Fehim Taştekin

ftastekin@gazeteduvar.com.tr
TÜM YAZILARI
Erdoğan’ın ‘Hamas muhabbeti’ neye hizmet ediyor? Hamas’la temaslar ABD’nin bilgisi dahilinde. Ziyaret gündeminde Gazze’nin olması da kaçınılmaz. İptale gerekçe Hamas’ın ağırlanması değil muhtemelen bu ağırlamadan arzulanan sonucun çıkmaması. Türkiye’ye biçilen rol belli: Hamas’ı dönüştürmesi ve silahlara veda etmesi. Bunun için ev sahipliği işe yarayacaksa elbette yeşil ışık yakabilirler.
Bir nankör, bir dilbaz ve Türk-Amerikan didişmesi Evet iki lider arasında özel bir durum var ama seçim sathi mailinde Yahudi lobisine bel bağlayan ve İsrail’e desteğini ‘sonsuz ve sarsılmaz’ olarak kodlayan Biden, Erdoğan’ı ağırlamanın getirisine-götürüsüne bakıyor olabilir. Ya da bu ziyaretin sonuçlarını maksimize edecek şekilde gündemi yoğurmak istiyor olabilir. İşin o tarafı şimdilik bize karanlık. Fakat bu durum aradaki kara kedinin ne kadar kara olduğunu tartışmaya mâni değil. Bağdat’ın çözümü: PKK’ye siyasi mültecilik! Iraklılar PKK ile ilişkileri birdenbire ‘düşmanlık’ ilişkisine dönüştürmek istemez. "Türkiye’nin kendi Kürt sorununu çözdüğünde PKK’nin de halledileceğini" düşünüyorlar. Erdoğan’ın ise büyük bir savaş için hem askeri hem psikolojik hazırlık yaptığı ayan beyan ortada. Sonrasında dümeni farklı bir yere kırıp kıramayacağı ise milyon dolarlık bir soru.
Duvara tosladıktan 12 yıl sonra: Bağdat mönüsünde ne var? Amerikalılar hesabına komşulara müdahale düşkünü Adnan Menderes’ten Turgut Özal’a, oradan Erdoğan’a tevarüs eden Musul ve Kerkük’ü çevirme ukdesinin ölmediğini Iraklılar da görüyor. Türkiye’nin girdiği yerden çıkmayacağını düşünenler de az değil. Ürdün tehlikede mi, Kral neden asabi? Amman’ın Gazze’de olup bitene tepkisinin çıkış noktası; “Aman ha Ürdün’e bir şey sıçramasın.” Filistin sorununun tarihsel parçası olup da İsrail’i incitecek bir pozisyonda olamayınca yansıtma stratejisi devreye giriyor. Eski Enformasyon Bakanı Sami el Maayta "Ürdün'ün Pers projesi ile Siyonist proje arasındaki nüfuz mücadelesiyle hiçbir ilgisi yok" diyor. Bu söylemde Filistin yok. Nüfusunun çoğunluğu Filistinli olup da Filistin sorunundan kaçabilmek mümkün mü? Tiyatro diyenler bu yazıyı okumasın! İran’ın saldırı koreografisini silahların yüzde kaçı hedefe ulaştı sorusuyla ölçmek ya da bunu bir farsa benzetmek yanıltıcı olabilir. Hizbullah’ın da altı aydır basit bir çatışma stratejisi gütmediğini, aynı zamanda Demir Kubbe’yi çözmeye yönelik atışlar yaptığını hatırlatalım. Teslim etmek gerekir ki rejimin kendi insanında yarattığı alerji bir kenara İranlılar uzun vadeli güç mücadelesinde ustalar. Lübnan’ı yakmanın el kitabı ve cehennem yolcuları Eğer İsrail yıkıcı bir savaş başlatırsa Hizbullah’ın geleceğini tayin eden sonuçlara neden olabilir. 