YAZARLAR

2022 dersleri: Savaş, cesur kadınlar, pahalı eğitimler ve yeni düşler

Günlerin göz açıp kapayana dek geçmesi tarihin daha hızlı akmasından mı? 2022 zor bir yıldı. Savaş, gözyaşı, türlü sıkıntı ve büyük vedalar getirdi. Peki hiç umut üretti mi? Birazcık akıl? Ya da aydınlık? Ferah duygular beslemenin zor olduğu 2022'nin bir muhasebesi…

Charles Dickens, “İki Şehrin Hikâyesi”ne unutulmaz satırlarla başlar: 

"Zamanların en iyisiydi, zamanların en kötüsüydü, hem akıl çağıydı, hem aptallık, hem inanç devriydi, hem de kuşku, Aydınlık mevsimiydi, Karanlık mevsimiydi, hem umut baharı, hem de umutsuzluk kışıydı, hem her şeyimiz vardı, hem hiçbir şeyimiz yoktu, hepimiz ya doğruca cennete gidecektik ya da tam öteki yana -sözün kısası, şimdikine öylesine yakın bir dönemdi ki, kimi yaygaracı otoriteler bu dönemin, iyi ya da kötü fark etmez, sadece “daha” sözcüğü kullanılarak diğerleriyle karşılaştırılabileceğini iddia ederdi.” [Çeviren: Meram Arvas, Can Yayınları]”

Dickens, burada yaklaşık 250 sene öncesinden söz açıyor. 1775 yılından. “Şimdikine öylesine yakın bir dönemdi” derken bahsettiği şimdi ise, doğal olarak kitabın yazıldığı tarih, 1859.

Bu satırları hiç bilmeyen bir insana “2022’yi tarif ediyor” dersek herhalde karnımız ağrımaz. 

2022 de işte bu yüzden diğer yıllarımız gibi bir yıldı. Karanlık ve aydınlık, umut ve umutsuzluk, akıl ve aptallık bir aradaydı. 

Ama şu da var:

Karanlık biraz daha yayıldı. Yaşananlara damgasını vuran “umut” olmadı. Aptallık giderek güç kazandı.

Bunları akılda tutarak hafıza tazelemeye çalışacağım.

Ukrayna Rusya savaşı

SAVAŞ YILI

Rusya’nın gaddarca saldırısıyla başlayan Ukrayna’daki savaş senenin esas konusuydu. Gelecek sene de bu konumunu muhafaza edecek. Nedeni nasılı stratejisi üzerine çok konuşuldu; yarattığı trajedi hakkında ise ne dense az. Ukrayna koca bir gözyaşına döndü. Putin sorunsuz bir imaj çizmeye çalışsa da Rusya’da halkın kafasında dev bir soru işareti var. Gelecek senenin akıbetini biraz da bu soru işaretinin büyüyüp büyümeyeceği tayin edecek. 

Bu savaş bir başka soru işaretini ise defterden sildi. Batı, kaynakları sorumsuzca kullanmadaki hoyratlığı, bunu inkâr edip başkasını suçlamadaki kibri ve sömürgeci geçmişinin ağırlığının sonuçlarıyla yüzleşmek zorunda kaldı; Rusya’ya karşı mücadelesinde pek müttefik bulamadı. Fakirliğin, hor görülmüşlüğün, bugüne dek itilmişliğin hâkim olduğu ülkelere yeni yeni verilen isimle “Küresel Güney”, Batı’nın Ukrayna’daki yaralarını sarmaya ve bayrağını taşımaya gönül indirmedi. 2022, bu açıdan bir tarih ve sosyoloji dersi halini aldı.

Ukraynalı göçmenler

BOLLUK ÇAĞININ SONU 

Ukrayna’da savaş, Rusya’nın gazı kesmesi, Avrupa’da yaşanan ve giderek derinleşen eleman sıkıntısı, şimdi birer ıstırap mekânı halini alan ama eskinin tıkır tıkır işleyen havalimanları, iklim değişikliğinin kavuruculuğu, pandeminin hâlâ süregiden etkisi, küresel nakliyenin felç olması ve hammadde yokluğu… 

Üst üste ne çok madde… Ama 2022’de hepsi de bir aradaydı. Sonuçları olacak. Sonuçları oluyor.

Emmanuel Macron, ağustos ayında “bolluk çağı bitti” derken ilk sonucu ilân edivermişti bile. Dünya eski dünya değil. 

Zaten o eski dünyada, öteki dünyada, bolluk çağı “çoğunluk” için hiç başlamamıştı.

AMERİKA BÜYÜK BİR ŞAKA AMA ONA NE KADAR GÜLEBİLİRİZ?

Enis Batur, Amerika büyük bir şaka, sevgili Frank, ama ona ne kadar gülebiliriz?, Remzi Kitabevi 

Enis Batur’un New York seyahatini anlattığı kitaba verdiği oyuncaklı ismi, ABD ile ilgili her esere koyabilirmişiz gibi gelir bana: Amerika büyük bir şaka, sevgili frank, ama ona ne kadar gülebiliriz?

