Bozalan köyü muhtarı: Yangından sonra biz bize kaldık

Milas'taki yangından en çok zarar gören köylerden olan Bozalan'da, 2 bin 500 dönüm zeytinlik arazi yandı. Zeytincilikle geçimini sağlayan köylüler, asıl şimdi desteğe ihtiyaç olduğunu söyledi.

Bozalan köyünün etrafındaki ormanların çoğu yandı.
Google Haberlere Abone ol

MUĞLA - Geçtiğimiz yıl Milas'ı da tahrip eden yangından en çok etkilenen köylerden biri Bozalan köyü oldu. Türkevleri'ne 11 kilometre uzaklıkta olan Bozalan köyü, bölgenin en eski yörük köylerinden biri. 437 kişilik nüfusu bulunan ve 38 haneden oluşan Bozalan'ın nüfusu, yaz aylarında 5 bine çıkıyor. Dar ve virajlı yollar ile zorlukla ulaşımın sağlandığı Bozalan köyünün dört bir yanı dağlarla çevrili. Bozalan'a en yakın sağlık birimi ve benzin istasyonu yaklaşık 50 kilometre uzaklıkta.

Bir yıl önce ağaçlarla kaplı olan dağlar ise şu anda kül renginde. Denizden uzak olması nedeniyle turizmle çok fazla ilgili olmayan köy halkı, aslen hayvancılık ve zeytincilikle geçimini sağlıyor. Yangın öncesi yoğun olarak zeytincilik yapılan köyde, 2 bin 500 dönüm zeytinlik arazi yandı. Bir süre elindekilerle yetinen köylüler, artık durumun nasıl olacağını ve ne yapacaklarını bilmiyor.

Köylüler yetkililer tarafından unutulduklarını düşünüyor. Muhtar Dursun Kayhan, “Bakan geldi. Eksik listesi yazdılar, çizdiler gittiler. Allah razı olsun. Varıncaya kadar herhalde unuttular. Kılıçdaroğlu, Akşener, Davutoğlu hepsi geldi. Yangından sonra gelen gidenin haddi hesabı yoktu. Bir sene sonra biz bize kaldık” dedi.

Bozalan köyü muhtarı Dursun Kayhan

'YANGINDAN SONRA YAPABİLDİĞİMİZ YAĞ 1 TONA DÜŞTÜ'

Köyde zeytincilik yapan Birol Sağlam, yangında 40 dönüme yakın zeytinliğini kaybetti. Yangın sonrası ekonomik krizle birlikte maddi durumlarının daha da kötüye gittiğini şöyle anlattı: “4-4,5 ton yağ yapıyorduk. Yangının etkisiyle yapabildiğimiz yağ bir tona düştü. Arazilerimin dörtte üçü, yaklaşık 40 dönüm arazim yandı. Emekli maaşımla geçinmeye çalışıyorum. Birkaç tane hayvanım kaldı elimde. Bunlarla idare etmeye, yaşamaya çalışıyoruz. Hayvan için de saman Trakya'dan geliyor. Bizde tarım yok. Yem de Bursa'dan, Denizli'den geliyor. Devlet üç kez destek verdi. Zeytinciliğe devam edeceğiz çünkü başka alternatifimiz yok. Beş yıl sonra yeni gelenlerin aşılama vakti gelir. Aşılandıktan üç yıl sonra ancak meyve vermeye başlar. Ortalama 10 yıl diyebiliriz. Ben 62 yaşındayım. Ya görürüm ya görmem, bilmiyorum.”

Birol Sağlam, geçimini zeytincilikle sağlıyordu. 

'YANGIN ÖNCESİ EKONOMİK DURUM İLE YANGIN SONRASI DURUM ARASINDA YÜZDE 80'LİK FARK VAR'

Bozalan Muhtarı Kayhan da yangının ardından köylülerin yeni yeni kendine gelmeye başladığını söyledi. Devletin asıl bu süreçte köylüye destek vermesi gerektiğinin altını çizen Kayhan, “Yangından sonra vatandaş ancak kendine geldi. Ekonomik kriz zaten belli. Ellerinde biraz kalan zeytinyağı ile bu yıl idare etti. Önemli olan bu seneden sonra nasıl olacağı… Paraya ihtiyacı olduğu zaman insanlar ellerindekinden biraz satıp ihtiyacını görüyordu. Şimdi bu bitti. Devlet üç kez yardım yaptı. Dönüme 800 TL verdiler. Daha sonra 400'e daha sonra da 200'e düşürdüler. Yanan zeytinler, asırlık zeytinlerdi. Vatandaşın bir senede toplayacağı yağ parası bile etmiyor. Zeytin fidanları dağıttılar. Bu fidanları diksen bile nerden baksan 15-20 sene sonra kendine gelir. Ondan önce herhangi bir verim alma şansın yok. İnsanların durumu asıl bu vakitten sonra daha vahim olacak” diye konuştu.

