YAZARLAR

Sahi şimdi Putin derinden bir ohhh mu çekti?

Navalnıy’ın siyaseten yok edilmesi merkezi bir karar olabilir. Fakat halihazırda Navalnıy’ın dış bağlantıları, çalışma tarzı ve tutarsızlıkları Putin’in “vatanseverlik savaşı veren lider” imgesi için muhteşem malzemeler sunuyordu... Navalnıy’ın deli cesareti şüphe götürmese de Putin’i korkutacak bir rakip olduğu iddiası Batı kampının üfleyip durduğu bir balondu.

Rus muhalif Aleksey Navalnıy’ın seçimlere az bir zaman kala cezaevinde ölmesi, Rusya Federasyonu Başkanı Vladimir Vladimiroviç Putin’in işine yarayan bir durum mudur? Pek öyle gözükmüyor. Moskova ve St. Petersburg’daki taraftarlarının sunduğu destek fotoğrafı bir kenara Levada Merkezi’nin anketlerinde toplumsal karşılığı yüzde 1-2 aralığını tırmalıyordu. Yine de türbülansta kartopu etkisi yaratabilir korkusu ve sistemi dışarıdan müdahalelere kapatma refleksine bağlı olarak Navalnıy’ın siyaseten yok edilmesi merkezi bir karar olabilir. Fakat halihazırda Navalnıy’ın dış bağlantıları, çalışma tarzı ve tutarsızlıkları Putin’in “vatanseverlik savaşı veren lider” imgesi için muhteşem malzemeler sunuyordu. Rus toplumunun içinden geçtiği zihinsel dönüşüm, Putin’in muhaliflerini ‘hain’, ‘ajan’ ve ‘piyon’ gibi sıfatlarla kolayca sıfırlayabileceği bir hamuru içeriyor.
Navalnıy’ın deli cesareti şüphe götürmese de Putin’i korkutacak bir rakip olduğu iddiası Batı kampının üfleyip durduğu bir balondu. Rusya’nın sorunu, parlamento içi muhalefetin iktidara payanda haline gelmesi, parlamento dışı muhalefetin de toplumu ikna edecek liderlerden yoksun oluşu. Rusofobik cephe bu durumdan da Kremlin’in nefes aldırmayan politikalarını sorumlu tutageldi. Fakat liberal kanattan Boris Nemtsov ve Garri Gasporov dahil şimdiye kadar cinayet ya da sürgünle tasfiye edilen muhalif isimler alternatif olma iddiasının çok uzağındaydı. Komünist lider Gennadi Zyuganov gibi sistem içi muhalif figürler de dekor olmanın ötesine geçemedi.
***
Navalnıy’ın ölümü zamanlama açısından da Putin’in aleyhine. Ölüm sahnesinden önceki tabloda şunlar vardı:
Ukrayna’da savaşın Batılı finansörleri ümidini yitirmiş;
Gazze’deki savaşa paralel olarak ABD’nin dikkati Ukrayna’dan kaymış, Kiev’e 60 milyar dolarlık yardım paketi Amerikan Kongresi’ne takılmış;
Avrupa’da Ukrayna yükünden kurtulma eğilimi güçlenmiş;
Ukrayna’da askeri ve siyasi liderlik saç baş birbirine girmiş ve sonunda Devlet Başkanı Volodimir Zelenski, Genelkurmay Başkanı Valerii Zaluzhnyi’yi görevden almış ve son olarak Ukrayna ordusunun Avdiivka’dan çekilmesiyle cephede umutsuzluk katlanmıştı…
Putin, Amerikalı gazeteci Tucker Carlson’a verdiği ve X platformunda 205 milyon izleyiciyi bulan 2 saatlik röportajla epey puan toplamış, mesajlarından Batı ile işleri yoluna koymak istediği sonucu çıkarılmıştı.
Rusya ve Batı ile yeni bir başlangıç bekleyenlerin elinin güçlendiği bir dönemde Putin’e lanet korosu Navalnıy’ın ölümüyle birlikte sahneyi yeniden ele geçirdi. “Putin, Navalnıy’ı öldürdü” manşetlerinden geçilmiyor. ABD Başkanı Joe Biden hemen Kongre üzerinde baskı kurmak için Navalnıy’ın ölümünü kullanmaya başladı. Zelenski “Silah, daha fazla silah” diyerek Batılı destekçilerinin tepesinde boza pişiriyor.

