YAZARLAR

İthal viskiye inat Adana rakı festivali

Adanalılara devlet madalya vermeli. Rakı, ithalatı sıfır olan tek alkollü ürün. Tam olarak yerli ve milli. Ama viski, bira ya da şarap öyle değil. 2004 yılındaki ithalatımız ile 2016 ithalatı karşılaştırıldığında Türkiye’nin alkolde dışa bağımlı hale geldiğini görüyoruz. Tıpkı, havamızı kirleten kömür ve doğalgaz ya da ineklere verilen samanda olduğu gibi alkollü ürünlerde de ithalat öne çıkıyor.

"Aslında çok eskiden beri kutlanırdı, şimdi popüler oldu" diye söze girdi taksici. 8 yıl evvel bir grup arkadaşın çağrısıyla başladığını söylüyor. Nitekim kaldığımız oteldeki görevli daha önce bir organizasyon firmasının işi olduğunu, şimdilerde kebapçıların organize ettiğini söyledi.

Adana Valisi Mustafa Büyük 2015 yılında yasaklamak için adımlar atana kadar kendi halinde bir etkinlikti. Pazar sabahı güneşin doğuşu ile başlayan asıl gelenek daha sonra cumartesi gecesi başlayan ve pazar sabahına sarkan bir gastronomi festivaline dönüşüyor. Yani o eski Adana geleneği bir taban örgütlemesi ile yeni bir boyut kazanıyor. Böylece Kazancılar Çarşısı ve Büyük Saat Kulesi çevresi yılın en uzun gecesini yaşıyor.

Kasım 2015’te Adana Valisi “Dünya Rakı Festivali'ne izin vermemiz mümkün değildir” diyerek festivali kökten reddediyordu. Kimin örgütlediğini vali de bilmiyor ki o yıl “sosyal medya adı verilen bir mecradan örgütlendiğini” konuşmasında ifade ediyor.

Dünya Rakı Günü diye kutlanılan ve başlarda Rakı Festivali olan etkinlik şimdi Kebap ve Şalgam Festivali olarak devam ediyor. Hatta valinin bu yasağından sonra sosyal mecralarda davetlerde “Kebap FESTİvali” şeklinde valinin üstüne çizerek yazanlar bile olmuştu.

Adana rakı festivali bu sene 9 Aralık’ta binlerce insanın buluşması ile kutlandı. İkindi vaktine masalar hazır edildi, etler şişlere geçirildi. Kebapçılar kebapları hazırladı, kimileri küçük kaplara meze hazırlayıp sattı, kimisi ise evden getirdi. Köşedeki büfeler bütün gece açık kaldı ve meyhane dışında mekanlarda içenler oradan rakısını hatta rakı bardağını bile aldı. Kebapçılara daha çok şehir dışından gelenler rağbet etti. Adanalılar ise ya kendi çilingir sofrasını kurdu ya da müdavimi olduğu ustanın mangalının başına yerleşti.

EZİLENLERİN ŞÖLENİ

O gece sanki ezilenlerin şöleni idi. Herkes hep beraber yiyor, içiyor ve eğleniyordu. Roman köşesi oynak hareketlerde başarılı olanların coştuğu yerdi. Sokak araları davul ve zurnalarla inliyordu. İçkisi biten yandakinden isteyebiliyor, paranın değil değişimin değeri o anlarda yaşanıyordu.

Gerçi festivalde her sınıftan insan vardı diyebiliriz. Herkes ilk dubleden sonra özgürdü. Sınıfsal ya da başka bir ayrım kalmamıştı sanki. Kent dışından gelenler genelde aylar öncesinden yerlerini ayırmışlardı. O yüzden ortalıkta gezenler Adanalı idi. O kadar çok kadın grupları vardı ki ellerinde içkilerle, sokakları dolduruyorlardı. İşte o gece bir devrim kadar olmasa da Tekel direnişi ya da Gezi kadar özgür anlara çok benziyordu.

OHAL'E RAĞMEN!

Cumartesi günü Furkan Vakfı ertesi gün yapılacak Kudüs mitingine davet bildirilerini sokakta dağıtıyordu. Festivalin yapılacağı Büyük Saat Kulesi'nin bir tarafında Yağ Camisi, diğer tarafında ise Ulu Camii vardı. Asıl önemlisi ortada OHAL vardı, hava karardıktan sonra nasıl sokaklar kapanır ve rakı içilirdi? 2015’te OHAL yoktu, şimdi vardı.

