YAZARLAR

Çocuklardan ve kadınlardan kurtulma kararı

Utancımız, rezilliğimiz saymakla bitmez. El uzatıp kadınlaştıramadığımız çocukları da açlıktan öldürüyoruz. Eskişehir’de 6 yaşındaki Nur Elif mesela… Fukarayız. Sadece parasızlık değil bu. Akıl, fikir, din, vicdan, insanlık, her şeyin fukarasıyız. Birileri çocukları, özellikle kız çocuklarını ve kadınları yok etmeyi kafaya koymuş.

Son yıllarda yaşadığım en büyük mutluluğu paylaşacaktım sizinle. Yayın Yönetmenimizle görüşmemi, yeni görevimi anlatacaktım. Onun bana ilettiği siz sevgili okurlarımızdan gelen mesajların, mektupların bu yaşımda beni fevkalade bahtiyar ettiğini ve mahcubiyetimi ifade etmeye çalışacaktım. Eksiklerimi, yanlışlarımı gösterirken aynı zamanda bendenizi cesaretlendirmeniz karşısındaki minnettarlığımı sizlerle paylaşmak istiyordum.

Bütün bunlar boynumun borcu, ama şimdilik kalsın. Çok açık ve net bir gerçeği acilen konuşmamız gerekiyor. Haberiniz olsun, birileri ciddi ciddi cumhuriyetin 100. yılına çocuklardan, özellikle kız çocuklarından ve özellikle kadınlardan kurtulmuş bir Türkiye hayaliyle hazırlanıyor!

Bakınız, bizzat Milli Eğitim Bakanımız TBMM Genel Kurulu’nda açıkladılar, 2022 itibarıyla 280 bin 743 çocuk eğitimin, öğrenimin dışında kalmış bulunuyor. Sayın Bakan’ın verdiği rakamlara göre okul dışında kalan çocukların dağılımı şöyle:

İlkokul                            11.654 çocuk

Ortaokul                         28.421 çocuk

Ortaöğretim/lise          240.668 çocuk

Toplam                           280.743 çocuk okul dışında.

Sayılardan önce Sayın Bakan’ın kendilerine karşı yöneltilen asılsız iddiaları cevaplarken kullandıkları ifade dikkatimi çekti. “1 milyon 200 bin öğrenci kayıt dışı, 680 bin kız öğrenci eğitime erişemiyor retoriği, hiçbir veriye dayanmayan bir retoriktir” dediler. Retorik, malumunuz üzere Yunanca bir kelime. Hitabet demek, eskiler daha doyurucu, dolgun bir ifadeyle karşılıyordu retoriği: Belâgat.

Farklı kullanımları var retoriğin. Sokrates’ten beri bilinir. Bilgili ve alim, bilgin olduklarını iddia eden sofistlerin foyalarını, şarlatanlığını yüzlerine vuran Sokrates’e göre bu cehalet tüccarlığı “retorik”le, laf cambazlığıyla gerçekleşmektedir.

Nitekim, Oxford Sözlüğü’nde de retorik, “etkileyici ve ikna edici olmakla beraber içtenlikten veya anlamlı içerikten yoksun ifade” şeklinde açıklanmaktadır. Kısaca, retorik zaten veriye dayanma ihtiyacı duymaz. Hatta verileri, hakikatleri çarpıtır bile denebilir. Sayın Bakan, “hiçbir veriye dayanman bir retorik” ifadesiyle retorik bağlamında epistemolojik bir kopuş gerçekleştirmiş oluyorlar. Bir bilim insanı olarak discourse (diskur, söylev, söylem) değişimine imza atıyorlar. Bu büyük adımın görmezden gelinmemesi gerekir. Arz ederim.

Sayılara gelince, evet, 1 milyon 200 bin öğrenci kayıt dışı iddiası nerede, 280.743 bin çocuk nerede! İddia sahipleri kimler bilmiyorum. Fakat, bir yönetici ve bilim insanı olarak Sayın Bakan'ın kendilerinin açıkladıkları rakamların dahi ciddi alarm işaretleri taşıdığını görmemelerine ihtimal veremeyiz.

Bakınız ilkokul çağındaki çocuklarımızın yüzde 99 küsuru okula giderken sadece 11.654 çocuk okul dışında kalmış. Fakat, ortaokula gelindiğinde neredeyse iki buçuk katına çıkmış, okul dışında kalan çocukların sayısı 28.421’i bulmuş. Lise düzeyinde eğitim dışı kalanlar bu sefer ortaokuldaki sayının 8.46 küsur katına ulaşmış. 240.668 çocuk… Okulda ve işte olmayanları toplarsanız, milyonları buluyorsunuz ne yazık ki.

