YAZARLAR

Galata Kulesi’nin bugününü tasarlamak

Galata Kulesi’nin tarihi simgesel değeri, uzun yıllar kentin tek yüksek yapısı olması inkâr edilemez. Çağdaş bir yapı ile tarihi bir yapıdan İstanbul’u seyretmek kesinlikle farklı deneyimler. Ama Galata Kulesi’nin içine giydirilen kılıf, lüks bir oteli andıran girişi, her yeri alçı sıva ve alçıpan tavanla kaplanmış iç yüzeyleri ile başka bir şeye dönüşmüş. İçinde iken Galata Kulesi’nde olduğunuzu pek anlayamıyorsunuz. 

İstanbul’un önemli simgelerinden Galata Kulesi, sessiz sedasız yerinde dururken, şubat ayında ilan edilen Beyoğlu Kültür Yolu projesi dâhilinde başlayan restorasyonu ile gündeme geldi. Hemen ardından ise daha çok dekorasyona benzeyen iç kısmına giydirilen kılıf, haklı itirazlara neden oldu. Her zaman olduğu gibi iktidar halka projeyi tebliğ etmiş ve bu önemli simge yapı için topluma söz hakkı tanımamıştı.

Bu konuyu gazeteye zaten iki defa yazdım. Bugüne kadar söylediklerimi tekrarlamayacağım. Bunun yerine kulenin bugün bizler için ne ifade ettiği ve yeni işlevi hakkında düşünecek ve üzerine pek düşünülmemiş olası imkânlarına değineceğim.

İlk olarak 582 yılında fener kulesi olarak inşa edilen, daha sonra sırasıyla 16. yy’da Kasımpaşa tersanesinde çalışan savaş esirlerinin barınağı ve hemen ardından rasathane, 18. yy’da yangın gözetleme kulesi olan Galata Kulesi’nin yeni işlevi, geçici ve kalıcı sergiler ile bir müze. Ama asıl turistler için bir yönlendirme merkezi olması amaçlanmakta. Bunlara itirazım yok, en azından ilk bakışta. Ancak sürekli geçmişe vurgu yapılırken, Galata Kulesi’nin günümüz dünyasında ne olduğu ve olabileceği sorusu hiç akıllara gelmemiş, her şey aceleye gelmiş ve büyük bir fırsat kaçırılmış.

Galata Kulesi, eskiden İstanbul’un en yüksek yapısı olarak çok değerli idi. İnsanı sokak ölçeğinden kurtararak, yaşadığı kente ve hayatına yukardan bakma şansı tanıyordu. Şimdi öyle değil. Kent çok daha yüksek gökdelenler ile dolu, kiminin en üst katında yine seyir terasları bulunmakta. Daha önemlisi kulenin tam karşısında, Anadolu Yakası’nda, inşası tamamlanmak üzere olan Küçük Çamlıca TV-Radyo Kulesi bulunuyor. Yüksekliği 388 metre. Seyir teraslarından tüm İstanbul görülebilecek. İstanbul’un yeni simgesi olmaya ve Galata Kulesi’nin işlevine talip.

Küçük Çamlıca Televizyon ve Radyo Kulesi

 

Eski, yeniye karşı. Sadece bu bile Galata Kulesi’ni avantajları ve dezavantajları ile yeniden düşünmemizi gerekli kılıyor. Galata Kulesi’nin tarihi simgesel değeri, uzun yıllar kentin tek yüksek yapısı olması inkâr edilemez. Çağdaş bir yapı ile tarihi bir yapıdan İstanbul’u seyretmek kesinlikle farklı deneyimler. Ama Galata Kulesi’nin içine giydirilen kılıf, lüks bir oteli andıran girişi, her yeri alçı sıva ve alçıpan tavanla kaplanmış iç yüzeyleri ile başka bir şeye dönüşmüş. İçinde iken Galata Kulesi’nde olduğunuzu pek anlayamıyorsunuz. İç-dış bütünlüğü bozulmuş, eski yeniye öykünmüş. Galiba dekorasyona benzeyen restorasyonda yapılan en büyük hata, uygulama değil kulenin varlığı üzerine fikir yürütme hatası.

Gelelim Galata Kulesi’nin müze olmasına. Müze yönetimi çok uzun zamandır başlı başına bir bilim dalı. Dünyada ve Türkiye’de müze yönetimi yüksek lisans programları bulunmakta. Bu programlarda “koleksiyon sergileme ve yönetimi, araştırma yöntemleri ve bilimsel etik, aydınlatma ve koruma, sergi tasarımı ve küratörlük,” gibi konularda dersler alıyor, geleneksel müze anlayışının sabitliği dışında canlı, dinamik bir müze yönetimi nasıl oluru öğreniyorsunuz. Maalesef böylesine önemli bir bilgi alanının karşılığını Galata Kulesi Müzesi’nde görmek mümkün değil.

Yeniden düzenlenen katlara tek tek bakalım. Önce asansörle en üst kata çıkıyor, sonra merdivenlerden inerek, bütün katları gezebiliyorsunuz.