Kadınların kazanılmış haklarını, mesela bu sene kürtajı geri çeviren yasal düzenlemelerle ülkeyi birdenbire onlarca yıl geriye atan ve olanca büyüklüğü yüzünden tüm dünyaya örnek olan bir ülkeye ne kadar gülebiliriz?

Silahlanmayı yasaklamamak uğruna kendi çocuklarını bu sene Uvalde, Teksas’ta yaşanan türde onlarca saldırıya kurban eden bir ülkeye ne kadar gülebiliriz? 

Bir de şu tabii:

Silah satmak için kendi çocuklarını kurban edebilen bir ülkenin başka ülkelerin çocuklarını umursayacağını nasıl tasavvur edebiliriz?

Uvalde-ABD
ESKİ DÜNYA SAHNEDEN ÇEKİLİRKEN…

Kraliçe öldü. 

Gorbaçov öldü. 

Godard öldü. 

20’nci yüzyıl 21’inci yüzyılın 22’nci senesinde bitti. 

Kraliçe, Godard, Gorbaçov
SUYUN ALTINDA KALANLAR

İlgili Wikipedia maddesinden çeviriyorum: 

“Pakistan’da 14 Haziran 2022’de başlayıp ekim ayına dek süren seller 1739 kişinin canına mal oldu ve 14.9 milyar dolarlık hasar ve 15.2 milyar dolarlık ekonomik zarar bıraktı. Bu sellerin ürettiği yıkım olağan muson yağışları ve sıcak dalgalarıyla eriyen kraterlerden daha ağırdı.”

Pakistan, kendisinin değiştirmediği iklimin kurbanı oldu. 

Tıpkı ülkeleri yavaş yavaş dalgaların altında kalan ada ülkeleri gibi…

Haziran’dan Ekim’e Pakistan’ın trajedisini ne kadar duyduk?

Pakistan, değiştirmediği iklimin kurbanı oldu. 
CESARET YILI 

Rejim güçlerinin gencecik Mahsa Amini’nin canına kıymasının ardından, canına tak diyen kadınlar İran’da ayaklandı. 

Şimdi İran’da kadın erkek beraber, hürriyet adına, canları pahasına mollalara meydan okuyorlar. 

Afganistan’daki bir başka radikal İslamcı-erkek rejim, gücünü yine kadınlar üzerinde denerken, son hamle olarak kız çocuklarını eğitimden ve iş yaşamından tümüyle çekmeye çalışırken, İranlı cesur kadınlar bu çemberi kırmaya çalışıyor. 

Kadınlar ayaklanana kadar erkekler neredeydi peki?

İran, Masha amini protestoları.
ELON Kİ YETİŞMEKTE

Gustave Flaubert’in meşhur kitabını bilirsiniz: “L’Èducation Sentimentale”. Duygular dünyasına nihayet adımını atan genç bir adamın aşkla imtihanını anlatan kitabın Türkçe’de çok çevirisi var. Aşk Eğitimi, Duygusal Eğitim, Bir Delikanlının Hikâyesi… Ben en çok Cemal Süreya çevirisinin ismini severim: “Gönül ki Yetişmekte”…

Bu sene tüm dünya hep beraber bir tür “duygusal” eğitime şahit olduk. Elon Musk’ın eğitimine… The Economist, 2022’yi değerlendirdiği sayısında Musk’ın Twitter üzerinden 44 milyar dolarlık bir eğitim aldığını yazmış. Bugüne dek mutlak özgürlükçü bir tutumla, Twitter’a dışarıdan epey eleştiri getiren Musk, CEO gömleğini giyip iş başı yaptığında bu tutumu değiştirmek zorunda kaldı. Sebep: Reklamverenin kaçması… Musk, son adımında “işi kabul edecek bir enayi bulursa Twitter’ın CEO’luğundan ayrılacağını” açıkladı. Aldığı eğitim pahalı mahalı ama anlaşılan işe yaramış. 

Elon Musk
BAHAMALAR’DA GEMİLERİ BATANLAR

Bir başka pahalı eğitim de kriptovarlık dünyasında verildi. Hem de halen kısa pantolon giyen epey genç bir eğitmen tarafından. Kripto para borsası FTX’in henüz 30 yaşındaki patronu, gittiği her platformda sırtı pışpışlanan, siyaset ve ekonomi dünyasının devleriyle oturup kalkan “mucize çocuk” Sam Bankman Fried, süratli adımlarla ilerlediği “yeni dünyada” daha da süratli bir şekilde battı. Bu arada da şirketinin epey dolambaçlı bir şema kullandığı, ekibininse Bahamalar’da gününü gün ettiği ortaya çıktı.

Hesaba gelelim… Milyonlarca kişinin yatırımıyla beraber batan ve başına kayyım atanan (alacakların ne olacağı henüz belirsiz) FTX’de verilen eğitimin maliyeti de toplam 32 milyar dolar.

FTX'in patronu Sam Bankman Fried
HEPİMİZ ORADAYDIK BE!

Amber Heard - Johnny Depp Davası ile neden bu kadar ilgilendik? Neden bu dava akan suları durdurdu? Bir kadının yalan söyleme ve rezil olma ihtimalini mi sevdik? Başkalarının kirli çamaşırlarında kendi vicdanımızı mı akladık? Bu dava herkes için bir ilişki testi miydi? 

