YAZARLAR

Banka soyma el kılavuzu

Klasik bir banka soyma planı gibi görünüyordu aslında. Pek bir yaratıcılık yok gibiydi. Hızlı olmak gerekiyordu ve bankanın güvenlik görevlisinin dikkatsiz olması. Planın ince kısmı buradaydı zaten.

Sao Paulo’da bir favelaydı. Bir kahve mahallenin küçük meydanı sayılabilecek bir yerde. Bir bilardo masası vardı içerde yerin çoğunu kaplamış. Üstüne kahve ve bira koyabiliyordun, topları şöyle itip. Çaresizdi bilardo topları dışarı çıkamıyorlardı tek başlarına zaten, şöyle bir dolanıp, çukurlaşan bir yere dönüyorlardı. İçeri girdi. Elinde bir defter vardı, çizgili olduğu kapağında yazıyordu. Selam verdi herkese, biz vardık iki kişi ve kahvenin sahibi ya da bar işte. Hangi ismi verirsen ver fark etmez. Reklam tabelalarından yapılmış, ince teneke, parlak resimli bir yerdi işte. Bir köşesinde üçer sıra briket vardı. Neden bilmiyorum belki biraz briket bulmuşlardı muhtemel o günlerde. Briketlerin çoğunun bir tarafı kırıktı zaten. Şişe konmak için kullanılıyordu. Bazen bilardo toplarını da eğer çok müşteri gelirse. Şişeden yer kalmıyordu masada. Üstünde dans ettikleri de oluyordu akşamları, kadınlar daha çok…

Masa da masaydı ha yani…

Defteri masaya koydu o da. Çizgili olmasına takmıştım ben defterin daha çok. İlkokulu hatırlatıyordu bana herhalde o yüzden. Bir deftere bir bana baktı, şöyle… "Sorun değil" dedi arkadaşım, bu mahalleye hakim mafyanın hatırı sayılır bir mensubuydu. "Bira içer misiniz?" diye sordum ben de. Cevap gelmeden masanın üstüne geldi üç tane. İçmek için kaldırdığımızda bilardo masasında ıslaklıkları kaldı şişelerin ama aldırmadı bilardo masası. Neler görmüştü. Birkaç topuklu ayakkabı izi de vardı gece danslarından kalmış ve bir küçük delik. Kurşun belki.

O defteri açtı. Evet çizgiliydi. Çizgilere aldırmadan çizilmiş güzel bir kroki vardı ilk sayfada. Bankanın adı yazıyordu. Önünden geçen yollar, nereye bağlandıkları filan. Polis karakolu vardı yine işaretli. İkinci sayfada biraz daha yakından çizilmişti banka ve hatta kapısında bekleyen silahlı güvenlik de vardı. Bir kişi ve otomatik silahı. Üçüncü sayfada defterin, banka para arabası geliyordu. Geldiği yollarda ok işaretleri görüyordun ve saatleri yazılıydı. Dakikalar bile vardı. Brezilya’da şaşırtıcı geldi bu bana. Soyguncular dakik insanlar diye düşündüm ama banka arabasının da öyle olması gerekiyordu. Bilmiyorum neden ama vardı işte dakikalar. Muhasebeciler projeyi dikkate alsın diye, hesapların kuruş cinsi haneli yazıldığı bir proje gibiydi belki de. Son gösterdiği sayfada miktarlar yazılıydı. Daha çok milyon real cinsinde bu sefer, çok ayrıntıya girmeden.

Klasik bir banka arabası soyma planı gibi görünüyordu aslında. Pek bir yaratıcılık yok gibiydi. Hızlı olmak gerekiyordu ve bankanın güvenlik görevlisinin dikkatsiz olması. Planın ince kısmı buradaydı zaten. Bunu anlatan güvenlik görevlisiydi.

‘5 milyon real' dedi.

Sonra, bira parası çıkışmadı kimsede. Veresiye yazdırdı arkadaş. Kahveci, şişeleri alıp, bilardo toplarını yeniden bıraktı masaya. Dolaşıp aynı yere geldi toplar…


Metin Yeğin Kimdir?

Yazar, belgeselci, sinemacı, gazeteci, avukat, seyyah... CNN-Türk, NTV, Kanal Türk, Al Jazeera, Telesur televizyonlarına 200'e yakın belgesel ve kurmaca filmler yaptı. Türkiye'de Cumhuriyet, Radikal, Birgün, Gündem; dünyada Il manifesto, Rebellion gazetelerine köşe yazıları yazdı. Dünyanın sokaklarını anlattığı 10'dan fazla kitaba sahip. Dünyanın farklı yerlerinde yoksullarla birlikte evler inşa etti, bir sürü farklı işte çalışarak yazılar yazdı, filmler çekti. Birçok ülkede kolektif çalışmalara katıldı, kooperatif örgütlenmelerine öncü oldu. Ekolojik direnişlere katıldı, isyanlara tanıklık etti. Türkiye ve birçok ülkede öğretim üyeliği yaptı... Ve dünyayı değiştirmeye çalışmaya devam ediyor hâlâ...