YAZARLAR

Türkiye seragazı salımını yüzde yüzden fazla artıracak!

İktidar, seragazı salımını önümüzdeki dokuz yılda azaltacağını, hatta 2053’te sıfırlayacağını iddia ediyor. Ancak kilit cümle “seragazı emisyonu artışı üzerinden azaltmak”. Doğru duydunuz... Türkiye, 2012’de 430 milyon ton olan seragazı emisyonunu 2030’da 929 milyon tonun altında tutacağını söylüyor. Yani emisyonu yüzde yüzden fazla artırdıktan sonra azaltım yapacak!

Tam da Paris İklim Anlaşması TBMM’de onaylanmışken, nasıl olur da seragazı emisyonu artırılır? Paris Anlaşması’nın amacı, emisyonları azaltmak değil mi?

Şöyle anlatayım:

Türkiye’nin Paris İklim Anlaşması’nı 5 yıllık gecikmeyle de olsa onaylaması, elbette sevindirici. Ama iklim hedefleri konusunda ciddi bir değişim görünüyor.

İktidar, seragazı salımını önümüzdeki dokuz yılda azaltacağını, hatta 2053’te sıfırlayacağını iddia ediyor. Ancak kilit cümle “seragazı emisyonu artışı üzerinden azaltmak”.

Doğru duydunuz... Türkiye, 2012’de 430 milyon ton olan seragazı emisyonunu 2030’da 929 milyon tonun altında tutacağını söylüyor.

Yani emisyonu yüzde yüzden fazla artırdıktan sonra azaltım yapacak!

Türkçesi şu:

İklim krizini körükleyen faaliyetlere, fosil yakıt teşvikine aynen –hatta hızlanarak- devam edeceğiz. Bu arada karbon emisyonu artacak. Biz de artışı hesaplayarak bunun üzerinden indirim yapmayı söyleyip, göz boyayacağız.

Şirketler “indirim” yaparken aslında daha fazla ürün satmak için nasıl pazarlama yöntemleri kullanıyorsa, bu da benzer bir mantık.

Ekosfer Derneği’nden Özgür Gürbüz, 2018’de Türkiye’nin seragazı emisyonunun toplam 506 milyon tona ulaştığını hatırlatıp, beyanın acilen güncellenmesi gerektiğini vurguluyor.

Neden? Paris Anlaşması’na göre ülkeler, küresel sıcaklık artışını +2’nin altında tutmak için kendi hedeflerini her beş yılda bir güncellemek sözünü veriyor.

Hiçbir ülke, karbon emisyonunu tepe noktasına çıkartma cinliğine kalkmıyor!

Örneğin Japonya, 2005’e göre yüzde 26, ABD yüzde 35-39, İngiltere yüzde 61, Avustralya yüzde 26-28 azaltımı taahhüt etti.

Buna karşılık Türkiye’nin tutumu şu:

Zengin ülkeler Dünyayı kirletti, bizim gibi gelişmekte olanlar n’apsın? O zaman biz de önce kirletiriz, sonra vaziyete bakarız...

Oysa Türkiye, yüzde 1.05’lik payla Avustralya ve Güney Afrika’nın hemen ardından dünyada seragazı emisyonuna yol açan 16. ülke konumunda.

BM’nin İklim Değişikliği Taraflar Konferansı COP26’ya geri sayım başladı... Bu toplantıda gözler Çin, ABD gibi “büyükler”de olacak. Ancak Türkiye acilen iklim hedeflerini yenilemezse, sadece değişimi ıskalamakla, dışlanmakla kalmayacak...

En büyük zararı kendi geleceğine, insanına verecek.

Okuma önerileri ve kaynaklar:

  • Ülkelerin emisyon hedefleri nedir? (climatechangeauthority.gov.au)
  • İklim Krizi ve Etkileri- Prof. Dr. Murat Türkeş’le söyleşi: www.birartibir.org   
  • Gazete Duvar yazarı, iklim uzmanı Önder Algedik’in “seragazı envanteri”ne dair yazısı:

ASSOS KAZI BAŞKANI: GÖRÜNTÜ ÜRKÜTÜCÜ, AMA...

Çanakkale-Assos antik limanında yapılan “kaya ıslahı” çalışmasının fotoğrafları, büyük tepki topladı. Kaz Dağı Doğal ve Kültürel Varlıkları Koruma Derneği, #AssosKatliamınıDurdurun kampanyasını başlattı. Hem doğal, hem tarihi dokunun geri dönülMez şekilde bozulduğu endişesiyle birçok kişi suç duyurusunda bulundu.

Uluslararası Anıtlar ve Sitler Konseyi (ICOMOS) Türkiye Komitesi’nden Tarih Vakfı üyelerine, Assos projesinin durdurulması çağrıları sürerken, Vali dışındaki ilgililer sessizliğini korudu.

İsmini vermek istemeyen bir yetkili, bölgenin Cumhurbaşkanlığı kararnamesiyle afet bölgesi ilan edildiğini, projenin AFAD tarafından 2015’te hazırlandığını ve Kültür Varlıkları Kurulu’nun raporuna göre davranıldığını belirtti. Ancak “fotoğrafların açısı” nedeniyle görüntünün kaygı yarattığını söyledi.

Antik limandaki ıslah çalışmasının arkeolojik denetiminden sorulu, Assos Kazı Başkanı Prof. Dr. Nurettin Arslan’la da konuştum.

Prof. Arslan, kayalarda çatlaklar oluştuğu için AFAD’ın projesinin onaylandığını, inşaat firmasının “dübelleme” gibi başka yöntemleri teknik olarak yapamadığını aktardı:

“Denetimi kesinlikle bizde, ıslah yapılan bölgede tarihi eser yok, herhangi bir eser tahrip olmadı. Mayısta raporumuzu revize ettik, bir alanı daha korumak için. Her şey takip ve kontrolümüzde, yedi arkeolog orada bulunuyor.

Biliyorum, dışarıdan bakınca görüntü ürkütücü. Ancak otopark, seyir terası, yol açma gibi şeyler sözkonusu değil. Benim alanım değil ama Çanakkale Üniversitesi’yle görüşüldü, doğal yapının rehabilitasyonu için 2. evrede endemik türler düşünülüyor.”

Bu açıklamalar, Assos’taki doğal ve tarihi varlıklar için endişelenen, mücadele edenlerin içini rahatlatacak mı?

İnşaat/rehabilitasyon girişimlerinin ardında, genelde başka çıkarların olması, korunan alanlarının dahi talan edilmesi toplumun güvenini öyle zedeledi ki, bağımsız bir keşif yapılmadığı takdirde toplumu inandırmak zor görünüyor.


Mehveş Evin Kimdir?

İstanbul Liseli, BÜ Psikolojik Danışmanlık mezunu. 1993'te gazeteciliğe başladı. Sabah, Yeni Yüzyıl, Aktüel, NTV, Vatan, ve Akşam’da muhabirlik, editörlük, yöneticilik yaptı. Bilgi Üniversitesi’nde e-MBA’i tamamladı. 2009-2015 arasında Milliyet gazetesinde muhabir ve köşe yazarıydı. O gün bugündür bağımsız internet medyasında TV programları ve yazılarıyla yer aldı. Halen kisadalga.net’te “Arka Plan” adlı haber podcast’ini hazırlıyor. Evin’in “A’dan Z’ye: Buraya Nasıl Geldik” adlı kitabı 2018’de Kara Karga Yayınları’ndan çıktı.