Cumhuriyet’in en uzun iki ayı

Hepimize düşen sorumluluklar var: Etrafımızdaki insanları sandığa gitmeye, oy vermeye iknâ etmek; değişimin gücüne inandırmak ve Livaneli’nin şarkısındaki gibi yurdumuzdan umudu kesmemek. Unutmayalım “ Kara kışın buzu bile/ Sürmedi sonsuza kadar/ Bahara döndü sonunda/ Filiz sürdü kar altından” Umudu kesmeyelim yurdumuzdan.

Mete Kaan Kaynar metekaankaynar@gmail.com

Eskiler, yaklaşan seçimin ülke gündemini kapladığı, siyasîlerin alanlara indiği, toplumun kâhir ekseriyetinin seçimlerle yatıp seçimlerle kalktığı son düzlüğüne seçim sath-ı mâili demeyi adet etmişler; hâlâ da kullanılagelir. “Mâil” eğilmek, meyletmek, yönelmekten gelen bir kelime, “satıh” ise yüzey anlamında; ikisi bir arada “müstakbel seçimlere ramak kala, toplumca, topyekûn yüzümüzü bu mevzuya çevirdiğimiz son düzlüğü” ima etmekteler.

10 Mart’ta Cumhurbaşkanı’nın Resmî Gazete’de (Sayı, 32128) yayınlanan ve Anayasa’nın 116. Maddesine atıfla TBMM genel seçimi ve Cumhurbaşkanlığı seçiminin yenilenmesine karar verildiğini beyan eden Kararı’yla (2023/121) ülke seçim sath-ı mâiline; daha doğrusu Cumhuriyet Türkiye’si ilk yüzyılının en uzun iki ayına girdi. Tam olarak âhir zaman (Roma) tanrıçası, bilginin taşıyıcısı Minerva’nın baykuşunun kanat çırpmaya başladığı zamanlardayız: Hegel’in Hukuk Felsefesi’ndeki tanımıyla Olay önce gelecek, Düşünce ise pratiği takip ederek şekillenecek. Ben, sonucundan bağımsız olarak bu seçimlerin, üzerinde en fazla konuşacağımız, cumhuriyet tarihini şekillendirecek önemli bir tarihsel kerte olduğu düşüncesindeyim.

Yukarıda zikrettiğim Cumhurbaşkanı Kararı’nın 10 Mart’ta açıklanması da, Karar’da Anayasa’nın 116. Maddesine atıf yapılması da tesadüf değil elbette. Seçimlerin 14 Mayıs’ta gerçekleştirilebilmesi için bu Karar’ın o gün Resmî Gazete’de yayınlanmış olması gerekiyordu; yayınlandı da ki aynı gün yine Resmî Gazete’de Yüksek Seçim Kurulu Kararı (2023/90) da yayınlandı.

2023/121 Sayılı Cumhurbaşkanı Kararı’nın atıf yaptığı Anayasa’nın 116. Maddesi, Erdoğan’a hem TBMM hem de Cumhurbaşkanlığı seçimlerini yenileme hakkı veriyor, hem de Erdoğan’a yeniden aday olma imkânı tanıyordu: “Cumhurbaşkanının seçimlerin yenilenmesine karar vermesi halinde, Türkiye Büyük Millet Meclisi genel seçimi ile Cumhurbaşkanlığı seçimi birlikte yapılır. Cumhurbaşkanının ikinci döneminde Meclis tarafından seçimlerin yenilenmesine karar verilmesi halinde, Cumhurbaşkanı bir defa daha aday olabilir.”

Ve böylece, 10 Mart’tan 14 Mayıs’a, Cumhuriyet tarihinin en uzun iki ayı da başlamış oldu. Seçimlerin sonucu sadece yeni cumhurbaşkanı ve parlamento üyelerini değil, seçimlerden yaklaşık 5 ay sonra başlayacak olan Cumhuriyet’in ikinci yüzyılını da baştan ayağa şekillendirecek.

EN UZUN İKİ AYDA NE OLACAK?

