YAZARLAR

Kemal Bey’in gündüz düşleri

Kılıçdaroğlu’nun göstermelik Kurultay kararı vb. ile Genel Başkanlığa devam etmesi değil bize siyasetten çekilme takvimi vermesidir. Evet şimdi, şu anda görevi bırakması belki doğru değil, lakin bu görevde kalması da doğru değil. Yaklaşan yerel seçimleri görmezden gelerek CHP genel başkanının kellesini istemek ne kadar yanlışsa, hiçbir şey olmamış gibi davranmak da o kadar yanlış.

Seyretmediniz mi? Sorun yok, bir şey kaybetmediniz. Ben hemen spoiler vereyim size: Bay Kemal geçtiğimiz hafta SözcüTv’de de yayınlanan Liderler Özel programında saatlerce konuşup hiçbir şey söylemedi; işte bu kadar!  Hiçbir şey söylemeden saatlerce konuşmanın marka ismi Süleyman Demirel’i bile gölgede bırakacak bir performanstı Kılıçdaroğlu’nunki. Uğur Dündar, İpek Özbey, İsmail Saymaz ve Alişar Delek’in konuğu olan piro,  gözlerimizin içine baka baka Erdoğan’ın ilk turda kazanamadığı için travma yaşadığını anlattı. A benim canım Demokrat Dedem, hazretleri üçüncü kere ikinci cumhurbaşkanlığı yapıyor, yaşadığı tek travma hurmaya harman ettiği manda yoğurdunun ekşi olması; maşallah eli ayağına denk kolları trampet çalıyor; sen, sana oy veren 25 milyon 504 bin 724 kişinin gözlerinin içine baka baka bize Erdoğan’ın travmalarından bahsediyorsun. Bizse ekranlardan Bay Kemal’in Vay Kemal’e dönüşünü, Gandi Kemal’in gerçekliği yitirişini, Kemal Bey’in Gündüz Düşleri’ni seyrediyoruz; vallahi İrfan Tözüm halt etmiş.

***

Muhalif medya Kemal Bey’in kellesin istemekte. Hem TBMM çoğunluğunu hem de Cumhurbaşkanlığını yitiren İttifak’ın “komutanı” olarak Kemal Bey ise bir “kader” seçimini kaybetmiş değil de öğlen rakısını yudumlarken yazlıkta damadıyla tavla atan kayınpeder tavrıyla “dostluk kazansın” edasında gülümsemekte bize. Vay Kemal’e inanacak olursak CHP 1,2 ve 3 sandıklı yerlere gitmekte başarısız olmuş, o yüzden kaybetmişler. Pirom, Dedem! gideydiniz ya oralara da ellaam!

İkinci bir “Adam Kazandı” vakası yaşamakta olduğumuzu CHP’nin yenilgiyi yönetmekte “de” zorlandığını görebiliyor musunuz? Bizi, beni, 25 milyonu tıpkı bir önceki seçimlerde olduğu gibi, cami avlusuna bırakan bir CHP var: “Beni değil” ama alemi kel kendini sırma saçlı, halkı kör kendini şahin bakışlı sanan bir CHP yönetimi hiçbir şey olmamış gibi davranmamızı istiyor.

BİR ÖRGÜTLENME SORUNU: SANDIKLARA SAHİP ÇIKILDI MI?

Parti sandıklara sahip çıkıp çıkamadığı konusunda da nedense net değil. Bir taraftan Kılıçdaroğlu, katıldığı programda, değil ülke genelini, o ilin hatta ilçenin sonuçlarını bile değiştiremeyecek ölçülerdeki sandıklarda görevlilerin mevcut olmadığını söylüyor. Oysa OdaTV’nin haberine göre “CHP'nin sandık güvenliğini sağlamada yetersiz kaldığı ve yüzde 33 oranında sandıkları boş bıraktığı iddia” edilmekte. CHP eski İstanbul Milletvekili Gürsel Tekin, “14 Mayıs’ta yapılan seçimlerde 17 bin sandıktan veri alamadığımız ortaya çıktı. 14 ve 28 Mayıs seçimlerinden herkesin gereken dersi çıkartacağını umuyorum. Önümüzde yerel seçimler var. Aynı şeyleri yaparak farklı sonuçlar beklemek akıllıca bir iş değildir. İlerlemenin yolu, hataları kabul ederek değişmekten geçer” dedi.

ArtıGerçek’in haberine göre “Diyarbakır’da 14 Mayıs’ta yaşanan aksaklıkların yaşanmaması için CHP sandık görevlilerinin yüzde 25’ini değiştirirken, müşahit sayısını da artırdı.”

Sözcü’nün haberine göre “Denizli’de Pamukkale İlçe Seçim Kurulu’na sandık kurulu görevlisi listelerini 5 dakika geç teslim eden CHP, 712 sandıkta temsil edilemeyecek. İYİ Parti’den “Oylarınıza da sahip çıkarız” açıklaması gelirken AKP’liler; “Seçim ciddiyet işidir. Sandığa sahip çıkma çağrısında bulunanlar, sandık kurulu üye bildiriminde sınıfta kaldı” açıklamasını yaptı. 

Birgün’de yer alan habere göre ise, “CHP Milletvekili ve PM Üyesi Gökhan Günaydın, sandık güvenliği konusunda özeleştiri yaptı. ‘Sandıklara sahip çıktık” diyenlerin gerçeği tam olarak söylemediğini belirten Günaydın, Dünyanın en eski beşinci partisi olma iddiasını taşıyan bir partinin, Türkiye’nin de gerçeklerini bile bile hala sandıklara tam olarak sahip çıkamama meselesi benim açımdan kabul edilebilir değildir. Bu eksikliği kabul etmek zorundayız’ dedi.”