2006’da İsrail’in hezimeti Hizbullah’ı güçlü bir siyasi aktöre dönüştürdü. Aksi bir sonuç hikâyeyi başka yönde yazdırır. Hizbullah 8 Ekim'den bu yana çatışmayı iyi kalibre etse de İsrail’in Gazze’den sonra Lübnan’a yönelme ihtimali herkesi korkutuyor... Zengezur olmadı, Aras verelim! Aras koridoru, Zengezur’un önündeki engelleri kaldırmaya yönelik bir dürtme hamlesi ya da nihai barış anlaşması kapsamındaki sınır pazarlıklarında al-ver dengesini bozacak bir kart olabilir... İran’a saldırı savaş nedeni ve fakat… Saldırı İran’ı çetin bir denklemin içine çekiyor. İsrail’e misliyle yanıt vermek İran’ı Netanyahu’nun oyununa çekebilir. Netanyahu kendisini kurtaracak cehennemler arıyor. Saldırı Biden yönetiminin İsrail’e bağlılık taahhüdünü sürdürürken çatışmanın bölgesel bir savaşa dönüşmesini önleme siyasetini çıkmaza sürüklüyor. Terör koridoru: Türkiye Serbest 'T' Bölgesi Maalesef AKP izlediği siyasetle Türkiye’yi bölgenin en kolay girilen, barınılan ve saklanılan ülkesi haline getirdi. Kafkasya, Orta Asya ve Avrupa’dan Suriye’ye akan cihat yolları Türkiye’yi militan ve para transferi, barınma ve saklanma, faklı coğrafyalara sıçrama ve geri çekilme platformuna dönüştürdü. Türkiye artık militan devşirmek için bölgenin en büyük havuzu. Moskova ateşi kimleri yakacak? Putin, Ukrayna’da şiddetini artırmak, asker göndermeyi kafasına koymuş Fransa’ya “aklını başına topla” demek, Taurus füzelerini verip vermemeyi tartışan Almanya’nın kulağını çekmek, Polonya’ya parmak sallamak ve ABD’yi köşeye sıkıştırmak için bu saldırıyı tanrının lütfuna dönüştürebilir. Ayrıca Suriye’de cihatçılarla yarım kalmış işi tamamlamak için daha fazla güç kullanabilir. Türkiye ile varılan ‘gerilimi düşürme’ mutabakatında delikler açabilir... İsyanın 13’üncü yılı, Kalın’ın yolunu kesenler ve öfkenin üç adresi Sınırların ötesini dizayn operasyonlarında yaşadıkları hezimetleri, yol açtıkları kötülükleri, tamir edilemez yıkımları ve bunların Türkiye içine yansımalarını tartıştırmamak için de bütün meseleyi “terörle mücadele” zeminine oturtuverdiler. Bütün bir pislik “terör koridoru”nun altına süpürülüyor. Mesele artık “ulusal güvenlik” ve oradan çıkış yok! Kanlı patinaj için ortak aranıyor Türkiye’nin askeri operasyonlarını egemenlik ve toprak bütünlüğünün ihlali olarak gören Bağdat’ın işbirliğinden yana müzakereye girmesi birkaç faktörle açıklanabilir. Her şeyden önce Erdoğan’ın elinde hem bel bükücü hem de ayartıcı bazı kartlar var. Bir kere terörle mücadele ile ticari-iktisadi dosyaları aynı pakete koyuyor. Havuçlar ve sopalar aynı sepette... İran Suriye'de pusuya mı yattı? Gazze’de ateşkes sağlanır da bu sefer Lübnan cephesi kızışırsa Suriye’de taşlar yerinden zıplayabilir. Lübnan-İsrail sınırlarındaki mevcut gerilim savaşsız atlatılsa bile Suriye’de pusuya yatmış oyuncular kart çekmeye yeniden başlar. Soykırımcı Joe, yardımsever Joe ve küstah nüans Biden İsrail’in açlıkla yok etme, acı çektirme, göçürtme siyasetine başka bir istikamet vermeye çalışıyor. Soykırımdan üzerine sıçrayan kanı yıkamaya çalışıyor. İnsani misyon görüntüsüyle Amerika'da artan eleştirilerden kurtulmayı bekliyor. Fakat İsrail’in