YAZARLAR

İktidarın kalesinde neden ‘bir ceza’ görünüyor?

Çaykur İşletmeleri'nin sözleşmeli işçileri verilen sözlerin uzun süredir yerine getirilmemesine öfkeli ve duyduğumuza göre, 'vekillikte bir ceza keselim' diyen çok… Rize’deki tablonun nasıl şekilleneceğinde belli ki Çaykur işçisinin tutumu belirleyici olacak.

Seçime yaklaşıldıkça iktidarın yıllardır çözüm bekleyen sorunları nasıl apar topar 'çözdüğünü' daha doğrusu çözmeyi vadettiğini izliyoruz. Baksanıza kaç aydır 'çıktı' denilen EYT'de bile maaş ödeme muamması çözülemedi. Son vaatse dün iktidar medyasında yer alan, "büyükşehirde çalışan memura ek ödeme" oldu…

Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın seçim yarışındaki en güçlü rakibi olan Kemal Kılıçdaroğlu’nun da sık sık vurguladığı bir konu ise devletin 'taşeron' işçileri. 1990’lardan itibaren estirilen özelleştirme rüzgarının eseri bu durum: Güvencesiz devlet çalışanı modeli! Kamu için çalışıyorsunuz ama kadronuz yok!

Meselenin en can alıcı hale geldiği kurumlardan biri de iktidarın kalesi Rize merkezli olmak üzere Karadeniz'de bulunan Çaykur İşletmeleri. Sandığa gidilirken bu kurumda sözleşmeli olarak çalıştırılan binlerce işçi, uzun süredir vadedilen "Mevsimlik işçiliği kaldıracağız" sözünün bir türlü yerine getirilmemesine öfkeli. Özellikle de ‘taşeronlar kadrolu olursa Çaykur batar’ söylemi canlarını oldukça sıkıyor. Peki bunun sandıktaki karşılığı ne olacak? İşçilerin sohbetlerinde cumhurbaşkanlığında Erdoğan’dan başka bir adaya oy verme fikri sınırlı bir yaygınlıkta görünüyor. Ancak duyduğumuza göre, 'vekillikte bir ceza keselim' diyen çok… CHP’nin de vekil çıkarma konusunda uzun süre sonra iddialı olduğu seçime gidilirken Rize’deki tablonun nasıl şekilleneceğinde belli ki Çaykur işçisinin tutumu belirleyici olacak.

İçişleri Bakanı Süleyman Soylu

Bu seçim ne zaman ‘darbe’ oldu?

Seçimin ‘başkanlık’ seçimi olacağını sistem değişikliği ile iktidar belirledi. Seçimin 'ittifaklar yarışı' olarak geçeceğini aynı yüzde 50+1’lik sistem değişikliği ile yine iktidar belirledi. Seçimin yasasını iktidar yaptı. Sonra yine iktidar değiştirdi. Seçimin tarihini iktidar belirledi. Kamu kaynakları ile yapılan yatırımların, hatta deprem yardım kolilerinin bile nasıl iktidarın seçim kampanyası malzemesine dönüştüğünü izliyoruz günlerdir.

Ve dün, yine aynı iktidarın seçimin de güvenliğinden sorumlu İçişleri Bakanı, aynı seçimin 'darbe' olduğunu söyledi… Hadi gel çık şimdi işin içinden…


‘Ampül kafalı’dan ‘soğan kafalı’ya…

AK Parti’nin kuruluşunda parti logosu olarak seçilen ‘ampül’ epey bir süre dalga konusu olmuştu. Kendisini ‘elit’ muhalefette gören bazılarının ürettiği, "göbeğini kaşıyan adam", "makarnacılar", "bidon kafalılar" gibi yakıştırmaların arasına "ampül kafalılar" da katıldı hatta bu yüzden.

Ancak geçen yıllar içerisinde bu isim takma çabalarının, iktidar partisi seçmenini daha da kemikleştirmekten ve durduğu yerdeki varlığını sağlamlaştırmaktan başka bir işe yaramadığı fikri genel kabul gördü.

Şimdi hayat pahalılığının başta iktidarı iktidar yapan yoksullar olmak üzere bütün toplumu nasıl bir cendereye soktuğunu anlatmak için 'zam şampiyonu' soğan üzerinden bir söylem geliştiren muhalefete karşı, Cumhurbaşkanı adayı ve CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nu ‘soğan kafalı’ olarak gösteren montaj fotoğraflar paylaşanları görünce nereden nereye diyor insan…


Grev kırıcının ithali de olur mu?

Türk İş Başkanı Ergün Atalay açıkladı dün: Türkiye Gazeteciler Sendikası’nın (TGS) 10 Mayıs’ta Reuters haber ajansının Türkiye ofisindeki toplu sözleşme görüşmelerinde anlaşma sağlanamaması üzerine başlatacağı greve karşı ithal grev kırıcı getirilecekmiş! TGS Başkanı Gökhan Durmuş da Eren Topuz’a meselenin ayrıntılarını anlattı. Bütün bunlara yol açan görüşmelerde Reuters kabul edemediği ve görüşmeleri tıkayan konu ne peki?

TÜİK’in bile yüzde 50’nin üzerinde enflasyon açıkladığı memlekette yüzde 25’in üzerinde zammı tartışma konusu bile yapmamak