İster Kılıçdaroğlu’na, sandıkların tamamına ulaşıldığını söyleyen eski Genel Başkan Yardımcısı Muharrem Erkek’e inanın isterse de sadece bir kısmını yukarıda paylaşmaya çalıştığım gazete haberlerine; sorun şu, AKP ile ilgili, MHP ile ilgili böyle bir haber okudunuz mu? Hüda-Par ile ilgili bir haber? Boşa aramayın çünkü yok. AKP’nin sandıklara sahip çıkmadığı ile ilgili ciddiyetsiz bir haber bile bulmanız mümkün değil. Hah işte sorun da burada. CHP gibi iktidara alternatif olma iddiasındaki, kazanma iddiasındaki bir partinin sandıklara sahip çıkıp çıkmadığını tam olarak bilemiyoruz; parti yetkililerinin ağzı başka söylüyor, gözü başka.  Bu CHP örgütünün sorunlarını göstermez mi bize?

İSTİFA AMA

Evet, muhalif seçmen olarak tarihten 14 ve 28 Mayıs tarihlerini silesimiz var. Bu konuda konuşmak bile istemediğimiz kesin. Yaşadığımız travmayı Kılıçdaroğlu’ndan çıkartmak istediğimiz de doğru; e haklıyız da. Daha önce de yazdım: “Bir savaşı kazanan da kaybeden de komutandır.” Bir yenilgi var ve elbette hesabı pek sevimli acar siyasetçi Gültekin Uysal’dan The Apla’dan, Bebecan’dan Temel Reis’ten değil ya da stratejik serinliği  -kitabının adını yanlış yazmış olabilirim- savunan Davutoğlu Hoca’dan değil elbet ki CHP Genel Başkanı Piro’muzdan, Dede’mizden Bay Kemal’den soracağız.

Kılıçdaroğlu, Kurultay sürecini başlattı. Lakin o her ne kadar “Kurultay kararını verecektir, ‘Ben aday oldum.’ demem.” güzellemesi yapsa da, hiç kimse bu kurultayın Kılıçdaroğlu’nu silip, parlatıp tekrar vitrine yerleştirecek bir “polisaj-kurultayı” olacağı konusunda şüphe duymuyor.

İSTİFA NE İŞE YARAR? İMAMOĞLU CHP’NİN GAİP İMAMI MI?

Yok değil, vallahi değil. E o zaman şimdi, şu an benim yazımı okur okumaz “Ben ne büyük hata yapmışım da farkında değilmişim deyip Kılıçdaroğlu’nun istifa etmesi ne işe yarayacak? Hiç; hiç derken, bizim yeni kuşak, muhalif (eski lafla) yardımcı doçent tayfasının ruhunu teskin etmekten başka tabii.

Arkadaşlar, İstanbul Büyük Şehir Belediye Meclisi’nde 175 AKP’li üye var. CHP’nin sandalye sayısı 119; İYİ Parti 12, MHP 4 sandalyeye sahip. 1 tane de bağımsız üye var. İmamoğlu istifa ederse yapılacak meclis seçimlerinde AKP’li bir üyenin belediye başkanı seçileceği ve yaklaşık bir yıl sonraki seçimlere İstanbul’un AKP’li bir belediye başkanı ile gireceği aşikar. Sizce bu mantıklı mı?

VE YİNE İSTİFA?

Naçizane, önerim, Kılıçdaroğlu’nun göstermelik Kurultay kararı vb. ile Genel Başkanlığa devam etmesi değil bize siyasetten çekilme takvimi vermesidir. Evet şimdi, şu anda görevi bırakması belki doğru değil, lakin bu görevde kalması da doğru değil. Yaklaşan yerel seçimleri görmezden gelerek CHP genel başkanının kellesini istemek ne kadar yanlışsa, hiçbir şey olmamış gibi davranmak da o kadar yanlış.

Piro, istifa edeceğin zamanı söyle; sana inanalım, yerel seçimlere bir kahraman gibi gir, sonra da gönlümüze kurduğun tahtta otur; vallahi orası genel merkezden daha konforludur.


Mete Kaan Kaynar Kimdir?

1972 yılında Ankara’da doğan Prof. Dr. Mete Kaan Kaynar, Hacettepe Üniversitesi Kamu Yönetimi Bölümü’nden mezun oldu. Yüksek lisans ve doktorasını aynı bölümde tamamladı. Çalışmalarına bir süre Westminster Üniversitesi, Centre for Study of Democracy’de misafir araştırmacı olarak devam etti. Halen Hacettepe Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Siyaset Bilimi ve Kamu Yönetimi Bölümü Siyaset ve Sosyal Bilimler Anabilim Dalı öğretim üyesi olarak görev yapmaktadır. Türkiye siyasî hayatı ve kurumlarının yapısı, tarihsel dönüşümü, işlev ve işleyişlerini konu edinen çeşitli makale ve kitapların yazarlık ve editörlüklerini yapmıştır. Bunun yanında muhtelif gazete, dergi ve haber platformlarındaki güncel yazılarına da devam etmektedir. Mete Kaan Kaynar, Ankara Dayanışma Akademisi Kooperatifi (ADA), Bilim, Sanat Eğitim, Araştırma ve Dayanışma Derneği (BİRARADA), Eğitim ve Bilim Emekçileri Sendikası (Eğitim-Sen) 5 Nolu Şube ve Özgür Üniversite gibi kuruluşların gönüllüsü, Devrim Deniz, Umut Nazım ve Ekin Eylem’in babasıdır.