Türkiye İnsan Hakları Vakfı Barış İçin Akademisyenler'in uğradığı hak ihlallerini raporlaştırdı

Türkiye İnsan Hakları Vakfı, yurt dışında yaşayan ihraç edilmiş Barış için Akademisyenler'in uğradığı hak ihlallerini konu olan rapor yayınlandı.

Google Haberlere Abone ol

DUVAR - Bu Suça Ortak Olmayacağız!  başlıklı bildirinin kamuoyuyla paylaşıldığı 10 Ocak 2016 tarihinden bu yana, bildiri imzacısı olan ve Türkiye üniversitelerinde çalışan akademisyenler çoklu hak ihlallerine maruz bırakıldı. Bildirinin açıklanmasından bu yana geçen yaklaşık beş yıl içinde kamuda çalışması yasaklanan pek çok akademisyen, mesleklerini sürdürebilmek, geçimlerini sağlayabilmek için yurt dışına çıkmak durumunda bırakıldı. İhraç edilmiş ve yurt dışında yaşayan Barış Akademisyenleri, konsolosluklar, mahkemeler, ikinci devletlerin kurumları/uygulamaları, göç ve iltica politikaları gibi geniş bir alana yayılan kanalla belirsizliğe hapsedildi. 

Türkiye İnsan Hakları Vakfı, yurt dışında yaşayan ihraç edilmiş Barış için Akademisyenler'in uğradığı hak ihlallerini konu alan bir rapor yayınlandı. 

Raporda öne çıkan hak ihlalleri şöyle sıralandı: 

* Konsolosluklarda İşlemlerin Engellenmesi

* Pasaport tahditleri ve sebep olduğu ihlaller

* Savunma Hakkının Engellenmesi

* Eş ve çocuklara yönelik ihlaller

* Diğer ihlaller

* İkinci devletlerin uygulamalarından kaynaklanan ihlaller

* Konsoloslukta kötü muamele

* Ulus-ötesi damgalama, suçlulaştırma ve hedef gösterme

* Göçmenlik ve neo-liberal akademinin kesişme noktası: Çoklu krizler

10 sayfalık raporda her hak ihlaliyle ilgili yaşanmış vakalara da yer verildi. 'Konsoloslukta Kötü muamele' başlığı altında yaşanan örnekler şöyle anlatıldı: 

"İhraç edilmiş Barış için Akademisyenler, ihraç edilmiş olmaları sebebiyle konsolosluklarda sözlü kötü muameleye maruz bırakılmışlardır. Başvuru, dilekçe ve taleplerinin gayriresmi ve hukuksuzca reddedilmelerine ek olarak; görüşme yapılan akademisyenler konsoloslukta KHK ile ihraç edildikleri anlaşıldığı andan itibaren, o anda başvuru odasında bulunan herkese duyuracak şekilde ihraç edilmiş oldukları, işlemlerinin yapılmayacağı ve konsolosluğa tekrar gelmemeleri yönünde sözlerin kendilerine yöneltildiğini belirtmişlerdir.

Diğer memurlara işaret ederek “Allah Allah! Bu hiç [ihraç edilmiş birine] benzemiyor, gerçekten mi?”; etraftakilerin duyacağı biçimde “Tahdidiniz var size işlem yapmayacağız”; “Neden sizin işleminiz altında benim imzam olsun!”; “Yeter bıktık artık sizden! Sizden kurtulamadık! Çekilin diğer vatandaşların işlemlerini yapamıyoruz!” gibi ifadeler bu söz ve davranışlardan bazılarıdır.

İhraç akademisyenler, zaman zaman aynı yerde bekleyen diğer vatandaşlar tarafından da “Çekilin ben vatandaşım, benim işlemim yapılacak” türünde sözlere maruz bırakılmışlardır. Ayrıca, davalarının beraatle sonuçlanmasına ve pasaport tahditlerinin kalkmasına rağmen bir konsolosluk görevlisinin “Siz her işlem yaptığınızda sorun çıkmaya devam edecek” sözleri, KHK ile ihracın vatandaşlık haklarının ihlali için bir sebep olarak görülmeye devam edeceğini ortaya koymaktadır."

SÜRECİN TAKİPÇİSİ OLACAĞIZ

Raporun sonuç bölümünde ise şu ifadelere yer verildi:

"Barış için Akademisyenlere yönelik ihlaller, yaklaşık beş yıldır sınırları aşarak devam etmektedir. Temmuz 2019 tarihli ve Bu Suça Ortak Olmayacağız! bildirisini imzalamış olmanın ifade özgürlüğü kapsamında olduğuna hükmeden AYM kararının ardından, hakların iade edilmesi ve adaletin yeniden tesis edilmesi Türkiye’de yaşayan akademisyenler kadar diğer ülkelerde yaşayan akademisyenler için de kritik önemdedir.

Barış İçin Akademisyenlere yönelik ihlallerin sonlandırılması ve sonuçlarıyla birlikte ortadan kaldırılması için atılması gereken adımlar, sadece ihlale maruz kalan kişilerin tazmini açısından değil ve fakat Türkiye’de ifade özgürlüğünün ve daha özel olarak akademik özgürlüğün yeniden tesisi açısından da kritik önemdedir. Türkiye İnsan Hakları Vakfı olarak süreci izlemeye devam edeceğimizi hatırlatarak gerek Türkiye’de gerekse yurt dışında yaşayan akademisyenlere yönelik ihlallerin son bulması ve hakların iadesi için gereken adımların ivedilikle atılması konusunda yetkilileri sorumlu davranmaya çağırıyoruz." 

NE OLMUŞTU? 

Barış İçin Akademisyenler İnisiyatifi'nin 'Bu Suça Ortak Olmayacağız' bildirisi 10 Ocak 2016'da 1128 akademisyenin imzası ile yayınladı. İmza sayısı daha sonra 2212'ye yükseldi. 

Akademisyenler hakkında örgüt propagandasından dava açıldı. 648 akademisyen hakim karşısına çıktı. 204 akademisyen, 1 yıl 3 ay ile 3 yıl arasında değişen hapis cezalarına çarptırıldı.  Cezaları 2 yılın üzerinde olan ve hükmün açıklanmasının geri bırakılmasını istemeyen toplam 36 kişinin cezaları ertelenmedi. Cezası onanan Prof. Dr. Füsun Üstel iki buçuk ay cezaevinde kaldıktan sonra tahliye oldu. AYM Genel Kurul, 26 Temmuz 2019'da 10 akademisyenin bireysel başvurularıyla görüştüğü dosya üzerinden hak ihlali kararı verdi. AYM, başvuruculara 9 bin lira tazminat ödenmesine, ihlalin ortadan kaldırılmasına ve yeniden yargılama yapılması için karar örneğinin yerel mahkemelere gönderilmesine de hükmetti. (HABER MERKEZİ) 

Raporun tamamı için