insani yardım için sınırları açması ve Mısır sınırında Refah’tan gelenleri engellemekten vazgeçmesi için yeterince baskı yapmıyor. Besledikleri canavar kendi çıkarlarına da zarar veriyor ama ‘dur’ komutuna elleri varmıyor. Kalın ile Fidan’ın Washington seferi ve sıcak yaz senaryoları Filistin davasında hamaset deryası Erdoğan İsrail’in silahına demir, sanayisine elektrik, araçlarına yakıt, halkına gıda ve tekstil, ordusuna bilumum teçhizat temin etmeyi sürdürerek Amerikan ortaklığına bağlılığını gösterdi. Şimdi karşılık bekliyor. İran’ın yenilgisi! İran'da seçimlere katılım yüzde 41 olarak gerçekleşti. Bu 45 yılın en düşük seviyesi. Ülke genelinde sandığa ilginin düşük çıkmasının yanı sıra başkent Tahran’da katılımın yüzde 24’te kalması rejimi kendi belirlediği meşruiyet eşiğinin altına düşürüyor... Düşük katılım kendileri için kontrolün devamlılığını sağlıyor ama rejimin meşruiyetini de zayıflatıyor. Aaron’un alevleri, Biden’ın dondurması, Ölüm Şeridi! ABD, İsrail’i güvende tutmaya çalışırken kendi ortaklık düzenindeki çatlaklar daha fazla büyümesin diye ahtapot gibi her noktaya bir kol atıyor. Aaron’un sarsıcı mesajını karartabilirler; Araplara ‘cepte’ muamelesi yapabilirler; yeni rotalarla İsrail’i rahatlatabilirler. Bütün bunlar yarını Amerikan düzeni ve onun "karadaki uçak gemisi” için güvenli kılmıyor. Kürdistan’a müdahale Irak Federal Mahkemesi’nin azınlıklara tanınan kota sistemini iptal etmesi ve maaşların merkezin kontrolündeki bankalardan ödenmesine karar vermesi Kürdistan’ın statüsünün altını oyuyor. Fakat sorumluluk sadece Bağdat’a ait değil. Madara olan kibir: Hegemonyaya yeni bir hikâye lazım Husileri İran’ın yardımıyla denizde kargaşa çıkaran yalın ayaklılar olarak aşağıladılar fakat Yemenliler dünyanın geri kalanının gözüne boğun eğmeyen halk olarak girdi... Husiler yaşananları "hegemonyayı kırma ve kibirli güçleri yola getirme savaşı" olarak tanımlıyor. Bu bakış açısı motivasyonun da kaynağı. Sahi şimdi Putin derinden bir ohhh mu çekti? Navalnıy’ın siyaseten yok edilmesi merkezi bir karar olabilir. Fakat halihazırda Navalnıy’ın dış bağlantıları, çalışma tarzı ve tutarsızlıkları Putin’in “vatanseverlik savaşı veren lider” imgesi için muhteşem malzemeler sunuyordu... Navalnıy’ın deli cesareti şüphe götürmese de Putin’i korkutacak bir rakip olduğu iddiası Batı kampının üfleyip durduğu bir balondu. Firavun’a, en kalbi duygularımla! Erdoğan 'U’ dönüşleriyle ancak mümkün olabilen Kahire ziyaretinden neyi hedefliyor? Elbette ‘Rabia’ sömürüsünün getirdiği dağınıklığı toparlamayı, 12 yıllık kayıpları telafi etmeyi. Hafıza yoksunu olmak Erdoğan’ın hatalarını örtmeye yarayabilir ama geçmişi tamamen unutmak Sisi’nin işine gelen bir durum değil. Refah: Soykırımın final sahnesi! Netanyahu çok iyi biliyor ki alnına yapışan ‘soykırımcı’ damgasından başka elde ettiği hiçbir şey olmayacak. Filistinlilerin yitirdikleri, onun kariyerine ‘zafer’ olarak girmeyecek. “Soykırımcı” lekesi