YAZARLAR

Tarih mi tekerrür edecek, hatalar mı?

Süper Toto Süper Lig'de 2019-2020 sezonu başlıyor. Yine olacakları söylüyorum: yine hakem tartışmaları, VAR skandalları, yöneticilerin yaptığı rezalet açıklamalar, komplo teorileri... Ülke futbolunun seviye atlamasını istiyor herkes, güya o yönde çaba sarf ediyor. Bir ülkenin futbol kalitesinin ve seviyesinin gelişmesi için öncelikle o ülkenin futbol ikliminin düzelmesi gerekiyor. Hatta temizlenmesi gerekiyor.

Galatasaray'ın şampiyonluk yazısını daha dün yazmış gibiyim. Koskoca yazı geride bıraktık. Transfer dedikoduları, kulüp yöneticilerinin skandal açıklamaları, borç yapılandırmaları, vesaire. Daha birkaç gün öncesine kadar neredeyse maçları kimin yayınlayacağı belli değildi. Yine her şey halının altına süpürüldü. Durumu biraz makyajlayıp, suni bir şekilde süsleyip bize aynı hasarlı ürünü satmaya çalışıyorlar.

Çok enteresandır, izleyiciler de her şeyin farkında. Normal zamanlarda Temmuz sonu oldu “Aman lig başlasın” diye millet ağustosun ikinci haftasını iple çekerdi. Şimdi kimsenin umurunda değil neredeyse. Geçtiğimiz sezonun son 2 ayında yaşananlar insanları gerçekten futboldan soğuttu. Abdürrahim Albayrak'ın ortaya attığı komplo teorilerinden tutun da Fatih Terim ve yardımcılarının Başakşehir maçında rakibin yedek kulübesine yaşattıklarına kadar.  Çaykur Rizespor Başkanı'nın Galatasaray maçından sonra yaptığı skandal açıklamalara ne demeli?

Bu yazı birkaç ana başlıkla hatırlayacağız; kim ne derse desin bu yazın en önemli gelişmesi Beşiktaş ve Galatasaray kulüplerinin borç yapılandırmasına gitmiş olmasıdır. Bankalar Birliği ile sözleşme yaptılar ve bu sözleşme 5 sene sonrasını kapsayacaktır, yani anlaşmaya göre. Bu kulüpler son 5 yılında borçlarını katlayarak artırmıştır. Peki bu kulüpler 5 sene sonra bu borçları ödeyemediğinde, sözleşmenin şartlarını yerine getiremediğinde bizi ne bekliyor? Daha doğrusu bu kulüpleri ne bekliyor?

Üstüne üstlük Galatasaray kulübü, mali olarak vahim bir pozisyonda olmasına rağmen gece gündüz Falcao transferi için uğraşıyor. İşin ekonomik tarafını da bir kenara koyalım. Falcao gelebilir, neticede kulübün borçları ödenemediğinde icra veya bankalar gelip bu yazıyı yazdığım bilgisayarıma el koymayacak veya bu masa ve sandalyeye. El koyacakları mallar, tesisler, vesaire hep Galatasaray'a ait olacaktır. Aynı şartlar Beşiktaş kulübü için de geçerlidir, yani aynı ihtimaller.

Benim karşı durduğum ve bir kavga verdiğim zihniyet, “Falcao gelsin de ne olursa olsun” zihniyetidir. Son iki yılın şampiyonu kimdir? Galatasaray. Bu sezonun favorisi kimdir şu an itibariyle? Yine Galatasaray. Yani Falcao'ya bu denli bir “Mesih” muamelesi yapılmasına karşıyım. Üçüncü dünya ülkesi reflekslerimizi ne zaman geride bırakacağız gerçekten merak ediyorum. Yani “Bir adam gelecek ve bizi kurtaracak” mantalitesi. Hep aynı hatalar yapılıyor.

