YAZARLAR

Gezi'nin medyasını hatırlamak

Gezi Parkı’ndan başlayan Çapul TV yayını, ODTÜ’nün, Tuzluçayır’ın, Gazi’nin, Okmeydanı’nın barikatlarından, Kıymet Teyze’yle kepçe önünden, Rabia Ana’yla yayladan, yaşam savunucularıyla Validebağ’dan, Hevsel Bahçeleri’nden, Yırca’dan, Cerattepe’den devam etti.

Gezi Parkı Direnişi, Türkiye’de egemen medyanın içeriğini egemenlerin biçimlendirdiği gerçeği ve içeriğin yapısal ya da siyasal yanlılığı bir yana, uzun yıllardır en temel işlevini yerine getiremez hale geldiğini ve meşruiyetini kaybettiğini toplumun tüm kesimleri tarafından kabul edilen bir gerçeklik olarak su yüzüne çıkardı. Bu su yüzüne çıkan gerçek, aynı zamanda halkın iletişim hakkının yıllardır gaspedildiğini, insanların sürdürdükleri gündelik yaşamı anlamaları ve anlamlandırmaları sürecinde ihtiyaç duydukları enformasyondan mahrum bırakıldıklarını da ilan etti.

Çapul TV böylesi bir ortamda, 6 Haziran 2013 Perşembe günü saat 16:00’da yani, Gezi Parkı Direnişi'nin 10'uncu gününde başladı. Yayını başlatanlar, hem mevcut eşitsiz iletişim ortamına karşı, hem de görünmez kılınan toplumsal grupların ve halkların kendi görünürlüğünü yine kendi araç ve pratikleriyle sağlaması için mücadele eden bir topluluktu.

BU DAHA BAŞLANGIÇ...

6 Haziran 2013’te yayınına başlayan Çapul TV, 15 Haziran’da akşam saatlerinde Gezi Parkı’nın polis tarafından boşaltılmasına dek yayınını Gezi Parkı’nın içinde, parkın Harbiye tarafına bakan kısmında, Gezi Kafe’de sürdürdü. Bu süre içerisinde bir yandan Gezi Parkı’nın içinden Gezi Parkı Direnişi’nin bilgisini hem Türkiye’de hem de dünyada binlerce insanla paylaşan Çapul TV, Gezi Parkı’nda kurulan yaşama, bu yaşamı kurmaya çalışanların ve oraya ziyaret ve destek için gelenlerin duygularına ve düşüncelerine, direniş süresince 1 milyonu bulan katılımlarla gerçekleşen mitinglere ve 11 Haziran sabahından 12 Haziran’ın ilk saatlerine dek süren polis saldırısına, 15 Temmuz akşamı ise parkın polis tarafından boşaltılmasına ve en önemlisi de haklılığını bilen, gücünü haklı olmaktan alan, kararlı bir direnişe tanıklık etti. Gezi Parkı’ndan sürdürdüğü yayınını Türkiye’den ve başka ülkelerden milyonlarca kişinin izlediği Çapul TV’nin e-posta adresine, Twitter hesabına ve Facebook sayfasına da ihmal edilebilecek küçük bir kısmı dışında hepsi tebriklerini, desteklerini, dayanışma duygularını ifade eden onbinlerce mesaj ulaştı.

Çapul TV, bu süre içerisinde ayrıca diğer yayın kuruluşları ile ortak yayınlar da gerçekleştirdi. 11 Haziran günü bir TV 10 emekçisi stüdyoya gelerek yayına katıldı ve Çapul TV ile uydudan yayın yapan TV 10 televizyonu yayınını bir süre ortaklaşa sürdürdü. İMC Televizyonu, Hayat TV ve Halk TV de zaman zaman ortak yayına geçerek kendi platformlarından Çapul TV yayınını verdiler. Nor Radyo yine 11 Haziran akşamı uzunca bir süre Çapul TV ile ortak yayın sürdürdü. Ayrıca Çapul TV’yi kendi web sayfalarına yerleştirmek isteyen web sitesi sahipleri ile html kodlar paylaşıldı. Eskişehir’li Gezi Parkı Direnişçileri ÇapulTV yayınını perdeye yansıtarak hep birlikte eylem alanında izlediler.

Medyadan pek çok tanıdık isim, pek çok muhabir Çapul TV’nin canlı yayınına konuk oldu. Hepsinin ortak düşüncesi Gezi Parkı’nda insanların her türlü ayrımı aşıp bir araya gelmiş olmasının gelecek açısından umut veren bir şey olmasıydı. Parkı ziyaret eden milletvekilleri canlı yayına konuk oldular. Sendika yöneticileri, sendika aktivistleri, sendika üyeleri Gezi Parkı’ndan örgütlü emeğin sesini canlı yayına taşıdı. Demokratik kitle örgütlerinin, odaların temsilcileri, doktorlar, mühendisler, avukatlar canlı yayında kendi tanıklıklarını anlatıp, mesleklerinin bilgisini paylaştılar. İlkokul, ortaokul, lise ve üniversite öğrencisi pek çok genç çapulcu canlı yayına konuk oldu. Dünya çapında süren Occupy hareketlerinin temsilcileri, uluslararası medyadan muhabirler ve İstanbul’da yaşayan yabancılar canlı yayına katıldılar.

"AZ SONRA CANLI YAYINDAYIZ..."