YURT ÇAPINDA TACİZ, TECAVÜZ, CİNAYET HAREKÂTI

Cumhuriyetin 100. yılında özellikle kız çocuklarından ve kadınlardan kurtulmuş bir Türkiye projesinin ciddiye alınması gerektiğinde ısrar ediyorum. Mesele yukarıdaki sayılardan ve eğitimden ibaret değil. Eğitimin hali ve kimler tarafından nasıl icra edildiği, apayrı bir gerçek. 6 yaşındaki kızını bizzat kendi eliyle müridine tapulayıp evlendiren “din adamı” sıfatlı şahsın ve cemaatinin icraatları günlerdir herkesi utanca boğarken İstanbul’un en köklü ve bir zamanlar en nitelikli liselerinden birinin müdürünün yaptıkları, utancımıza utanç katmıyor mu mesela?

Müdür Bey olay üzerine muhtemelen mensup olduğu cemaatten gelen Tweet’i paylaşmayı görev biliyor: “‘Ey iman edenler! Size bir fasık bir haber getirirse, bilmeyerek bir topluluğa zarar verip yaptığınıza pişman olmak için o haberin doğruluğunu araştırın.’ Bu ayet iman edenlere hitap ediyor. İmansızlar siz iftira atmaya, karalamaya devam edebilirsiniz.

Müdür Bey ve bağlı olduğu çevre, cemaat gibi düşünmeyen, davranmayan herkes otomatikman dinsiz, imansız. Kendileri ise kendi imanlarından çocuklar, gençler yetiştirmek için canla başla çalışıyor. Misal, aynı sayın müdür, 30 Kasım’da Fatih İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü’ne okulda Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi dersi öğretmenine ihtiyacı olduğunu bildiriyor, Hacı Beşirağa Camisi İmamı Osman Şamil Aksoy’un din öğretmeni olarak görevlendirilmesini istiyor.

Milli Eğitim Müdürlüğü başvuruyu anında işleme koyuyor, dilekçeyi müftülüğe havale ediyor. İlçe Müftüsü de yine aynı gün şimşek hızıyla hareket ediyor, Aksoy’un "imamlık görevini aksatmamak kaydıyla" 08.30-12.35 saatleri arasında Cağaloğlu Anadolu Lisesi’nde öğretmenliğine izin veriyor. İmam efendi Fatih İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü’nün de onayıyla okulda görevlendiriliyor.

Okul dediğiniz bu.

Yurt çapında başka bir seferberlik daha var: Çocukları bir an önce kadın haline getirmek, kadınların da uygun bulunmayanlarını imha etmek, önce tecavüz edip ardından öldürmek! Kısa Dalga’da Hale Gönültaş’ın haberi, bu insanlık dışı, utanç verici harekatın çarpıcı örneklerinden birini ortaya koyuyor.

Kuşadası: 12 yaşındaki kız çocuğu parkta oynarken cinsel saldırıya uğruyor. Sanıklar beraat ediyor. Çocuk Manisa Çocuk Yurdu’nda bakım ve korumaya alınıyor. Fakat, orada uyuşturucu bağımlısı haline getiriliyor, pavyonda çalıştırılıyor. O süreçte çocuğa tebelleş olan, ona esrar içirip cinsel istismarda bulunanlardan biri polis! Çocuk, polis arabasındayken kaçıyor… 

Siirt Pervari: 12 yaşında evlendirilen K.E. 13’ünde anne oluyor, 14’ünde ölüyor. İntihar denen ölümün cinayet olduğu ortaya çıkıyor.

Bursa: 17 yaşında evlendirilen kadın sekiz yıl boyunca düzenli olarak eşinin babasının tasallutuna, istismarına maruz kalıyor. Ve bu adama Yüce Türk Yargısı “iyi hal indirimi” uyguluyor.

Ordu: Belediyenin Tören Organizasyon Müdürü, 14 yaşındaki kız çocuğuna hakaret ve tacizden yargılanıyor. Bu herif-i naşerif, “Tecavüz olayı olsa benim dışarıda olmamam lazım. Soruşturmanın gizliliği söz konusu” diyerek arsız yüzsüzlüğünü sürdürüyor, hâlâ insan içine çıkabiliyor. Kendisinin birkaç yıl önce şarkıcı Gülşen’i sahnedeyken çorabını çekmesi konusunda uyaracak kadar ar, namus, haya hassasiyetine sahip olduğunu öğreniyoruz.

Utancımız, rezilliğimiz saymakla bitmez. El uzatıp kadınlaştıramadığımız çocukları da açlıktan öldürüyoruz. Eskişehir’de 6 yaşındaki Nur Elif mesela

Fukarayız. Sadece parasızlık değil bu. Akıl, fikir, din, vicdan, insanlık, her şeyin fukarasıyız. Birileri çocukları, özellikle kız çocuklarını ve kadınları yok etmeyi kafaya koymuş. Kesin bilgi.