***

Elbette zamanlamayı manidar kılacak bir şeyler her zaman bulunabilir. Batı-Rusya husumeti çok münbit. 2020’de Sibirya’daki Tomsk kentinde Noviçok ile zehirlendiği şüphesiyle Almanya’da tedavi altına alınan Navalnıy’ın sağlık sorunları, Aralık 2023’teki mahkumiyetten sonra kutup bölgesindeki hapishaneye 20 gün süren yorucu yolculuğu ve hücre koşulları onun ağır çekimde ölüme mahkum edildiği anlamına geliyordu. Kötü koşullara rağmen direnci ve muzipliğinden bir şey kaybetmese de herhangi bir zaman diliminde ölüm haberi şaşırtıcı olmazdı. 2019’da onu muayene eden doktorlardan biri Novaya Gazeta’ya şu değerlendirmeyi yapıyor:
“Söyleyebileceğim ilk şey, prensip olarak vücudun buna dayanamayacağıdır; zehirlenmenin kendisi ve tedavisi sağlığa büyük ölçüde zarar verir. Sonraki; ceza hücresinde kalmak, hareketsiz kalmak anlamına gelir. Ayrıca genel yorgunluk ve sürekli stres ile ciddi travmatik durumlar nedeniyle dehidrasyon olasılığı var. Bütün bunlar alt ekstremite trombozunun gelişmesine yol açabilir. Kan pıhtıları atardamarı tıkar ve oldukça hızlı bir şekilde ölüm gerçekleşir. Bu versiyon muhtemel. Tromboembolizmden sonra ikinci şey kanamadır. Ama ciddi bir kanama, yırtılma, anevrizma, yani hazırlayıcı faktörler yoktu çünkü her şey normaldi. Üçüncü seçenek; kalp krizi. Tüm bu olaylardan önce sağlıklıydı ve kalp krizi gelişmesi için hiçbir ön koşul yoktu. Ancak Navalnıy'ın zehirlendiği X maddesinin nasıl etki ettiğini bilmiyoruz; arteriyel tromboza, yani kalp krizine yatkınlık yaratabilir. Bu aynı zamanda bir kan pıhtısıdır ancak kalple ilgili bir pıhtıdır. Dördüncü neden; felç. Ancak risk faktörleri daha da azdır çünkü felç hala yüksek tansiyon gerektirir. Bunun için herhangi bir ön koşul yoktu; tansiyonu normal, sağlıklı bir insandı. Felç için kalp krizinden daha az önkoşul vardı. Ve son şey; ventriküler taşikardi. Stres, yorgunluk veya kapalı bir odada oturmaktan dolayı ciddi bir sorun ortaya çıkabilir. Sağlıklı bir kalple bile ortaya çıkabilir ve ölümcül olabilir.”

Ölümcül koşullar öldürür. Bunun yanı sıra Rus istihbaratının 2020’de yarım bıraktığı işi tamamladığını düşünen cephenin elindeki senaryolar da dallanıp budaklanıyor. Batıda ana akım medyada “Rus istihbaratının işi” demeyen neredeyse yok. Rusya Noviçok suçlamasını asla kabul etmedi, bunu ispatlanabilir bulmadı, ölümle ilgili sorumluluğu da kesinlikle üzerine almayacak.

***

Navalnıy’ın yokluğunda da hakkındaki iki rakip anlatı birbiriyle çatışmaya devam edecek. Sistem dışı muhalefet alanının çoraklaştırıldığı sistemlerde Navalnıy gibi figürler cesaret gösterileriyle dışardan ‘yatırımcı’ bulabiliyor. Batılı medya ve siyaset erbabı ‘demokrasi kahramanı’, ‘Putin’in en güçlü muhalifi’ ve ‘özgürlük savaşçısı’ gibi ifadeler eşliğinde Navalnıy’ın yasını tutuyor. Söz gelimi Avrupa Parlamentosu Başkanı Roberta Metsola “Dünya, cesareti nesiller boyunca yankılanacak bir savaşçıyı kaybetti” diyor.

Rus medyası ve siyaseti ise onu “CIA’in maşası”, "MI6’in kuklası”, “Batı’nın Truva Atı” ve “Vatan haini” olarak görüyor. 2010’da Yale Greenberg World Fellowship adlı burslu programa katılmak, George Soros’un finanse ettiği Açık Toplum faaliyetlerinde yer almak ya da National Endowment for Democracy’nin desteğiyle Demokratik Alternatif Hareketi’ni kurmak Navalnıy’ı Rusların gözünde ajan yapıyor. Dolandırıcılık ve vergi kaçırmaktan 11 yıl hapis yattıktan sonra Avrupa’ya yerleşen Yukos’un eski patronu oligark Mihail Hodorkovski’nin müttefiki olması da üzerinin çizilmesinde bir diğer etken.

