YAZARLAR

Millete mektup: Listelerde eşit temsili hedefleyin

Millet İttifakı iktidara geldiğinde uygulayacağı eşitlik politikasını, milletvekili listelerinde görünür kıldığı takdirde sözünün gücü ve seçmenin inancı artacaktır. Tüm atamalı ve seçimli kadrolarda eşit temsil politikasının benimsenmesi ve uygulanması kadınların her daim dile getirdiği temel ilkeler arasında yer alır. İşe milletvekili listelerinde eşit temsil ilkesinin uygulanmasıyla başlamak Cumhur İttifakı'nın kadın düşmanı politikasına karşı yapılabilecek en güçlü seçim kampanyası.

Son yıllarda artan kadın karşıtlığı ittifak protokolünde bile kendisine yer bulacak kadar pervasızlaşmış halde. Anayasa’nın eşitlik maddesinin çiğnenmesi anlamına gelen Cumhur İttifakı protokolü hakkında Kadın Partisi suç duyurusunda bulundu. Anayasa m.10 kadın erkek eşitliğinin sağlanması için yapılan pozitif ayrımcılığın, eşitlik ilkesine aykırı olmadığını da sabitler üstelik. Fakat geçtik pozitif ayrımcılıktan filan kadınların temel insan haklarını yok sayan ve yok edeceğini adeta seçim vaadi olarak sunan politika metni yayınlandı. Bu hukuk ve insanlık dışı cüret karşısında sessiz kalınamaz. “Aile değerlerine zarar veren yasalardaki ilgili hükümlerin ayıklanması” üzerinde varılan anlaşma, kadınların yaşam hakkı üzerine pazarlık yürütüldüğü anlamına geliyor.

Biliyoruz ki yıllardır 6284 sayılı şiddet yasasına “yuva yıkan yasa” ismini takmışlardı. Yasanın kadına yönelik şiddetle mücadele için olmazsa olmaz hükümlerinden "önleyici ve koruyucu tedbir" kararlarını “ayıklamak” istiyorlar bu besbelli. Uzaklaştırma tedbir kararını “erkeğin evden atılması” olarak sunuyor, çarpıtıyor ve bu önleyici tedbir kararını ortadan kaldırmak istiyorlar. Ataerkilller, ataerkil şiddeti önlemek görevinden devleti vazgeçirmek için pazarlık yaptılar ve bu konuda anlaştılar demektir. Kolluk, yargı yıllardır süren bu karalama kampanyasından etkilenerek uzaklaştırma ve koruma tedbir kararlarını vermekte ve kararın gerektirdiği koruma işlemini gerçekleştirmekte gönülsüz davrandığı için pek çok kadın öldürüldü.

Bir bakıma, Cumhur İttifakı failin talebini dikkate alarak şiddetle mücadeleyi bırakmak üzerine anlaştı diyebiliriz bu siyasi pazarlık için. Ve böyle bir belge YSK’ya sunulabildi. Ki yıllardır karalama kampanyaları nedeniyle koruyucu ve önleyici tedbir kararları etkin uygulanmadığı için önlenebilir cinayetlerde öldürüldü kadınlar. 8 Mart Dünya Kadınlar Günü'nde öldürülen Tülay Erşahin Yaşar, gördüğü eril şiddet nedeniyle suç duyurusunda bulunmuş ve Murat Yaşar’a karşı tedbir kararı talep etmişti. Şiddet şikayeti ile gittiği karakolda, şikayetini geri çekmesi için baskı yapıldığını avukatından öğreniyoruz. Ve savcılık takipsizlik kararı verdiği gün öldürülmüştü. Olayın detayı bugünlerde öğrenildiği için kadın cinayetlerine dair verdiğim tek bir örnek Tülay’ın öldürülüşü. Cumhur’un protokolünde geçen “nafaka konusunda düzenleme” ataerkil seçmene vaat, kadın seçmene tehdit niteliğindeki değişiklik pazarlığı da uygulamada hemen sonuç verdi. Yıllardır süren karalama kampanyası ve iktidarın defalarca denediği girişimlerin üzerine gelen protokol metni açıklandıktan hemen sonra, Van adliyesinden gelen nafaka hükmü, yasaya aykırı hüküm olarak haberlere yansıdı. Yasa "süresiz olarak bağlanır" hükmünü içerdiği halde kadına yoksulluk nafakası sadece on iki ay süreyle bağlanmış. Yasayı çiğneyen bu hüküm iktidarın ittifak metninden cesaret alıyor, önceki girişimlere ek olarak. Kadın düşmanlığı çok çabuk meyve veren zehirli bir tohum.

