YAZARLAR

Yerli sinema dörtte bir küçüldü

Kuşkusuz, artan bilet fiyatları, ekonomik krizle birlikte insanların alım gücünün düşmesi, artan işsizlik vb. birçok neden bu daralmanın belirleyicileri arasında. Ancak salonlara giden seyircinin yerli filmleri tercih etmemesini nasıl açıklayacağız? Salonlardaki yabancı filmlere kesilen bilet sayısı geçen yıl olduğu gibi bu yıl da 25 milyonun üzerinde. Hemen hemen aynı. Yani krize rağmen sinemaya gitmek isteyen seyirci tercihini yabancı filmlerden yana kullanmış. Üstelik, bu filmler yerli yapımlardan çok daha hızlı bir şekilde online platformlara korsan olarak düşüyorlar.

Yaklaşık bir buçuk ay önce, yılın geri kalan bölümüne bakarak geçen yıl bu vakitler patlak veren yapımcı/salon sahibi kavgasının sonuçlarını incelemiştik. Bahsettiğim yazı seyirci sayısındaki ciddi azalışa rağmen hasılatın TL olarak arttığını gösteriyordu. Ancak, bilet fiyatlarındaki yüzde 30’u aşan zam artış dikkate alındığında krizin yükünün seyirciye yıkıldığı ortaya çıkıyordu.

Yılın sonuna geldiğimize göre artık genel manzarayı daha net görme fırsatını bulmuş durumdayız. 26 Aralık itibarıyla boxofficeturkiye.com sitesinin verilerine göz attığımızda 2019 sinema sektörü açısından pek parlak geçmiş görünmüyor. Hele de yerli sinema açısından.

Yukarıdaki tablo son beş yılın toplam seyirci rakamlarını veriyor. Görüldüğü gibi 2016 yılındaki yaklaşık 1.5 milyon adetlik düşüş dışında ciddi bir büyüme söz konusu. Ancak bu yıl seyirci sayısı geçen yıla oranla on milyonun üzerinde bir azalış gösterecek gibi duruyor. Son hafta sonunda eklenecek en fazla bir milyonluk seyirci derman olmayacaktır. Peki, bu on milyonluk seyirci kaybı nereden yaşandı. Türkiye sinema sektörü açısından cevabı önemli olan soru bu ve cevap oldukça kötü bir manzara içeriyor.

Yukarıdaki grafikte de görüldüğü gibi gişe rakamındaki on milyonu aşan seyirci kaybının tamamı yerli yapımlarda gerçekleşmiş. Geçen yıl yerli yapımlar için 44.6 milyon bilet kesilmişti. Bu rakam Cuma günü itibarıyla 32.1 milyon adede düşmüş durumda. Yılın geri kalanında 33 milyona ulaşsa bile 11 milyondan fazla bir seyirci kaybına denk geliyor bu rakam. Yani yüzde 25’ten fazla bir küçülme söz konusu seyirci bazında. Peki, hasılat bazında durum ne?

Görüldüğü gibi, bilet fiyatlarına yapılan yüzde 30’luk zam on milyonluk seyirci azalışına rağmen toplam hasılatın Tl olarak artmasını sağlamış durumda. Toplam hasılat geçen yıla oranla yüzde beşlik bir artış gerçekleştirmiş. Oysa yerli sinemada son birkaç günde gerçekleşecek hasılatı eklesek bile yüzde beşin üzerinde bir düşüş söz konusu. Üstelik TL bazında toplam rakam yukarı yönlü olsa bile karşılaştırmaları döviz bazında yaptığımızda küçülmenin boyutları çok daha çarpıcı hale geliyor.

Şekilden de anlaşılacağı gibi son beş yılda dolar bazında ciddi bir kayıp söz konusu. Yıllık ortalama döviz kurlarıyla yaptığımız hesapta 2019 yılında bütün sektör yüzde 11 küçülürken, bu rakam yerli sinemada yüzde 23’leri buluyor.

Kuşkusuz, artan bilet fiyatları, ekonomik krizle birlikte insanların alım gücünün düşmesi, artan işsizlik vb. birçok neden bu daralmanın belirleyicileri arasında. Ancak salonlara giden seyircinin yerli filmleri tercih etmemesini nasıl açıklayacağız? Salonlardaki yabancı filmlere kesilen bilet sayısı geçen yıl olduğu gibi bu yıl da 25 milyonun üzerinde. Hemen hemen aynı. Yani krize rağmen sinemaya gitmek isteyen seyirci tercihini yabancı filmlerden yana kullanmış. Üstelik, bu filmler yerli yapımlardan çok daha hızlı bir şekilde online platformlara korsan olarak düşüyorlar.

Hatırlatmakta yarar var, böylesi büyük bir azalış Şahan Gökbakar, Cem Yılmaz, Mahsun Kırmızıgül ve Mustafa Uslu gibi ‘seyirci avcısı’ isimlerin yapımlarının olduğu yıl gerçekleşti. Yıllardır kolay yoldan para kazanmayı hedefleyen, birbirinin aynısı ucuz, sulu sepken komedileri, zorla ağlatmaya ayarlı dramaları seyirciye dayatan bir yapımcılık anlayışı, ekonomik krizin de etkisiyle yerli sinemayı sorunlar yumağının içine soktu. Filmleri çeşitlendirmek, seyirci paletini büyütmek yerine eldekini söğüşlemeye odaklı bu anlayış seyircinin yerli yapımlardan uzaklaşmasına da neden olmuş gibi görünüyor. Derinleşen ekonomik krizle birlikte düşünüldüğünde yerli sinemayı ciddi bir sınav bekliyor. Aksi durumda salonların tıpkı 90’lı yıllardaki gibi Hollywood istilasına uğraması işten bile olmaz!