Müzikli Atlas | Şili’nin tarihine işitsel bir yolculuk: Kavgayı karanlıkta keşfetmek!
Sürgünün pusunda, Paris’te doğan bir grup Karaxu! Ancak şarkıları, kaybedilen bir raund’un verdiği hisleri öfkeye yoruyor. Şili’nin kaderini değiştirecek darbeden sade bir yıl sonra yaptıkları albümde kavganın asıl ‘kötü günde’ berraklaştığını bu şarkılardan anlıyoruz.
Geçtiğimiz hafta Angola’nın devrimci müziğine seyahat etmiştik. Portekizce konuşan Afrika ülkelerinin müzik kültüründe en büyük pay belki de Angola’nın sanatçılarına ait. İşte bu ülkeler için Angola ne ifade ediyorsa, Şili de Latin Amerika’nın devrimci/muhalif müzik kültürü için onu ifade ediyor diyebiliriz.
İlk bakışta ‘Nueva Cancion’ akımıyla akla gelen Şili müziğine aşina olduğumuzu sanıyoruz. Aslında haksız da sayılmayız, tarihin belli dönemlerinde benzer süreçlerden geçmiş olmak, her iki halkın devrimcilerini birbirlerine yakınlaştırır. Bu yakınlaşma kimi şarkıların Türkçeleştirilmesiyle taçlanırken Inti Illimani ya da Victor Jara gibi sanatçılar Türkiye’de ciddi bir üne kavuşur. Fakat bu isimler kadar bilinmeyen bir grup daha var ki, albümlerini eşelediğimizde bizi Şili tarihinde uzun bir yolculuğa çıkartıyor: Karaxu…
Malum, seçimle iktidara gelen sosyalist lider Salvador Allende’nin ABD destekli bir askeri darbe sonucunda devrilmesiyle birlikte General Augusto Pinochet’in yönettiği ülkede sosyalistler, komünistler ve demokratlar kanlı bir katliama kurban gider. Bu sırada pek çok devrimci yurtdışına sürgüne gider. İşte dinleyeceğimiz grup da bu sanatçılardan oluşuyor. Sürgünün pusunda, Paris’te doğan bir grup Karaxu! Ancak şarkıları, kaybedilen bir raund’un verdiği hisleri öfkeye yoruyor. Şili’nin kaderini değiştirecek darbeden sade bir yıl sonra yaptıkları albümde kavganın asıl ‘kötü günde’ berraklaştığını bu şarkılardan anlıyoruz.
MİGUEL ENRİQUEZ
Karaxu’nun üyeleri siyasi olarak Devrimci Sol Hareket’e (MIR) yakındır. Türkiye İşçi Partisi’nden (TİP) kopan Mahir Çayan’lar gibi Miguel Enriquez önderliğindeki MIR de geleneksel sol partileri reformizmle suçlar. Darbeye karşı da militanca bir direnişe geçer. Ardında devrimci bir işçi hareketinin güçlü temellerini bırakan Enriquez, Pinochet’in istihbarat servisince öldürülür. Hem MIR hem de Enriquez hakkında daha önce detaylı bir şekilde konuşmuştuk, daha fazla uzatmayalım, onların hikayesini Karaxu’dan dinleyelim…
Aslında Karaxu’nun ilk albümü Chants De La Résistance Populaire Chilienne (1974) işte bu sürgünün ilk yılında ortaya çıkar. Üstelik Miguel Enriquez’in de ölümünden hemen sonra, yani umutsuzluk rüzgarının saflarda kuvvetlendiği günlerde işe koyulurlar… Bu nedenle içerisinde Angel Parra gibi isimlerin de bulunduğu Chile: Songs For The Resistance albümünde (1975) Miguel Enriquez isimli şarkı doğrudan 30 yaşında öldürülen bu genç devrimciye atfedilmiştir:
“Miguel Enriquez, senin adında / bir nehrin gücü var / dağlardan aşağıya dökülen / yollarımızı sulamaya gelen / Miguel Enriquez, senin gözlerin / bize gelecekten bakıyor / şarkını haykıran bir ses / saf idealleri söylüyor /... / Bir mektup yazmak istiyorum / Söylediği altın harfler: / Miguel Enriquez ölmedi / Şili için hayatını verdi.”
