YAZARLAR

Tam gaz gidenler ve el frenini çekenler

Batı'da Utah Jazz dolu dizgin devam ediyor. Lakers ise el freni çekmiş adeta idare eder seviyede oynuyor. Doğu'da ise Brooklyn ve Philadelphia gaza basmış durumda.

NBA'de lig dur durak bilmeden oynanmaya devam ediyor. Covid-19 ve pandemi süreci sebebiyle geçen sezon lig tam bir yılan hikayesine dönmüştü ve işin sonunda “bubble” düzeneğiyle lig bir şekilde tamamlandı. Los Angeles Lakers, tarihindeki 17'nci şampiyonluğu kazanırken LeBron James de 4'üncü şampiyonluk yüzüğünü parmağına taktı. Bu sezonun oynanıp oynanmaması bile muamma iken oyuncu transferleri, takaslar gerçekleşti ve lig son sürat devam ediyor.

Bu sene All-Star Haftasonu'nun, tarihinde bir ilk olarak hafta sonunu kapsayacak şekilde değil, sadece bir gün sürecek şekilde organize edileceği açıklandı. Mart ayında gerçekleşecek, o yüzden bu konuyu şimdilik çekmecemize bırakalım. Bunu önümüzdeki hafta ayrıca güzelce masaya yatırırız.

Bu yazımızda üç takıma dikkat çekmek istiyorum. İkisi olumlu manada, biri ise olumsuz manada. Bu sezon lig nasıl biterse bitsin gerçekten ligi Lakers üzerinden değil, Brooklyn Nets ve Philadelphia 76ers üzerinden okumamız gerektiğini düşünüyorum. Batı'da Utah Jazz şu anda Lakers'ın üzerinde ama bu o kadar da sürpriz bir durum değil. Geçmiş yazılarımdan arşiv taraması yapabilirsiniz. Ben iki yıldır Utah Jazz'ın bu noktaya tırmanacağını söylüyordum. Fırında pişmekte olan bir keke benzetmiştim hatta. Kabarması için azıcık daha fırında kalmasına ihtiyacı olduğunu düşünüyordum. İşte, “voila!”, şimdi Utah Jazz'ın bir şampiyonluk adayı olmadığını iddia edebilir misiniz?

Philadelphia 76ers ve Brooklyn Nets ile ilgili genel bir değerlendirme yapmamız gerekiyor. Maç maç, detay detay kafa karıştırmaya gerek yok. Bu iki takım geçen sezon nerelerdeydi? Batı Konferansı'nda iki sezondur Milwaukee Bucks adeta fink atıyordu. Ben gerek yazılarımda, gerek radyodaki yayınlarımda ve gerek zamanında Gazete Duvar'daki Duvar Pası programımızda anlatıyordum. Milwaukee Bucks bir şampiyonluk adayı takımı değil, Doğu Konferansı'nı lider tamamlasa bile, ligi süpürse bile. Çünkü bir oyuncu üzerinden oynayan hiçbir takım şu anda NBA'de belirli eşikleri atlayamıyor. Ki MVP, Giannis Antetokounmpo'nun büyük maçlarda nasıl yok olduğuna, ortadan silindiğine gözlerimizle şahit olduk. Philadelphia 76ers ve Brooklyn Nets dosyaları biraz daha karışık.

Philadelphia 76ers'ın kadrosu genel olarak derin ve iyiydi. Ama ne büyük maçlarda doğru oyunu oynayabiliyorlardı, ne de işin ciddiyetine varabiliyorlardı. Joel Embiid kafasına göre takılıyordu, açık konuşalım. Ben Simmons ise çok yetenekli ama bazı konularda sınırlı bir oyuncuydu. Bu sezon birkaç takviye ile kadrolarını güçlendirdiler. Dwight Howard hamlesinin takımın eksik olan savunma yönüne bir derinlik ve boyut kattığı gerçek. Bunu maçlarda çok net görüyoruz. Daha önce, geçen sezonu düşünelim; Philadelphia çoğu maçlarda yumuşak kalıyordu, özellikle savunma yönünde. Şimdi biraz daha ritimlerini buldular diyebiliriz. Ama galibiyet yüzdelerinin daha iyi olması gerekiyordu.

Gelelim asıl konuya; Brooklyn Nets'e. Bundan birkaç yıl evvel James Harden, Kevin Durant ve Kyrie Irving'in aynı takımda buluşacağını söyleseydim muhtemelen bir daha asla yazılarımı okumazdınız. “Kehanet mehanet tamam da, bu kadarı da fazla” derdiniz. Bu üç oyuncu yıllardır haritada olmayan Nets takımında buluştu. Aslında başarısız olmaları bekleniyordu. Çünkü NBA tarihi bize şunu çok net öğretti ki böylesi, kağıt üzerinde, isimler üzerinden kadro kurmak ve beklenti yaratmanın sonu muhakkak hüsranla bitiyor. NBA tarihinde say say bitmez bu hayal kırıklıkları. Bu yüzden bunu bilen çoğu NBA seyircisi Brooklyn Nets'in Harden hamlesine rağmen beklentileri aşağıda tuttu. Bu belki de orta vadede mantıklı bir strateji.

Bir kehanette bulunmak için değil ama bizi bu sezon sonunda Lakers-Nets finalinin beklediğini düşünüyorum. “Yazmıştı” dersiniz, olmadı ben zaten hatırlatırım.

Brooklyn ve Philadelpihia'ya parantez açmamızın sebebi kat ettikleri yollardan ötürü. Yoksa bugün onlarla aynı galibiyet yüzdelerine sahip Batı Takımları 4 ile 9'uncu sıra arasında yer alıyor. Ama Batı'da 4'üncü sırada yer alan Portland zaten hep oralardaydı. Geçen sezon, bu sezon için bu çıkışı vaat ediyordu. Bunu söylememiz gerekir. Bu arada ayrıca bir Portland ve Damien Lillard yazısı talep edenler çok oluyor. Bunu başlı başına bir dosya olarak ele almamız gerektiğini düşünüyorum.

Batı'da Utah Jazz dolu dizgin devam ediyor. Lakers ise el freni çekmiş adeta idare eder seviyede oynuyor. Doğu'da ise Brooklyn ve Philadelphia gaza basmış durumda.

 


Ara Gözbek Kimdir?

Yayın hayatına 2005'te üniversite radyosu CIU FM'de başlayan Ara Gözbek aralıksız üç sene İngilizce ve Türkçe yayınlarla canlı radyo programı hazırladı ve sundu. 2005'te CNN Türk'te Frekans programında yapım asistanı ve muhabir olarak görev aldı. Gazeteciliğe ilk olarak 2006'da BirGün gazetesinde adım attı. BirGün'de Pazar eki ve spor bölümlerinde 400'den fazla makale yayınladı, ardından Türkiye'nin en çok takip edilen spor haber sitesi sporx.com yazarlığa devam etti. 2007 yazında staj yaptığı TRT'de “NBA Europe Live” adı altında NBA'in uluslararası projesinde TRT'yi NBA muhabiri olarak temsil etti. SporX TV'de “NBA ARA'SI” programını yaptı. Bunların dışında Taraf gazetesi, tempo24.com.tr ve birçok sitede makaleleri ve haberleri yayınlandı. Döneminde çok popüler bir radyo olan Metro FM'de pek çok programa konuk ve yorumcu olarak katıldı. sokaksesi.com sitesinin ve Android ile Apple'larda uygulaması da olan Sokak Sesi Radyosu'nu kurup burada uzun bir süre “underground” radyo yayınları yaptı. Halen Gazete Duvar'da yazmaktadır.