YAZARLAR

Transfer sihirbazlığı değil, transfer kumarbazlığı...

Sen planlama yapmıyorsun. Gerçekten bir 'scouting' departmanın yok. Dünya futbolu ve dünyadaki futbolcu havuzu hakkında hiçbir fikrin yok. Dünya futbolu nereye gidiyor, haberin yok. Ne oynanıyor? Nasıl oynanıyor? Caner, soldan kessin. Biri kafaya çıksın vursun. Bu mudur senin 3 yıldır planladığın yepyeni Fenerbahçe?

Sinema filmlerinde kumarhanede yaşanan çok meşhur bir sahne vardır. Bir adam kaybetmeye başlar. Şansının döneceğini düşünür, inat eder ve oynamaya devam eder. Önündeki çipler git gide azalmaktadır. İstikrarlı kaybediş devam ederken, son olarak o adam iki eliyle tüm çipleri masanın ortasına doğru ittirir. Bu kaybetme hikayesindeki sözde “ya herro ya merro” inanışıdır. Kartlar dağıtılır ve kartları kenarından açıp bakan adam o andan itibaren kaybettiği onca parayı nasıl geri kazanacağını düşünür. Tüm parayı kaybettikten sonra kumarhanede oyun oynamak için birtakım senet ve evraklar imzalar yani borçlanır.

Türk futbolundaki yaşanan durum esasında bu hikayeye benziyor. Tek fark, o kumarbaz adam kendi parasını harcıyor ve kendini borçlandırıyor. Türk futbolunda yöneticiler ise kendi paralarını değil, başkasının paralarını yani kulübün parasını harcıyor.

2019 yazında, Temmuz ve Ağustos aylarında yine Gazete Duvar'da yazdığım iki yazı vardı. Bu iki yazı Beşiktaş'ın ve Galatasaray'ın Bankalar Birliği ile gerçekleştirdiği borç yapılandırması üzerine yapılan anlaşmayla ilgiliydi. Ben yıllardır kulüplerin finansal problemleri ve idari sıkıntıları üzerine yazdım ve yayınlarda anlattım. Geçen yaz bu yazılarım yayına girdiğinde sosyal medyada şu reaksiyonlarla karşılaştım: “Sen anlarsın ki”, “Boş boş yazıyorsun”, “Muhasebeci misin”... Veya en basitinden direkt sinkaflı küfür edenler oldu. Bugün ise gelinen nokta ortada. Bu, “ben demiştim” yazısı değildir. Bu payı üzerime alıp övünemiyorum çünkü benim dışımda çok fazla gazeteci bunu dile getirdi. Esasında durumun vahameti son derece açık ve ortada; yani kamuoyu ve futbol seyircisi de farkında ama işte, insanlar duygusal yaklaşıyor ve kabullenemiyor.

Bu sezon başı itibariyle bir konunun gerçekliği yeniden tescillenmiş oldu. Türk futbolunda 'planlama' diye bir şey yok. Olmadığı gibi planlamaya dair herhangi bir girişim dahi yok. Sadece “aman bugünü de kurtaralım da” zihniyeti işlem görüyor yönetenlerin zihninde. Koşu bandında saatlerce koşuyor olmak ama teknik olarak da aynı zamanda aynı noktada yer alıyor olmak.

Bugün Fenerbahçe cephesinde transfer görevi emanet edilen Emre Belözoğlu çok başarılı olarak addediliyor. Güzel. “Alo ben Emre abin” mevzusu zaten sosyal medyada fenomen oldu. Muhtemelen de bir gerçekliği var bu işin. Emre Belözoğlu'nun Türk futbolundaki 'network'ü tartışılmaz herhalde. Ama yine de bugün Fenerbahçe'nin önemli transferleri olarak nitelenen oyuncuları bir düşünelim.

35 yaşındaki Gökhan Gönül, Fenerbahçe'nin eski futbolcusu. 2016 yılında Beşiktaş'la anlaştı ve 4 yıl siyah beyazlı formayı giydikten sonra yeniden Fenerbahçe ile anlaştı. Adama Kadıköy'deki maçlarda sahte dolar banknotlar mı yağdırılmadı... Her zaman söylerim: Asla, asla deme.

33 yaşında Caner Erkin; Gökhan Gönül'e benzer bir hikaye denilebilir.

35 yaşındaki Jose Ernesto Sosa; Beşiktaş'ta 2 sezon izlediğimiz, ardından Trabzonspor'da 3 sezon izlediğimiz bir süper yıldız denilebilir. Bu sezon Fenerbahçe forması giyecek.

30 yaşındaki Filip Novak; Trabzonspor'da müthiş bir performans ortaya koyan oyuncu Fenerbahçe ile birlikte birçok kulübün radarına girdi. Fenerbahçe forması giyecek şimdi.

