Kerç, Putin için giyotin mi sakal tıraşı mı?
Putin zafiyet görüntüsü vermemek için üst düzeyde kadro operasyonlarından kaçınıyordu. Köprüden sonra gidişatı eleştirenlere daha fazla kulak verebilir. Ki aynı gün Ukrayna'daki ‘özel askeri operasyon’ bölgesindeki Birleşik Askeri Kuvvetler Komutanı değiştirildi.
Kerç Köprüsü'nün bombalanması, Rus lider Vladimir Putin’in nükleer silah uyarısıyla inşa etmeye çalıştığı caydırıcılığın henüz Kiev tarafında işe yaramadığını gösteriyor. Tabii bomba yüklü aracı Rusya Federal Güvenlik Servisi (FSB) göndermediyse!
2014’te Rusya Federasyonu’na katılan Kırım, Putin’in ilan ettiği kırmızı çizgilerin başında geliyor. Geçenlerde düzenlenen referandumların ardından Donetsk, Luhansk, Zaporijya ve Herson’un da Rusya’ya katılmasıyla çizginin kırmızı renkte çizildiği coğrafya genişledi. Saldırı, Putin’in 300 bin yedek askeri silah altına alma hedefiyle kısmi seferberlik ilan edip bu 4 bölgeyi Rusya’ya katmasına bir yanıt olarak da görülebilir.
Kırım’ın ilhakı, dağılan Sovyet coğrafyasında stratejik bir parçanın geri döndürülmesi nedeniyle Putin’in kariyerindeki parlayan yıldızdı. 3,6 milyar dolara mal olan Kerç köprüsü de Kırım’ı Rus anakarasına bağladığı için simgeseldi. Putin’in prestij projesiydi. Köprünün bombalanması çift yönlü sonuçlar içeriyor: Bir yandan Rus stratejisinin kırılganlığını ve kırmızı çizgilerin geçilebilir olduğunu teyit ediyor. Diğer yandan Putin’in evin içindeki sorunları bertaraf etmesini kolaylaştırırken, savaşın boyutunu değiştirme konusunda da kışkırtıyor.
Karadeniz’de Moskova gemisinin batırılması, Moskova’da Dugin suikastı, Kuzey Akım I-II boru hatlarının delinmesi ve son olarak Kırım köprüsünün bombalanması tırmandırma stratejisinde yeni bir aşama. Saldırıyı Ukrayna’nın yaptığı varsayılırsa Ukrayna lideri Volodimir Zelenski ve ekibinin Batı’nın desteği sayesinde yeterince cüretkâr olduğunu gösteriyor. 6 Ekim’de Zelenski, Rusya’nın nükleer saldırı düzenleme ihtimaline karşın önleyici saldırı çağrısı yapmıştı. İşin gideceği yer konusunda pervasızlar. Ukrayna’daki savaşı bir dünya savaşına döndürmek için bütün oyunculuk maharetini sergiliyorlar.
***
Sıcağı sıcağına Ukrayna Pravda gazetesi “Patlamanın arkasında SBU (Ukrayna Güvenlik Servisi) var” diyen haberi geçti. Ukrayna Bağımsız Haber Ajansı (UNIAN) "Kırım köprüsünü baltalamak SBU’nun özel bir operasyonu" ifadelerini kullandı. Ukraynalı yetkililer isim vermeden New York Times ve Washington Post’a “saldırıyı SBU’nun organize ettiğini” fısıldadı.
Saldırıyı Putin’in 70’inci doğum gününe armağan eden Ukraynalı yetkililerin sadece “Biz yaptık” demediği kaldı. Zelenski’nin danışmanı Mihail Podolyak önce “Kırım, köprü, başlangıç. Yasadışı olan her şey yok edilecek” dedi. Birkaç saat sonra “Şimdi ciddiyim” deyip ekledi: “FSB, Savunma Bakanlığı/Genelkurmay Başkanlığı liderliğini yemeye çalışıyor. Kadro değişiminden biraz önce FSB yıkılıyordu: Putin’in köprüsündeki patlamayı kaçırdılar. Şimdi Savunma Bakanlığı güney cephesindeki çöküşten FSB’yi sorumlu tutabilir. Köprüyü kimin uçurduğu açık değil mi? Kamyon Rusya Federasyonu’ndan geldi.” Niye çark etti? Köprünün tamamen yıkılmadığını görünce mi ikinci tweeti attı? Belki. Avrupa’yı Rus gazından tamamen mahrum eden saldırılardan sonra ABD’ye teşekkür eden eski Polonya Dışişleri ve Savunma Bakanı Radek Sikorski’nin tweetini silmesine benziyor.
Muhtemelen okyanus ötesinden ‘zevzek’ fırçasını yedikleri içindir. Bu sefer kutlama Varşova yerine Tallinn’den geldi. Estonya Dışişleri Bakanı Urmas Reinsalu, “Estonya, Ukrayna gizli servisini kutluyor” deyiverdi. Sonuçta faili kim olursa olsun hedef, sivil altyapı ve bunun kutlanması ancak ahmaklıkla izah edilebilir. Çağdaş Avrupa siyaseti bunlardan geçilmiyor.