Siyaseten ne olacağını kestirmek zor; Erzurumlu İbrahim Hakkı’nın Marifetnâme’sindeki Tefviznâme şiirindeki gibi “Mevla görelim neyler/neylerse güzel eyler” kabilinden bekleyip göreceğiz. Muhalefetin, İbrahim Hakkı gibi, seçimin serencamını Allah’a havale edecek, şiirdeki gibi tefviz edecek, hâli yok; Millet İttifakı’nın işi çok ama çok sıkı tuttuğu aşikâr. Ama daha Mart başında Millet İttifakı içinde yaşanan gerilime bakınca da insanın aklına Tefviznâme gelmiyor değil.

Siyaseten ne olacağını bekleyip göreceğiz ama her iki seçimin de resmî/hukukî prosedürü Yüksek Seçim Kurulu tarafından ilan edildi bile.

Yukarıda zikrettiğim 2023/90 sayılı YSK Kararı’nda “Seçimlerin başlamasından bitimine kadar, seçimin düzen içinde yönetimini sağlayabilmek için Anayasa’nın 79 ve 116, 2839 sayılı Kanun’un 6 ve 9 ile 6271 sayılı Kanun’un 3 ve 4’üncü maddeleri uyarınca, birlikte yapılacak olan Cumhurbaşkanlığı Seçimi ve 28. Dönem Milletvekili Genel Seçimi tarihinin (oy verme günü) 14 Mayıs 2023 Pazar günü, Cumhurbaşkanlığı Seçiminin ikinci oylamaya kalması durumunda 28 Mayıs 2023 Pazar günü olarak belirlenmesine…karar veril[diği]” belirtilir. Aynı tarihteki Resmî Gazete’de yayınlanan bir sonraki Karar’da (2023/91) ise YSK, adaylık için başvurmayı planlayan kamu görevlilerinin “…en geç 16 Mart 2023 Perşembe saat 17.00’ye kadar 2839 sayılı Kanun’un 18’inci maddesi uyarınca görevlerinden ayrılma isteminde bulunmaları gerektiği[nin]” altını çizer.

YSK 12 Mart tarihinde yayınlanan Resmî Gazete’de (Sayı 32130) de bir dizi karar yayınlar. 2023/92 sayılı Karar, seçimlere katılacak partiler ile ilgilidir; bu kararla 36 siyasi partinin “…illerin en az yarısında oy verme günü olan 14 Mayıs 2023 tarihiden en az altı ay öncesi itibarıyla teşkilat kurmuş ve ilçe, il ve büyük kongrelerini yapmış” olduklarını; seçimlere katılma hakkını haiz olduklarını belirtmiştir. YSK’nın aynı gün yayınlanan bir sonraki Kararı (2023/93) ile aynı partileri tekrar listeleyerek, “…seçmen kütüklerinin verilebileceği siyasi partilerin [YSK] 11.03.2023 tarih ve 2023/92 sayılı Kararı’yla belirlenen….[partiler] olduğunu” kayda geçmiştir.

YSK’nın 2023/94 sayılı Kararı ise 14 Mayıs Pazar günü “…sabah saat 06.00’dan gece saat 24.00’e kadar; her ne suretle olursa olsun alkollü içki satılmasının, içkili yerlerle umumi mahallerde her çeşit alkollü içki satılması ve verilmesinin yasak olduğuna, b) Emniyet ve asayişi korumakla görevli olanlardan başka" kimsenin silah taşıyamayacağı yönünde.

Türkiye Cumhuriyet tarihinin en uzun iki ayına girerken, hukukî yol haritamızı YSK’ya, siyasi yol haritamızı ise Mevla’ya tefviz etmiş, üzerine yüklemiş gibiyiz. Oysa hepimize düşen sorumluluklar var: Etrafımızdaki insanları sandığa gitmeye, oy vermeye iknâ etmek; değişimin gücüne inandırmak ve Livaneli’nin şarkısındaki gibi yurdumuzdan umudu kesmemek. Unutmayalım “ Kara kışın buzu bile/ Sürmedi sonsuza kadar/ Bahara döndü sonunda/ Filiz sürdü kar altından”

Umudu kesmeyelim yurdumuzdan.

Tüm yazılarını göster