15 Haziran akşamı Çapul TV’nin twitter hesabından “Polis bizi uyarıyor. Basın kalmasın boşaltın diyor. Burayı boşaltsak bile az sonra başka bir yerden yeniden canlı yayını sürdürmeye çalışacağız” denildi. Ardından da “Şu anda Gezi Parkı'nda polis dışında kimse kalmadı. Polis Gezi Kafe'yi boşalttı. Az sonra park dışına çıkıp canlı yayına devam edeceğiz. Şu anda Parkta bizden ve polisten başka kimse kalmadı. Az sonra canlı yayındayız! Neye tanıklık ediyorsak, sizlerle paylaşacağız!” tweetleri gönderildi.

Parkın boşaltılmasından bir kaç saat sonra, Çapul TV söz verildiği gibi canlı yayındaydı. Başlangıçta İstiklal Caddesi’ne bakan ve Çapul TV dostlarının tahsis ettiği bir takım binalardan yayınını sürdüren Çapul TV, park forumları süreci ile birlikte Abbasağa, Yoğurtçu ve diğer parklardan forumları dönüşümlü olarak canlı yayınlamaya başladı.

Gezi Parkı’ndan başlayan Çapul TV yayını, ODTÜ’nün, Tuzluçayır’ın, Gazi’nin, Okmeydanı’nın barikatlarından, Kıymet Teyze’yle kepçe önünden, Rabia Ana’yla yayladan, yaşam savunucularıyla Validebağ’dan, Hevsel Bahçeleri’nden, Yırca’dan, Cerattepe’den devam etti. Çapul TV, Taksim’de bayraklarını düşürmeden omuz omuza veren Türk ve Kürt’ün Gezi Parkı’ndaki canlı yayınlarda birbirini anlama çabasını Kobanê’ye taşıdı. Sadece gün gün savaşı değil, kentin yeniden inşasını da yerinde izledi.

7 Haziran’dan sonra savaş politikaları şiddetlenerek ülkeyi karanlık bir geleceğe sürüklemeye başladığında, direnişin ve barışın sesi olmaya devam etti, patlayan bombaların, katledilen arkadaşlarımızın ardında bıraktığı öfkeyi kameralarına yansıtmaya çabaladı. Tüm bu zaman zarfında direniş muhabirliğinin yaygınlaşması için çalışmalar yürütmeye devam etti.

BUGÜNE DAİR...

Gezi Direnişi sonrasında, konvansiyonel olmayan bir savaş konsepti içerisinde AKP medyası asparagas haberler, karalama kampanyaları ve yalan başlıklarla AKP’ye oy veren kitlenin rızasını sürekli kılmaya çalışırken, anaakım medya tamamen baskı altına alındı; sınırlı ve çarpıtılmış bir gerçeklik temsilini bile üretemez hale getirildi. Bugün ise yaşanan darbe girişimi sonrasında medya salt propaganda ve algı yönetiminin bir aracına, yani OHAL'in medyasına dönüştürüldü.

Sansür ve baskı mekanizmaları ile tüm alternatif sesler, farklı bakış açıları susturulmaya çalışılıyor.. Medya iktidarın yalanlarını tekrarlayarak ya da kendisi yalanlar üreterek toplumsal kutuplaşmayı körüklüyor, AKP’nin “düşman” olarak tanımladığını canavarlaştırıyor, savaşı AKP lehine normalleştiriyor ve “milli” duygulara hitap ederek AKP’nin savaş konseptine toplumsal destek sağlamaya çalışıyor.

Bir yanda tetikçi ve muhbir bir AKP medyası, diğer yanda ise bir dönem özerk izlenimi yaratarak rıza üretiminde işlevlenen, ama gelinen noktada sınırlarını AKP medyasının işaretlediği, bu sınırlara uymadığı durumda ise sansür, gözaltı, tutuklama ve el koyma gibi doğrudan hedef alınan bir ana akım medya bugün Türkiye’de milyonlarca insanın ihtiyaç duyduğu enformasyonun sağlayıcısı durumunda.

Tam da bu nedenlerle Çapul TV deneyimine ilham veren, bu deneyimin en genel çerçevesini oluşturan iletişim hakkını hatırlayarak, etkin ve siyasi iktidar-sermaye denetiminden bağımsız iletişim kanallarını güçlendirmek ve çoğaltmak Gezi Parkı Direnişi sürecinde olduğundan daha da elzem.


Funda Başaran Kimdir?

1990 yılında Orta Doğu Teknik Üniversitesi, Bilgisayar Mühendisliği bölümünü bitirdi. 1995 yılının Eylül ayında Yüksek Lisans öğrencisi olarak başladığı Ankara Üniversitesi İletişim Fakültesi Gazetecilik Bölümü’nde 1996 yılının Ocak ayında araştırma görevlisi oldu. 7 Şubat 2017 tarihinde 686 nolu KHK ile ihraç edilene dek, 21 yıl boyunca aynı fakültede sırasıyla araştırma görevlisi, yardımcı doçent, doçent ve profesör ünvanlarıyla çalıştı. Akademik çalışmaları yanında TMMOB Elektrik Mühendisleri Odası Ankara Şubesi'nde Yönetim Kurulu üyeliği, yine TMMOB’ye bağlı Bilgisayar Mühendisleri Odası’nın kurucu yönetim kurulu başkanlığı yaptı. Hala TMMOB Bilgisayar Mühendisleri Odası’nın Onur Kurulu üyesidir. Ayrıca Alternatif Medya Derneği ve Halkevleri Vakfı’nın Yönetim Kurulu Başkanlığı görevlerini yürütmektedir. İşçi Filmleri Festivali’nin başlangıcından bu yana değişik süreçlerinde gönüllü olarak yer almıştır.