiç öyle değil: “Fikri hakka saygıdır beklentim. İzin, özür, zarafet yeterlidir.”

Nerede peki bunlar?

Zamanında bir de Dombıra araklaması vardı, değil mi! Neyse geçelim. İnleyen Nağmeler’den Maksimum’a geleceğiz daha, yolumuz uzun.

HERKESİN YAPTIĞI KENDİNE

Her ne kadar son hız, Hedef 2023 dense de iktidar cenahında 30 yıl takıntısı var anlaşılan.

Tekirdağ Ergene’de trenle minibüs çarpışmış, altı kişi ölmüş. İzmir’den bir TCDD makinisti, orada olmadığına hayıflanıyor, sosyal medyadan ses veriyor: “Bendeki leş sayısı 16, 6 daha lazım iki takım kurmam için.” Skor ona yazılmıyor tabii, o kaza orada dursun. 8 Temmuz 2018’de 25 kişinin öldüğü 317 kişinin yaralandığı tren kazasına ilişkin davanın 8. duruşması 7 Eylül 2021’de yapılıyor. Soruşturma sonuçlarının incelenmesi için dava Ocak 2022’ye erteleniyor... Zaman her şeyin ilacı. O sırada İstanbul’da hızlı tren kaza yapıyor.

Hiçbirinin önemi yok.

Ulaştırma Bakanı, “herkesin yaptığı kendine” ilkesinden hareketle hızlı tramvaydan beri 30 yıldır kullanılan metro logosu M’nin bundan böyle U olacağını açıklıyor. Belediyeninki M, bakanlığınki U. O kadar.

Birilerine U dönüşü her zaman, her yerde serbest. Zeki Müren ne yapsın?

***

Reklam, her şeyi olduğu gibi zamanda geri dönüşü de hızlandırır. Futbolda 25 yıl, müzik - politika, metro- politikadaki 30 yıllık geri gidişlerin ardından, Zeki Müren taklitli reklam da bizi 40 yıl önceye taşıyor.

1980’lerde deterjan markasının adından hareketle Size Alo diyorum sloganla ekrana gelen Zeki Müren, reklam sektöründeki kısırlaşmanın göstergesi olarak 2016’da markanın 40. Yıl kampanyasında da karşımızdaydı. Eski filmler harmanlanmış, araya hologramvari Zeki Müren sahneleri serpiştirilmişti. Belki bütçe yokluğundan, nostalji süsü verilerek işi masrafsız halletme yoluna gidilmişti orada.

Fakat şimdi, hayli kapsamlı bir kampanya var önümüzde. Epey para harcandığı da belli. 50 saniye ön duyuru, ardında eğlenceli olmasına çalışılmış 2.30 dakikalık hayli uzun kredi kartlı bol alışveriş reklamı. İş Bankası’yla bağdaştırmakta zorlanılacak müzik ve mekan olarak gazino sahnesiyle açılan film bütün mesajını, “yaratıcılığı”nı oyuncunun Zeki Müren taklidi üstüne kuruyor.

Tam da budur reklamın bize söylediği: Taklit!

Gençlerin Dombıracı gibi büyüklerinin izinden giderek başkasının işine destursuz el koymaları türünden alenen aşırma kampanyaların reklam sektöründe yaygınlığı, iflasın boyutlarını ortaya koyar. Zeki Müren taklidi de masum ve fakat sıradanlığın, estetik çöküşün belgelerinden biri olarak kalır.

BÜYÜK OYNAYANLAR

T-Mobile gibi uluslararası bir GSM firmasının 2009’da life is for sharing sloganı üstüne kurduğu kampanyayı adı sanı büyük bir ajansın Turkcell için billboard uygulamaları dahil birebir kopyaladığı sektörden bahsediyoruz: Hayat paylaşınca güzel!

Kampanyada kullanılan yerel görüntülerin ise burada gerçekleştirilen ve “sponsor desteği” talebiyle ajans yetkilisine emanet edilen bir belgeselden alınıp uyarlandığı mahkeme kararıyla tescilleniyor!

Keza yaratılan maskot karakterler de bir oyuncak firmasından el çabukluğu marifet usulü devşiriliyor.

Daha yakın zamanlarda, 18 Şubat 2019’da Türkiye reklam tarihinin en büyük açılış kampanyası yapıldı. Tam 41 Tv kanalında birden 21.30’da ekranlar karardı. Üç dakika yirmi saniye boyunca neredeyse memlekette tüm TV ekranları, ajans çalışanlarının ifadesiyle bilgisayar ekranına çevrildi.

Bir bakıma parası verilerek hacklendi! Tabii sosyal medya da aynı anda, aynı şekilde.

Birilerini arıyoruz diyen reklam gençlere sesleniyordu. Birlikte dünyayı değiştirmeye çağırıyordu. İddialıydı: Şaka zannediyorsan kanalı değiştir, ciddiyetimizi anla!

Ciddiydiler, her kanalda onlar vardı. Siyah zemin üzerine klavye efekti eşliğinde kırmızı harflerle yazılan mesajlardan oluşan 3.20 dakikalık reklam, 'Bizi bul' çağrısıyla noktalanıyordu.

Ve hemen ortaya çıkıyordu ki, bol ödüllü bir ajansın bir oyun firması için hazırladığı bu yüksek bütçeli kampanyanın filmi, 2017’de ünlü bir otomobil markası için yapılmış filmin aynısıydı!... Siyah zeminden yazı karakterine, kullanılan efekte kadar!

Reklamverenin karnına ağrılar giriyordu

***

Hal böyle olunca mecburen Zeki Müren!