Trump’ın kimyası bozuk Suriye siyaseti
Beyaz Saray’ın doğrudan Şairat üssünü hedefe koyan uyarısındaki amaç ne? ABD neyin peşinde? Yeni bir kimyasal tezgâhla Suriye tekrar vurulacak mı? Tam da Suriye ordusu ve müttefikleri Rakka ve Deyr el Zor yönünde IŞİD’e karşı ilerlerken!
Beyaz Saray, Suriye’de yaklaşmakta olan büyük savaşın ayak seslerine uygun bir ritimle ürkütücü bir kehanet ve tehditte bulundu:
“ABD, Esad rejiminin masum çocuklar dahil kitlesel sivil ölümlerine neden olabilecek bir diğer kimyasal saldırıya hazırlandığını tespit etmiştir… Bay Esad kimyasal silahlar kullanırsa o ve ordusu bedelini ağır ödeyecektir."
Masum çocuklardan bahseden ülkenin uçakları iki gün önce Mayadin’de 57 sivili katletti. AirWars’a göre Irak ve Suriye’de IŞİD’le ABD, 2004’den bu yana en az 3800 sivili öldürdü. Suriye İnsan Hakları Gözlemevi ise Suriye’de 319’u çocuk 1481 sivil kayıptan söz ediyor.
Başlangıçta CENTCOM ve Pentagon yetkilileri kimyasal saldırı hazırlığına dair “Haberimiz yok” dedi. Şaşkındılar. Olsun. ‘Amerikan başkanı’ dediğin, silahının namlusundan duman tütendir. Başkan olacak ama ‘vur’ emri vermeyecek. Bush’lar gibi savaş çıkarmasın diye kendisine peşinen Nobel Barış Ödülü verilen Barack Obama bile ‘vur’ emrinden geri duramadı. Başkan Donald Trump, 4 Nisan’da Han Şeyhun’daki faciadan iki gün sonra Şairat üssünü bombalama emri verdiğinde Amerikan medya guruları “İşte şimdi ABD başkanı oldu” deyivermişti. Bizim dünyamızı cehenneme çeviren Tomahawk füzelerinin havada çizdiği helezonlar Amerikan izleyicisine ‘muhteşem birer tablo’ gibi geliyor.
Beyaz Saray’ın açıklaması karşısında şaşkınlığını üzerinden atan Pentagon da birkaç saat sonra “Son 24 saatte Şairat’ta kimyasal saldırı hazırlığı yapıldığına dair ikna edici işaretler ortaya çıktı” deyiverdi.
Suriye’ye vurma bahanesi arandığı izlenimi veren bir senaryo sanki. Suriyeli yetkililer de Ruslar da aynı noktaya parmak bastı. “Savaşı kazanmakta olan bir yönetim kimyasal silah kullanarak neden intihar etsin” sorusu Han Şeyhun olayında olduğu gibi şimdi de geçerli.
***
Halbuki daha Trump, Han Şeyhun’da bir kimyasal silah saldırısı olduğuna dair kanıtlarını ortaya koyabilmiş değil. Oscar ödüllü El Kaide’nin ‘sivil kurtarma ekibi’ Beyaz Baretliler’in (White Helmets) sunduğu kurgulanmış görüntüler dışında gerçek bir bilgi yok. Bir de Suriye’de her facianın faili olarak olayın ilk dakikasında “Esad yaptı” diyen güvenilirliği arş-ı âlâya çıkmış Türkiye’nin tıbbi tanıklıkları var tabii!
Delil getirmek bir yana ABD’nin Han Şeyhun’daki saldırıda kimyasal silah kullanılmadığını bile bile Suriye’ye saldırdığına dair bilgiler ortaya çıkıyor.
ABD'li gazeteci Seymour Hersh’in Amerikalı istihbarat yetkilileriyle görüşerek kaleme alıp Die Welt gazetesinde yayımladığı yazısına göre Trump olayın bir kimyasal saldırı olmadığını ortaya koyan istihbarat raporunu gözardı etti. Amerikalılar Han Şeyhun’da militanların toplantı yaptığı bir binanın vurulacağını önceden biliyordu. Çünkü Ruslar örgütlere sızmış CIA casuslarına zarar gelmesin diye saldırı planının detaylarını Doha’da Amerikalı askeri yetkililerle paylaşmıştı.
Hedef alınan binada Ahrar’uş Şam ile Nusra Cephesi’nin liderleri toplanacaktı. Kullanılan güdümlü füzeyi Suriye ordusuna Rusya temin etti. Operasyon için Suriye’nin en iyi pilotlarından biri seçildi. Vurulan binada silah ve patlayıcıların yanı sıra gübre ve klor gibi çeşitli kimyasallar vardı. Bomba binada başka patlamaya yol açtı ve zehirli gaz içeren bir bulut yükselti. Saldırıda 4 örgüt lideri ve çok sayıda yardımcısı öldü. Muhaliflere göre ise en az 80 sivil öldü.
