YAZARLAR

Akşener diyeti ve İYİ Parti’nin kilo problemi

Akşener’in 2024 yerel seçimlerine kendi adayları ile girmesinin temel saikinin, Millet İttifakı’nın 2023 Genel ve Cumhurbaşkanlığı seçimlerindeki başarısızlığından çıkardığı bir “ders”in değil, 2018 yerel seçimlerindeki ittifakın HDP’nin gölgesinde kalmasının yarattığı bir “hırs”ın tezahürü olduğunu düşünüyorum.

Yerel seçimlerde tüm il ve ilçelerde aday göstereceklerini belirten Akşener, Bursa il teşkilatında yapığı konuşmada “Biz hür ve müstakil bir siyasî parti olarak bu seçimde kendimizin kaç kilo ettiğini paylaşacağız, tarttıracağız, göreceğiz. Onun bunun ağzı kokusunu çekmeden, hakaret yemeden başımız öne eğilmeden sonuç bizimdir." dedi. Bu sözler, “ittifak” mı, “işbirliği” mi, “İYİ Parti Ankara ve İstanbul’da aday çıkarırlar mı çıkarmaz mı” tartışmalarını da -kelimenin tam anlamıyla “şimdilik”- sona erdirdi.

LAF ANLAMAZ ORMANCI YIKAR MASAYI

Doğru ya da yanlış, başarılı ya da başarısız; bir seçim ittifakını değerlendirmek, eleştirmek, masaya yatırmak bir yana, onu bir “ağız kokusu çekmek”, “başını öne eğmek” olarak değerlendirmek nasıl bir politik duruş, nasıl bir ruh hali, nasıl bir “politik-kakılmışlık” hissidir anlamak zor. Zor, lâkin, Akşener’i en çok rahatsız eden hususun da Millet İttifakı’nın Cumhurbaşkanlığı ve TBMM seçimlerdeki başarısızlığı değil, 2018 Yerel Seçimleri'ndeki başarının HDP’ye mal edilmesi olduğu aşikâr. Genel seçimlerden sonra düzenlenen parti kongresinde Akşener bu rahatsızlığını şu kelimelerle dile getiriyordu: “Kılıçdaroğlu’na randevu aldım gittim. İki parti seçimlere girmeyi teklif ettik ve sonuçta bir başarı ortaya çıktı. Beni en çok etkileyen, en çok üzen ne oldu biliyor musunuz: ‘İstanbul seçimini İYİ Parti değil, HDP kazandırdı’. Bilmem nerenin seçimini biz değil HDP kazandırdı. Biz hariç herkes kazanmayı sağladı. İnsafınız kurusun, anlıyorum korktunuz. Haydi o zaman bundan sonra size hayatta başarılar.”

HDP’nin baraj siyasetini 2015’de yerle yeksan etmesi nasıl MHP’yi muhalefetten koparıp iktidar saflarına taşıdı, CHP ile birlikte hareket eden MHP yüzgeri edip AKP’ye destek verdi ve neredeyse AKP’nin bile rafa kaldırdığı (sözde) başkanlık sisteminin kapısını araladıysa, aynı alerji İYİ Parti’yi de Millet İttifakı’ndan kopardı ve yerel seçimlere ayrı adaylarla girmeye yönlendirdi. 2018 Yerel Seçimleri'ndeki desteğinin HDP’nin desteğinin gölgesinde kalmasında rahatsız olan Akşener, bu kez partisinin gücünü/kalibresini/kilosunu muhalefeti desteklemeyerek gösterme niyetinde, “Madem Ankara’yı İstanbul’u bizim değil HDP’nin desteği ile kazandığınızı düşünüyorsunuz o zaman şimdi bizim desteğimiz olmadan seçimlere girip kaybedin de bizim gücümüzü görün” hesabında. Akşener’in “Bu seçimde kendimizin kaç kilo ettiğini tarttıracağız; kaç kilo ediyoruz göreceğiz” seklinde dile getirdiği diyet-programının böyle bir dolaylı-hesap olduğunu düşünüyorum. Unutmadan ilave edelim, İYİ Parti ve CHP arasında 2018’deki işbirliğinin HDP’nin gölgesinde kalmasının Akşener -ve elbette genel olarak İYİ Parti’de- yarattığı rahatsızlığın sadece onun Kongre’deki konuşmasına değil Bursa İl Teşkilatındaki konuşmasına da yansıdığını hatırlatayım. Bursa’daki konuşmasında da Akşener “Köylere gideceğim, hepiniz gideceksiniz. O insanlara dokunacağız. HDP'lilik üzerinden elini uzatanın eline vuruldu. Bunların hepsine 'hayır' diyerek yola çıkacağız kendi başımıza.” dedi. 

Özetle ben, Akşener’in 2024 yerel seçimlerine kendi adayları ile girmesinin temel saikinin, Millet İttifakı’nın 2023 Genel ve Cumhurbaşkanlığı seçimlerindeki başarısızlığından çıkardığı bir “ders”in değil, 2018 yerel seçimlerindeki ittifakın HDP’nin gölgesinde kalmasının yarattığı bir “hırs”ın tezahürü olduğunu düşünüyorum; Akşener’in tartıda ölçmeye çalıştığı kilo da bu kilo: Hadi buna Akşener’in bir türlü söndüremediği “laf anlamaz ormancı yıkar masayı” hırsı diyelim. Aynı hırs Devlet Bahçeli’de de vardı ki 2014’de CHP ile birlikte Ekmeleddin İhsanoğlu üzerinde anlaşan Bahçeli’nin 2015 sonrasına saf değiştirmesinin nedenlerinden birinin de bu olduğunu söylemek mümkün. Benzer bir hırsın Ümit Özdağ’da da olduğunu söylemek lazım.