***
Rus Dışişleri Sözcüsü Maria Zaharova “Kiev rejiminin sivil altyapının yıkımına tepkisi, onun terörist doğasını kanıtlıyor" yanıtını verdi. Tabii Kremlin özel komisyon kurulması ve savcılık soruşturması açılması talimatı vererek failin adını koymayı sonraya bıraktı. Nihayetinde failin tanımı, yanıtın çerçevesini de belirleyecektir. “Sert adam” Putin’in sicili muhataplarına “intikamın soğuk alındığını” söylüyor. Putin de bir gün sonra Soruşturma Konseyi Başkanı Aleksandr Bastırkin’den bilgileri aldıktan sonra olayı terör saldırısı olarak niteleyip “Planlayan, gerçekleştiren ve emri veren Ukrayna gizli servisleridir” dedi. Bastırkin de şüphelilerin belirlendiğini, saldırının planlanması ve hazırlanması aşamasında hem Rusya vatandaşları hem de onlara yardım eden yabancılar olduğunu belirtti. Putin sorumluyu ilan ettiğine göre yanıt ne olacak?
Ulusal Güvenlik Konseyi Başkan Yardımcısı Dmitri Medvedev 17 Temmuz’da köprüye saldırı ihtimalini değerlendirirken "Böyle bir şeyin olması halinde Ukrayna için kıyamet günü gelecek" demişti.
***
Saldırının ilk anlarında Putin’in nükleer silah kullanıp kullanmayacağı konusunda spekülasyonlar tavan yaptı. Batılılar bu seçeneği çok dillendiriyor. İngiliz-Amerikan çizgisi, Doğu Avrupa’daki Russofobik hükümetlerle birlikte “Rusya’sız bir dünya” kurmak için Ukrayna savaşını fırsat olarak görürken Putin’in yapacağı ölümcül bir hatayı dört gözle bekliyor. Bunun için Rusların kontrolüne geçen Zaporijya nükleer santralini tehlikeye atan saldırıları da hoş gördüler. Ukrayna’da nükleer bir felaket ya da düşük yoğunluklu atom silahı kullanımı Rusya’nın sonunu getirecek bir senaryo olarak görülüyor. Bunun olmasını ister gibiler. Dillerinde “Aman dünyanın sonu olur” uyarısı eksik olmasa da Rusların kırmızı çizgileri aşma ve caydırıcılığını aşındırma konusunda Kiev’e cesaret veren bir aymazlık var. Polonya Cumhurbaşkanı Andrzej Duda, ABD’ye nükleer silahlara ev sahipliği yapma önerisinde bulunuyor. Mutabakat çıkarsa ilk kez eski bir Demir Perde ülkesine nükleer silahlar konuşlandırılacak. Çılgınlığa doğru bir adım daha. Polonya’nın çabaları ile Zelenski’nin Rusya’ya önleyici saldırı teklifi ve uzun menzilli füze talebi birbirini tamamlıyor.
***
Patlamanın etkileri ve yansımaları illaki olacaktır. Öngörüldüğü gibi Rusya açısından fiilen bir felaket tablosu oluşmadı. Bu da Rusya’nın üzerindeki yanıt verme baskısını azaltabilir ve kıyamet senaryosundan uzak tutabilir. Saldırının ilk saatlerinde Mikolayiv, Krivyi Rih ve Zaparijya gibi bölgelerinde savaşan Rus ordusunun sıkıntıya gireceği ve alternatif ikmal hatlarının devreye sokulması gerektiği söylenmişti. Fakat 12 saat geçmeden demiryolu tamamen ulaşıma açıldı. Kırım’a giden otoyolda devre dışı kalan iki şeritli yolun onarımının ne kadar sürebileceği belirtilmese de dönüş tarafında açık olan iki şeritli yol, durumu idare edebilir. 2018’den önce yükü çeken feribot hatları da devreye sokuldu. Yani ana ikmal hattının çöktüğü ve Rus ordusunun 2-3 hafta boyunca darda kalacağı öngörüsünün ömrü bir gün bile sürmedi. Bu durumda Kiev’deki coşku “Rusya için büyük bir hezimet değilse eylemi üstlenmeye değmez” mantığıyla mı söndü, bilmiyoruz.
