YAZARLAR

CHP değişirse Türkiye?

Ne Özel’in CHP’deki değişimin mimarı olduğunu ne de açıkladığı Tutum Belgesi’nin bu mimarın bir projesi olduğunu düşünüyorum. Sahi, Özel’in Tutum Belgesi’nin, 6’lı Masa’nın Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem beyannamesinden farkı ne? Sahi, CHP içinde birileri ne zaman “değişim” değil “dönüşüm”den bahsedecek?

Vallahi değişir. CHP, Türkiye’nin tam ortasıdır. Türkiye sağa kaydıkça CHP sağa, sola kaydıkça sola kayar; CHP değiştikçe de Türkiye değişir; Türkiye değiştikçe de CHP. Öyle matah bir tespit değil bu. Türkiye otoriterleştikçe CHP de otoriterleşir. Siyaset kirlendikçe CHP de kirlenir; biri yozlaştıkça beriki de yozlaşır diye de okuyabilirsiniz söylediklerimi.

CHP’de kurultay yaklaşıyor. Bu kurultayın alelade bir kurultay olmayacağını söylemeye gerek var mı? Şimdiden genel başkan adayları zuhur etmeye başladı. Özgür Özel, Örsan Kunter Öymen; şu anda mevcut isimler bunlar.

Örsan Hoca, Türk siyaset ve basın dünyasının duayen isimleri Örsan Öymen’in oğlu, Altan Öymen’in yeğeni. Yıllardır CHP içinde. Siyaset felsefesi konusunda eline su dökmek mümkün değil; Hume, Marx, Nietzsche, Aydınlanma, Ortaçağ, Rönesans… Tam da Örsan Hoca’nın kalemi; lakin CHP genel başkanlığı değil. Hoca yıllardır CHP içinde olmasına rağmen bir siyasetçi değil; hem adaylığını açıkladığı toplantıdaki konuşmasından hem de İzmir İl Kongresi’ndeki konuşmasından belli değil mi siyasetçi olmadığı? Keşke, benim de zevkle seyrettiğim ve epey bir şey öğrendiğim siyaset felsefesi videoları çekmeye devam etse.

Özgür Özel, 24. Dönem’den (2011) bu yana milletvekili, 2015’te Grup Başkan Vekili oldu. 2023’te de Kemal Kılıçdaroğlu milletvekili seçilemeyince, ilk genel başkan olmayan Grup Başkanı oldu; hâlâ da devam ediyor. İyi hatip, çekirdekten siyasetçi. Önemsiz demeyin, Ahmet Hakan gibi koku yeteneği gelişmiş bir gazetecimsinin bile hakkında üç cümle yazdığı mümtaz bir şahsiyettir kendisi; ki Hakan bir konu hakkında üç cümle/paragraftan fazla yazmaz, yazamaz. Ayrıca İzmir İl Kongresi’nde de görüldü ki Özel’in adaylığı CHP içinde de susturulmaya çalışılıyor; demek mi önemseniyor, ciddiye alınıyor.

Özgür Özel işi ciddiye aldı, hem de ciddiyetini ve teorik bilgisini sorgulamaya haddimizin yetmeyeceği Örsan Hoca’dan daha fazla; tuttu bir de tutum belgesi hazırladı. Yaklaşık 2 ay uğraşmış “Değişimin Yüzyılı, Yüzyılın Değişimi” başlıklı Tutum Belgesi için. Hazırlayanların ellerine sağlık; iç politikadan, dış ilişkilere; ekonomiye, kamu yönetimine detaylı bir çalışma olmuş; ekip işi olduğu belli ki bu da onun değerini artırır.

“Cumhuriyetimizin yeni yüzyılında yeni bir siyaset anlayışını yerleştirmek, toplumsal birlikteliği en üst düzeye çıkarmak, krizlerin değil çözümlerin konuşulduğu bir süreci örgütlemek için yola” çıktığını söyledi, toplumun siyasal özne haline getirilmesinin öneminden bahsetti.

Ayrışmaya dayalı, kutuplaşmaya dayalı siyasetin zararlarından bahsetti Özel, Tutum Belgesi’nde; topluma “Cumhuriyetin sağladığı tüm olanaklardan eşit yararlanacakları özgür, demokratik bir ortamı sağlamak” gerektiğinden de.

Ne güzel ki, Kılıçdaroğlu’nun yapmadığı, yapamadığı, yapmak istemediği, yapmaya elinin varmadığı – artık ne dersiniz, bilmem- hesaplaşmayı da bir ölçüde yapmaya girişti. Hem adaylığını açıkladığı konuşmasında hem de Tutum Belgesi’nde CHP’nin yıllarıdır sıkışıp kaldığı yüzde 25’lik oyu bir “cam tavan” olarak tanımladı. Ve en nihayet CHP içinde birileri 2023 seçimlerinin bir “travma” olduğunu kabul etti: Özel, Tutum Belgesi’ne şunları yazdı: “Bu ağır travmaya rağmen, hiçbir şey olmamış gibi yola devam edilmeye çalışılması, üzgün, kaygılı ve özeleştiri isteyen herkesin beklentileriyle taban tabana zıttı. Toplumsal talep ve ihtiyaçların aksine Partimizin yönetimi, yenilginin nedenlerini ciddiyetle araştırıp yeni bir yol haritası çizmedi. Alınan sonuca farklı bahaneler üretti ve yenilginin siyasi sorumluluğunu üstlenmedi. Parti içi iktidarı korumaya odaklandı. Güven duygusunu yitiren seçmenimiz partimizi, hatta siyaset kurumunu terk edecek kadar yoğun bir duygusal kopuşa sürüklendi. Parti yönetimi, bu durumu tespit etmek ve onarmaya yönelik adımlar atmak yerine bu kırılmayı görmezden gelmeyi tercih etti.