AKŞENER’İN POLİTİK DRİFTLERİ

Akşener İYİ Parti motosikletinin gidonunu genel/cumhurbaşkanlığı seçimleri öncesinden bugüne o kadar çevirdi, maşallah, o kadar drift yaptı, o kadar lastik yaktı ki saymakla tükenmez. Akşener, 2023 Mart’ından masadan kalkarken ettiği zehir zemberek sözleri yutup -şimdi bunları “kan içtik kızılcık şerbeti dedik” tadında bir özveri olarak kabul etmemizi istiyor- “Bir oy Kemal’e bir oy Meral’e” sloganına sarılışını, Altılı Masa’nın kurucu partilerinden biriyken bir anda ittifak sisteminin zararlı olduğunu keşfedişini hatta hızını alamayıp Erdoğan ve Bahçeli’yi de ittifaklardan vazgeçmeye davet edişini de olağan karşılamamızı istiyor. 

Akşener daha günler öncesinde İYİ Parti Sözcüsü Kürşad Zorlu’nun, yerel seçimde İstanbul ve Ankara’da kendi adaylarını çıkaracaklarını söylemesinin akabinde onun bu sözlerini düzelttiğini ve “Aday isimleri üzerinde anlaşmalar, uzlaşmalar olabilir.” dediğini de unutmamızı istiyor. Zorlu açıklamasında “Gündeme getirilmesini, gündemde kalmasını istiyorlar ama biz çok net bir şey ortaya koyduk, biz şu anda kendi adaylarımızı çıkaracağız, bunun hazırlık ve çabası içerisindeyiz.” diyordu ama Akşener hemen Zorlu’yu kibarca tekzip ederek “Kürşad Bey’in temkinli üslubudur, aday isimleri üzerinde anlaşmalar olabilir." diyordu. Günler sonrasında ise Zorlu’nun altını çizdiği gibi Akşener her ilde kendi adaylarını çıkarma kararını ilân ediyordu. Üstelik Akşener aklımızın da ayarları ile oynayarak Mansur Yavaş ve İmamoğlu’nu Cumhurbaşkanlığı adaylığı için önerdiğine, onların cumhurbaşkanı yardımcısı olarak lanse edilmelerinin de kendi fikri olmadığına inanmamızı istiyordu. Uçurtmayı Vurmasınlar’daki Barış gibi, o işememiş miki işemiş; Akşener aday göstermemiş, millet, İmamoğlu ve Yavaş’ı aday göstermiş; ellaam, hanım ağam bizimle eeleniir. Akşener’in geldiği pozisyonu artık bir “politik drift” olarak tanımlamak bile zorlaşıyor. Geldiğimiz nokta, gayrı “Cazibe Hanım’ın Gündüz Düşleri” noktasıdır.

Yerel Seçimlerde büyükşehirleri CHP tekrar kazanır mı kazanmaz mı tam bir muamma; İYİ Parti adaylarının şanslarının pek de fazla olmadıkları da ayan beyan ortada; tıpkı müteveffa Millet İttifakı’ndaki bu gidişatın AKP’nin işine yaradığının ayan beyan olması gibi. Enseyi karartmamak lazım her şey kötüye gitmiyor. Akşener yerel seçimlerdeki başarısızlığın gereğini yapacağını söyleyerek “Diyelim ki olmadı, çünkü biz milletimize anlatacağız, milletimiz de uygun görmedi. Asla tartışmayacağız ama bir başarısızlık olma halinde bütün sorumluluk bana aittir.” diyerek “istifa”sını ima etmiş. Yerel seçimlerden sonra “sevinmek” için değilse de “teselli bulmak” için yeterli sebebimiz var demek ki; hiç yoktan iyidir, o da yeter bize.


Mete Kaan Kaynar Kimdir?

1972 yılında Ankara’da doğan Prof. Dr. Mete Kaan Kaynar, Hacettepe Üniversitesi Kamu Yönetimi Bölümü’nden mezun oldu. Yüksek lisans ve doktorasını aynı bölümde tamamladı. Çalışmalarına bir süre Westminster Üniversitesi, Centre for Study of Democracy’de misafir araştırmacı olarak devam etti. Halen Hacettepe Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Siyaset Bilimi ve Kamu Yönetimi Bölümü Siyaset ve Sosyal Bilimler Anabilim Dalı öğretim üyesi olarak görev yapmaktadır. Türkiye siyasî hayatı ve kurumlarının yapısı, tarihsel dönüşümü, işlev ve işleyişlerini konu edinen çeşitli makale ve kitapların yazarlık ve editörlüklerini yapmıştır. Bunun yanında muhtelif gazete, dergi ve haber platformlarındaki güncel yazılarına da devam etmektedir. Mete Kaan Kaynar, Ankara Dayanışma Akademisi Kooperatifi (ADA), Bilim, Sanat Eğitim, Araştırma ve Dayanışma Derneği (BİRARADA), Eğitim ve Bilim Emekçileri Sendikası (Eğitim-Sen) 5 Nolu Şube ve Özgür Üniversite gibi kuruluşların gönüllüsü, Devrim Deniz, Umut Nazım ve Ekin Eylem’in babasıdır.