YAZARLAR

Örümcek ağı adaletine de hayır

Küçük sineklerin takıldığı, büyük sineklerin delip geçtiği, örümcek ağına benzeyen hukuk, adalet dağıtamayan hukuk şüphesiz. Bir de bu büyük sinekleri “akıllı” tabir ederek üstünlerin hukuku sistemi adeta “kutsanmış” oluyor. Vah ki ne vah… Peki ya güçsüzlerini sesini kim duyacak, duyuracak?

“Akıllı olanlar Türkiye’yi terk etti gitti.” Bu hafta Ak Parti grubundan akılda kalan cümle. Akılda kalan demek az aslında zihnime mıh gibi çakılı kalacak bu söz, Cumhurbaşkanı Erdoğan’a ait. Türkiye’yi terk edip gitme akıllılığını sergileyenler konuşma bağlamında FETÖ ele başları. Gerçek suçluları yakalayamadığını itiraf ediyor, devlet. Öyle ya Ak Parti grubu da olsa –henüz Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemi başlamadığı halde- parti başkanı sıfatıyla konuşan Cumhurbaşkanı yani devlet. Ve kaçan suç örgütü mensupları akıllı görülüyor. Ya geride kalanlar demeden önce bu talihsiz sözle yapılan itirafın yaşadığımız dönemin tarihine damga vuracak kadar önemli olduğunu yazalım bir kenara.

Yüz bini aşkın ihraç ve on binlerle tutuklama ve süren davaların hukuki meşruiyetine halel getirecek, 15 Temmuz şehitlerinin kemiklerini, gazilerin yüreklerini sızlatacak vahim yanlışlık bu söz. "Akıllı olanlar Türkiye’yi terk etti gitti" sözüyle karşımıza çıkan bir başka yanılgı da hukukun üstünlüğünün değil üstünlerin hukukunun icra edildiğini itiraf niteliği taşıması. Zira Sn. Cumhurbaşkanı ‘akıllı’ şeklinde tanımlasa da onlar güçlü olanlar. Örümcek ağını büyük sineklerin delip geçmesine karşın küçük sineklerin ağa takılması, mecaz yoluyla hukuk sistemini anlatan bir söz. Hukuk ilkesi değil bu söz. Hukuk ilkelerinin çoğu zaman işleyemediğinin, hukuk ehlince ve mecaz yoluyla ifşası. Kaçan FETÖ ele başlarının ‘akıllı’ tabir edilmesi ise vecizeyi bi hakkın yaşamakta olduğumuzun apaçık göstergesi. Küçük sineklerin takıldığı, büyük sineklerin delip geçtiği, örümcek ağına benzeyen hukuk, adalet dağıtamayan hukuk şüphesiz. Bir de bu büyük sinekleri “akıllı” tabir ederek üstünlerin hukuku sistemi adeta “kutsanmış” oluyor. Vah ki ne vah…

Peki ya güçsüzlerini sesini kim duyacak, duyuracak? Geride bu ülkeyi terk edip gidemeyenlerden oluşan geniş bir kesim kaldı. Kamudan ihraç edilen ama hakkında soruşturma bile açılmamış olanlar gibi cezaevlerinde iddianame bekleyen de var. Devam eden dava süreçlerindeki zanlılar arasında suçlular kadar masumlar da vardır tabii ki. Takıyye ehli bu cemaatin, olaylarda kendi ayak izini silikleştirmek için paravan niyetine suçlu görülmesini sağladığı çok geniş bir kesimin varlığı malum. Nitekim, 15 Temmuz davalarında temel delil kabul edilen Bylock listelerindeki hatalara ilişkin bulgular hükümete yakın sitelerde bile haberleştirildi. Kamu kurumlarına ve mahkemeler sunuldu.

FETÖ/PDY yıllarca sınav haksızlıkları, atama, tayin, terfilerde kendi mensuplarına öncelik tanırken ‘ötekinin’ ayağını kaydırdı. Kaset vs ile şantaj çetesine dönüşerek kişilik suikastlarıyla yaptığı pek çok hak ihlali de yaşanan toplumsal travmanın bir diğer önemli katmanı. Şimdi mücadele sürecinde yapılan hatalar da sosyal travmaya dahil. Tek tedavi ise insan hakları hukukunun güçlenmesi. Bu nedenle Hak ve Adalet Platformu, süreçte yaşanan hak ihlallerini raporlaştırmak amacıyla anket çalışması başlattı.

