YAZARLAR

Meclisi kavgaya değil halka açsak?

Deprem paralarını, Kanal İstanbul’u, Suriye politikalarını konuşamamamızı, “Savaşa Hayır” demememizi istiyor olabilir. Konuşursak laf bir şekilde iktidarı da sorgulamaya gelecek. O yüzden iktidar ağır sözler kullanıyor.

Deprem paraları ne oldu? Biliyoruz ama konuşamıyoruz. Geçen hafta bilmediğimiz şeyler oldu, konuşamadık. Konuşamadık, çünkü öğrendikçe üzüldük. Öğrenebildiklerimiz bile canımızı yaktı. Daha fazla öğrenmeyelim diye iktidar çok çaba gösterdi.

Gelişmeler daha çok bilinmesin diye meclis kapalı bir toplantı yaptı. Herhalde o toplantı açık yapılsaydı yüreğimize inerdi. Ertesi gün ise mecliste yaşanan kavganın çirkinliği hepimizi üzdü. Bakmayın siz medyadaki tarafgirliğe. İnsana, doğaya, topluma dair bir konu olduğunda kıllarını kıpırdatmayanların ellerini sıkması herkesin canını sıktı.

Erdoğan’ın AKP grup konuşmasında “Türkiye’nin bu tarihi mücadelesini sürekli fitneyle, yalanla, iftira ile lekelemeye çalışan her kim olursa olsun açık ve net söylüyorum; Haysiyetsizdir, onursuzdur, şerefsizdir, alçaktır, haindir” sözlerine CHP’den Özkoç “Şehide kelle diyen kişi haysiyetsizdir, şehide kelle diyen kişi Türkiye Cumhuriyeti’nde şerefsizdir, şehide kelle diyen kişi onursuzdur, şehide kelle diyen vatan hainidir” diye cevap verdi. Tabii ki burada bir sorun yok, sonuçta kelimeler aynı. Ama cümlenin devamı tahammül edilecek gibi değildi. Özkoç “Bu kişi Türkiye Cumhuriyeti’nin cumhurbaşkanı olamaz, temsil edemez” demesi öfkenin asıl kaynağı idi. Kürsüde konuşan vekile yapılanların asıl nedeninin iktidarın sorgulanması olduğu çok belli...

İktidar siyasette diyaloğu daha çok daraltma amacı ile böyle davranıyor. Bu iktidara karşı yapılacak her türlü diyaloğu daraltma çabasının yine iktidara yarayacağını gösteriyor. Nitekim sonrasında Barış Terkoğlu’nun tutuklanmasına varan süreç de toplumdaki diyalog araçlarını daraltma çabası.

Böylesi zamanlarda şiddetin önünü açan adımdan kaçınmak, siyasetin önünü açan adımları atmak gerekiyor. Ama bu tek başına anlamsız bir adım. Siyasi diyaloğu büyütmek, siyaseti halka açmak bu işin ikinci bacağı. Üçüncü bacağı ise, meclis dışında güçlü diyalog araçları oluşturmak.

VARLIK FONU

Mecliste şiddetin değil, siyasetin önünü açan adımlara çok güzel bir örnek var. Varlık fonunu da içeren torba kanunu 15 Temmuz ertesinde meclise geldi. Tasarı görüşmeleri sırasında HDP adına müzakereleri yürüten grup başkanvekili çok sıkı çalışmış, kurduğu diyalog ve müzakere ile sekiz maddeyi tasarıdan çıkartmayı başarmıştı. Hem de OHAL koşulları ve arkasında 15 Temmuz’u almış bir iktidara rağmen bunu yapmıştı. 19 Ağustos gece 04.30’a kadar süren oylamaya bu sekiz maddeyi sokmamayı başaranlardan biri Çağar Demirel’di. Nitekim Diyarbakır vekili Demirel 13 Aralık 2016’da tutuklandı.

Burada sorun Çağlar Demirel değildi. 15 Temmuz ertesi elde edilen bu başarı iktidarın hoşuna gitmedi. Politikalarının devamı için bir engeldi. Devamını getiren olmayınca bu başarı tek kaldı ve kalıcı bir politik kazanıma dönmedi.

İDLİB FONU

Aylardır deprem paraları nereye gitti diye soruyorduk. Aslında 3 yıl evvel meclisten geçen adının daha çok “Betonlaşmayı ve silahlanmayı finanse etmek için doğa ve toplumdan para kazanma çorba kanun tasarısı” olması gereken kanun teklifi ile toplanacak paraların nereye gideceğini o zamandan biliyorduk. Belki hatırlarsınız, tam adı “Bazı Vergi Kanunları ile Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı” (1) idi. Tasarı meraları betona açıyor, kent çevresindeki kamu arazilerini ve lojmanları satışı kolaylaştırıyor, madenciliğe kolaylıklar sağlıyordu. Ayrıca motorlu taşıtlar vergisine zam getiriyordu (2). Nitekim o zaman geçen bu tasarı sayesinde geçen hafta 11 ilde onlarca yayla imara açıldı (3). İşte o tasarı bugünkü adımları belirleyen adımdı.

Orada bir madde daha vardı, madde 76. O maddeye göre çeşitli vergilerden ve MTV’den pay alınarak bu para Savunma Sanayi Destekleme Fonu’na aktarılacaktı . Yani şu uçan insansız araçların alımına harcanacaktı. Yani Suriye semalarında uçan ve bir kısmının sahibi Cumhurbaşkanı'nın damadı olan insansız hava araçları.

O günlerde toplumdan bu tasarıya kısıtlı bir tepki gelmiş, siyaset de bu konuda diyalog kuran, inşa eden bir rol oynamamıştı. İşte o zamanlar siyasi diyaloğu büyütmek, siyaseti halka açmak, halkı da bu sürece katma konusunda bir adım atılsaydı bugün her şey daha güzel olurdu.

BARIŞ YOLU

Deprem paralarını, Kanal İstanbul’u, Suriye politikalarını konuşamamamızı, “Savaşa Hayır” demememizi istiyor olabilir. Konuşursak laf bir şekilde iktidarı da sorgulamaya gelecek. O yüzden iktidar ağır sözler kullanıyor. Daha çok siyaset, daha çok diyalog ve dayanışma ile neler kazanacağımızı da biliyorlar. O yüzden geçmişte böyle çaba gösterip başaranlar içeride. O yüzden meclisi bugün kapalı tutmamak, halka açmak, tartışmalara halkı katmak çok değerli.

1 -  https://www.gazeteduvar.com.tr/yazarlar/2017/10/31/dogayla-toplumun-betonla-silahlanmayi-finansman-tasarisi/

2 - https://www.gazeteduvar.com.tr/yazarlar/2017/09/29/mtv-odememenin-yollari/

3 - https://www.gazeteduvar.com.tr/ekonomi/2020/03/04/11-ilde-onlarca-yayla-imara-aciliyor/


Önder Algedik Kimdir?

Proje yöneticisi, enerji ve iklim uzmanı. Çeşitli sektörlerde proje yöneticiliği yaptıktan sonra son yıllarda iklim değişikliği ve enerji alanında uzman olarak çalışmaktadır. İklim, Enerji, Çevre Sorunları Araştırma Derneği başkanı olup 350ankara.org iklim aktivist grubunun kurucularındandır. Raporlarına ve arşivine http://www.onderalgedik.com/ adresinden ulaşılabilir.