YAZARLAR

Istakozlu Monaco menüsüne methiye

Kıdemli gazeteci, taze vekil Şebnem Bursalı hanımefendi ne yazık ki siyaset sahasındaki yeniliğinin, acemiliğinin bedelini ödüyor; ıstakoz paylaşımından dolayı linç ediliyor. Oysa meseleyi sınıfa bağlayıp, "sadece Kemalist, laikçi erkek beyaz Türkler, memleketin kaymağını yemeye alışmış eski Türkiye elitleri mi ıstakoz yiyecek" diye sorabilirdi sayın vekil.

Bayram, İBB Öğrenci Yurdu’nda çıkan yemeğin hakiki mi yalan mı olduğu kavgasıyla başladı, meslektaşımız, yılların gazetecisi, çiçeği burnunda AK Parti Milletvekili Şebnem Bursalı’nın Monaco Yat Kulüp’ten naklen paylaştığı ıstakozlu menüsünün kopardığı kıyametle hitama erdi ey sevgili okur.  

Istakoz ortalığı öyle bir yaktı kavurdu ki, İran’ın İsrail’e fırlattığı füzeler solda sıfır. Ama durun, her şey sırayla. İlk kavga İBB Öğrenci Yurdu’ndaki bayram menüsüyle başladı demiştik. Efendim 10 Nisan’da çocuklar tepsilerindeki yiyecekleri sosyal medyadan paylaşmış, parantez içinde (her şeyden isteğin kadar alabiliyonuz) diye eklemişler. 

Menü bizim gibi başkalarına da abartılı gelmiş. Mesela İstanbul Takipte adlı X hesabı sahiplerini bir hayli kızdırmış. “Ekrem İmamoğlu’nun sosyal medyadaki paralı k…kleri kitlesini davar gibi gütmeye ve yalan söylemeye devam ediyor” ifadesiyle aynı yemek görüntüsünü paylaşmış. Görüntünün altında “Muğla düğün yemekleri İstanbul’da görücüyle çıktı” yazısı var.

Teyit Org araştırmış meseleyi, öğrenci (bayram menüsü) paylaşımlarının güncel ve gerçek olduğunu saptamış, bunlara “yalan” diyen paylaşımlardaki Muğla düğün yemekleri haberinin 2017 yılına ait ve de farklı görselli olduğunu belirlemiş. Görsel çıkarılıp bayram menüsü görseli haber başlığına monte edilmiş. Menüye “yalan” diyenler yalan söylüyormuş anlayacağınız. Vay arkadaş…

Fakat, bu AK sosyal medya teşkilatındakilerin (bazıları “paralı trol” diyor onlara) bu köpek takıntısı, fobisi mi, hobisi mi, nedir Allah aşkına? Yemek kavgasındaki “Ekrem İmamoğlu’nun sosyal medyadaki paralı k…kleri” ifadesi bizi anında Haluk Bayraktar’ın aynı günkü sosyal medya paylaşımına götürdü. Hısım Bayraktar da “Ekrem İmamoğlu'na sesleniyorum: Tasmalı köpeklerini saldırtmayı bırak” diyordu, hatırlayacaksınız. Mevzuyu kaçıranlar ya da tafsilatı merak edenler bir önceki yazımıza, Siyaset sahasında köpek dalaşına bakabilir. 

Orada da sormuştuk, tüm bu sosyal medya hesapları aynı merkezden mi yönetiliyor, mesajlar aynı kişi tarafından mı kaleme alınıyor acaba? Bu kadar çok “köpek” lafı edilince işkilleniyor insan. Gerçi iş sosyal medyayı aşıyor, ciddi bir köpek meselesi var ortada. Pandemi zamanında İstanbul toplu ulaşımının dört ayaklı müdavimi Boji adlı köpeğe de bir AK vatandaşımız “b.k” atmıştı. Lafla, sözle değil, cebinde taşıdığı bildiğin dışkıyı tramvaya bırakarak Boji’ye iftira atmıştı. Gelin görün ki o da Teyit Org hesabı, kameralara yakalanmıştı, hatırlayınız. 

Hakikaten olmuyor arkadaşlar. Hep falso, hep falso. Köpek işi daha da uzar, şimdilik dursun, başka zaman bakarız kısmetse. Gelelim ıstakoz meselesine.

ISTAKOZ SEMPOZYUMU

Kıdemli gazeteci, taze vekil Şebnem Bursalı hanımefendi ne yazık ki siyaset sahasındaki yeniliğinin, acemiliğinin bedelini ödüyor; ıstakoz paylaşımından dolayı linç ediliyor. CHP’li Oğuz Kaan Salıcı Bey fırsatı kaçırmamış, ıstakozu sınıf meselesine bağlamış. 

