YAZARLAR

Mülkiyetsizlik seyahati ya da tohumlara özgürlük

Bütün her yerdeki çiftçi sendikaları, Yeşiller, çevreciler, tabii ki köylüler ve yani bayağı bir dünya işi bu Nuh'un gemisi... Onların parası, patentleri, mülkiyetleri varsa bizim de cüretimiz var, feleğin tekerine çomak sokacak...

Mayıs sonuna doğru yola çıkıyoruz. Bütün Akdeniz’e mülkiyetsizlik dağıtmak amacımız. Bir yelkenli, bir rehber, kaptan, -denizi mavi yapanlardan, en iyisi yani-, bir miço, aşçı, avukat, işçi, filmci, yazar filan ve bir de hayal kurucu…

Bolca rüzgar yelken için, biraz para - eğer balık çok tutamazsak diye-, dört bisiklet - karada köylere gitmek için-, bolca delilik, ne yazık ki daha çokça para - bazen geçiş ücreti sulardan ve daha da çok liman koruması satın almak için-, koca koca mühürler - üstünde her dilden ‘Bu tohum mülkiyetsizdir. Hiç kimse sahip çıkamaz’ yazan - …

Dilimizde çok ama çok küfür, tohumları patentleyen şirketlere, ulusötesi tekellere, gelmişlerine, geçmişlerine…

‘Tohumların sahibi olmaz’ tapusunu Yunan adalarının kalan son köylülerine dağıtacağız, Hırvat köylerinin henüz göçmemiş olanlarına, İspanyol, Katalan, Bask kırsalına, Fransa’nın kooperatiflerine, Fas’a, Tunus, Malta ve diğerlerine…

.

Aslında 10 yıldan daha önce yaptığım bir şeydi. Belki söz etmiş olabilirim. Panellerde küçük kağıtlara kelimeler yazıyordum. Oldu, tamam, şimdi, peki, süpeeer filan gibi. Bunları dağıtıyorlardı. Konuşmaya başlamadan önce herkes aldı mı diyordum. Evet dediklerinde şimdi o kağıttakileri okuyun, o kelimeler var ya, o kelimeleri ne zaman kullanırsanız bana para ödeyeceksiniz diyordum. Çünkü ben o kelimelerin patentini satın aldım... Sessizlik oluyordu salonda. Kimden mi aldım? Uluslararası kelime patent kurumundan. Onlar kim mi? Ben, teyzemin kızı, amcamın oğlu kurduk. ‘Kardeşim sen manyak mısın bu kelimeleri ben annemden öğrendim, annem annesinden öğrenmiş sen bunları nasıl satın alırsın’ derseniz o zaman siz neden tohum patent yasasına karşı çıkmadınız? Annelerinizin, milyonlarca yılın tohumlarının patentini birileri alıyor. Eh o zaman siz onlara karşı çıkmıyorsanız buna da çıkmayacaksınız ne zaman bu kelimeleri kullanırsanız bana para ödeyeceksiniz, diyordum.

Ve sonra, ‘kaçak maydanoz yetiştirmekten yakalanıp masanın üstüne maydanozlarla TC yazacaklar arkasında sergileneceksiniz.’ diyordum.*

.

O zaman aklıma bir proje gelmişti. Trenle ya da işte bir karavanla dolaşıp tohum takası yapıp, patentsizlik kağıdı, mülkiyetsizlik kağıdı dağıtmak. Bir Amerikalı arkadaş vardı. Fransız bir arkadaşımın gemisi var onunla yapalım, demişti. Tam bir Nuh'un gemisi. Sonra ondan bir haber çıkmadı. Bu da arada kaldı işte. Ben benzer bir şekilde tohuma patent olmaz filan anlatmaya devam ettim. Şimdi bir arkadaşın yelkenli teknesi var. 12 metre. 4-5 kişinin rahat, uzun bir yolculuk yapabileceği şekilde. Mayıs ayında başlayıp, bütün Akdeniz'i dolaşarak tohum takası yapıp, mülkiyetsizlik belgesi dağıtacağız. Yelkenli olduğu için yakıt parası filan yok. Liman, marina paraları, yiyecek filan var ki bu da aylık 3 bin Euro. 4-5 kişi olunca günlük insan başı 150 liraya geliyor. - Bölünce daha az geliyor insana para- Ama toplarsanız yine bize çok...

Var mısınız birlikte gezmeye?

Tekneyle belki ama sadece bir kamaramız fazla.

Yolculuğun tümünde olamaz tabii ki, bir ya da iki hafta katılabilirsiniz.

Bisikletimiz yeter zaten köylere...

Sadece gelmek değil ama katılmak, yani belki yerel tohumunuzun kendisini ya da patentsiz- mülkiyetsiz kağıdını alıp, onu gönderirsiniz Sicilya’nın bir dağ köyüne ya da Fas’ın Berberilerine, İspanyol, Yunanlı kardeşlerimize...

Bütün her yerdeki çiftçi sendikaları, Yeşiller, çevreciler, tabii ki köylüler ve yani bayağı bir dünya işi bu Nuh'un gemisi...

Onların parası, patentleri, mülkiyetleri varsa bizim de cüretimiz var, feleğin tekerine çomak sokacak...

*Çiftçilerin evrensel tohum hakları var

Birleşmiş Milletler (BM) Köylü Hakları ve Köyde Yaşayan Diğer İnsanların Hakları Bildirgesi'nin 19'uncu maddesi, çiftçilerin tohum hakkını koruyor. Maddeye göre çiftçiler şu haklara sahip:

- Gıda ve tarım için bitki genetik kaynaklarıyla ilgili geleneksel bilginin korunması hakkı,

- Gıda ve tarım için bitki genetik kaynaklarının kullanımından doğan faydaların paylaşımına adil katılım hakkı,

- Gıda ve tarım için bitki genetik kaynaklarının korunması ve sürdürülebilir kullanımıyla ilgili konularda karar verme sürecine katılma hakkı,

- Atalık tohum/üretme ve çoğaltma malzemelerini saklama, kullanma, takas etme ve satma hakkı,

- Köylüler ve kırsalda çalışan diğer insanların tohumlarını ve geleneksel bilgilerini sürdürme, kontrol etme, koruma ve geliştirme hakkı vardır.

Devletler ise tüm bu hakları korumak, teşvik etmek ve yasal güvence altına almakla yükümlü.


Metin Yeğin Kimdir?

Yazar, belgeselci, sinemacı, gazeteci, avukat, seyyah... CNN-Türk, NTV, Kanal Türk, Al Jazeera, Telesur televizyonlarına 200'e yakın belgesel ve kurmaca filmler yaptı. Türkiye'de Cumhuriyet, Radikal, Birgün, Gündem; dünyada Il manifesto, Rebellion gazetelerine köşe yazıları yazdı. Dünyanın sokaklarını anlattığı 10'dan fazla kitaba sahip. Dünyanın farklı yerlerinde yoksullarla birlikte evler inşa etti, bir sürü farklı işte çalışarak yazılar yazdı, filmler çekti. Birçok ülkede kolektif çalışmalara katıldı, kooperatif örgütlenmelerine öncü oldu. Ekolojik direnişlere katıldı, isyanlara tanıklık etti. Türkiye ve birçok ülkede öğretim üyeliği yaptı... Ve dünyayı değiştirmeye çalışmaya devam ediyor hâlâ...