Navalnıy 2018’de oligark Oleg Deripaska’nın Donald Trump’ın kampanya şefi Paul Manafort ile üst düzey bir Kremlin yetkilisi arasındaki temaslara aracılık ettiği iddiasıyla Rusya’nın Biden aleyhine seçimlere müdahale ettiği hikâyesine destek sunmuştu. Bu da kanıtlanamayan hikayelerinden biriydi. Navalnıy zehirlendikten sonra ‘sicili bozuk’ Bellingcat, CNN ve Der Spiegel’in de yer aldığı tartışmalı ve bol kurgulu “Navalnıy” belgeseliyle bir silaha dönüştürüldü. Bu “Truva Atı” benzetmesi de bir itiraf olarak film ekibinden gelmişti. Gazeteci Lucy Komisar’ın aktarımına bakılırsa filmin yardımcı editörü Maya Daisy Hawke, “Navalnıy bir Truva Atı’ydı” ifadelerini kullandı. Navalnıy, Almanya’daki tedavinin ardından ülkesine hemen dönmeyerek, 2014’de Yves Rocher’in açtığı davada aldığı 3,5 yıllık cezayla ilgili şartlı tahliye koşullarını ihlal etmişti. Rusya’ya döndüğünde tutuklanacağını biliyordu. Savaşı içerde yürütmeye kararlıydı ve 2021’de Rus lideri ayağından vuracak Putin İçin Saray adlı belgeselle dönmüştü. Ağustos 2023'te ise ‘Yolsuzlukla Mücadele Vakfı’na kasıtla aşırılık yanlısı bir topluluk oluşturduğu ve Nazizmi diriltmeye çalıştığı suçlamasıyla mahkum edildi. Hapis cezası 19 yıla çıktı. İnfaz düzenlemesine göre bu ceza özel rejim kolonisinde çekilmeliydi. Aralık 2023'te Vladimir bölgesindeki IK-6'dan Yamal-Nenets Özerk Okrugu'ndaki Kharp köyünde bulunan IK No.3'e nakledilmişti. Rus istihbaratı da Navalnıy’ı Batılı istihbarat servisleriyle ilişkilendirecek bir görüntü kaydıyla karşı hamlesini yapmıştı. 2010 ya da 2012’de çekildiği belirtilen kayıtta Navalnıy'ın sağ kolu Vladimir Aşurkov, Rusya'da bir ‘renkli devrim’ gerçekleştirmek için MI6 yetkilisi James William Thomas Ford’dan yıllık 10-20 milyon dolar istiyordu. Rusya’da seçim kampanyası için toplanan paraları zimmetine geçirmekle suçlanan Aşurkov Londra’da sürgün yaşıyor. Şimdi Putin cephesi Navalnıy’ı bayraklaştıranlara, ABD Dışişleri’ne ait gizli belgeleri sızdırıp kirli işleri afişe etmenin bedeli olarak 175 yıl hapisle karşı karşıya kalan Julian Assange’a çektirilen eziyetleri hatırlatıyor. Yine Ruslar, Zelenski’nin Batılılara sattığı hikâyelere tezat işler çıkardığı için 2022’de Ukrayna’da tutuklanan ve 12 Ocak 2024’te cezaevinde ölen yapımcı Gonzalo Lira’nın akıbetine neden sessiz kalındığını soruyor. Haksız değiller. ABD ve Şili vatandaşı Lira’nın babası, oğlunun ölümünden Zelenski ve Biden’ı sorumlu tutmuştu.

