Nefret söylemi içeren afişlerde suç unsuru yokmuş

Konya Cumhuriyet Savcılığı, otobüs duraklarına asılan “Yahudi ve Hıristiyanları dost edinmeyin” yazılı afişlerin suç unsuru taşımadığına hükmetti. Kararda, afişte kullanılan sözlerin bir ayetten alındığına işaret edildi. HDP Milletvekili Garo Paylan, “Savcılar dini referanslara göre karar veremez” derken, Ömer Faruk Gergerlioğlu, “Ayeti yanlış kullanarak nefret suçu oluşturmaya çalışıyorlar” dedi.

Google Haberlere Abone ol

Emine Algan

DUVAR - “Ey iman edenler! Yahudileri ve Hıristiyanları dost edinmeyin. Onlar birbirlerinin dostudurlar. Sizden kim onları dost edinirse O da onlardandır. Allah zalimler topluluğunu doğru yola eriştirmez.”

Bu sözler, iki ay önce Konya’da belediyeye ait panolara asılan afişlerde yer aldı. Sosyal medyada hızla yayılan ve nefret söylemi içerdiği için tepki çeken afişler 22 Ekim’de toplatıldı. İnsan Hakları Derneği Irkçılık ve Ayrımcılığa Karşı Komisyon’un yaptığı suç duyurusunu değerlendiren Konya Cumhuriyet Savcılığı, “kovuşturmaya yer olmadığına” karar verdi. İHD, kendilerine önceki gün tebliğ edilen karara dün itiraz etti.

Cumhuriyet Savcısı Mustafa Abur imzalı kararda, 'Söz konusu afişlerde Maide Sûresi’nin 51. Ayetinin bir kısmının yazıldığı ve herhangi bir suç unsuruna rastlanmadığı' belirtilerek ve 'şüphelilerin bilboardlarda ayet paylaşarak halkı kin ve düşmanlığa alenen tahrik suçunu işlemediğine' hükmedildi. Suç duyurusunda bulunulan kişilerin ifadesini almaya bile gerek görmeyen savcılık, kamu güvenliği açısından herhangi bir tehlikenin ortaya çıkmadığını ifade etti.

'HUKUK YOK SAYILDI, AYET DAYANAK YAPILDI'

Anayasanın 2. maddesinde devletin “laik ve demokratik” olarak tarif edildiğini hatırlatan avukatlar Eren Keskin ve Jiyan Kaya, İHD adına karara itiraz etti. Konya Sulh Ceza Hâkimliği’ne yapılan itirazda, “Konya Cumhuriyet Savcısı, anayasanın 2. maddesine tamamen aykırı biçimde, iç hukuku ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’ni yok saymış ve Müslümanların kutsal kitabı olan Kur’an ayetini dayanak yaparak bir karar vermiştir” denildi. Afişte yer alan sözlerin ırkçılık ve ayrımcılık içerdiği belirtilerek, Türk Ceza Kanunu 216 ve AİHS 14. maddelerine göre açıkça suç teşkil ettiği için dava açılması istendi.

“Bu coğrafyada yaşayan Yahudi ve Hıristiyan vatandaşlarımız var, görünmezliği seçerek yaşıyorlar, yok gibi davranıyorlar” diyen Eren Keskin şöyle konuştu:

“Bu tür afişler, sözler, yazılar, anlatımlar onların biraz daha korkmasına sebep oluyor. Bize göre açık ve yakın tehlike oluşturuyor. O nedenle bu tür yaklaşımların kesinlikle denetlenmesi ve engellenmesi gerekiyor. Biz sonuna kadar götüreceğiz davayı. Reddedilirse Anayasa Mahkemesi’ne, oradan da Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne kadar götüreceğiz.”

'SAVCI DİNİ REFERANSLARA GÖRE KARAR VEREMEZ'

Konya’daki afişler gündeme geldiğinde konuyu Meclis’e taşıyan HDP Diyarbakır Milletvekili Garo Paylan da, “Savcılar dini referanslara göre karar veremez” dedi. İçişleri Bakanlığı’nın yanıtlaması istemiyle verdiği soru önergesine iki aydır cevap verilmediğini bildiren Paylan, afişte kullanılan görselleri de hatırlatarak şunları söyledi:

“Eylem bir nefret eylemi ve oradaki söylem de nefret söylemi. Kuran’ı da yorumlayan pek çok kişi bunun bir bütün içinde ifade edilmesi gerektiğini ortaya koydu. Buna rağmen kullanılan görsellerde, Hıristiyanların kutsalı haç ve Musevilerin kutsalı Davut yıldızından kan damlıyordu. Hıristiyanları ve Musevileri kan akıtan unsurlar olarak ortaya koyan ve Müslümanlara onları dost edinmemeyi salık veren, onları ötekileştiren bir eylem ortadaydı. Bu anlamda tam bir nefret eylemidir.”

Nefret söylemi ve suçlarıyla ilgili bir yasal düzenleme olmadığı halde mevcut yasalar kapsamında işlem yapılması gerekirken, savcılığın kendi yorumunca kutsal kitaba atıfta bulunarak takipsizlik verdiğini söyleyen Garo Paylan, “Savcılar dini referanslara göre karar veremez. Türkiye çok kimlikli, çok kültürlü, çok inançlı bir ülke. Eğer laik bir devletse halkın bir bölümüne karşı uygulanan nefret söylemine, nefret eylemine mutlaka işlem yapması gerekiyordu. Bunu mevcut siyasal iklimin bir tezahürü olarak görüyorum. Halkın belli kesimini düşmanlaştıran, ötekileştiren anlayışın bir tezahürünü de maalesef savcılık göstermiş” dedi.

