Muğla’daki yangında zeytinliği yanan Barbaros: Sıfırı çektik

Geçtiğimiz yıl Muğla’daki yangınlarda zeytinliklerini kaybeden Hasan Barbaros, “Pandemide sıfırı çektik. Geçen sene tam iş yapacağımız zaman yangın nedeniyle tahliye ettiler, gene sıfırı çektik” dedi.

Türkevleri köyünün etrafındaki ağaçlar, geçen seneki yangın sonrası toparlanmaya çalışıyor.
Google Haberlere Abone ol

MUĞLA - Geçtiğimiz yıl temmuz sonunda başlayıp 15 gün süren yangınlar nedeniyle hektarlarca alan kül oldu. Özellikle Muğla'da zeytincilikle geçimini sağlayan köylüler, zeytin ağaçlarının yanmasıyla ekonomik sıkıntı yaşamaya başladı.

Bu köylülerden biri de Türkevleri’nde yaşayan 62 yaşındaki Hasan Barbaros. Yangında zeytinliklerini kaybeden Barbaros, elinde kalan küçük bir araziyi kamp alanına çevirmiş. Burayı işleterek hayatta kalmaya çalışan Barbaros, son iki yılda yaşadıklarını “sıfırı çektik” ifadesiyle özetledi.

Hasan Barbaros, zeytin ağaçları yandıktan sonra geçimini sağlayabilmek için küçük bir sahili olan kamp alanı işletmeye başladı. 

‘KEÇİLERİMİ, TAVUKLARIMI NASIL BIRAKAYIM?’

Bölgede yaşayan birçok kişi gibi yangın travmasını hala atlatamadıklarını belirten Barbaros, yangının köye ulaştığı günü şöyle anlattı: “Yangın, bir gün önce sönmüştü aslında. Müdahale olmadı. Ertesi gün bir rüzgâr çıktı, yeniden harladı. Her yer göz göre göre yandı. Geldiğimizde tavuklarımızı keçilerimizi toplamışlardı. Tavukları bidonların içerisine doldurmuşlar. ‘Herkes gidecek’ dediler. Nereye gidelim? Saklandım ama gördüler beni. Keçilerimi, tavuklarımı nasıl bırakayım, yansınlar mı? ‘Yangın gelirse denize atlarım’ dedim. Denizin de yanacak hali yok ya... Alevler evlerin boyunu aştı. Durmanın imkânı yok. Mecburen çıktık. 15 gün devam etti. Önüne ne kattıysa yaktı geçti. En son santralin içinden Milas yoluna geçti. O arada rüzgâr durdu da kesildi. Yoksa Muğla'yı bulurdu bu yangın.”

Türkevleri'nde yanmayan birkaç tane zeytin ağacı kalmış. 

'ŞOKTAN HALA ÇIKAMADIK'

Yangınla başlayan travmanın kışın gelen sel ile devam ettiğini anlatan Barbaros, “Kışın da aşırı yağış olunca sel oldu. Telleri, çiti hepsini aldı gitti. Keçilerimiz vardı. Hepsi köprünün altında, suyun içinde kaldı. Yukarı almaya çalıştık. Samanlar, yemler ıslandı gitti. Hiçbir şey kalmadı. Yangının üstüne bir de sel eklendi anlayacağınız. Derenin içini de açmadılar. Sel olduktan sonra çalışma yaptılar. Kış aylarının başında yapsalardı ya… Neler çektik neler… Yazın yangın, kışın sel. Şoktan hala çıkamadık” ifadelerini kullandı.

‘ESKİDEN KÖYDE YAŞAMAK KOLAYDI’

Birçok insanın zararına karşılık yetkililerden bir yardım gelmediğini sözlerine ekleyen Barbaros, “Zeytinlerimizin hepsi gitti. Zarar ettik, hiçbir fayda görmedik. Diğer köylere dünya yardım geldi. Buraya bir şey gelmedi. Burası turistik bölge olduğu için 'ihtiyaç yok' demişler. Lafa bak... Gelir yok. Ben sadece emekliyim. Eskiden köyde yaşamak kolaydı. Şimdi şehirle bir farkı yok. Ha şehir ha burası. Zeytincilik yapıyorduk. Çok büyük bir yerimiz yoktu ama bize yetiyordu. Bir tona yakın zeytinyağı çıkıyordu. Ekip biçiyorduk. Dev ağaçlardı. Belki 80 yıllık ağaçlar. Bir ağaçtan 50 kilo yağ çıkıyordu.  Zeytin, yağlı bir ağaçtır. Hepsi kökten yandı. Bir tanesi bile kalmadı” diye konuştu.

‘ÖNCE PANDEMİ, SONRA YANGIN ŞİMDİ DE EKONOMİK KRİZ VURDU’

Bu yıl da ekonomik kriz nedeniyle iş yapamadıklarını vurgulayan Barbaros, “Pandemide sıfırı çektik zaten. Geçen sene tam iş yapacağımız zaman yangın nedeniyle tahliye ettiler, gene sıfırı çektik. Bu yıl da benzin, mazot nedeyse 30 liraya çıktı. Birçok insan gelemedi buralara. Yine iş yapamadık” dedi.

“Umut kesildi. Yanan yandı, kalan kaldı. İnsanlar hayatına devam etmeye çalışıyor” diyen Barbaros, kiminin yeni zeytin diktiğini, kiminin de yangın sonrası dipten gelen zeytini aşılamaya çalıştığını söyledi. Yeniden dikilse de aşılansa da hemen ürün almanın mümkün olmadığını belirten Barbaros, ağacın meyve vermesi için en az 7 yıl geçmesi gerektiğini ifade etti. “Oturup akşama kadar ağlasan da giden geri gelmiyor” diyen Barbaros, son olarak şunları kaydetti: “Pahalılıkla mücadele ediyor millet. Bugün herkes borçlu. Eskiden küçük para ile çok şey yapılıyordu. Şimdi o dönem yaptıklarını yapman imkânsız. Sosyal yaşamımız zaten kalmadı. Muğla'yı yabancı biri bizden iyi tanıyor. Çünkü gidemiyoruz. Yerimizden hareket edemiyoruz. İmkânımız yok. Bu memleket bitti. Sesini çıkaranın başına bin bir türlü iş geliyor. Bir gün o tüfek geri tepecek ama... Adalet herkese lazım olacak.”