***

Liberal-demokrat tayfa, Trump’ın “Önce Amerika” sloganını Avrupa demokrasileri için tehdit olarak görürken Navalnıy’ın “Rusya Ruslarındır” sözüne sarmalanmış ırkçılığını görmezden geliyor. Yıllarca liberalizm, özgürlük ve demokrasi adına Ukrayna’da Neonazilere yatırım yaptıkları gibi… Bu yüksek hoşgörü acaba “Rusya Ruslarındır” sözü çok milletli Rusya’yı parçalama potansiyeli taşıdığı için olabilir mi? Dikkatli gözlemcilerin işaret ettiği üzere, Navalnıy İngilizce konuşurken demokrat ve özgürlükçü; Rusça konuşurken gayet ırkçıydı. Doğrusu Navalnıy Batılı gazetecilerden ırkçı hezeyanlarıyla ilgili sorular geldiğinde de kendini düzeltme ihtiyacı duymadı. Batılıların düzeltme falan aradığı da yoktu. Rusya’da muhalefetin Navalnıy gibi bir figüre kalması bir trajediydi ama Batı’nın Putin’den kurtuluşu onda görmesi katmerli trajediydi. Navalnıy Kırım’ı da her zaman Rusya’nın parçası olarak gördü. Fakat Putin’le savaştığı sürece Batılılar bu kadar kusuru mazur görebilirdi! Navalnıy’ın bağnaz milliyetçiliği, dışarıdan destekli olması nedeniyle Rusya’nın klasik milliyetçi-ulusalcı tayfalarında da karşılıksızdı.

***

Navalnıy siyasi hayatının erken evrelerinde Rus Yürüyüşü’ne destek verdi; “Büyük Rusya” ve “Yasadışı Göçe Karşı Hareket” gibi gruplarla ittifak kurdu. Bunlar aşırı milliyetçi, aşırı sağcı ve göçmen karşıtı yapılardı. Video yayınlarında Rusya Federasyonu içinde yedi cumhuriyete dağılmış Kafkasyalıları “hamamböcekleri” olarak niteliyordu. Kafkasya’da 2008’de çıkan savaş sırasında Gürcülere “Kemirgenler" diyordu. Rusya’da yaşayan Gürcülerin sürülmelerini öneriyordu. Diş hekimi kılığında çektiği propaganda filminde göçmen işçileri ‘diş çürükleri’ olarak gösteriyordu. Moskova’ya çalışmak için gelmiş farklı etnik kökenlerden Rusya vatandaşlarını kovmaktan söz eden kampanyalara destek veriyordu. Liberal Yabloko Partisi'nde birlikte çalıştığı Azerbaycanlı bir kadına "kara kıçlı" lakabını takacak kadar pervasızdı. Ona göre Moskova’ya gelen Kafkasyalılar Lezginka dansı oynayıp, havaya ateş açan, insanları kaçırıp öldüren ve ceza almadan ‘offshore’ bölgelerine çekilen haydutlardı. Kaba ve maço diye yerilmesine rağmen en fazla kadınlar arasında popülarite kazanması da ayrı bir trajediydi. Sürekli ırkçı hakaretler savurup Neonazi kılıklılara destek verdiği için Yabloko’dan da kovuldu. Yine de Batılı demokratlar katıksız bir ırkçıdan “kurtarıcı demokrat” profili çıkarmayı başardı.

***

Lakin Batının tutarsızlığı Rusya’nın sicilini aklamıyor ya da Navalnıy’ın ölümünün “ağır çekimde bir cinayet tasarımı” olduğu tespitini geçersiz kılmıyor. Putin yıllardır öyle ya da böyle muhaliflerini tasfiye ediyor. Rusya’da “yabancı ajan” en hızlı yapışan etiket. Hele ki Rusya savaştayken muhalif olmak ağır bedel ödemeyi gerektiriyor.


Fehim Taştekin Kimdir?

İstanbul Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi’nden mezun oldu. Gazeteciliğe 1994’te başladı. Yeni Şafak, Son Çağrı, Yeni Ufuk, Tercüman, Radikal ve Hürriyet gazetelerinde çalıştı. Muhabirlik, editörlük ve dış haberler müdürlüğü yaptı. Ajans Kafkas’ın kurucu yayın yönetmeni olarak Kafkasya üzerine çalışmalar yürüttü. Kapatılıncaya kadar İMC TV’de “Doğu Divanı”, “Dünya Hali” ve “Sınırsız” adlı programların yanı sıra MedyascopeTV ve +GerçekTV’de dış politika programları yaptı. BBC Türkçe’nin analiz yazarları arasında yer alıyor. Al Monitor ve Gazete Duvar’da köşe yazılarına devam ediyor. Kafkasya ve Orta Doğu üzerine saha çalışmaları yürüttü. “Suriye: Yıkıl Git, Diren Kal”, “Rojava: Kürtlerin Zamanı” ve “Karanlık Çöktüğünde” adlı kitaplara imza attı.