YAZARLAR

Çare espor (mu)?

Espor yükselişine devam ederken Uluslararası Olimpiyat Komitesi ve Dünya Sağlık Örgütü, hep üstüne yatacak bir kulak buldu. Ta ki salgın günlerine kadar. Tüm spor dünyası ekonomik ve algısal olarak dibe doğru giderken espor itirazsız altın çağına erişti. Hatta o kadar ki Dünya Sağlık Örgütü bile ‘Ey dünyanın eve kapanmış milyonları. Kendinizi oyuna verin. Espor oynayın, sağlıklı kalın’ diye açıklama yaptı.

Malum günler sporsuz geçiyor. Evlere kapandık, eski organizasyonlar, eski yarışlar, eski maçlar derken geçmiş de tükendi. Birçok insan sporsuz günleri nostaljiye emanet ederken, spor bakıcısını başka noktada bulanlar, gelecek dönemde sporun formatının da değişebileceğinin sinyallerini vermeye başladı. Yeni spor bakıcımız aslında tanıdık biri: Espor.

Zaten yaklaşık 2-2.5 senedir ben geliyorum haberiniz olsun diyordu. Ama biz geleneksel sporcular, ‘Aman espor da spor mu’ deyip duruyorduk. Rakamlarla bize tersini ispatlamaya da çalıştılar. Daha dünya Covid-19’a teslim olmadan önce espor, malvarlığı beyanını şu şekilde yapmıştı:

  • Ben tüm zamanların en hızlı büyüyen spor dalıyım. 2018’de bu yana yıllık büyüme hızım ortalama yüzde 40’larda.
  • 2018 rekoltem 400 milyondan fazla. Yani ben, futboldan sonra dünyanın en çok takip ettiği spor dalıyım.
  • Pazar büyüklüğüm 1.5 milyar dolar civarlarında.
  • Haberiniz var ya da yok. 2022 Asya Oyunları’nda takvime alındım.

Tüm bu beyanlara karşın esporun yumuşak karnı hep ‘Sen de spor musun arkadaş’ sorusuna doyurucu yanıt verememesiydi. Mesela yine 2018 yılında Almanya Olimpiyat Komitesi ‘Espor gerçekten spor mudur’ sorulu bir araştırmaya girdiğinde yanıt ‘Hayır’ oldu. Ama eklediler ‘Espor başka bir dünya.’

SPOR MU DEĞİL Mİ?

Aslında tüm dünya için geçerliydi bu. Çünkü spor olmasa bile spor adına sahip olduğu gibi hem kitlesinin hem de ekonomisinin hızlı gelişmesine de rasyonel bir açıklama bulunamadı. Zaten ‘Spor mu’ sorularının muhatabı da hep bu ikilem oldu. Dünyada esporun spor olarak kabul edilmemesini savunanların temel gerekçesi de ‘hareketsiz’ oldu. Zaten bu sebeple Dünya Sağlık Örgütü’nün (WHO) de espor’a hep mesafeli yaklaşmasının nedeni de esporun hareket karşıtlığı (!) oldu. Tam da bu anda Asya’yı dünyanın diğer kısımlarından ayırmak lazım. Güney Kore esporu spor olarak kabul eden ilk ülke olarak espor severlerin gönlüne yazıldı. Sonra Japonya devreye girdi. ‘Bu sevgi iki taraflı olamaz beni de alın aranıza’ deyip Güney Kore’yi takip etti. Brezilya, ABD, Fransa falan derken ikilemimiz spor dünyasının gündemine çok daha sağlam bir şekilde oturdu. ‘Spor mu değil mi?’ Bu tartışmalar sürerken dünyanın büyük büyük spor kulüpleri espora kayıtsız kalamadı. Mesela şu an neredeyse Bundesliga’daki tüm takımların bir espor takımı var.

WHO DA PES ETTİ: OYNAYIN

Espor yükselişine devam ederken Uluslararası Olimpiyat Komitesi ve Dünya Sağlık Örgütü, hep üstüne yatacak bir kulak buldu. Ta ki salgın günlerine kadar. Malum hayat ve spor bir anda durdu. Belarus Futbol Ligi’ni saymazsak canlı kanlı spor kalmadı. Geleneksel spor fetret devrine girerken espor ise lale devrini yaşamaya başladı. Zira evlerinden çıkamayan insanların büyük çoğunluğu ve dahi profesyonel sporcular kendilerini dijital ortamda turnuvalara katılırken buldular. Tüm spor dünyası ekonomik ve algısal olarak dibe doğru giderken espor itirazsız altın çağına erişti. Hatta o kadar ki Dünya Sağlık Örgütü bile ‘Ey dünyanın eve kapanmış milyonları. Kendinizi oyuna verin. Espor oynayın, sağlıklı kalın’ diye açıklama yaptı.

SAHA YOKSA DİJİTAL VAR

ABD’de koronanın ilk haftasında video oyunu oynayanların sayısı yüzde 75 arttı. Oynamadan sadece izleyenler de yine büyük bir artış sağladı. Esporun resmi olmayan resmi yayıncısı Twitch ise sadece Mart ayında bir önceki aydan 3 kat daha fazla izlendi. Bu oranların artışında kendi sporlarını açık alanda icra edemeyen profesyonel sporcuların, bilgisayarların içine girmesinin büyük payı oldu. Formula 1 kendi sanal Grand Prix’lerini hemen devreye soktu. Futbolcular dijital futbol ligleri kurdu. NAB, Nascar, Supercar ve diğer birçok organizasyon kendisini dijitale kaydırdı.

GÜCÜN SEBEBİ KORONA DEĞİL

Sanırım bundan sonra tartışmanın seyri de başka noktaya kayacak. Bilimsel konuşmaların ekseni ‘Esporu ne zaman Olimpiyat Oyunları’na dahil edilecek’ minvaline kayacak. Zira esporun bu durumunu sadece korona günlerine bağlamak da yanlış bir analize yol açacaktır. Evet salgın esporun yelkenine biraz daha rüzgar doldurdu ama zaten bu spor finalini 2.3 milyon kişinin canlı izlediği, 30 milyon dolarlık Fortine Dünya Kupası’na sahip bir yapıya sahipti. Yani korona sadece sporun geleneksel kanadının karşısında duran rakibin gücünü daha net bir şekilde görmemizi sağladı.


Onur Salman Kimdir?

Basına 2006 yılında Cumhuriyet gazetesinde stajyer olarak adım attı. İki aylık staj ve Cumhuriyet’in spor ekindeki yazılarda sonra Eurosport Türkiye’de spiker ve editör olarak çalıştı. 2009 yılında Radikal gazetesine editör olarak geçerken, Eurosport’ta da yarı zamanlı spikerlik yapmaya devam etti. Medya macerasına 2012-2016 yılında Hürriyet’te devam etti. 2016 yazından beri Gazete Duvar’da çocukluk hayalini sürdürüyor. Köken Eurosport olunca tahmin etmesi kolay. Asıl ilgi alanı ‘başka sporlar.’