Hak ve Adalet Platformu kamuoyunda 16 Nisan anayasa değişiklik paketi referandumunda hayır kampanyası yürüten inisiyatif olarak tanınır. Yoğun faaliyet gösterdiği Üsküdar, Fatih, Eyüp gibi ilçelerde hayır oyunun yüksek çıkmasındaki etkisiyle de bilinir. Çıkışı ise dindar camianın hak savunuculuğu ile tanınmış isimlerinden bir grubun 28 Şubat yıl dönümü vesilesiyle yükselttiği itiraza dayanmakta. 28 Şubat mazlumu OHAL zalimi olmaya itiraz etmişti. Kurulduğu günden bu yana zulüm karşısında hukuk yoluyla mücadeleyi önceleyerek ve mağdurlara destek vererek çalışmalarını sürdürmekteydi.

.

Hak ve Adalet Platformu bugünlerde, OHAL sürecinde yapılan hak ihlallerini raporlaştırmak için sosyal araştırma gerçekleştiriyor. Siteyi ziyaret ederek katılabileceğiniz anketin başlığında sizleri karşılayacak ilk cümlelerde araştırmanın kapsam ve amacı açıklanıyor, devamında ise yöntemi: “Bu çalışma 15 TEMMUZ 2016 menfur darbe girişimi ve OHAL ilanı sonrasında ortaya çıkan toplumsal ve bireysel mağduriyetler ve yaşanan HAK İHLALLERİ’nin sosyal boyutlarını araştırmak üzere “HAK ve ADALET PLATFORMU” tarafından tasarlanmış sosyal bir araştırmadır.”

Kasım sonuna kadar girişlere açık olması planlanan anket, üç kategori şeklinde düzenlenmiş. Mağdurlar, mağdur yakınları ve dolaylı etkilenimler. Üç kategoride çok sayıda soru yer alması sorunların yaygınlığı ve derinliğinden kaynaklanıyor kuşkusuz. Daha çok da kimlik siyasetini değil hukuku önceleyen yapısıyla kapsayıcı olmayı hedeflediğinden. Haksızlık yaşayanlar, yakınları veya ülkedeki gidişe dair sözü olanların katılımıyla sorunu gerçek boyutlarında konuşmaya başlamanın ilk adımı bu anket. Güçsüzlerin sesine kendi sesini katarak yükseltmek niyetiyle.


Berrin Sönmez Kimdir?

Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi mezunu. Aynı üniversitede araştırma görevlisi olarak akademiye geçti. Osmanlı Devleti’nin 1. Dünya Savaşı’na giriş süreci üzerine yüksek lisans tezi yazdı. Halkevi ve kültürel dönüşüm konulu doktora tezini yarıda bırakarak akademiden ayrılıp öğretmenlik yaptı. Daha sonra tekrar akademiye dönerek okutman ve öğretim görevlisi unvanlarıyla lisans ve ön lisans programlarında inkılap tarihi ve kültür tarihi dersleri verdi. 28 Şubat sürecindeki akademik tasfiye ile üniversiteden uzaklaştırıldı. Dönemin keyfi idaresi ve idareye tam bağımlı yargısı, akademik kadroları “rektörün takdir yetkisine” bırakarak tasfiyeleri gerçekleştirdiği ve hak arama yolları yargı kararıyla tıkandığı için açıktan emekli oldu. Sırasıyla Maliye Bakanlığı, Ankara Üniversitesi, Milli Eğitim Bakanlığı ve Afyon Kocatepe Üniversitesi’nde ortalama dört-beş yıl demir atarak çalışma hayatını tamamladı. Kadın, çocuk, insan hakları, demokrasi ve barış savunucusu, feminist-aktivist Berrin Sönmez’in çeşitli dergilerde makale ve denemeleri yayınlanmıştır.