'AYET-İ KERİMEYİ İNSANLARA HATIRLATMAK İSTEDİK'

Afişte imzası bulunan Anadolu Gençlik Derneği Konya Şube Başkanı Ceylani Kılıç ise ortada bir suç olmadığını, bu konunun kendileri için kapandığını söyledi. Ne amaçla ve hangi vesileyle böyle bir afiş hazırladıklarını sorduğumuz Kılıç, “Ayet-i kerimenin asılmasıyla ilgili amaç istenmez ki. Ayet-i kerimeyi insanlara hatırlatmak istedik” dedi. Ayetin tefsirinde o dönemin koşullarının anlatıldığı, fakat afişte kullanılan cümlelerle “durumdan vazife çıkarmak isteyenlerin olabileceğini” hatırlatmamız üzerine Kılıç, “Ayetin orijinali o. Yorum yapmadan, ayetin kendisi. Yoruma açık değil” cevabını verdi. “Afişteki görsellerde iki dinin kutsalı olan sembollerden kan damlıyor, bunun o dinlere mensup kişileri incitebileceği aklınıza geldi mi” sorumuza Kılıç, “Buradaki niyetimiz kişisel değildi. Birisinin Yahudi arkadaşı, komşusu olabilir, Hıristiyan iş ortağı olabilir. Olay kişisel değildi ama insanlar kişiselleştirdi bu olayı” karşılığını verdi. Her ay bir ayet seçtiklerini söyleyen Ceylani Kılıç, bu ayeti seçme nedenlerini şöyle ifade etti:

“Bu Barış Pınarı harekâtındaki güçlerin Türkiye üzerindeki saldırısına dikkat çekmek için yaptık biz onu. Emperyalist güçlerin Türkiye’ye karşı olan yüklenmesine dikkat çekmek için yaptık. Türkiye’ye destek olmak amaçlı astık. Fakat insanlar yanlış algıladılar. Artık bizim sorunumuz değil.”

Afişlerin kendi istekleri dışında toplatıldığını, kimin niye toplattığını bilmediklerini söyleyen Kılıç, “Amacınıza ulaştınız mı” sorumuza, “Bilemiyorum artık, onu zaman gösterir” cevabını verdi.

'AYETİ SLOGAN OLARAK KULLANMAK DOĞRU DEĞİL'

Kendisini “dindar bir insan hakları savunucusu” olarak tanımlayan HDP Kocaeli Milletvekili Ömer Faruk Gergerlioğlu, “Kuran ayetlerinin sadece ayetle anlaşılması gerekseydi tefsirler yazılmazdı. 17-18 ciltlik tefsirler yazılmış” dedi. Gergerlioğlu şu bilgileri verdi:

“Dini açıdan bu ayet bir dostluk olayından ziyade kendinize yönetici olarak kabul etmeyin, velayeti kabul etmeyin anlamındadır. O günün şartlarıyla ilgili bir durum. İslam âlimleri de bunu açıkça söylüyor. Buna rağmen bu ayetin dine de aykırı olan anlayışını kalkıp bir slogan olarak kullanmak doğru değil. Diyanet’in de bir açıklama yapması lazım.”

Söz konusu ayetin orijinali şöyle:

“Ey iman edenler! Yahudileri ve Hıristiyanları veli edinmeyin. Onlar birbirlerinin velileridir. Sizden kim onları dost edinirse şüphesiz o da onlardandır. Allah zalimler topluluğunu hidayete erdirmez.”

Bir ayeti toplumda insanların birbirinden uzaklaşmasına, düşmanlaşmasına yol açacak şekilde kullanmanın doğru olmadığını söyleyen Gergerlioğlu, “Slogan olarak kullanacaksan bunu tetkik etmen, din âlimlerine sorman gerekiyor, ki önceden beri gelen bir tartışmadır. Bu ayet böyle anlaşılıp farklı dinden insanlara yönelik bir düşmanlık beslenebilmiş, tahrik edilebilmiştir” dedi.

Afişte yer alan görsellerle ilgili olarak “Başka bir dinin sembolünü barbarca göstermen, nasıl ki ben bir Müslüman olarak camiyi barbarca gösteren birinden rahatsız olursam ki haklıyımdır, o da tabii ki rahatsız olur. Kabul edilebilecek bir şey değil” diyen Gergerlioğlu, bunun bir nefret suçu olduğunu söyledi.

Savcının kararını, “Bunlar bizi çok rahatsız eden büyük yargı sorunları” diye değerlendiren Gergerlioğlu şunları söyledi:

“İdarenin birtakım fiilleri karşısında idareyi sorgulanamaz olarak gören binlerce yargı kararından birisi. Maalesef olayı örtbas etmek, tartıştırmamak, cezasızlık tavrı. Bunu araştırsa aslında hakikatin ortaya çıkmasına neden olacak. Bu tür sorgulamalar insanların ben nasıl bir hata yapmışım, durup dururken dinin emretmediği bir şeyi emretmişim duygusunun gelişmesine neden olacak. Mesela oradaki savcı ‘aman ben niye bu işin içine gireyim, iktidarın şimşeğini üstüme çekeyim’ diyor ama dine de kötülük yaptığının farkında değil. Ayeti yanlış kullanarak bir nefret suçu oluşturmaya çalışıyorlar. Öne çıkarılacak ayet bu mu? Başka ayet söyle, ‘iyilik yapın, adaletten ayrılmayın’ de. Şu anda İslam toplumunun buna ihtiyacı var. Hırsızlık yapan, adaletsiz, kötülük yapan bir sürü Müslüman var, bunları söyle, ‘kul hakkı çiğneme’ de.”