İktidara tam bağımlı yargının suç duyurusuna yaklaşımı az çok tahmin edilmekle birlikte yine de hukuktan ümit kesmeden hukuki mücadeleye devam etmenin önemini de gösteriyor Kadın Partisi’nin ve partinin Genel Başkanı Benal Yazgan’ın suç duyurusunda bulunması. Siyaseten atılması gerek adımlardan birisi kuşkusuz. Alınması gereken diğer önlemleri, verilmesi gereken diğer cevapları seçime katılacak tüm partilere hatırlatmakta yarar var. Özellikle Millet İttifakı'na büyük sorumluluk düşüyor. Seçim kampanyasında kadınlara güvence vermek önemli. İktidara kadın erkek eşitliği yönünde hareket ederek cevap üretmek gerekir. Kampanya vaatleri ve seçim beyannamesi metinleri ile sınırlı kaldığında inandırıcılık değeri umulduğu kadar yüksek olmaz. Millet İttifakı iktidara geldiğinde uygulayacağı eşitlik politikasını, milletvekili listelerinde görünür kıldığı takdirde sözünün gücü ve seçmenin inancı artacaktır.

Tüm atamalı ve seçimli kadrolarda eşit temsil politikasının benimsenmesi ve uygulanması kadınların her daim dile getirdiği temel ilkeler arasında yer alır. Seçim sürecinde olduğumuz için işe milletvekili listelerinde eşit temsil ilkesinin uygulanmasıyla başlamak Cumhur İttifakı'nın kadın düşmanı politikasına karşı yapılabilecek en güçlü seçim kampanyası. Genç muhafazakar kadınlara seslenmek de iyi bir şey ama bu sesi güçlendirmenin yolu, sözü somut gerçekliğe dönüştürmekten geçer. Kesinleşmiş milletvekili aday listelerinde kadın erkek vekil sayısını cinsiyet eşitliği esasıyla tespit edilmiş görmenin değerine paha biçilemez. Vaatlerin seçim sonrasına ertelenmeden şimdi gerçekleştiğini görmeye kadınların ihtiyacı var. Bir ittifak kadınlara hak gaspı “vaat” ederken diğer ittifak kadınlara eşit temsil hedefiyle meclis yolunu açıyor. Böylesi büyük bir farkın seçim kampanyasını nasıl etkileyeceğini bir düşünmeli tüm partiler. Cumhuriyetin ikinci yüzyılını inşa ederken cinsiyet eşitliğine sahip bir parlamentoya yaklaşmış olmak geleceğin daha emin adımlarla kurulmasını mümkün kılacaktır. Yıllardır süren siyasi hamlelerle kadın kazanımlarında yaşatılmış olan gerileme ve kadınlara yönelik hak gaspının verdiği hasarın hem tespiti hem giderilmesi için meclisin eşitlik ilkesiyle şekillenmesi gerekiyor. Mevcut iktidarın bir seçim daha kazandığı takdirde Talibanlaşması, dini diktatörlük kurması çok yakın bir ihtimalken bu riski önleyecek en güçlü ilk tedbir, vekil listelerinde ve seçilebilir sıralarda eşit temsil hedefiyle kadın aday bulunması olacaktır. EŞİK-Eşitlik için Kadın Platformu, yaklaşık üç yıldır tüm partilere eşitlik ilkesiyle hazırlamış külliyat denecek kadar geniş basın açıklamaları ve bilgi notlarıyla eşit temsilin neden gerekli olduğu ve niçin kaçınılamayacağı sorularının cevabını iletti. Hacimli rapor ve açıklamalar, bilgi notları yanı sıra hap formüle edilmiş 5 acil talep de hazırladı. Umulur ki bunlardan yararlanılsın.

