YAZARLAR

Sanat dünyasının Filistin sınavı

Hayal edilemeyecek şey 19 Ekim’de sanat dünyasının köklü ve etkili yayın organlarından, 60 yıllık geçmişe sahip Artforum’da karşımıza çıktı. Sanat Çevresinden Kültür Kurumlarına Açık Mektup, derginin internet sitesinde yayımlandı. İnanması zor: Dünyanın her yerinden, farklı disiplinlerden sanatçı, yazar, eleştirmenlerden oluşan 8000 kişi imzalamıştı mektubu. 

Filistin’deki etnik temizlik hareketi küresel ölçekte tam teşekküllü tecrit eşliğinde soykırıma doğru tırmanıyor.

Soykırım Filistinlilerle sınırlı değil. Etnik, dinsel, tarihsel, coğrafi, siyasal, ekonomik, kültürel yönden Filistin’le doğrudan hiçbir bağı olmayan ama katliama kayıtsız kalamayan kim varsa aynı tehlikeyle karşı karşıya.

Bugün Filistin üzerinden akla, vicdana, düşünceye karşı dünya ölçeğinde toplu tecrit uygulanıyor. Devletlerin ötesinde hemen tüm siyasal alanla birlikte düşünce, kültür, sanat çevreleri de salt gücün hegemonyası altında katliamı onaylamaya tabi tutuluyor. Aksi halde boykot, tecrit, düşmanlaştırılma, nihayetinde yokluğa mahkûm edilme; imha bekliyor onları.

Oysa Filistinli ve İsraillilerin de aralarında olduğu dünya ölçeğinde tanınmış sanatçı yazar ve düşünür, uygulamaları nedeniyle İsrail’e karşı kültürel boykot çağrısı yapıyordu 15 Aralık 2006’da. Boykot Belki Barışı Getirebilir başlıklı çağrıyı imzalayan 100’e yakın isim arasında yazar Eduardo Galeano, Arundhati Roy, müzisyen Brian Eno, Reem Kelani, sinemacı Sophie Fiennes de yer alıyordu. 

Yine imzacılardan John Berger, Sesimizi Yükseltmeliyiz başlıklı mektupla çağrıya ek olarak boykotun gerekçesini, niteliğini, yöntemini de anlatıyordu. Her iki metnin de Batı dünyasının etkili yayın organlarından The Guardian’da yayımlandığını da hatırlatalım. Bugün değil teklif, hayal bile edilemez! 

KENDİNİ BİLMEZ 8000 İSİM

Hayal edilemeyecek şey 19 Ekim’de sanat dünyasının köklü ve etkili yayın organlarından, 60 yıllık geçmişe sahip Artforum’da karşımıza çıktı. Sanat Çevresinden Kültür Kurumlarına Açık Mektup, derginin internet sitesinde yayımlandı. İnanması zor: Dünyanın her yerinden, farklı disiplinlerden sanatçı, yazar, eleştirmenlerden oluşan 8000 kişi imzalamıştı mektubu. 

“Filistin'in kurtuluşunu destekliyoruz” diyen imzacılar şöyle devam ediyor:

  • Kim olursa olsun sivillerin öldürülmesi ve zarar görmesine son verilmesi;
  • Derhal ateşkes yapılması;
  • Gazze'ye insani yardımın ulaştırılması;
  • Kültür – sanat kurumlarının, yönetim kurullarının ağır insan hakları ihlalleri ve savaş suçlarına suç ortaklığına son verilmesi çağrısında bulunuyoruz.
  • İşgal ve kuşatma altındaki Gazze Şeridi'nde 2,3 milyon Filistinlinin karşı karşıya olduğu insani krize ilişkin kurumsal sessizliğin bir an önce kırılmasını talep ediyoruz. İşgal altındaki Filistin Bölgesi'nde bulunan BM İnsani Yardım Koordinatörünün sözleriyle, “Uluslararası toplumun bunun devamına izin vermesi insanlığımızın kaybıdır. Şu anda gördüklerimiz kesinlikle insanlık dışıdır.”

 

"Krizin ve tırmanan soykırımın acil olduğu bu dönemde sessizlik, siyasal yönden tarafsızlık değildir” denen mektupta, Uluslararası Af Örgütü, Birleşmiş Milletler, Dünya Sağlık Örgütü başta olmak üzere küresel kuruluşların Gazze'de bombardımanın devamını, orada yaşayanların öldürülmesi ve zorla yerlerinden edilmesini kınadığı hatırlatılıyor. Yine aynı kurumlara göre “Gazze’de sivillerle birlikte yardım görevlilerinin, gazetecilerin ve sağlık çalışanlarının öldürülmesinin, tüm altyapının ve yaşam kaynaklarının yok edilmesinin -su, gıda, elektrik ve ilaç kesintisi- savaş suçu anlamına geldiği” belirtiliyor.

“İnsan hakları ve hukuksal ihlallerin ötesinde, bir soykırımın ortaya çıkışına tanık oluyoruz” diyen imzacılar, “cezasız bırakılan İsrail, Birleşmiş Milletler Soykırım Sözleşmesi'nde belirtilen 5 tanımlayıcı eylemden 3'ünü halihazırda gerçekleşirdi” diyor. İsrailli tarihçi ve soykırım uzmanı Raz Segal'in sözleriyle, “İsrail aynı zamanda Gazze'ye yönelik 16 yıllık kuşatmayı (modern tarihin bu en uzun kuşatmasını uluslararası hukuku da açıkça çiğneyerek) 'tam ablukaya’ çevirdi.”

