YAZARLAR

Uzattı şarabı Salvador

Diego, Kumandan Salvador’a uzattığı şişeyi versin diye. … Şilili FPMR’nin (Frente Patriótico Manuel Rodríguez) kumandanı. Pinochet’nin düzenledikleri suikasttan nasıl kıl payı kurtulduğunu anlatıyordu biraz önce…

Şarap şişesini istedim. Masanın diğer tarafında kalmıştı dolu olan. Uzun ve kalabalıktı masa. Çabuk bitiyordu şişeler. Üzümünü biz toplamıştık, iki sene önce galiba. Bir kooperatif şarabı. Aynı üzüm değildir belki ama koyu kızıllığında payımız vardır, biraz…

Leonardo uzattı masa başından şarabı. İtalyan Kızıl Tugayların 22 yıldır aranan liderlerindendi. Arjantin isyan günlerinden tanıyordum, başka bir isimle. Birkaç barikat, birkaç büyük yürüyüş ve bir devlet başkanının helikopterle Miami’ye kaçışını paylaşmıştık. Sonra uluslararası terörizm cezaevinde hücresinde ziyaret etmiştim sıkça. Hücresinde kahve içip dünya değiştiriyorduk.

Yanına uzattı şarabı Leonardo….

Martin aldı. Baktı şarap dolu ağzına kadar, biraz bardağına koydu. Patronsuzlar kitabında vardı benim. Matbaayı işgal edip çalıştıran işçilerdendi. Matbaanın önünde barikat varken kitapları arkadan kaçırıyorduk birlikte. ‘İşgal et, diren ve üret’ diyorlardı çünkü. Üretmezsen olmaz. Kelimeler karın doyurmuyor, özellikle uzun süre…

Karşısına uzattı şişeyi Martin…

Francisko; şimdi akademisyen. Onu tanıdığımda Kuzey Arjantin’de bir Piqueteros-Barikatçılar yerine ziyarete gelen devrimci bir öğrenciydi. İşgal ettikleri bir basketbol sahasında kalmıştık. İşimiz yokken orta yuvarlağın üstünde ateşler yakıyor, mate içiyorduk. Sonra yolları işgal edip kendilerine iş istiyordu işsiz işçiler. Bir sürü ev yapmışlardı böyle, hastane, okullar ve başka bir sürü şey. Daha sonraki yıllarda -hatırlamıyorum yine, çok uzun geçiyor bizim takvimde yıllar- birlikte okul yaptık Buenos Aires’te kerpiçten, bir gecekondu mahallesinde. Biz gösteriyorduk bu biçimiyle kerpiç yapmayı, toprağı birlikte karıyor ve eziyorduk.

Diego’ya uzattı şarabı Francisko…

Tek koluyla biraz uzanıp aldı Diego. İsyan günlerinde elinde bomba patlamıştı. Bir kolu yoktu. Cezaevine götürdüklerinde üstüne şeker basıp durdurmuşlardı kanı. Bilmiyorum işe yarıyor mu ama zaten başka bir şey yoktu. Onu cezaevinde ziyarete gittiğimizde gizlice kamera sokmuştuk içeri. Bütün görüşmeyi gizlice çekip dışarı çıkarmıştık. Diego’ya Özgürlük kampanyasında kullanılmıştı çektiklerimiz.

-Hukuk fakültesindeyken hoca anlatmıştı. ‘İngiltere’de ağaçlardan heykeller yapılmış bir bahçenin sahibine soruyorlardı, bunu nasıl yaptınız, diye. Çok basit, diyordu adam. Bunu dedem, babam ve ben her gün biçeriz.’-

Diego, Kumandan Salvador’a uzattığı şişeyi versin diye. … Şilili FPMR’nin (Frente Patriótico Manuel Rodríguez) kumandanı. Pinochet’nin düzenledikleri suikasttan nasıl kıl payı kurtulduğunu anlatıyordu biraz önce…

Sonra o uzattı şişeyi ve havada uçuşan bir neşeyi yanındakine…

Bazen bu kadar insanı nasıl tanıyorsun diye soran var da onun için yazdım bu akşam yemeğini. Çok basit, 30 yıldır sokaklarda olursanız çok kalabalık olur masanız dünyanın her yerinde…


Metin Yeğin Kimdir?

Yazar, belgeselci, sinemacı, gazeteci, avukat, seyyah... CNN-Türk, NTV, Kanal Türk, Al Jazeera, Telesur televizyonlarına 200'e yakın belgesel ve kurmaca filmler yaptı. Türkiye'de Cumhuriyet, Radikal, Birgün, Gündem; dünyada Il manifesto, Rebellion gazetelerine köşe yazıları yazdı. Dünyanın sokaklarını anlattığı 10'dan fazla kitaba sahip. Dünyanın farklı yerlerinde yoksullarla birlikte evler inşa etti, bir sürü farklı işte çalışarak yazılar yazdı, filmler çekti. Birçok ülkede kolektif çalışmalara katıldı, kooperatif örgütlenmelerine öncü oldu. Ekolojik direnişlere katıldı, isyanlara tanıklık etti. Türkiye ve birçok ülkede öğretim üyeliği yaptı... Ve dünyayı değiştirmeye çalışmaya devam ediyor hâlâ...