alın derisinin derinliklerine işlenecek. İran ve Türkiye arasında Kerkük savaşı: Ağamızın gönlü bir vali ister… İddia o ki Ankara, KYB’nin valilik makamına ulaşmasını sabote etmeye çalışıyor. Ankara’nın oyun kurmadaki çatışmacı ya da dayatmacı tarzına karşın İran daha sofistike gidiyor. Edindiğim bilgilere göre, İran’ın Kerkük’teki kördüğüm için önerdiği çıkış valiliğin KYB’ye, meclis başkanlığının Araplara ve vali yardımcılığının Türkmenlere verilmesini içeriyor. Soykırım Koalisyonu, uyurgezer savaş ve İran’la hesaplaşma Bölgede Amerikan güçlerinin dahil olduğu büyük bir savaş patlak verirse İsrail, Gazze’yi aradan çıkartıp Lübnan’a yüklenecek. Kafasında bu var. Büyük yangın karşısında Gazze’deki suçlar teferruata dönüşecek. Burada en büyük tuzak kışkırtılan İran-Amerikan savaşı. Hezimetin muhafazakâr tonu Özerk dış politika iddiasıyla geliştirdikleri ne kadar argüman ya da hamle varsa sonuçları “U” dönüşleri yapmak oldu. Bir kez daha Amerikan hegemonyasının kendileri için uygun gördüğü yere ilişiyorlar. Zemin zift gibi: Ortaya karışık bölge denklemi Yerel seçimlere giderken Kürtlerle yeni açılım senaryoları gündemi tekrar işgal etse de halihazırda dümeni savaştan yana kırmış olan Erdoğan’ın başka bir istikamet tutturması hayli şaşırtıcı olur. Eğer ABD’den aradığı anlayışı bulur İran’la da ortak bir koordinatta buluşursa tüm güney sınırlarında kafaya koyduğu güvenli koridor planında ısrar edebilir. İran’ın ‘stratejik sabrı’ cendereye giriyor Kayıplardaki artış İran’ın fazla iz bıraktığını, İsrail’in de iyi iz sürdüğünü gösteriyor. Bir tarafın kararlılığına zafiyet, diğer tarafın kararlılığına gözü dönmüşlük eşlik ediyor. İran ısrarla önceliğinin Direniş Ekseni’ni güçlendirmek olduğunu söylerken İsrail de bölgedeki Amerikan varlığına güvenerek bu ekseni felç edecek atışlar yapıyor. Savaşın bölgeselleşmesi İsrail’in umurunda değil. Temel strateji çatışmayı sınırlardan uzak tutmak ama İran verdiği kayıplarla bu eşiğe sürükleniyor. ‘Stratejik Sabır’dan sabırsız misilleme: İran, Kürdistan’ı niye vurdu? Sanki “Tamam İsrail, İranlılara saldırdı; İran da İsrail’i vurmuş gibi yaptı, artık gerilimi geride bırakabiliriz” der gibiler. Nasıl olsa iki taraf da kendi pozisyonunu “Ne yaparsak yapalım bölgesel savaşa yol açmayalım” parolasına endekslemiş durumda. Tabii herkes ateşten bir girdabın etrafında dans ediyor; bütün bunların tekrarlanmayacağının ya da işlerin kontrolden çıkmayacağının garantisi yok. Soykırım sanığı: İsrail 100 günde neyi kaybetti? Ana akım medyadaki müthiş karartma ve alınan önlemlere rağmen dünya kamuoyunda “Hamas’la savaşıyoruz” iddiasının alıcıları tükeniyor. ABD’de genç nüfus siyaset mafyasının sattığı hikâyeden uzaklaşıyor. İsrail’in sivil ve askeri kabineleri içinde kazan kaynıyor. Netanyahu ile Savunma Bakanı Yoav Gallant’ın birbirini azı dişiyle ısırmadığı toplantı yok. Soykırım davasının seyri İsrail yönetiminin ayarlarını daha da bozabilir.