YAZARLAR

İstanbul’un fethi, Şampiyonlar Ligi’nde yeni bir çağı açmış olabilir

Helenio Herrera’nın 1964’te Inter ile bıraktığı izler tartışılmaz. Ya da 1971’de Ajax ile Rinus Michels, 1989’da Milan ile Arrigo Sacchi ve 1992’de Barça ile Johan Cruyff… Ancak Guardiola ile başka bir dönem başladı. Zira futbol tarihinde hiçbir teknik direktör bu kadar etkili olmamıştı. 

2012’de ayrıldığı kulübü Barcelona’dan bu yana Şampiyonlar Ligi’ni ilk kez kazanması, Pep Guardiola’yı tarih boyunca sadece bir sezonda lig, kupa ve Avrupa kupasından oluşan bir üçleme kazanan dokuz teknik direktörden birincisi yapmadı. Bu onu aynı zamanda farklı ülkelerde iki üçleme sahibi birden olan ve iki devrimci takımı bir araya getiren tek kişi yaptı. 

Şurası kesin ki, futbol, 2008’de Barça’dan bu yana asla eskisi gibi olmadı ve 2023’te Manchester City’den sonra da asla eskisi gibi olmayacak.

İstanbul’daki büyük finalin ardından Rodri, Şampiyonlar Ligi’ni kazanmanın önemini, bu sayede bir miras inşa edebilecek olmalarına bağladı. Bu şampiyonluğun ardından Real Madrid, Bayern Münih, Barcelona ve Milan gibi takımların yaptığı gibi gelecekte kendilerine çok daha güveneceklerini söyledi.

GÖK MAVİSİ HANEDANLIĞIN BAŞLANGICI

Tarihten de bildiğimiz gibi, İstanbul’un fethi, aynı zamanda yeni bir çağın başlangıcı anlamına gelir. City de bu kadim şehri fethederek Şampiyonlar Ligi’nde yeni bir çağı açmış olabilir: Gök mavisi hanedanlığın başlangıcı.

Real Madrid’in 1956’da kulüp futbolunun en prestijli kupasını toplamaya başlamasından bu yana Avrupa futbolunun Everest’ine tırmanarak hanedanlıklar kuran birçok teknik direktör var. Ancak bu kupayla oyuna bakış açısını değiştiren takımlar ve teknik direktörler çok nadirdir.

Helenio Herrera’nın 1964’te Inter ile bıraktığı izler tartışılmaz. Ya da 1971’de Ajax ile Rinus Michels, 1989’da Milan ile Arrigo Sacchi ve 1992’de Barça ile Johan Cruyff… Ancak Guardiola ile başka bir dönem başladı. Zira futbol tarihinde hiçbir teknik direktör bu kadar etkili olmamıştı. 

Jock Stein, Stefan Kovacs, Guus Hiddink, Alex Ferguson, Jose Mourinho, Jupp Heynckes, Hansi Flick ve Luis Enrigue. Evet, onların da üçlemesi var. Ama iki farklı ülkede iki üçleme birden? İşte bu ilk defa başımıza geliyor. Pep’in fetihleri, futbolun en uzun ömürlü ve en geniş coğrafyada gerçekleşen fetihleri olmasıyla benzersiz bir niteliğe sahip. 

Guardiola finalden sonra, üç kupayı da kutlama yapacakları takım otobüsünde bir araya getireceklerini ve bunun İngiliz futbolunda şimdiye kadar sadece bir kez Alex Ferguson’ın Manchester United’ı tarafından ulaşılabilmiş bir zirve olduğunu hatırlattı: “Adımın Sir Alex ile birlikte anılacak olması benim için bir onur. Bu sabah ondan cep telefonuma bir mesaj geldiğini ve çok heyecanlandığımı söylemeliyim. Onunla bu işin içinde olmak çok keyifli.”

'ARTIK HEPSİ HAYATLARININ GERİ KALANINDA HATIRLANACAKLAR'

Manchester City’nin İstanbul’da kaldığı otelde, maçın ardından oyuncular ve aileleri için büyük bir parti düzenlendi. Guardiola ve ekibi için ise bu kutlamaların anlamı bir kupadan çok daha fazlasıydı. Zira dünyanın en prestijli kupasını kulübün neden bir türlü kazanamadığı sorusunun yükünü taşımaktan artık kurtulmuşlardı.

Guardiola maçın ardından, birçok insan için Şampiyonlar Ligi’ni kazanamazsak Premier Lig’i kazanmanın bir hiç olduğunu bildiğini söyledi: “Bu Şampiyonlar Ligi şampiyonluğu önemli, çünkü bundan böyle bu oyuncuların elde ettiği her şey, örneğin beş Premier Lig şampiyonluğu tarihteki yerini alacak. Artık hepsi hayatlarının geri kalanında hatırlanacaklar. Bu oyuncuların son yedi yılda kazandıklarını hatırlamak için kulübün bir müze açmasının zamanı geldi.”

Ama kulübün CEO’su Ferran Soriano için bu yeterli olmayabilir. Zira City oyuncuları kulübün tarihindeki ilk Şampiyonlar Ligi zaferinin tadını çıkarmaya çalışırken, Soriano ise cümbüşün ortasında gelecek yıl finalin Londra’da olduğunu Guardiola’ya hatırlatmakla meşguldü. 

Geçtiğimiz kasım ayında City ile olan sözleşmesini Haziran 2025’e kadar uzatan Guardiola için ise iyi haber; kendi mirasına katkıda bulunmak ve Soriano’ya yanıt vermek için iki yılı daha var. 


Onur Özgen Kimdir?

1989, İzmir doğumlu. İstanbul Üniversitesi İletişim Fakültesi'nde okudu. Gazetecilik hayatına 2008 yılında aylık sosyalist bir dergi olan RED Dergisi'nde başladı. Ardından sırasıyla Campaign Türkiye, FourFourTwo Türkiye, GOAL Türkiye ve Mackolik'te içerik editörlüğü ve yazarlık yaptı. Bir dönem BJK TV'de Avrupa futbolu üzerine yorumlarda bulundu. Son olarak ise GOAL Türkiye'de yazı işleri müdürlüğü görevini üstlendi. Şu anda Gazete Duvar ve Socrates Dergi'de futbol yazarlığı yapıyor ve Parodi Yayınları'nda yine futbol üzerine çocuklara yönelik kurgusal biyografi kitapları kaleme alıyor. Ayvalık'ta yaşıyor.