YAZARLAR

Menotti’ye veda

Menotti için futbol eğlenceden çok daha fazlasıydı. Yalnızca sonuç almak için de oynanamazdı. Futbolun büyüklüğü, zafere ya da yenilgiye indirgenemezdi. Bu onun için bir varoluş biçimiydi. 

Cesar Luis Menotti, Rosario şehrinde bir futbol sahasının yanında doğdu. Ve futbolun tüm samimiyetini ve gerçeklerini içinde barındıran o küçük mahalle sahasını hiç terk etmedi. 

1973’te Huracan ile Arjantin şampiyonluğu, 1978’de Arjantin ile Dünya Kupası şampiyonluğu, 1979’da yine Arjantin ile 20 Yaş Altı Dünya Kupası şampiyonluğu, 1983’te Barcelona ile İspanya Kupası şampiyonluğu ve 1984’te yine Barcelona ile İspanya Süper Kupası şampiyonluğu. Teknik direktörlük kariyeri boyunca kazandığı kupalar bunlardı. Ancak onun en büyük zaferi, çalıştırdığı futbolcuların kendisine olan hayranlıkları ve sevgileriydi.

Futbolculuk hayatı boyunca Rosario Central, Racing Club, Boca Juniors, New York Generals, Santos ve Juventus de San Pablo formalarını giymişti. Ancak futbolu bıraktıktan sonra da kendisini bir futbolcu gibi hissetmekten asla vazgeçmemişti. Belki de bu sayede oyuncularıyla kurabildiği yoğun empati duygusu, onun teknik direktörlük kariyerine de ışık tutmuştu.

İLK GÖRÜŞTE AŞK

Futbol topuna ilk görüşte âşık olmuş ve ilk tanıştıkları andan itibaren ona saygı duymayı öğrenmişti. Ona olan kötü muameleye dayanamıyordu ve onu küçümseyenleri de anlayamıyordu. Menotti için futbol eğlenceden çok daha fazlasıydı. Yalnızca sonuç almak için de oynanamazdı. Futbolun büyüklüğü, zafere ya da yenilgiye indirgenemezdi. Bu onun için bir varoluş biçimiydi. 

Her zaman futbolun kazanmak ya da kaybetmekten çok daha fazlası olduğunu söyledi. Kazanmak asla bir sebep vermez, kaybetmek ise onları ortadan kaldırmazdı. Bir maçı kaybedebilirdiniz, ama asla kaybetmemeniz gereken şey, güzel futbol oynayarak kazandığınız saygınlığınızdı. Bu yüzden ona göre futbolda mükemmelliği, olması gerekeni aramak gerekliydi. 

MENOTTİ’DEN ÖNCE, MENOTTİ’DEN SONRA

Arjantin Millî Takımı’nda bir kendisinden önceye ve sonraya imza atmıştı. M.Ö. (Menotti’den önce), Arjantin için her şey düzensizlik ve kafa karışıklığından ibaretti. Ülke futbolunda, iyi olan her şeyin dışarıdan geldiği gibi bir tür sömürge düşüncesi hâkimdi. Arjantin’in kimseyle eşit oynayamayacağı düşünülüyordu. 1974 finalinde Hollanda tarafından küçük düşürüldüklerinde de bu genel düşünce kuvvet kazanmıştı.

M.S. (Menotti’den sonra) ise aradan yalnızca dört yıl geçmiş olmasına ve Arjantin neredeyse aynı oyunculara sahip olmasına rağmen, Hollanda’ya karşı rövanşı kazanmış ve Dünya Kupası’nın sahibi olmuştu. Menotti’nin yarattığı en büyük fark, Arjantinli futbolcuların aslında ne kadar değerli olduklarını ve yalnızca fiziksel olarak değil teknik açıdan da büyük bir kaliteye sahip olduklarını onlara hatırlatmaktı.

Menotti şunu çok iyi biliyordu: Bugün Arjantin, Lionel Messi gibi bir futbolcuya sahipse, bu ondan önce Diego Maradona’nın, Maradona’dan önce de Ricardo Bochini’nin, Angel Rojas’ın, Adolfo Pedernera’nın olmasından kaynaklanıyordu. 

Aynı şekilde, bugün Arjantin futbolu Marcelo Bielsa, Marcelo Gallardo, Lionel Scaloni gibi teknik direktörlere sahipse, bu Menotti’nin yıllar önce hepsinden evvel tüm kapıları açması sayesindedir.

OYUNA VE İNSANLARA SAYGI

Menotti arkadaşlarına sadık, onu eleştirenlere karşı sert, kendisini ifade etme ve polemik yaratmakta hünerli, futbolun sanatsal yönüne dair mesajlar vermesi gerektiğinde fazlasıyla entelektüel ve futbol hakkında bildiği her şeyi aktarma konusunda da cömert biriydi. Futbola dair yazdığı kitaplar da onun bilgeliğinin kanıtıydı.

Futbolun işçi sınıfına ait olduğunu ve herkesin oynamasına izin verecek kadar cömert olduğunu söylerdi. Fakat ona göre insanların futbola olan aşkı, iş dünyası oyunu satın alıp anlamını değiştirdiğinde kesintiye uğramıştı. Bu nedenle kulüplerin satılıp özelleştirilmesine, yani bir semtin, bir şehrin ya da bir ülkenin en değerli ortak varlıklarından birinin elden alınmasına şiddetle karşıydı.

"Bizim için top, bir yanılsama unsuru olmaya devam ediyor," derdi. "Ama biz azınlıktayız. Çoğunluk bugün ona bu değeri vermiyor, çünkü futbolu bir illüzyon olarak değil, bir iş olarak görüyorlar. Kendi adıma, para babalarının bizden aldığı her şeyi geri almak için mücadele etmeye devam edeceğim. Futbola olan sevgimizi yeniden kazanmalıyız. Çünkü futbol sevgisi, oyuna ve insanlara saygı anlamına gelir."

Menotti futbolun ta kendisiydi. Bu yüzden, sembolik bir şekilde, bir pazar günü, futbol saatinde öldü. 

Yıllarca yardımcılığını yapan öğrencisi Angel Cappa ise buna katılmıyor. Şöyle diyor ustasının arkasından: "Bize bıraktığı miras o kadar büyük ve derin ki, bu sonsuza kadar var olmaya devam edecek. Bu yüzden Menotti'nin öldüğü yalan. Ama onu çok seven arkadaşları olarak büyük bir boşluk hissettiğimiz doğrudur."


Onur Özgen Kimdir?

1989, İzmir doğumlu. İstanbul Üniversitesi İletişim Fakültesi'nde okudu. Gazetecilik hayatına 2008 yılında aylık sosyalist bir dergi olan RED Dergisi'nde başladı. Ardından sırasıyla Campaign Türkiye, FourFourTwo Türkiye, GOAL Türkiye ve Mackolik'te içerik editörlüğü ve yazarlık yaptı. Bir dönem BJK TV'de Avrupa futbolu üzerine yorumlarda bulundu. Son olarak ise GOAL Türkiye'de yazı işleri müdürlüğü görevini üstlendi. Şu anda Gazete Duvar ve Socrates Dergi'de futbol yazarlığı yapıyor ve Parodi Yayınları'nda yine futbol üzerine çocuklara yönelik kurgusal biyografi kitapları kaleme alıyor. Ayvalık'ta yaşıyor.