Özel, Öymen’in statükocular olarak eleştirdiği Genel Merkez taraftarlarını da topa tuttu: “Toplumsal talep ve ihtiyaçların aksine Partimizin yönetimi, yenilginin nedenlerini ciddiyetle araştırıp yeni bir yol haritası çizmedi. Alınan sonuca farklı bahaneler üretti ve yenilginin siyasi sorumluluğunu üstlenmedi.” dedi.

Özel’in (ve ekibinin) tespiti “seçimler[in], yaşanan çoklu krizlerin sorumlusu olan 21 yıllık AKP iktidarı büyük bir umut ve çekim merkezi olduğu için kaybedilmedi[ği]” yönünde. Ona göre “Seçimler, muhalefet güçleri tek tek veya birlikte yeterince güven vermediği için kaybedildi. Seçimden bir yıl önceki anketlerde Erdoğan’a oy vermeme eğilimi yüzde 60’lara varmışken seçimi Erdoğan yüzde 52 ile kazandı. Üstüne üstlük, çeşitli ittifak deneyimleriyle girilen son üç seçimdeki yüzde 52-48 iktidar/muhalefet dengesi de değişmedi.”

Özel, CHP’nin “…ittifak partileriyle birlikte girdiği milletvekili seçiminde bir kez daha yüzde 25 oranını aşamadı[ğını]” net ifadelerle dile getiriyor.  “Hatta, 600 sandalyeli parlamentoda, bir önceki seçimlerde kazandı[kları] milletvekili sayısının da altında kalarak, parti[yi] temsil edecek salt 130 milletvekilimiz(in) meclise girebildi[ği]” de Özel’in tespitleri arasında sayılabilir.

Özel’in Tutum Belgesi üzerine çok şey söylenebilir. Daha önce de ifade etmeye çalıştığım gibi, geniş bir metin, akademisyen desteği ayan beyan.

Ancak gerek Özel’in adaylığı gerekse de Tutum Belgesi ile ilgili olarak şu noktaların da altını çizmek gerekiyor: Özel’in adaylığı, gerçekten de CHP’de dile getirilen “değişim” taleplerini karşılıyor mu: Özel tam da “O adam” mı? Ya da Tutum Belgesi gerçekten CHP’nin ihtiyaç duyduğu değişim manifestosu mu? Bence şimdilik hayır!!

Ne Özel’in CHP’deki değişimin mimarı olduğunu ne de açıkladığı Tutum Belgesi’nin bu mimarın bir projesi olduğunu düşünüyorum. Sahi, Özel’in Tutum Belgesi’nin, 6’lı Masa’nın Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem beyannamesinden farkı ne? Evet, evet, ben de sizin gibi düşünüyorum. Sadece her ikisinin açıklanmasındaki “medyatik” farktan bahsetmiyorum ki – 28 Şubat’ta Bilkent Otel’de yapılan Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem sunumu gerçekten kayda değerdi- politik içerik olarak da sizce aralarında ciddi bir farktan bahsetmek mümkün mü? Sanmam.

Özgür Özel ne istiyor? Değişim mi? CHP’de değişim istemeyen var mı? Özel’in “değişim”i ne kadar değişim? Özel “değişim”in doğru ismi mi? Özel değişimi nasıl gerçekleştirecek, ne kadar değiştirecek, Tutum Belgesi gerçekten bir değişim belgesi mi?

Sahi, CHP içinde birileri ne zaman “değişim” değil “dönüşüm”den bahsedecek; ben de bilmiyorum, bilsem yazardım. 

Keyifli günler…


Mete Kaan Kaynar Kimdir?

1972 yılında Ankara’da doğan Prof. Dr. Mete Kaan Kaynar, Hacettepe Üniversitesi Kamu Yönetimi Bölümü’nden mezun oldu. Yüksek lisans ve doktorasını aynı bölümde tamamladı. Çalışmalarına bir süre Westminster Üniversitesi, Centre for Study of Democracy’de misafir araştırmacı olarak devam etti. Halen Hacettepe Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Siyaset Bilimi ve Kamu Yönetimi Bölümü Siyaset ve Sosyal Bilimler Anabilim Dalı öğretim üyesi olarak görev yapmaktadır. Türkiye siyasî hayatı ve kurumlarının yapısı, tarihsel dönüşümü, işlev ve işleyişlerini konu edinen çeşitli makale ve kitapların yazarlık ve editörlüklerini yapmıştır. Bunun yanında muhtelif gazete, dergi ve haber platformlarındaki güncel yazılarına da devam etmektedir. Mete Kaan Kaynar, Ankara Dayanışma Akademisi Kooperatifi (ADA), Bilim, Sanat Eğitim, Araştırma ve Dayanışma Derneği (BİRARADA), Eğitim ve Bilim Emekçileri Sendikası (Eğitim-Sen) 5 Nolu Şube ve Özgür Üniversite gibi kuruluşların gönüllüsü, Devrim Deniz, Umut Nazım ve Ekin Eylem’in babasıdır.