Adanalılar biçime değil içeriğe önem vererek bu süreçte festivali kurtarmışlardı. Adı değişmişti ama kent bölünmüştü. Büyükşehir ve ilçe belediye başkanları festivali destekliyordu. Vali OHAL’e rağmen yalnız kalmıştı.

Akşam üstü önce Seyhan Belediyesi'nin hafriyat kamyonları girişi tuttu. Böylece doğayı yok eden hafriyat araçları ilk kez iyi bir şey için, rakı festivali için çalışacaktı. Arkasında bir TOMA, üç akrep, istihbarat aracı, birkaç çevik otobüsü ve mobil GSM vericileri şeklinde bir sıra ile her türlü önlem alınmıştı. Ara sokaklarda ise polis otoları hazırdı. Devlet ikna edemediğini koruyordu. OHAL’e rağmen bütün bunlar oluyordu. Gece ilerlediğinde festivalden çıkanlar orada polislerin önünde polise rağmen oynayan bir kitle görüyordu. Kenarda bir sivil olduğunu tahmin ettiğimiz küçük bir masada tek bir polis ise demleniyordu. Sivildi çünkü polis barikatı ve masa bütünleşmişti.

YERLİ VE MİLLİ İÇKİMİZ

Adanalılara devlet madalya vermeli. 2004 yılında Türkiye’de 44,2 milyon litre rakı içildi. Bu miktar 2016’de 35,5 milyon litreye düştü. Rakı, ithalatı sıfır olan tek alkollü ürün. Tam olarak yerli ve milli. Ama viski, bira ya da şarap öyle değil. 2004 yılındaki ithalatımız ile 2016 ithalatı karşılaştırıldığında Türkiye’nin alkolde dışa bağımlı hale geldiğini görüyoruz. Tıpkı, havamızı kirleten kömür ve doğalgaz ya da ineklere verilen samanda olduğu gibi alkollü ürünlerde de ithalat öne çıkıyor. 2004’te 1 şişe bira ithal ediyorsak 2016’da 5,5 şişe bira ithal etmişiz. Bu oran distile içkilerde 1’e 2,7. İçki ithalatımız 2004 yılında 6,1 milyon litre iken bugün bu miktar 21,4 milyon litre.

İTHAL VİSKİCİ OLDUK

İçeceği hacmi yerine içindeki alkol miktarı üzerinden hesap ettiğimizde resim daha ilginç oluyor. Yerli üretim açısından bakıldığında artışta bira birinciliği çekiyor. Son sırada tabii ki azalan rakı var. Rakı üretimi 2004 yılının dörtte üçüne eşit. Yani 4 duble rakıdan 1 dublesini artık içmiyoruz. Ama viski öyle değil. 2004’ün 4 katı kadar viski ithal ediyoruz artık. Yani Ankara Viskisi diye bir markası bile olan Türkiye kömür, doğalgaz, saman ithalatına viskiyi de ekledi.

YERSEN OHAL, YEMEZSEN FESTİVAL

Eski bir gelenekten Adanalılar bir festival çıkardılar. Vali ise o festivali bugün OHAL’e rağmen durduramıyor. Ertesi gün Adana’da Kudüs eylemi olmasın rağmen, onca karşı çıkmaya rağmen Adanalılar bir rakı festivali, pardon “Kebap ve Şalgam FESTİvali”ni başarı ile tamamladı. Kimsenin burnunun bile kanamadığı, Tekel direnişinden, Gezi’den hatırladığımız bir nezaket ile festival bu seneyi de başarı ile tamamladı.

Pazar günü öğlen olduğunda festivalden eser kalmamıştı. Sokakta gezenler bir gün önce burada festival olduğuna inanamazdı. Adanalılar kebapları yedi OHAL’i yemedi. Yemedikleri için OHAL’e rağmen binlerce insan en büyük alkollü eylemi yaptı.

Dünya Rakı Gününüz kutlu olsun!


Önder Algedik Kimdir?

Proje yöneticisi, enerji ve iklim uzmanı. Çeşitli sektörlerde proje yöneticiliği yaptıktan sonra son yıllarda iklim değişikliği ve enerji alanında uzman olarak çalışmaktadır. İklim, Enerji, Çevre Sorunları Araştırma Derneği başkanı olup 350ankara.org iklim aktivist grubunun kurucularındandır. Raporlarına ve arşivine http://www.onderalgedik.com/ adresinden ulaşılabilir.