Bunun üzerine Beşiktaş'ın santrafor transferinden söz edelim. 2016-2017 sezonunda Beşiktaş'ın şampiyon olduğu sezonda forma giyerek güzel izler bırakan Vincent Aboubakar. Son iki sezonda sadece 8 veya 9 maçta forma giyebilmiş. Çok ciddi bir sakatlık CV'si olan Aboubakar transferi ile ilgili Beşiktaş zarlarla 'yedi-yedi' atmayı amaçlıyor. Bu konuyu tartışmaya açtığımızda ise tribün liderliğine soyunan, kulüp yöneticilerine şirin gözükmeye çalışan sözde gazeteciler “ya tutarsa” diye cevap veriyor. Ya arkadaş para senin paran değil, kulübün sahibi değilsin. 'Ya tutarsa' zihniyeti ile takım planlaması yapılır mı?

Emre Belözoğlu'na ise 'transfer sihirbazı' muamelesi yapılıyor bugünlerde. Gökhan Gönül, Caner Erkin ve Sosa transferini düşünebilmek için Emre Belözoğlu olmaya gerek yok ki. Bu oyuncular zaten daimi olarak potamızda yer alan isimler. Amerika keşfedilmedi. Emre Belözoğlu'nun şu ana kadar Fenerbahçe'nin transfer politikasında olumlu bir tane dahi başarısı yoktur.

Peki Fenerbahçe Başkanı sayın Ali Koç başkan seçilirken neyi vaat etmişti? Yepyeni bir Fenerbahçe'yi, yeni bir zihniyeti, yeni bir geleceği. Bu mudur yepyeni bir geleceği olan Fenerbahçe? 35 yaşındaki Gökhan Gönül, 33 yaşındaki Caner Erkin, 35 yaşındaki Jose Sosa. Bu mu yani? “Camiayı kenetlemek” adı altında manasız, Fenerbahçe'nin geleceğine dinamit konulan hamleler yapılmaya devam ediyor.

Vincent Aboubakar mevzusu da buna benzer ama daha vahim. Caner Erkin, Gökhan Gönül, Aboubakar ve daha nice büyük takımlarda gerçekleştirilen günü kurtarma transferleri. Gazeteci sayın Cem Dizdar geçtiğimiz günlerde TRT Spor'daki bir yayınında bir tanımlama kullandı; “Hatıralara para ödüyoruz” Evet, kesinlikle doğru. Kendi hatıralarına para ödemeyi yeğleyen ülkelerden biri olabiliriz, özellikle futbol dünyamızda. Ne işi var Aboubakar'ın Beşiktaş'ta? Caner Erkin'in, Gökhan Gönül'ün Fenerbahçe'de? Sonra da yönetici transfer sihirbazı olarak addedilmeye kalkılıyor.

Sen planlama yapmıyorsun. Gerçekten bir 'scouting' departmanın yok. Dünya futbolu ve dünyadaki futbolcu havuzu hakkında hiçbir fikrin yok. Dünya futbolu nereye gidiyor, haberin yok. Ne oynanıyor? Nasıl oynanıyor? Caner, soldan kessin. Biri kafaya çıksın vursun. Bu mudur senin 3 yıldır planladığın yepyeni Fenerbahçe? Beşiktaş ve Fenerbahçe üzerinden anlatmaya çalıştık biraz ama esasında Türk futbolunda yaşanan genel durum zaten bu. Gün gelecek bu konuları masaya yatırıp tartışmaya devam edeceğiz, şüpheniz olmasın. Ama yazının başındaki hikayede yer alan kumarbazlar başkalarının paralarını harcamaya devam edecek.


Ara Gözbek Kimdir?

Yayın hayatına 2005'te üniversite radyosu CIU FM'de başlayan Ara Gözbek aralıksız üç sene İngilizce ve Türkçe yayınlarla canlı radyo programı hazırladı ve sundu. 2005'te CNN Türk'te Frekans programında yapım asistanı ve muhabir olarak görev aldı. Gazeteciliğe ilk olarak 2006'da BirGün gazetesinde adım attı. BirGün'de Pazar eki ve spor bölümlerinde 400'den fazla makale yayınladı, ardından Türkiye'nin en çok takip edilen spor haber sitesi sporx.com yazarlığa devam etti. 2007 yazında staj yaptığı TRT'de “NBA Europe Live” adı altında NBA'in uluslararası projesinde TRT'yi NBA muhabiri olarak temsil etti. SporX TV'de “NBA ARA'SI” programını yaptı. Bunların dışında Taraf gazetesi, tempo24.com.tr ve birçok sitede makaleleri ve haberleri yayınlandı. Döneminde çok popüler bir radyo olan Metro FM'de pek çok programa konuk ve yorumcu olarak katıldı. sokaksesi.com sitesinin ve Android ile Apple'larda uygulaması da olan Sokak Sesi Radyosu'nu kurup burada uzun bir süre “underground” radyo yayınları yaptı. Halen Gazete Duvar'da yazmaktadır.