DANIEL VIGLIETTI
İlk albümde yer alan Solo Digo Compañeros şarkısı aslında Latin Amerika müziğinin bir diğer köşe taşına, büyük Uruguaylı ozan Daniel Viglietti’ye ait. Nueva Cancion akımının Uruguay’daki ve tüm Latin Amerika’daki en önemli temsilcilerinden olan Viglietti hakkında daha önce konuşmuştuk. Şimdi ise bahsini açtığımız şarkısına kulak verelim. Canciones Chuecas (1971) albümünde yer alan şarkının sözleri şöyle:
“Dinle, düşenlere şarkı söylemeye geldim. / İsimlerini, imzalarını söylemiyorum, sadece ‘yoldaşlar’ diyorum. Ve bakışlarını düşmana kilitleyerek yaşamakta olan ötekiler için söylüyorum. / Artık daha fazla sır yok, benim şarkım rüzgârdan geliyor. / Tamamen hareketi seçiyorum. / Bize hiçbir şey kalmadı ve kaybedecek sadece tek bir şey kaldı: / Sabrı kaybetmek ve onu sadece hedefte bulabilmek yoldaş. / Mermilere karşı kağıtlar bir işe yaramaz / Silahsızlanmış bir şarkı, bir tüfeğe meydan okuyamaz. / Doğan ve herkesçe paylaşılan ülkeye bir bak. / Özgür kan yaklaşıyor ve bize yeni bir yaşamı getiriyor. / Tupac[1]’ın kanı, Amaru’nun kanı / Onların ‘Özgürleş kardeşim’ diye bağıran kanı.”
Şarkının Karaxu yorumu da en az orijinali kadar etkileyici:
Aynı şarkı MIR hakkındaki bir kısa filmde de kendine yer buluyor. Bu vesileyle belgeseldeki şarkıdan hemen önce gelen Enriquez’in yaptığı konuşmayı da paylaşmış olalım:
“Yoldaşlar, taarruza geçiyoruz. Halkın içerisinde, solun içerisinde, emekçilerin içerisinde yeniden örgütleniyoruz. Yaklaşmakta olan nihai kavga için devrimcileri birleştirelim. Emperyalistlere ve reformistlere ve sendeleyenlere söyleyelim: Biz sosyalizmin çöküşünü görmüyoruz, reformizmin çöküşüyle ıstırap çekiyoruz. Yoldaşlar, tüm Şili’ye, Amerika’ya ve dünyaya ilan ediyoruz: Bir devrimin alacakaranlığını görmüyoruz. Ama işçi köylü devriminin şafağına çıkan uzun ve zorlu yolu daha yeni başlıyor!.”
OSVALDO ‘GITANO’ RODRÍGUEZ
Tabii bu belgeseldeki isim, ‘Çingene’ lakaplı Osvaldo Rodriguez. Karaxu’nun bir diğer uyarlaması yine bizi Nueva Cancion’un bir başka önemli ismine, Rodriguez’e götürüyor. Kendisi memleketi Valparaíso için yazdığı ve kentle aynı ismi taşıyan bir vals ile tanınıyor. ‘Tarihini hiç bilmezdim’ diyerek yabancılaştığı kenti, memleketi olmasına rağmen yeniden nasıl tanıdığını anlatıyor. Valparaiso çoğumuzun gitmediği, görmediği şehirlerden bir diğeri belki, ama bir kenti tarihiyle, sınıf mücadeleleriyle yeniden tanımak, çok da yabancısı olmadığımız bir his. Şöyle başlıyor anlatmaya Rodriguez:
“Tarihini bilmezdim, günlerden bir gün orada doğdum, basitçe. / Eski liman soğuk bir kayıtsızlıkla çocukluğumu izledi. / Çünkü yoksul doğmadım ve hep tarifi imkansız bir yoksulluk korkum oldu. / Sizlere gözlemlediklerimi anlatmak istiyorum, birbirimizi tanıyalım diye. (…)”
PATRICIO MANNS
Nasıl ki her Türkçe rock grubunun bir İstanbul şarkısı yapmış olması gibi görünmez bir kural varsa, devrimci müzik grupları için de Che Guevara şarkıları benzer bir yerde duruyor. Karaxu da Arjantinli devrimci Guevara için Su Nombre Ardio Como Un Pajar şarkısını söylüyor. Bu şarkı da bizi Şili’deki Nueva Cancion’un önemli isimlerinden Patricio Manns ile tanıştırıyor.
Tabii bu sefer sanatçımız bizzat Karaxu’nun üyesi. Kulağımıza belki daha önce çalınmış olan bu ünlü şarkısında Manns, Che’nin öldükten sonra isminin yanıp kül oluşundan ve böylece rüzgarlara binip bütün dünyadaki işçilere, köylülere, öğrencilere nasıl ışık olduğundan bahsediyor:
“Gölgenin gölgesi gibi daldı ormanın içine, tüfeği ve davasıyla yürüdü günler boyu. / (…) / İsmi bir samanlık gibi tutuştu ve küller dağıldı, güçlü bir rüzgar aldı götürdü yollar boyu taşıdı. (…) ”
Che’nin ismi gibi Manns’ın sözleri ve müziği, rüzgarlara binip binlerce kilometre uzaktaki bizlere ulaşıyor.