Günümüz düşünürlerinden Byung-Chul Han “Şeffaflık Toplumu” isimli eserinde şöyle diyor: 

“İletişim ve enformasyonun dijital rüzgârı her şeyin içine işler ve her şeyi şeffaf hale getirir. Şeffaflık toplumunun içinden geçer. Ancak şeffaflığın ortamı niteliğini taşıyan dijital ağ hiçbir ahlaki buyruğa tabi değildir. Geleneksel olarak hakikatin teolojik-metafizik ortamı olagelmiş yürekten yoksundur adeta. Kardiyografik değil, pornografiktir. Yüreğin ahlaki arınması değil, maksimum kâr, maksimum dikkattir amaçlanan. Işıklandırma kazancın maksimumunu vadeder.” [Byung-Chul Han, Şeffaflık Toplumu, Metis Yayınları, Çeviri: Haluk Barışcan]

Benim buraya bu ‘ahlakçı’ (Han’ınkiler değil benimkiler) notları düşmem de bu pornografiye ve maksimum kazanç/dikkat peşinde koşmaya dahil.

Amber Heard - Johnny Depp
GÖZYAŞI KORTU

Bu sene 30 Ocak’ta Roger Federer sosyal medyadan bir açıklama yaptı. Açıklama Avustralya Açık’ı alarak 21’inci grand slam’ini henüz kazanan Rafael Nadal hakkındaydı ve Nadal’ın yere çökmüş, iki elini kaldırarak kortta sevinen bir fotoğrafını da içeriyordu. 

“Arkadaşım ve büyük rakibim Rafael Nadal’a… 21’inci grand slam’ini kazanan ilk erkek sporcu olduğun için seni yürekten tebrik ederim. Birkaç ay önce koltuk değneklerimizle dalga geçiyorduk. Görkemli bir iş bu. Büyük bir şampiyonu asla hafife alamazsınız! Senin o muazzam iş ahlakın, kendini adayışın ve savaşçı ruhun bana ve tüm dünyada sayısız başka kişiye hep ilham verdi. Seninle bu çağı paylaştığım için onur duyuyorum; tıpkı senin bana 18 yıldır yaptığın gibi, daha çok gayret göstermende benim de etkim olduysa ne mutlu bana. İleride daha çoklarını kazanacağından eminim ama şimdi bu anın tadını çıkar.”

Anın tadını çıkardı Nadal. Federer’in dediği gibi sonra bir Grand Slam daha kazandı. 22’ye ulaştı. 

Ve bu sene kendisinin de sahne aldığı Federer’in veda maçında hüngür hüngür ağladı… 

Bir devir böyle bitti. 

Roger Federer- Rafael Nadal

*

Ama bu sadece erkek sporcularla ilgili bir hesap.

Tüm tenisçiler arasında 23 Grand Slam kazanan biri var: Eşsiz benzersiz Serena Williams. 

O da bu sene sahneden çekildi. Kendi evinde, Amerika Açık’ta…

Aynı çağda bulunmaktan onur duyduğumuz bir sporcu da bu sene veda etti. Kendisi ve bütün seyirciler beraberce ağlarken...

Serena Williams
KÂH ÇIKARIM GÖKYÜZÜNE SEYREDERİM ÂLEMİ… 

Ve…

Bu sene tüm dünyanın yaşantısına bir parça ışık düşüren Webb Teleskopu…

Bizi alıp götürdüğün, gözümüzün önünde düşlerden bir perde kurduğun için sana özel teşekkürlerimle… 

Webb Teleskobu'nun götürdüğü yerler. 

 


Yenal Bilgici Kimdir?

Yenal Bilgici, gazeteci. 1979 İskenderun doğumlu. Siyaset bilimi eğitimi aldı. 2000 yılında gazeteciliğe başladı. Nokta, Aktüel, Newsweek, GQ Türkiye, Habertürk ve Hürriyet’te çalıştı; yazılı ve görsel birçok başka mecrada yazdı çizdi anlattı. Siyaset, kültür, tarih üzerine röportajlar yaptı, yapmaya devam ediyor. 2022 Ocak’ında Türkiye’de son dönemde yaşananları hakikat-sonrası çerçevesinde ele aldığı “Memlekette Tuhaf Zamanlar - Hakikat Sonrasıyla Geçen İki Binli Yıllarımız” isimli eseri Doğan Kitap’tan yayımlandı. 2019’da tarihçi İlber Ortaylı ile “Bir Ömür Nasıl Yaşanır” isimli, büyük ilgi gören bir nehir röportaj kitabı yayımladı, bu kitabı 2022 Şubat’ında yine Ortaylı ile söyleştiği “İnsan Geleceğini Nasıl Kurar” takip etti. Özellikle Avrupa gündemini takip etmeyi, toplum ve teknolojinin kesişiminden türeyen yeni dünya üzerine düşünmeyi, edebiyatı ve bir de bloglarında 'Eski Usul' ve 'Tuhaf Zamanlar’ yazmayı seviyor.