Tecrübeli bir AK Parti milletvekili, Salıcı beyefendiye çok rahat haddini bildirebilirdi. Mesela Sancaktepe eski belediye başkanı Şeyma Döğücü, yavru Beştepe görünümlü belediye binasına dair tartışmada ne yaptı? Jakuzi lafına tutunup “Bir anneye, bir kadına iftira atmanın bedelini hem hukuk önünde hem de milletin vicdanında yargılanarak vereceksiniz” dedi, kapattı meseleyi.

Şebnem Bursalı hanımefendi de aynı yolu izleyerek kadın olduğu için saldırıya uğradığını söylemeliydi her şeyden önce. Kendileri aynı zamanda hem TBMM Dijital Mecralar Komisyonu hem TBMM Kadın Erkek Fırsat Eşitliği Komisyonu üyesi. Keyif için değil, bu komisyonlardaki görevleri gereği Monaco Yat Kulüp’te inceleme ve araştırmada bulunduğunu kaydedebilirlerdi. Özellikle, Kadın Erkek Fırsat Eşitliği kapsamında ıstakozun sadece erkekler ve sadece bir zümre tarafından yenmediğini göstermek üzere menüyü paylaştığını belirtebilir, Salıcı beyi halkı kin ve nefrete tahrik etmekten dava edebilir, ucuz popülizmden dolayı kınayabilirlerdi.

Kendisi de meseleyi sınıfa bağlayıp, "sadece Kemalist, laikçi erkek beyaz Türkler, memleketin kaymağını yemeye alışmış eski Türkiye elitleri mi ıstakoz yiyecek" diye sorabilirdi sayın vekil.

Hele hanımefendiyi partiden kovmaya kalkan Mücahit Birinci beye ne buyurulur? Gerçekten cinsiyet ayrımcılığı söz konusu burada. Mücahit Bey fiyatı 330 İngiliz Sterlini (bugünkü resmi kurla 13 bin 300 küsur TL) Louis Vuitton marka boyun atkısına laf edildiğinde ne yapmıştı, hatırlayınız lütfen. Şebnem Hanım, Mücahit Bey’in şu cümlelerini alıp, “atkı” yerine ıstakoz sözünü koyarak kendisine yönelen saldırıları püskürtebilir rahatlıkla:

"Hay atkı kadar kafanıza taş düşsün. Başka işiniz mi yok yahu, Tiktok videoları, İnstagram paylaşımları... Fondaş bir kısım sözde gazeteci de bunlara uymuş. Neredeyse atkı sempozyumu düzenleyecekler. Yahu bırakın magazini, bir iki kitap okuyun, tarih okuyun, kendinize fayda...

Siyasetçiyi atkı üzerinden vurmak... Çok naif.."

Evet, “Hay kafanıza ıstakoz kadar taş düşsün” diye başlayıp, “siyasetçiyi ıstakoz üzerinden vurmak… Çok naif” diyeceksiniz. Istakoz sempozyumu cidden düzenlenebilir. Karşı hamle, neden olmasın.

 DÜNYA NİMETLERİ

Ayrıca şu tweet, “biz kimiz de ıstakoz yiyebiliyoruz di mi” ifadesiyle mutlaka kullanılmalı (dimi değil, mi ayrı Mücahit Bey).

Birinci Bey işi gayet ustalıkla sınıf meselesine bağlıyor, görüyorsunuz. Öte yandan “Dünyanın meşru nimetleri” vurgusu hasseten kıymetli ve önemli. Efendim, André Gide nam Fransız muharrir ilk kitabını yayınlıyor 1897’de: Dünya Nimetleri. Bakınız, adam hangi sözleri almış kitabının başına: “Herhangi bir meyveden bir rızık rızıklandıkça onlar ‘Ha (işte) bu bizim önceden (dünyada iken) rızıklandığımız şey’ diyecekler.”

Dikkat buyurunuz, elin Fransız’ı Bakara Suresi’nden alıntıyla başlıyor kitabına. Dünyanın meşru nimetleri herkesin hakkı. Bu dünyada herkes rızkını yer, değil mi? Sayın Vekilimiz rızkına düşen ıstakozu yerken “şükür” niyetine bunu bizlerle paylaşmışsa, günaha mı girmiş, suç mu işlemiş? Gündem değiştirmeye kalkanların oyununa gelmeyelim lütfen.

Nitekim ben bu yazıyı tamamladıktan sonra kendileri gerekli açıklamayı yaptılar.