Filistinlileri “insansı hayvanlarla savaşıyoruz” sözleriyle aşağılayan İsrail Savunma Bakanı Yoav Gallant’ın Gazze'deki Filistin toplumunun sistemli bir şekilde yok edilmesi hedef ve talimatının anımsatıldığı mektubun sonunda şu çağrılar yer alıyor:

"Aşağıda imzası bulunan bizler, kimlikleri ne olursa olsun tüm sivillere yönelik şiddeti reddediyor, şiddetin temel nedeni olan baskı ve işgale son verilmesi çağrısında bulunuyoruz. Filistin halkıyla dayanışma içindeyiz. Sanat kuruluşlarının kültür çalışanlarıyla dayanışma göstermesini istiyor, hükümetlerimizi derhal ateşkese ve insani yardımların engellenmeden girmesine izin vermek için Gazze'deki geçişlerin açılmasını talep etmeye çağırıyoruz.

İfade özgürlüğünü korumayı, eğitimi, toplumu ve yaratıcılığı geliştirmeyi misyon edinen sanat kurum ve kuruluşlarının aynı zamanda yaşam özgürlüğünü ve temel varoluş hakkını da savunduklarına inanıyoruz. Hayatta ve sanatta yeri olmayan insanlık dışı davranışları reddetmeye ve hükümetlerimizi ateşkes çağrısı yapmaya çağırıyoruz."

KİMSİNİZ SİZ, KESİN SESİNİZİ

Mektup, muhataplarını hemen buldu!

New York, Londra, Paris ve Hong Kong’da şubeleri bulunan Lévy Gorvy Dayan Galerisi sahipleri, hemen ertesi gün; 20 Ekim Artforum’da bir kınama yazısı yayımladı. Dominique Lévy, Brett Gorvy ve Amalia Dayan,* “tek taraflı” olarak niteledikleri  “açık mektubu endişeyle karşılıyoruz” diyordu. Çünkü mektup, “sürmekte olan büyük çaplı rehine krizinden, Yahudi tarihinin Holokost’tan sonraki en kanlı gününden; 7 Ekim 2023’te İsrail’de gerçekleştirilen vahşetten söz edilmiyor”du. 

Kınama, mektup ve imzacılar kadar yayıncısına da yönelikti. Ve elbette sanat pazarını yöneten kurumlara, galericilere yönelik de hadsizlere karşı harekete geçmeleri çağrısıydı bu.

Patronajın talimatı alındı, gereği anında yerine getirildi. İki gün içinde 3000’i aşkın sanatçı, “Hamas’ın İsrail’de gerçekleştirdiği menfur katliamı alenen es geçen tek taraflı bildiriyi üzüntü ve hayal kırıklığıyla karşıladık” diyordu 22 Ekim’de yayınladıkları açıklamada

Müze Bir Savaş Alanı mıdır adlı videosuyla 13. Uluslararası İstanbul Bienali’nde yer alan, ayrıca bu başlıkla bir konuşma yapan Hito Steyerl de “savaş suçu” vurgulu mektuptan üzüntü ve hayal kırıklığı yaşayanlar arasındaydı. Aynı şekilde, Barbara Kruger hem açık mektubu hem onu kınayan bildiriyi imzalayarak çok yönlü sanatçı kimliğini bir kez daha ortaya koyuyordu. Vakti zamanında kürtaj karşıtı kampanyaları “Yalnızca doğmamışlar senin yaşam hakkına sahip” ya da “Bedenin bir savaş alanı” sloganlı poster çalışmalarıyla protesto eden Kruger için hastane, okul, ibadethane gözetmeden, kadın, çocuk, bebek ayırt etmeden insanların katledilmesini kınayanları kınamakta çelişki yoktu.

Mektup, “7 Ekim Hamas saldırısı ardından yaşadığımız derin üzüntüyü, travmayı ve umutsuzluk hissini daha da artırdı” diyen karşı bildiriciler, muhataplarını İsrailli rehineleri açıkça anmayarak “sivillerin kaçırılmasını meşrulaştırmak”la suçluyordu.

HADSİZ CAHİLLER!

İş burada kalmadı. Başka galericiler, koleksiyoncular da fiilen devreye girdi, sanatçılar açık mektuptan imzalarını çekmeye zorlandı. Yetmedi, açık mektuba karşı 24 Ekim’de ikinci bir kınama yayınlandı. Büyük galeri ve müzayede evi sahipleri, fuar yöneticilerinin ağırlıkta olduğu, Marina Abramovic, Richard Prince, Jenny Saville gibi “marka sanatçılar”ın imzasıyla süslenen bu ikinci ve karşı bildiriciler Sanat Dünyasından Birleşik Çağrı”  başlığıyla “İnsanlığı Savunma” misyonu biçiyordu kendilerine. 

“Geniş sanat camiasını temsil etmeyen sanatçıların imzaladığı cahilce bir mektuba” cevap verdiklerini belirterek imzacılarına karşı toplu hareket çağrısı yapıyorlardı.

Sonuç: 2018’den beri Artforum dergisi yazı işleri müdürlüğünü yürüten David Velasco, imzacıları arasından olduğu açık mektubun yayınlanmasından bir hafta sonra, 26 Ekim’de işten atıldı.

***

Sanat dünyasının Filistin sınavını konuşmaya devam edeceğiz.


*Altı Gün Savaşları’nda İsrail Genel Kurmay Başkanı olan, “Kudüs Fatihi” olarak anılan, Camp David Anlaşması sırasında Dışişleri Bakanı olan Moşe Dayan’ın torunu.