YAZARLAR

Stres testi sonuçları ne kadar gerçekçi?

ABD’deki ve Avrupa’daki örneklerde kalın birer rapor niteliğinde olan stres testi sonuçlarına ilişkin açıklamalarda, stres testinde kullanılan senaryoların neler olduğu belirtiliyor. Ek olarak bu farklı senaryolarda bankaların nasıl performans gösterebileceği ile ilgili tahminlere yer veriliyor. Oysa BDDK’nın açıklamasında bu iki unsur da yer almıyor ve açıklama sadece bir buçuk sayfa uzunluğunda!

Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu (BDDK), Yeni Ekonomi Programı’nda yapılacağı ilan edilen stres testi sonuçlarını 27 Aralık 2018’de açıkladı. Bu yazıda, öncelikle stres testinin, küresel finans krizi sırasında ABD’deki uygulamasına kısaca değinerek, bu bağlamda BDDK’nın yaptığı açıklamayı değerlendireceğim. Son olarak, daha önceki yazılarda da yer verdiğim, taksitli ticari kredideki batık kredi oranına ait güncel verilere değinerek, bu oranın çoktan 2009 krizi sırasındaki seviyelere ulaştığını göstereceğim.

STRES TESTİ

Stres testi, küresel finansal kriz sırasında ABD’de finansal piyasalarda kaybolan güven ortamını yeniden tesis edebilmek için geliştirilen araçlardan biri idi. Stres testi, yeni atanan Hazine Bakanı Timothy Geithner’in girişimi ile Fed ve ilgili kurumlar tarafından banka bilançolarının derinlemesine incelenmesine dayanıyordu. Bu incelemenin sonunda farklı ekonomik koşullarda bankaların performanslarının nasıl olabileceği tahmin ediliyor. Bu tahminlere bağlı olarak da hangi finansal kurumun ne kadar sermayelendirilmesi gerektiği kestirilmeye çalışılıyor.(1)

Stres testi, finansal piyasalardaki paniği dindirmek ve finansal kurumların birbirlerine olan güvenini yeniden tesis edebilmek ve böylece donmuş olan kredi mekanizmasını ve likiditeyi yeniden canlandırabilmek amacını taşıyordu. Bir başka ifadeyle, testten başarıyla geçen finansal kurumlara olan güvenin artacağına ve kredi akışının yeniden sağlanacağına inanılıyordu. Bu amaçla ABD’nin en büyük 19 finansal kurumunun güvenilirliğinin devlet tarafından tescil edilmesi anlamına gelen stres testi uygulaması, krizin en yoğun günlerinde, 2009’un başında hayata geçirildi (Akçay ve Güngen, 2016: 100).(2)

BDDK'NIN AÇIKLAMASI CİDDİYETTEN UZAK

ABD’de donan kredi mekanizmasını yeniden canlandırabilmek için geliştirilen bu uygulama, daha sonra Avrupa’da ve diğer ülkelerde de düzenleyici kurumların gündemine girdi. Anlaşılan, ekonomi yönetimi Türkiye’de 2018’in Ağustos ayındaki döviz krizi ile başlayan ve giderek derinleşen kredi çöküşünü durdurabilmek ve bankacılık sistemine olan güveni yeniden tesis edebilmek için bankacılık sisteminin stres testinden geçirilmesinin faydalı olacağını düşünmüş. 2018’in son günlerinde açıklanan sonuçlar ise, ekonomi yönetiminin mevcut duruma ciddiyetten ne kadar uzak bir şekilde yaklaştığının bir vesikası niteliğinde.

ABD’deki ve Avrupa’daki örneklerde kalın birer rapor niteliğinde olan stres testi sonuçlarına ilişkin açıklamalarda, stres testinde kullanılan senaryoların neler olduğu belirtiliyor. Ek olarak bu farklı senaryolarda bankaların nasıl performans gösterebileceği ile ilgili tahminlere yer veriliyor. Oysa BDDK’nın açıklamasında bu iki unsur da yer almıyor ve açıklama sadece bir buçuk sayfa uzunluğunda!

BDDK’nın açıklamasında dikkate değer tek bilgi, 2019 yılı içine kredilerin takibe dönüşüm oranının yüzde 3’ten 6’ya yükselebileceği, sermaye yeterlilik rasyosunun ise yüzde 15.5’e gerileyebileceği tahmin edilmiş. Bir başka ifadeyle batık kredilerin toplam kredilere oranının iki kat artacağı öngörülmüş. Ancak bu öngörünün hangi senaryoya dayandığı, bu senaryoda örneğin ekonomik büyüme, işsizlik ya da sermaye girişleri ile ilgili varsayımların neler olduğu açıklanmamış. Dahası, iki katına çıkacağı öngörülen batık kredi oranının içinde, yeniden yapılandırılmış kredilerin olup olmadığı, yani bu yüzde 6’ya halihazırda yeniden yapılandırılan kredilerin dahil olup olmadığı da açık değil.

