Çok kötü bir şey oluyor!
Yıllar boyunca onlarca kez, Kürtler başta olmak üzere, ‘normalleşme’, ‘yumuşama’, ‘demokratikleşme’, ‘özgürlük’, ‘yeni dönem’ vaat eden açılımlar… Elbette Aleviler için de… Ve dönüp dolaşıp aynı sert kayalara çarpıp duran bir ülke! Bu nasıl oluyor, nasıl olabiliyor ve nasıl olmaya devam edebiliyor işte onu anlamak için izleyin “Çok kötü bir şey oldu”yu…
Çok kötü bir şey oldu…
Üstelik, olmaya da devam ediyor!
Avrupa Alevi Birlikleri Federasyonu'nun yapımcılığını, Ümit Kıvanç’ın yönetmenliğini üstlendiği, “Çok kötü bir şey oldu” belgeseli 18 Mayıs’ta ilk kez Ankara’da gösterilecek. 2 Temmuz 1993’te Sivas’ta yaşanan katliama, öncesi ve sonrasıyla odaklanan 4 buçuk saatlik bu geniş hacimli belgesel için söyleyeceğimiz ilk şey şu: Mutlaka izleyin!
Nerede ve ne zaman fırsat bulursanız bulun, nasıl denk getirip ulaşırsanız ulaşın ama mutlaka izleyin, izletin…
***
Ekranın başına geçtiğinizde sinirlerinizin çok sağlam olmasına dikkat etmeniz gereken, “Çok kötü bir şey oldu”yu sadece yakın tarihte yaşanmış “önemli bir olay”ı anlattığı için, bunu anlatırken aynı zamanda konusunu alıp saatlerce taşıyıp götüren kurgusu için, olayın tanıklarının ve mağdurlarının (127 kişi) çok önemli anlatımları için değil…
Bunlarla birlikte elbette ama en çok da Türkiye’de ne olduğunu ve neyin olmaya devam ettiğini bir kez daha iyice anlamak için izleyin…
1992’den bu yana kaç kere ‘baharlar’ geldi siyaset eliyle bu ülkeye. Geldiği söylendi… Olayın yaşandığı dönemdeki Demirel’li, İnönü’lü ‘darbe sonrası darbe mağduru siyasetçiler’in kurduğu hükümetten sonra, Ecevit’li, Mesut Yılmaz’lı, ‘değişen MHP’li’, ‘vesayetleri yıkan’ Erdoğan’lı yıllar… Bu yıllar boyunca onlarca kez, Kürtler başta olmak üzere, ‘normalleşme’, ‘yumuşama’, ‘demokratikleşme’, ‘özgürlük’, ‘yeni dönem’ vaat eden açılımlar… Elbette Aleviler için de…
Ve dönüp dolaşıp aynı sert kayalara çarpıp duran bir ülke!
***
Bu nasıl oluyor, nasıl olabiliyor ve nasıl olmaya devam edebiliyor işte onu anlamak için izleyin “Çok kötü bir şey oldu”yu… İki bölümlük bu geniş hacimli yapımın içerisinde, katliam sonrası, yıllar geçtikçe Sivas’ın nüfusu nasıl giderek azalmış, bu kadim ve bir zamanlar gayet sola açık şehir nasıl bir ıssızlığa mahkum edilmiş, bu katliam nasıl planlı bir şekilde hayata geçirilmiş, nasıl asıl sorumluların ortaya çıkarılıp yargılanması engellenmiş ve mesela insanların yakılarak, boğularak öldürüldükleri o yerde nasıl yıllarca kebapçı çalıştırılmış? Katliam sırasında Ankara’daki yüksek katlarda saatlerce ‘durumu izleyen’ ama ‘bir şeyler yapılmasını’ engelleyenler meğer neler yapmış, defalarca yatıştırılıp dağılır gibi olan kalabalıklar nasıl yeniden bir araya getirilip nihai hedef olarak Madımak Oteli’ne yönlendirilmiş, otelde yangın nasıl çıkarılabilmiş?
***
Devletin davetiyle, valiliğin misafiri olarak Sivas’a giden 33 canın nasıl devlet gözetiminde alınabildiğine dair değerlendirmeler de var belgeselde. O kısımda bugüne dair de çok şey duyacaksınız. 1992’den bugüne yaşananlar hakkında ve yarın için uyarılar…
Sivas’ta saatler süren, 15 bin kişinin katıldığı, kolluk güçlerinin izlediği bir insanlık suçu nasıl işlendi? O yıllarda yükselmekte olan siyasal İslamcılığa devletin neye nereye kadar ‘evet’ diyeceğinin, nerede ‘dur’ deneceğinin sınırları mı gösterildi? Alevilere ‘ancak devletin yanında olursan korunursun’ mesajı mı verildi? Maraş ve Çorum’da 12 Eylül öncesinde Alevilik üzerinden yapılan katliamlarla Sivas arasındaki bağlantıların izini mi sürmek gerek? Sivas ya da benzeri ‘çok kötü şeyler’in olduğu merkezler kendi hesaplaşmalarını yapabildi mi? Neden yapamıyor? Bir yıl, iki yıl üç yıl değil ki bu: Bir yara nasıl 30 yıldan uzun bir süre hâlâ kanıyor?
Bunları ve daha birçok soruyu soruyor, yanıtlar arıyor “Çok kötü bir şey oldu”…
“Bu katliam neden oldu? Yanıtların hangisi doğru ya da bir tek doğru yanıt var mı?” diye soruyoruz Ümit Kıvanç’a, “Herkes kendi hedefleri için bir tarif yapıyor ama hepsi bir arada doğru olabilir” oluyor yanıtı… Olan ve olmaya devam eden gerçekten ‘çok kötü bir şey’ çünkü…