***
Bir taraftan da cephede hezimetleri büyüterek Putin’in altından halıyı çekecek bölünmeleri tetikleme senaryosuna yatırım yapıyorlar. Elitler veya komuta kademelerindeki huzursuzluktan çıkarılan sonuçlar biraz orantısız. Köprüye saldırı tersi bir sonuç da doğurabilir. Putin, Harkiv cephesindeki çöküşler yüzünden ağustostan beri baskı altında. Başta Çeçenistan Cumhuriyeti Başkanı Ramzan Kadirov olmak üzere belli isimler Savunma Bakanı Sergey Şoygu ve Genelkurmay Başkanı Valeri Gerasimov’un kellesini istiyor. Silah altına alımlar tepki çekmişti, gençler kaçmaya başladı ve savaşın gidişatına dair endişeler arttı. Bu tepki doğrudan Putin’in kamuoyu desteğine yansımasa da Kremlin’i ileri kararlar alma yönünde sıkıştırıyor. Rusya Kamuoyu Vakfı’nın anketine göre Rusların yüzde 80'i Putin'i görevinde başarılı buluyor. Putin’e güvenenlerin oranı ise yüzde 78. Köprüdeki patlama Rusya’nın saldırı altında olduğu algısıyla Putin’in alacağı kararlara desteği artırabilir. 1999’da Çeçenya’ya yönelik ikinci savaşta kamuoyundaki bulanıklığı Moskova ve Volgodonsk’daki patlamalarla gidermişlerdi. Gerçi o patlamalar FSB’nin işiydi! FSB ajanları Ryazan’da apartmana bomba yerleştirirken yakayı ele vermişti. Patlamaların faili kim olursa olsun her halükarda şahinleri kanatlandırıyor. Kırım da aynı etkiyi yapabilir.
***
Putin zafiyet görüntüsü vermemek için üst düzeyde kadro operasyonlarından kaçınıyordu. Köprüden sonra gidişatı eleştirenlere daha fazla kulak verebilir. Ki aynı gün Ukrayna'daki ‘özel askeri operasyon’ bölgesindeki Birleşik Askeri Kuvvetler Komutanı değiştirildi. Bu göreve Hava ve Uzay Kuvvetleri Komutanı General Sergey Surovikin getirildi. Şahinler memnun. Özel harp şirketi Wagner’in kurucusu Yevgeni Prigojin, Surovikin’in 1991’deki gösterilere sert müdahalesini hatırlatıp “Ordudaki en yetenekli komutan, efsanevi bir figür, vatanına sadakatle hizmet için doğdu” diyor. Kadirov da "Ortak komuta artık emin ellerde" övgüsünü yapıyor. The Guardian’a göre İngiliz istihbaratı, Çeçenistan, Suriye ve Tacikistan’da görev almış Surovikin’i “yolsuz ve acımasız” olarak niteliyor. Buradan hareketle cephede taktiksel sertlik bekleniyor. Rusya sahada en büyük darbeyi ABD’nin uydu teknolojisiyle elde ettiği bilgileri Ukrayna’ya iletmesinden dolayı yiyor. Surovikin de bu alanda uzmanlaşmış bir komutan. Bu tecrübenin sahaya nasıl yansıyacağı merak konusu.
Putin cepheye sürmeye hazırlandığı 200-300 bin asker, komutada değişiklikler ve taktik silahlarla oyunu yeniden kurmaya çalışıyor. Bu zaman alabilir. Karşı taraf da Ukrayna’yı NASAMS hava savunma sistemleri, HIMARS roket sistemleri, 105 ve 155’lik obüsler, havadan havaya IRIS-T füzeleri ve tanklarla tahkim etmeye hazırlanıyor. Kış bastırmadan kafa koparma hazırlığı. Nereye varır, kıyamet savaşı kopar mı? Bu soru da kafa patlatıyor!
Fehim Taştekin Kimdir?
İstanbul Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi’nden mezun oldu. Gazeteciliğe 1994’te başladı. Yeni Şafak, Son Çağrı, Yeni Ufuk, Tercüman, Radikal ve Hürriyet gazetelerinde çalıştı. Muhabirlik, editörlük ve dış haberler müdürlüğü yaptı. Ajans Kafkas’ın kurucu yayın yönetmeni olarak Kafkasya üzerine çalışmalar yürüttü. Kapatılıncaya kadar İMC TV’de “Doğu Divanı”, “Dünya Hali” ve “Sınırsız” adlı programların yanı sıra MedyascopeTV ve +GerçekTV’de dış politika programları yaptı. BBC Türkçe’nin analiz yazarları arasında yer alıyor. Al Monitor ve Gazete Duvar’da köşe yazılarına devam ediyor. Kafkasya ve Orta Doğu üzerine saha çalışmaları yürüttü. “Suriye: Yıkıl Git, Diren Kal”, “Rojava: Kürtlerin Zamanı” ve “Karanlık Çöktüğünde” adlı kitaplara imza attı.
Soykırımdan ‘yeni düzen’ sanrısına: Aksa Tufanı’nın çıktıları 07 Ekim 2024
İran vurdu, sıra İsrail’de: Cehennemin kapıları açılıyor mu? 03 Ekim 2024
Nasrallah’tan sonra… 30 Eylül 2024
Cepheler birbirine geçerken… 26 Eylül 2024 YAZARIN TÜM YAZILARI