‘DEVLETİN ASIL ŞİMDİ YARDIM ETMESİ GEREKİYOR’

Diğer bölgelerin aksine Bozalan'da arazi satışında artış olmadığını belirten Kayhan, “Bizde keyfi arazi satma gibi bir durum yok. İhtiyacı olan arazisini satar. Yangından önce de bu aynıydı. Yangından sonra da aynı. İhtiyacına göre satıyor” dedi. Köylünün ekonomik durumunun yangın öncesi ile yangın sonrası arasında yüzde 80 oranında fark olduğunu dile getiren Kayhan, “Bu yıl eldeki meyvelerin geliri artık tükendi. İdare ettik. Devletin adıl şimdi, bundan sonraki senelerde yardım vermesi gerekiyor” diye konuştu.

'BU KÖYÜ 25 GENÇ KURTARDI'

Yangın gününü anlatan Kayhan, köyün hayatta kalmasını müdahale eden kurumlara değil, 25 gence borçlu olduğunu dile getirdi. Kayhan, şöyle devam etti: “Her yerde aynı durum var. Yangın günü arazöz geldi. ‘Su sıkın’ diyoruz. ‘Emir gelmeden sıkamayız’ diyorlar. Beydere’de yangın çıkan yere gittik. Orman binasının yanından yangın geçmiş. Gövde gösterisi yapıp gittiler. Herkesi evinden çıkarmak istediler, yansın diye. Çok yangınlar gördük. Hep köylüyle birlikte söndürdük. Köylünün tahliye edildiğini görmedik. Bu köyü 25 genç kurtardı. Terk etmediler, çalıştılar, söndürdüler. Nerede ateş kabarıyor, gençler gidip söndürdüler. Yangın buraya kadar geldiğinde orman müdürlerini aradık, milletvekillerini aradık. ‘Hiç olmazsa bir helikopter gönderin’ dedik. ‘Tamam ilgileniyoruz’ dediler. Ertesi gün saat 10'a kadar yangın öyle durdu. Rüzgâr yükselince alevler beş dakika içerisinde dağıldı. 6-7 büyükbaş hayvan yandı.”

‘BÜYÜK BİR HEYELAN YENİ BİR FELAKETE SEBEP OLUR BURADA’

Yangından sonra heyelan tehlikesinin açığa çıktığını ancak kurumlar tarafından yeterince önlem alınmadığını vurgulayan Kayhan, “Heyelan olacak diye DSİ'ye dilekçe verdim. ‘Tamam’ dediler. Sonra bir yazı geldi. Çevre köylerdeki muhtarlara da aynı yazı gitmiş. Ellerinde yeteri kadar makine olmadığını söylüyorlar. Henüz tam anlamıyla bir heyelan ile karşılaşmadık. Ancak büyük bir heyelan yeni bir felakete sebep olur burada” diye konuştu. Yangından zarar gören köylüye yeterince destek verilmediğini ifade eden Kayhan, “Kayınbiraderimin evi yandı. İçerisindeki eşya 250 bin TL değerindeydi. TOKİ yaparsa hiçbir yere sorgu sual yok. Şahıs evini yapacaksa eğer belediye başta olmak üzere birçok işlemi ve ödemesi var. Yaparken izin alınmasını istiyorlar. 35 bin TL para ödediler” dedi.

‘KÖYLÜNÜN KÖYLÜDEN BAŞKA DOSTU YOK '

Yangın sonrası kendilerini ziyaret eden yetkililerden bugün bir talepleri olup olmadığını sorduğumuz Kayhan, son olarak şunları söyledi: “Kime ne diyelim? Siyasiler öyle bir duruma gelmiş ki, birine bir şey desen diğeri kullanıyor. Diğerine desen, öbürü ona karşı kullanıyor. Peki ya biz? Siyaset bize uzak olsun. Bu saatten sonra A partisi, B partisi bize lazım değil. Kendimiz zaten bitmişiz. Köylüler için siyaset olsa ne, olmasa ne... Yangından sonra her şey geliyordu. Sonra gidiş o gidiş, kimse kalmadı. Bizim partiyle falan işimiz yok. Gerçekleri söylüyoruz. Bakan geldi. Eksik listesi yazdılar, çizdiler gittiler. Allah razı olsun. Varıncaya kadar herhalde unuttular. Kılıçdaroğlu, Akşener, Davutoğlu hepsi geldi. ‘Geçmiş olsun’ deyip gittiler. Yangından sonra gelen gidenin haddi hesabı yoktu. Bir sene sonra biz bize kaldık. Bizim şu anda her şeye ihtiyacımız var. Ama köylünün köylüden başka dostu yok.”