YAZARLAR

Yenileceksen de daha iyi yenil

Futbolda her zaman kazanamazsınız. Bazen yenilmenin vaktidir. Ama Samuel Beckett’ın da öğütlediği gibi, daha iyi yenilmek de mümkündür. Beşiktaş’ın yenilgileri sizi yanıltmasın.

Savunma önünde derin oyun kurucu rolünde oynayan Al-Musrati sakatlığı nedeniyle kadroda yokken, onun yerine oynayıp aynı rolü üstlenebilecek tek bir isim var Beşiktaş kadrosunda; Demir Ege Tıknaz. Genç oyuncu, yalnızca fiziğiyle değil oyun görüşü ve pas tekniğiyle de Al-Musrati’ye çok benziyor. Her ne kadar aradaki deneyim farkı nedeniyle Libyalı orta saha oyuncusu geldiği günden beri Demir Ege’nin süresi bir hayli azalsa da, en azından Al-Musrati’nin alternatifi olarak Demir Ege belirlenebilir. Hatta topun daha çok Beşiktaş’ta kalmasının beklendiği maçlarda bu ikili birlikte de kullanılabilir.

Dün akşam da öyle bir maçtı. Buna rağmen Fernando Santos, Al-Musrati’nin yokluğunda Demir Ege’yi oynatmak yerine o bölgede tutucu bir oyuncuyu kullanmayı tercih etti ve Daniel Amartey’i görevlendirdi. Portekizli teknik direktör, iki hafta önceki Galatasaray derbisinde de cezalı Gedson Fernandes’in yerine Ganalı oyuncuyu tercih etmişti. Beşiktaş’ın favori olmadığı bir maçta bu bir yanıyla anlaşılır bir tercihti. Ama dün akşam, Beşiktaş’ın favori olduğu bir iç saha maçında Amartey’in sahadaki varlık nedenini anlamak çok kolay değildi.

DEMİR EGE YERİNE NİYE AMARTEY?

Amartey’in arkasında ayak kalitesi iyi iki stoper olsaydı, Santos’un bu tercihi yine anlaşılabilirdi. Ama Joe Worrall ve Omar Colley gibi iki kesici stoperin önünde bir de tutucu bir defansif orta saha oyuncusunun oynaması, onun önündeki Gedson Fernandes’in topla ilişkisinin de bir o kadar zayıf olması, Beşiktaş için geriden oyun kurmayı iyice imkânsızlaştırdı ve sürekli uzun toplarla çıkmayı mecburi bir hâle getirdi.

Santos öncelikle kendi kalesinde çok pozisyon vermemeyi istediği için Amartey’i tercih ettiyse, maçın ilk yarısı itibarıyla bu amaca da hizmet edemedi Ganalı oyuncu. Zira Antalyaspor ilk yarı boyunca Beşiktaş kalesinde pek çok tehlike üretti.

Bunun sonucunda soyunma odasına iki farkla geride gidince, Santos ikinci yarıya radikal bir değişiklikle başlamak zorunda kaldı ve Amartey’in yerine Jackson Muleka’yı aldı. Böylece Gedson orta sahanın en gerisinde konumlandırılırken, Rashica merkeze, Muleka sağ kanada geçti. Bu da oyuna hemen etki etti ve siyah-beyazlılar henüz 14. saniyede Rashica-Muci ortaklığıyla farkı bire indirdi.

MULEKA YERİNE NİYE CENK?

Gedson, savunma önünde Amartey’in tutucu rolünü daha iyi yerine getirirken, onun ön tarafta yarattığı zaafları Rashica kapattı, bu da Muci’nin etkisini artırdı. Muleka ise tıpkı kupa maçında olduğu gibi Antalyaspor’a karşı hareketliliğiyle yine büyük fark yarattı (Fiziksel seviyesi itibarıyla artık Beşiktaş’ın başlangıç kadrosunda olmaması gereken Cenk Tosun’un Muleka yerine ısrarla oynatılması, üstelik bu yüzden takımın en önemli gol silahı Semih Kılıçsoy’un kaleden uzaklaştırılıp sol kanada çekilmesi, Santos’un tıpkı Amartey gibi bir diğer izaha muhtaç tercihi).

Oyunu rakip yarı sahaya yıkan Beşiktaş, rakibin karşı hücum girişimlerini de iyi durdurmayı başarınca, ikinci yarı tamamen ev sahibinin hâkimiyetinde geçti. Pozisyon üstünlüğünü de eline geçiren siyah-beyazlılar, kale önünde daha becerikli olabilseydi dün akşam bir geri dönüşe imza atıp maçı kazanabilirdi. En azından Rashica, son dakikada kazanılan penaltı vuruşunda şanssız bir şekilde kayıp topa çift dokunmasaydı, üst üste üçüncü mağlubiyetini almayabilirdi. Ama büyük resimde bu neyi değiştirirdi? Hiçbir şeyi.

Beşiktaş için ligde üst üste üçüncü kez kaybetmek elbette üzüntü verici bir durum. Ama içinde bulunduğu sezonda bu ne yazık ki olağanüstü bir vaka değil. Yine de siyah-beyazlılar, bu yenilgi günlerinden doğru dersleri çıkarıp, kendisini gelecek sezona hazırlayabilirdi. Fakat belli ki Beşiktaş’ın böyle bir niyeti yok. Aksi hâlde Demir Ege sahada olur, Aboubakar ise hâlâ bir umutla oyuna alınmazdı.

Futbolda her zaman kazanamazsınız. Bazen yenilmenin vaktidir. Ama Samuel Beckett’ın da öğütlediği gibi, daha iyi yenilmek de mümkündür. Beşiktaş’ın yenilgileri sizi yanıltmasın.


Onur Özgen Kimdir?

1989, İzmir doğumlu. İstanbul Üniversitesi İletişim Fakültesi'nde okudu. Gazetecilik hayatına 2008 yılında aylık sosyalist bir dergi olan RED Dergisi'nde başladı. Ardından sırasıyla Campaign Türkiye, FourFourTwo Türkiye, GOAL Türkiye ve Mackolik'te içerik editörlüğü ve yazarlık yaptı. Bir dönem BJK TV'de Avrupa futbolu üzerine yorumlarda bulundu. Son olarak ise GOAL Türkiye'de yazı işleri müdürlüğü görevini üstlendi. Şu anda Gazete Duvar ve Socrates Dergi'de futbol yazarlığı yapıyor ve Parodi Yayınları'nda yine futbol üzerine çocuklara yönelik kurgusal biyografi kitapları kaleme alıyor. Ayvalık'ta yaşıyor.