Aynı hatayı geçtiğimiz sezon Fenerbahçe yönetimi de yaptı. “Ersun Yanal gelecek ve her şey düzelecek” zihniyeti Fenerbahçe'ye zarardan başka bir şey getirmedi ve getirmeyecek. Geçtiğimiz sezon Ersun Yanal'a bir “Mesih” muamelesi yapan Fenerbahçe yönetimi ve taraftarı altıncılığı bir başarı olarak saymak zorunda kaldı. Öyle ki tabir-i caizse “o gazla” gelen Ersun Yanal, ikinci yarının en çok puan toplayan takımı olacaklarını iddia etti. Günler geçtikçe “Ben zaten bu sezon için değil, önümüzdeki sezon için geldim” diye bir açıklama yaptı. Yahu bunu teknik direktör alenen basın toplantısında dile getirirse o oyuncu grubu nasıl sahaya çıkıp oynayacak. Geçen seneki Fenerbahçe'nin oyuncu topluluğunu bu yüzden kutluyorum. Yine de sezon sonunda küçük bir seri yakaladılar ve altıncı bitirdiler. Ersun Yanal'a gelince; bu nasıl bir liderlik? Ersun Yanal, sezona iyi başlayamadığı takdirde ben sezonu tamamlayabileceğine inanmıyorum. Esasında bu da yanlış bir durum; yani en küçük bir kötü gidişte görevine son verilirse veya istifaya zorlanırsa. Ben Fenerbahçe'nin abartıldığı kadar kötü bir kadrosu olduğunu düşünmüyorum. Bu yaz çok yerinde, nokta atış transferlerin yapıldığını düşünüyorum.

Buradan Beşiktaş'a bağlayalım konuyu. Beşiktaş da 1 ay önce borç yapılandırmasına gitti. Ekonomik pozisyonu gerçekten sıkıntılı. Transferde çok ekonomik davranmak zorundaydı. Buna uygun transferler gerçekleştirdiler. Tyler Boyd, Douglas, bunlar çok cüzi rakamlara bitirildi. Bir maliyeti olan Adem Ljajic'in bonservisiydi ama o da mevcut piyasaya göre uygun bir meblağa çözüldü. Beşiktaş'ın bu sezon en güçlü ve en zayıf yeri Abdullah Avcı'dır. Abdullah Avcı bence Beşiktaş'ın iyi transferidir. Şenol Güneş'ten sonra yine kendine özgü bir futbol anlayışı olan bir futbol adamını getirmeleri gerekiyordu. Buna en uygun isim de kuşkusuz Abdullah Avcı'ydı. Ama Abdullah Avcı'nın Beşiktaş seyircisindeki kredisi nedir, ne kadar sürecektir, işte bu bence Beşiktaş'ın bu sezonki kaderini çizecektir diye düşünüyorum.

Trabzonspor'da her şey yolunda görünüyor. Ünal Karaman geçen sezon müthiş bir iş çıkardı ve bu sene lige damga vuracağını düşünüyorum. Yusuf Yazıcı'nın Lille'e gidişi kadroda bir eksilme gibi görünse de Ünal Karaman'ın oyun kurgusuna göre bunu sezon başlayınca daha net analiz edebileceğiz.

Süper Toto Süper Lig'de 2019-2020 sezonu başlıyor. Yine olacakları söylüyorum: yine hakem tartışmaları, VAR skandalları, yöneticilerin yaptığı rezalet açıklamalar, komplo teorileri... Ülke futbolunun seviye atlamasını istiyor herkes, güya o yönde çaba sarf ediyor. Bir ülkenin futbol kalitesinin ve seviyesinin gelişmesi için öncelikle o ülkenin futbol ikliminin düzelmesi gerekiyor. Hatta temizlenmesi gerekiyor. Yağmur, çamur ve fırtınada nasıl inşaat yapılır? Yapılamaz. O yüzden daha temiz bir futbol iklimi için gayret göstermesi gerekiyor herkesin. Özellikle bu organizmadaki baş aktörlerin.


Ara Gözbek Kimdir?

Yayın hayatına 2005'te üniversite radyosu CIU FM'de başlayan Ara Gözbek aralıksız üç sene İngilizce ve Türkçe yayınlarla canlı radyo programı hazırladı ve sundu. 2005'te CNN Türk'te Frekans programında yapım asistanı ve muhabir olarak görev aldı. Gazeteciliğe ilk olarak 2006'da BirGün gazetesinde adım attı. BirGün'de Pazar eki ve spor bölümlerinde 400'den fazla makale yayınladı, ardından Türkiye'nin en çok takip edilen spor haber sitesi sporx.com yazarlığa devam etti. 2007 yazında staj yaptığı TRT'de “NBA Europe Live” adı altında NBA'in uluslararası projesinde TRT'yi NBA muhabiri olarak temsil etti. SporX TV'de “NBA ARA'SI” programını yaptı. Bunların dışında Taraf gazetesi, tempo24.com.tr ve birçok sitede makaleleri ve haberleri yayınlandı. Döneminde çok popüler bir radyo olan Metro FM'de pek çok programa konuk ve yorumcu olarak katıldı. sokaksesi.com sitesinin ve Android ile Apple'larda uygulaması da olan Sokak Sesi Radyosu'nu kurup burada uzun bir süre “underground” radyo yayınları yaptı. Halen Gazete Duvar'da yazmaktadır.