Özellikle 2020 Ekim'inden başlanarak 10 ay boyunca sürdürülen Meclis izleme çalışmasının sonuçları eşit temsilin niçin gerekli olduğunu ortaya koyduğu için tekrar incelense yeridir. Meclis, izlemenin gerçekleştirildiği on ayda tehdit altında olan İstanbul Sözleşmesi hakkında uygulamanın denetlenmesi görevini yerine getirmedi örneğin. Meclisi bu göreve davet eden kadın vekiller olmasına rağmen kadın vekil oranı düşük olduğu ve karar mekanizmalarında kadın varlığı yok denecek kadar az olduğu için Meclis gündemine giremedi konu. Oysa İstanbul Sözleşmesi'nin onaylanması neredeyse oy birliğiyle uygun bulunmuştu. Meclis, onayladığı Sözleşme’nin hükümleri arasında yer alan “parlamentoların denetleme görevi” hakkındaki hükmünü kendisi uygulamadı. Eşit temsil oranıyla oluşmuş bir parlamentoda karar vericiler arasında da eşit temsil gerçekleştirildiğinde böyle bir tablo yaşanmayacağı açıktır. Çünkü izleme süresince yapılan 130'dan fazla grup toplantısının sadece 20’sinde kadın hakları ve sorunları dile getirildi. On aylık sürede verilen 575 kanun teklifinden sadece 30’unda kadınlarla ilgili konulara değiniliyordu. Toplumun, insanlığın yarısı olan kadınlar meclisin sadece yüzde 17’sini oluşturduğu için kadın hakları ve kadınların yaşamlarını iyileştirecek teklifleri meclis gündeminde böyle düşük oranlarda gördük. 8.575 soru önergesinden ise sadece 67’sinde kadınlar vardı.

Bunun dışında bir de vekil izleme çalışması yürüttü EŞİK. 584 milletvekili üç ay süreyle açık kaynaklardan izlendi. İstanbul Sözleşmesi hakkındaki hukuksuz çıkma kararının verildi geceden başlanarak Avrupa Konseyine taraf olmaktan çıkıldığı 1 Temmuz tarihine kadar bütün vekiller yasama faaliyetleri ve seçim bölgelerindeki çalışmaları hakkında izlendi. Toplumsal cinsiyet, cinsiyet eşitliği, İstanbul Sözleşmesi, kadına yönelik şiddet ve şiddetle mücadele başta olmak üzere kadın haklarının gereği olan pek çok parametre oluşturularak gereğini yerine getirenler ve getirmeyenler belirlendi. Sonuçlar vahimdi. Bu konularda erkek vekil faaliyet ve sözlerinin ortalaması kadın vekillerin ortalamasının üçte birinde kaldı. 45 tam puan üzerinden yapılan değerlendirmede 20 puanın üzerine çıkabilen 20 vekilin içinde pek az erkek vekil yer aldı. Kadın vekil oranı çok düşük olduğu için de meclis ortalaması 6.84 gibi zavallı bir puanda kaldı. Bu korkunç tablo cumhuriyetin ikinci yüz yılına taşınmamalı. Toplumun yarısı tüm karar alıcıların yarısı olmalı ki alınan kararlar toplumun lehine olsun, kadın düşmanı politikalar yasa teklifi ile karşımıza çıkmasın.


Berrin Sönmez Kimdir?

Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi mezunu. Aynı üniversitede araştırma görevlisi olarak akademiye geçti. Osmanlı Devleti’nin 1. Dünya Savaşı’na giriş süreci üzerine yüksek lisans tezi yazdı. Halkevi ve kültürel dönüşüm konulu doktora tezini yarıda bırakarak akademiden ayrılıp öğretmenlik yaptı. Daha sonra tekrar akademiye dönerek okutman ve öğretim görevlisi unvanlarıyla lisans ve ön lisans programlarında inkılap tarihi ve kültür tarihi dersleri verdi. 28 Şubat sürecindeki akademik tasfiye ile üniversiteden uzaklaştırıldı. Dönemin keyfi idaresi ve idareye tam bağımlı yargısı, akademik kadroları “rektörün takdir yetkisine” bırakarak tasfiyeleri gerçekleştirdiği ve hak arama yolları yargı kararıyla tıkandığı için açıktan emekli oldu. Sırasıyla Maliye Bakanlığı, Ankara Üniversitesi, Milli Eğitim Bakanlığı ve Afyon Kocatepe Üniversitesi’nde ortalama dört-beş yıl demir atarak çalışma hayatını tamamladı. Kadın, çocuk, insan hakları, demokrasi ve barış savunucusu, feminist-aktivist Berrin Sönmez’in çeşitli dergilerde makale ve denemeleri yayınlanmıştır.