Beyaz Baretliler üzerinden ölen ya da zehirlenen çocuk görüntüleri gelince Trump kararını verdi. Bir istihbaratçı, "Suriyeliler Han Şeyhun'a saldırı planladı. Bundan şüphemiz yok. Sarin kullanmayı mı planladılar? Hayır. Fakat Başkan bir problemimiz olduğunu ve bunu çözmemiz gerektiğini söyledi. İstediği şey Suriye'yi bombalamaktı" dedi. Bir diğer yetkili şunu söyledi: “Sarin gazı olduğuna dair kanıtımız yok. CIA de Şairat üssüne sarin gazı götürülmediğini ve Esad'ın siyasal anlamda intihar etmesi için hiçbir sebep olmadığını söyledi."
Bu bilgiler Trump’ın ‘sahte bayrak’ operasyonlarına ziyadesiyle açık olduğunu gösteriyor.
***
Beyaz Saray’ın doğrudan Şairat üssünü hedefe koyan uyarısındaki amaç ne? ABD neyin peşinde? Yeni bir kimyasal tezgâhla Suriye tekrar vurulacak mı? Tam da Suriye ordusu ve müttefikleri Rakka ve Deyr el Zor yönünde IŞİD’e karşı ilerlerken! Tam da ABD’nin Irak-Suriye sınırında tampon bölge kurma planları Suriye ordusunun sınıra ulaşmasıyla çökmüşken…
Şairat, IŞİD’e karşı savaşta önemli bir işlev görüyor.
Amerikalılar Humus’tan Irak sınırına, Dera’dan Ürdün sınırına, Kuneytra’dan Golan’daki ateşkes hattına yönelen operasyonlar konusunda belli ki çok hassas. Tampon bölgeler oluşturma planlarıyla bağlantılı histerik bir hassasiyet!
Bir tarafta ABD, ülkenin doğu bölgelerine yönelen Suriye güçlerinin önünü kesmeye çalışırken diğer tarafta İsrail, işgal altındaki Golan Tepeleri’nde El Kaide’nin (Nusra) başını çektiği Heyet Tahrir el Şam’a hava desteği sunuyor. Rus Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov’un, Nusra’nın kayırıldığına dair suçlamalarının en fazla anlam kazandığı yer Golan.
Her seferinde aynısı oluyor: Nusra, El Baas-Kuneytra kentini ele geçirmeye çalışırken destekçisi İsrail de “Golan’a roket düştü, misilleme hakkım” diyerek Suriye ordusunun önünü kesen ve cihatçılara kalkan olan saldırılar düzenliyor. 25 Haziran’daki saldırıda da birkaç Suriye tankı imha edildi.
Amerikan basınına bakarsanız Trump’ın Suriye’de ne yapmak istediğine dair net bir fikri olan çıkmıyor. Kampanya döneminde Rusya ile örtülü ilişkiler nedeniyle köşeye sıkışan Trump, Suriye’de Rusya ile kontrollü bir gerilimle evdeki cendereden mi kurtulmak istiyor?
Suriye’deki fiili bölünmüşlüğü kalıcı hale getirmek midir niyeti?
Suriye’ye layık gördüğü İsraillilerin çok sevdiği ‘içe dönük patlama’ senaryosu mudur?
Ya da bunların hepsi!
Fehim Taştekin Kimdir?
İstanbul Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi’nden mezun oldu. Gazeteciliğe 1994’te başladı. Yeni Şafak, Son Çağrı, Yeni Ufuk, Tercüman, Radikal ve Hürriyet gazetelerinde çalıştı. Muhabirlik, editörlük ve dış haberler müdürlüğü yaptı. Ajans Kafkas’ın kurucu yayın yönetmeni olarak Kafkasya üzerine çalışmalar yürüttü. Kapatılıncaya kadar İMC TV’de “Doğu Divanı”, “Dünya Hali” ve “Sınırsız” adlı programların yanı sıra MedyascopeTV ve +GerçekTV’de dış politika programları yaptı. BBC Türkçe’nin analiz yazarları arasında yer alıyor. Al Monitor ve Gazete Duvar’da köşe yazılarına devam ediyor. Kafkasya ve Orta Doğu üzerine saha çalışmaları yürüttü. “Suriye: Yıkıl Git, Diren Kal”, “Rojava: Kürtlerin Zamanı” ve “Karanlık Çöktüğünde” adlı kitaplara imza attı.
İran vurdu, sıra İsrail’de: Cehennemin kapıları açılıyor mu? 03 Ekim 2024
Nasrallah’tan sonra… 30 Eylül 2024
Cepheler birbirine geçerken… 26 Eylül 2024
Taksitli intikam ya da hesaplaşma savaşı 23 Eylül 2024 YAZARIN TÜM YAZILARI