YAZARLAR

Beşiktaş zirveyi sevdi

Beşiktaş tutkuyla oynuyor. Bu tutku Beşiktaş oyununun neredeyse belirleyici dinamiği. Arzulayan oyuncular, mental olarak da diri kalıyor. Josef De Souza inanılmaz bir efor ve akılla oynuyor. Onun hem savunmaya hem de hücuma sağladığı enerji, Beşiktaş omurgasını dik tutmaya yetiyor. Anlaşılan Beşiktaş zirveyi çok sevdi ve kolayca bırakması da beklenemez.

Kocaman, top Beşiktaş’a geçtiğinde birinci bölgede dörder kişilik arka arkaya kademe iki savunma bloğu oluşturdu. Tavır hem Beşiktaş’a oynayacak alan bırakmadı hem de oyunun hızını düşürerek, Adem Ljajic için "karınca ezmez" kaplumbağa temposu maçın tek notalı müziğine dönüştü. Adem Ljajic sol kanadı o kadar hantal bir koridora dönüştürdü ki, Kocaman ona ne kadar teşekkür etse azdır. Sergen Yalçın hangi taktik talepleri karşılamak için Adem’i saha sürer, bunu ben bilmiyorum. Ama maçın akışında Adem’in üstlendiği rol sadece el freni olunca, Sergen Yalçın’ın ona bu görevi özel olarak verdiğine inanmak çok güç. 

Larin'in attığı mutlu gole kadar olan uyuşukluktan sadece Adem Ljajic'i sorumlu tuttuğum sanılmasın. Aslında bu kör noktanın sorumlusu, Adem’den daha çok Sergen Yalçın’dı. Kocaman’ın savunma stratejisi zaten Beşiktaş’ın kolayca rakip ceza sahası çeperine inmesine izin veriyordu. Kocaman bu stratejiyle Beşiktaş’ın, tam o noktada ince işler yapmak yerine, daha çok orta keseceğini öngörmüştü anlaşılan. Nitekim olanlar tam da Kocaman’ın öngörülerini doğruladı. 

Aykut Kocaman’ın iyi bir analist olduğunu biliyorum. Yıllar önce kendisiyle yaptığım bir sohbette, zekasının bu yanına tanık olmuştum. Kocaman, Beşiktaş hücumunun örgüsüz olduğunu biliyordu. Özellikle akışkan bir oyunda, Beşiktaş ikinci bölgeden üçüncü bölgeye geçişte boş alan bulamamışsa, gol atması çok zor bir soruna dönüşüyor. Alanları kapatan her takım, Beşiktaş’ı iyi bilmediği bir oyuna mahkûm eder. 

Bu mahkumiyetin sorumlusu da Sergen Yalçın’dır. Çünkü Sergen Yalçın, set oyununun kanat versiyonları için, deyim uygunsa hiç çalışma yapmıyor. Top kanada gelince ya orta kesiliyor ya da kanattan göbeğe dönülerek yeni bir oyun için hazırlık yapılıyor. 

Kanat oyunlarının gerektirdiği geometrik paslaşmalar, Beşiktaş ve Sergen Yalçın’ın oyun pratiğinde yok. Kanada taşınan topların bir yatay iki dikey döngüsü, Beşiktaş kanat versiyonlarında maalesef yer almıyor. 

Sergen Yalçın hücum girişimlerini biraz çeşitlese Beşiktaş bu avantajlı konumunu şampiyonlukla taçlandırır. 

Beşiktaş tutkuyla oynuyor. Bu tutku Beşiktaş oyununun neredeyse belirleyici dinamiği. Arzulayan oyuncular, mental olarak da diri kalıyor. Josef De Souza inanılmaz bir efor ve akılla oynuyor. Onun hem savunmaya hem de hücuma sağladığı enerji, Beşiktaş omurgasını dik tutmaya yetiyor. Anlaşılan Beşiktaş zirveyi çok sevdi ve kolayca bırakması da beklenemez.

 
 
 
 

Ali Fikri Işık Kimdir?

Ali Fikri Işık, 1958 yılında Mardin’in Savur ilçesine bağlı Xeramemo köyünde doğmuştur. İlk ve ortaokulu Batman’da, liseyi ise Silvan’da okumuştur. 1978 yılında Batman'da “Sesleniş” Gazetesiyle yazın hayatına başlamış. 1985 yılında yazarlar kooperatifi olan Yazko’nun dergisi “Yazko Somut”ta, 1994 yılında “Zone News” gazetesinde, 1995 yılında haftalık dergi “Roj”da, 2010 yılında Taraf gazetesinde, 2016 yılında “BasNews ve Kurdistan24 Türkçe'de yazmıştır. Amedspor Kaos ve Direniş Amedspor kitaplarının yazarıdır.