8. kat: Seyir terası

7. kat: İstanbul maketi ve seyir dürbünleri

6. kat: Geçiş alanı

5. kat: İstanbul ve Galata Kulesi

4. kat: Galata ve surları

3. kat: Milli Mücadele tarihi kalıcı sergisi

2. kat: Simülasyon alanı

1. kat: Müze mağazası

Zemin kat: Giriş ve bilet kontrol

8. kattaki sıkış tıkış, oturanlar ile seyir terası için gelenlerin birbirine girdiği restoran nihayet kaldırılmış; yerine büyük bir boşluk ve birkaç bank. Yeni Galata Kulesi’nde en olumlu bulduğum değişiklik bu.

Seyir terası katı

 

 

7. katta devasa bir maket bulunmakta. Önemli yapılar bulundukları yerden daha yukarı çıkarılarak, farklı ölçekte gösterilmiş. Etkileyici ama yeterli değil, bölgenin zengin tarihine ait tüm yapıları göstermek mümkün olmamış. Aklıma yurtdışında benzerlerini gördüğüm büyük interaktif haritalar geldi. Böyle bir sistem sayesinde insanlar her yapı hakkında daha detaylı bilgi alabilir, hatta müze ise ziyaret saatlerini öğrenebilir ve kendi rotalarını oluşturabilirlerdi.

İstanbul maketi ve geçici sergi alanı

 

 

Ziyaret ettiğim gün, aynı katta haberdar olmadığım bir resim yarışması sergisi duvarlarda asılı idi. Herhalde geçici sergi dedikleri bu olsa gerek. Arada kaynamış, herkes makete odaklanmış iken hiç kimsenin dikkatini çekmiyordu. Böylesi bir serginin yeri neresi olurdu bilemem ama kesinlikle burası olmadığı açık. Ve sergi yapacağız diye bütün taş duvarların üzeri alçı sıva ile kapatılmıştı.

6. kat asansörün ulaştığı son kat. Sadece geçiş alanı olarak kullanılıyor. Üst iki kata merdivenler ile çıkmanız gerekli. Engelli insanların da seyir terasına çıkabilmeleri önemli bir detay, ama bu konu düşünülmemiş.

5., 4., ve 3. katlar kalıcı sergi olarak nitelenen bölümlere ayrılmış. Aynı alçı sıva kaplama uygulaması burada da tekrarlıyor. İstanbul’un ve Galata Kulesi’nin zengin tarihi, mekânın kısıtlı imkânları yüzünden birkaç objeye indirgenmiş, daha fazlası yok.

4. kat kalıcı sergi alanı

 

 

 

3. kat kalıcı sergi alanı. Kurtuluş Savaşı mücadelesinin az bilinen fotoğraflarına ayrılmış. Tek bir şey söyleyeceğim, burada ne işi var ve Galata Kulesi ile ilgisi ne anlayamadım.

2. kat simülasyon alanı. Duvardaki bir ekranda Hazerfan Ahmet Çelebi’nin Galata Kulesi’nden Üsküdar’a olan uçuşu simüle edilmiş. Kötü bir animasyon, öyle pek uçuş deneyimi falan hissetmiyorsunuz, sadece seyirlik. Olsa günümüzün sanal gerçeklik gözlükleri ile gerçeğe çok yakın ve heyecanlı bir anı ile buradan ayrılmak mümkün olabilirdi.

Simülasyon katı

 

 

1. kat müze mağazasına ayrılmış. Tüm duvarlar kapatılmış ve raflarla dolu. Oradaki satış elemanı ile konuştum, Galata Kulesi'ne özel değil. Anladığım kadarı ile Türkiye’de pek çok müze ve ayrıca İstanbul Havaalanı’nda şubeleri olan özel bir şirkete ait. Ürünlerin fiyatlarından hiç bahsetmeyeyim. Dolar 8,5, Euro 10 lira olmuşken yabancı turiste ucuz gelebilir ama bana hiç uygun değil. Son anda aklıma geldi, kule ile ilgili broşür sordum, yokmuş. Onun yerine şirketin ürün kataloğunu verdi.

Zemin kat, giriş. Dışarda, meydanda duran tramvay vagonundan biletinizi alıyor, kontrolden geçerek asansöre biniyorsunuz. Pazartesi hariç, kule sabah 9‘dan gününe göre gece saat 10’a kadar açık. Giriş 30 lira, 65 yaş üstü ücretsiz.

Giriş katı

 

 

SON SÖZ

Galata Kulesi restorasyonu için çok şey söylenebilir, zaten söylendi de. Keşke bu tür uygulamalar uzmanlarca ve şeffaf bir şekilde yapılsa ve bizlere de asıl Galata Kulesi’nin bugünü ve işlevi üzerine düşünme şansı kalsaydı. Tersten söyleyeceğim: Galata Kulesi restorasyonu hiç çağdaş olmamış.

 

*Fotoğraflar: Hakkı Yırtıcı


Hakkı Yırtıcı Kimdir?

İstanbul Teknik Üniversitesi Mimarlık Fakültesi mezunu olan Hakkı Yırtıcı, yüksek lisans ve doktora eğitimini de aynı üniversitede tamamladı. Çağdaş Kapitalizmin Mekansal Örgütlenmesi isimli kitabı, 2005 yılında Bilgi Üniversitesi Yayınları tarafından basıldı. İktidar, mekan, dil ve psikanaliz alanlarına yoğunlaşan Yırtıcı; iktidar ve mekanın yeniden üretimi, modernleşme ve gündelik hayat pratikleri, sinema ve mekan analizi ve kent modernleşme tarihi üzerine dersler vermektedir.