YOLDAŞA MEKTUP
Sürgünde kurulan bir grubun, sürgünün ta kendisi hakkında bir şarkı yapmamış olması mümkün mü? Sözlerde yine Manns’ı gördüğümüz Carta a mi Companero şarkısı, Karaxu’nun en dokunaklı şarkılarından. Eh, hikayenin başrolü kendisi olunca insan bir duyguyu ve düşünceyi aktarmakta fazla zorlanmıyor. Akan kan henüz kurumamış, teslimiyet bayrakları çekilmeye yazmışken bir yoldaşın diğerine gönderdiği bir mektubun öyküsü:
“Biliyorum artık dinlenmek yok yoldaş. / Mesafeler beni ayırıyor, geçip gidiyor. / Şu an sadece sözlerle dolu ruhuma sahibim, sürgün edilmiş kaygılar, umut beni buraya bağlıyor. / Acaba yarın saflara geri dönecek miyim, / öldürülen halkım için ölenlerin intikamını almaya? / Çünkü, canım yoldaşım, şehirleri ve kırsalı birleştirmeyi konuşacağız / ve tek bir ülkeyi inşa edecek sonunda işçi sınıfı! / Ve yarın çalışmaya, birleşmeye, örgütlemeye, kavga devam ediyor! / Ve biz yeniden buluşacağız canım, eylemlerin ve sloganların arasında! / Anlat bana eğer dağların ve kıyıların insanı, sanayinin ve yolların insanı yeniden kavganın bayrağını eline aldı mı? / Suskun ağızlara mücadelenin bilinçli sözcükleri karıştı mı? / Cellat avı çoktan başladı mı yoksa dalgaların köpüğü hâlâ duruyor mu? / Anlat bana, gizli saklı sözü söyledin, / köylerin korkusunu yendin, / birliği bir mızrak gibi ektin, / dökülen kandan öğrendin / suçluları açıkça gösterdin: / Onları korumak için ne bir taş ne bir deniz olacak; ne mağaralar ne de sığınaklar onları affetmeyecek!”
Şili de Angola gibi sık sık geri dönüp tarihinde müzikle yolculuk edeceğimiz bir ülke olacak. Bugün ilk adımımızı atmış olduk. Son olarak enstrümental bir parça olan La Resistencia Se Organiza’nın (Direniş Örgütlendi) canlı yorumuyla veda edelim.
**
Hem metinde geçen hem de daha farklı şarkıları dinlemek isteyenler için çalma listesi:
https://open.spotify.com/playlist/53LKyfIHiIpw9wQptAmnc0?si=92ed4cec58d744d5
[1] Tupac ve Amaru, İspanyol sömürgecilere karşı savaşan yerli liderler. Geçtiğimiz yüzyıldan itibaren Latin Amerika kıtasında antiemperyalist bir perspektifle ‘Latinamerikalı’ kimliğini öne çıkartmak isteyenlerce sembol olarak benimseniyor. ABD’li ünlü hip-hop sanatçısı Tupac Amaru Shakur da ismini bu ayaklanma liderlerinden alıyor. Shakur’un Kara Panterler’den olan ailesi ve isim hikayesi için daha önce yazdığımız yazıya göz atabilirsiniz.
Kavel Alpaslan Kimdir?
1995'te İzmir'de doğdu. İzmir Saint Joseph Fransız Lisesi'nden mezun oldu. İstanbul Üniversitesi İletişim Fakültesi, Gazetecilik Bölümü'nde eğitim gördü. Gazeteciliğe 2014 yılında Agos’ta başladı. Gelecek/Umut Gazetesi’nde çalıştı. 1+1 Express Dergisi’nde yazıyor. 2016 yılından bu yana Gazete Duvar’da yazı ve haberleri yayınlanıyor. "Aynı Öfkenin Çocukları: Dünyadan Devrimci Portreleri" kitabı 2023 yılında Sel Yayıncılık tarafından yayınlanmıştır.
NATO’nun Lenin ile savaşı 27 Kasım 2024
Metrobüs sırasında anlatılan bizim punk hikayemiz: Cebren 23 Kasım 2024
The Forbes köleliğin faydalarını sıraladı: Polyworking 20 Kasım 2024
İran’da bir Sovyet deneyimi: Azerbaycan Milli Hükümeti 16 Kasım 2024 YAZARIN TÜM YAZILARI