BATIK KREDİLER HIZLA ARTIYOR

BDDK’nın sektörün geneline ait bilgi ile hazırlayacağı gerçek bir stres testinin yerini tutmaz ama aşağıdaki grafikte, genellikle küçük ve orta ölçekli sermaye kesimlerinin ve esnafın yaygın olarak kullandığı taksitli ticari kredilerin takibe dönüşme oranının 2008 krizinden bu yana olan görünümü ele alınıyor. Bu veriyi, BDDK’nın açıkladığı Haftalık Bülten’e dayanarak hazırlıyorum. Bu köşeyi takip eden okuyucu daha önce iki kere daha bu veriye yer verdiğimi anımsayacaktır.

18 Ekim 2018’deki yazıda ticari kredideki batık oranı 6.56 iken, 22 Kasım 2018’deki yazıda batık kredi oranına tekrar baktığımda, bu oran 7.24’e yükselmişti. Aşağıda en son 21.12.2018’de güncellenen veriyi görüyorsunuz, taksitli ticari kredilerin takibe dönüşme oranı 8.11’e yükselmiş durumda.

.

Yukarıdaki grafikte, 1 numara ile gösterilen dönem, 2015 yılından itibaren başlayan ekonomik zorlukları gösteriyor. Hatırlanırsa, AKP’nin 2002’den beri ilk kez kaybettiği 7 Haziran 2015 seçimleri, KOBİ’lerin ve esnafın batık kredi oranının artmaya başladığı bu dönemde gerçekleşti.

2 numaralı alan, hükümetin 2017’deki referandumu kazanmak için uygulamaya koyduğu ‘geleceğe kaçış’ planının etkilerini gösteriyor. 2016 sonrasında hayata geçirilen Kredi Garanti Fonu uygulaması, vergi afları, teşvikler ve istihdam destekleri sayesinde, ekonomik yönetimi sorunları geleceğe ertelemeyi başardı.

Grafikteki 3 numaralı alan, batık kredi oranının sert bir şekilde artmayı sürdürdüğünü gösteriyor. Bu artış, 2008-2009 krizinde Türkiye ekonomisinin yaşadığı ekonomik daralma sırasında artan batık kredi oranına benziyor. Ancak 2018-2019 krizinde batık kredi oranı, önceki krize oranla daha sert bir açı ile artıyor. Kredi çöküşünün henüz sonlanmadığını da düşündüğümüzde; 2019 yılında batık kredi oranının, 2009’daki zirve olan yüzde 10’nun da üzerine çıkılacağını öngörebiliriz.

POLİTİK STRES TESTİ MARTTA

Kısacası, ekonomi yönetiminin bankacılık sistemine olan güveni yeniden tesis edebilmek ve kredi çöküşünü durdurabilmek için formüle ettiği stres testi uygulaması, başarısızlıkla sonuçlandı. Bunun iki nedeni var.

İlki, daha önceki yazıda da belirttiğim gibi, henüz sermaye kesimleri arasında (özellikle bankacılık ve sanayi) krizin maliyetinin nasıl bölüştürüleceğine karar verilemedi. Daha doğrusu, bu karar marttaki yerel seçimler sonrasına ertelendi. Bunun sonuçları belli olmadan, kredi çöküşünün yeniden canlanmaya dönmesi mümkün değil.

İkinci neden de, BDDK tarafından açıklanan metnin teknik yetersizliğidir. Açıklamada ne stres testine konu olan senaryolar ne de bankaların bu senaryolara göre nasıl performans gösterebileceklerine dair öngörülere detaylı olarak yer verilmiş.

AKP yönetimi için esas politik stres testi ise 31 Mart’taki yerel seçimler sonrasında başlayacak.

(1) Konunun detaylarını merak edenler Timothy F. Geithner’ın “Stress Test: Reflections on Financial Crises” kitabına bakabilirler.

(2) İlgili okuyucu, krizin gelişimi ile ilgili detayları, Ali Rıza Güngen ile birlikte kaleme aldığımız “Finansallaşma, Borç Krizi ve Çöküş: Küresel Kapitalizmin Geleceği” kitabımızdan öğrenebilir.


Ümit Akçay Kimdir?

Doç. Dr. Ümit Akçay, 2017 yılından bu yana Berlin Ekonomi ve Hukuk Okulu’nda (Berlin School of Economics and Law) ders vermektedir. Daha önce İstanbul Bilgi Üniversitesi, ODTÜ, Atılım Üniversitesi, New York Üniversitesi ve Ordu Üniversitesi’nde çalışmıştır. Akçay, Finansallaşma, Borç Krizi ve Çöküş: Küresel Kapitalizmin Geleceği (Ankara: Notabene, 2016) kitabının ortak yazarı; Para, Banka, Devlet: Merkez Bankası Bağımsızlaşmasının Ekonomi Politiği (İstanbul: SAV, 2009) ile Kapitalizmi Planlamak: Türkiye’de Planlamanın ve Devlet Planlama Teşkilatının Dönüşümü (İstanbul: SAV, 2007) kitaplarının yazarıdır. Akçay, güncel olarak, yeni otoriterliğin ekonomi politiği, büyüme modellerinin ekonomi politiği, merkez bankacılığı ve finansallaşma konularıyla ilgilenmektedir.