YAZARLAR

Şenol Güneş, Gedson’dan kendi Talisca’sını yaratabilir

Geçtiğimiz sezonun sonlarına doğru hücumda daha serbest bir rol edinen ve bu sayede skorer bir kimlik kazanan Gedson’un bu sezonun başında da bu yeni kimliğini koruması Beşiktaş için çok iyi bir haber. Takımın en büyük yaratıcısı Ghezzal ve en önemli ikinci skoreri Cenk Tosun yokken, onun skora yapacağı katkılara daha da ihtiyaç var. 

Aslında bu sezon başı itibarıyla Beşiktaş’ın işinin çok kolay olması bekleniyordu. Zira takımın geçen sezon bilhassa ikinci yarıda kazandığı ivme, kadronun büyük ölçüde oturması ve oyuncularla Şenol Güneş’in birbirini anlamaya başlaması sayesinde, yapılacak birkaç takviye Beşiktaş’ı gelecek sezon iddialı bir konuma taşıyabilirdi. Ama an itibarıyla tam tersi bir tablo var gibi görünüyor. 

İki ezeli rakip Galatasaray ve Fenerbahçe, herhangi bir ekonomik sınır gözetmeksizin yüksek bütçelerle ve birbirinden iddialı transferlerle sezona başlayınca, bu durum Beşiktaş yönetiminin üzerinde de bir baskı yarattı. Bunun da esas nedeni, siyah-beyazlıların kendi yolunu net bir şekilde belirleyememiş olması. 

Şu ana kadar yapılan transferler ne takımın ihtiyaçlarını ne de taraftarların beklentilerini karşılayabildi. Ve Beşiktaş sezon açılışını ilk 11’ine hiçbir yeni takviye yapamadan geçen sezonki takımıyla yapmak zorunda kaldı. Aynı zamanda Romain Saïss ve Nathan Redmond gibi iki anahtar oyuncu da kadroda tutulamayınca, eldeki takım da zayıfladı. Bu da tribünlerde yönetime karşı ciddi bir tepki yarattı. Sonuç olarak, tıpkı geçen sezon olduğu gibi bu sezona da kaotik bir ortamın içinde girdi Beşiktaş.

BEŞİKTAŞ’IN TEKNİK KALİTESİNİ ARTIRMASI GEREK

Ve bu kaotik ortamın içinde kulüp kendisini bir kez daha katalogdan futbolcu beğenip getirirken buldu. Bir önceki yönetimin döneminde kulübü ekonomik olarak batma noktasına getiren bonservissiz, ama belli bir yaşın üzerinde, yüksek maaşlı ve imza paralı oyuncu transferleri yeniden başladı. Kariyerlerinin son yılları ciddi sakatlıklarla geçen ve en iyi zamanlarından çok uzakta olan şöhretli futbolcular, an itibarıyla kulübün en çok ilgisini çeken oyuncular. Fakat Beşiktaş’ın bu şekilde ne kendisine parlak bir gelecek inşa edebilmesi ne de Galatasaray ve Fenerbahçe’nin ucuz bir taklidi olmaktan öteye gidebilmesi mümkün.

Siyah-beyazlıların ayrıca transferde kendi ihtiyaçlarının ne kadar farkında olduğu da şüpheli. Öyle ki, Beşiktaş’ın geçen sezondan bu yana ön tarafta hatlar arasında oynayabilecek, dar alanda becerikli bir orta saha oyuncusuna ve Rachid Ghezzal’in geçmeyen sakatlık sorunundan ötürü yine aynı özelliklerdeki bir sağ kanat oyuncusuna ihtiyacı var. Fakat bu iki oyuncu dışında herkesi alacaklar gibi görünüyor. 

Bu eksiklik dün akşam Süper Lig’in en zayıf kadrolarından birine sahip olan Karagümrük karşısında da net olarak hissedildi. Bilhassa ilk yarıda Beşiktaş ne toplu oyunda rakibin derin savunmasını açmasını sağlayacak yaratıcı aksiyonlara ve pas ritmine sahipti ne de topsuz oyunda rakibini hataya zorlayacak pres yoğunluğuna. Böyle olunca koca bir ilk yarı çöpe gitti.

GEDSON KALDIĞI YERDEN DEVAM EDİYOR

İkinci yarıda ise bilhassa Gedson Fernandes’in ceza sahası koşularını daha sık yapması ve 62’de oyuna dâhil olan Ante Rebic’in son Neftçi Bakü maçının aksine daha etkili bir görüntü vermesi, Beşiktaş’ın tabiri caizse rakibinin üzerine çullanmasını ve atak sürekliliği kazanmasını sağladı. Nitekim son dakikalarda golü de bu şekilde buldu.

Geçtiğimiz sezonun sonlarına doğru hücumda daha serbest bir rol edinen ve bu sayede skorer bir kimlik kazanan Gedson’un bu sezonun başında da bu yeni kimliğini koruması Beşiktaş için çok iyi bir haber. Takımın en büyük yaratıcısı Ghezzal ve en önemli ikinci skoreri Cenk Tosun yokken, onun skora yapacağı katkılara daha da ihtiyaç var. 

Ama Beşiktaş’ın esas olarak kulübü yeniden doğru rotaya çekecek bir yönetime ihtiyacı var. Galatasaray ve Fenerbahçe’nin transfer şampiyonluğuna oynaması, aslında Beşiktaş için endişe verici değil, bilakis umutlanmasını gerektiren bir şey. Zira siyah-beyazlılar tarihsel olarak böyle ortamların içinde aradan sıyrılıp geçmesini iyi bilir. Bunun için ise kulübün öncelikle kendi içindeki sorunları çözmesi gerekiyor.


Onur Özgen Kimdir?

1989, İzmir doğumlu. İstanbul Üniversitesi İletişim Fakültesi'nde okudu. Gazetecilik hayatına 2008 yılında aylık sosyalist bir dergi olan RED Dergisi'nde başladı. Ardından sırasıyla Campaign Türkiye, FourFourTwo Türkiye, GOAL Türkiye ve Mackolik'te içerik editörlüğü ve yazarlık yaptı. Bir dönem BJK TV'de Avrupa futbolu üzerine yorumlarda bulundu. Son olarak ise GOAL Türkiye'de yazı işleri müdürlüğü görevini üstlendi. Şu anda Gazete Duvar ve Socrates Dergi'de futbol yazarlığı yapıyor ve Parodi Yayınları'nda yine futbol üzerine çocuklara yönelik kurgusal biyografi kitapları kaleme alıyor. Ayvalık'ta yaşıyor.