YAZARLAR

Artık eyleme geçme zamanı

Buradan sesimi duyan kim varsa sesleniyorum. Türkiye Voleybol Federasyonu, Türkiye Futbol Federasyonu, Beşiktaş, Eczacıbaşı, Fenerbahçe, Galatasaray, VakıfBank… Artık eyleme geçme zamanı. Annelerimiz, kız kardeşlerimiz, kız çocuklarımız ölüyor. Onlar için eyleme geçme zamanı. Yoksa annelerimiz ölmeye, daha nice nicesinde olduğu gibi Emine Bulut da unutulmaya mahkum olacak.

Spor yönetimi dendiğinde akla gelen ilk isimlerden biri olan Kurthan Fişek sporu şöyle tanımlamıştı: Spor, sporcu açısından kazanmaya dönük teknik ve fizik bir çaba; izleyen seyirci açısından yarışmaya dayalı estetik bir süreç; toplum genelince oluşturulan bütün içinde de yerine göre o toplumun çelişki ve özelliklerini olduğu gibi yansıtan bir ayna (ya da bağımlı değişken), yerine göre onu yönlendirebilen etkili bir amaç, ama, son tahlilde, önemli bir toplumsal kurumdur.

İdealler dünyasında spor gerçekten de bu olabilir. Yani toplumun defolarını gösteren bir ayna, onu şekillendirmek için yönlendirme gücüne haiz bir kurum. Günümüz gerçek dünyasında ise spor için artık bu bir zorunluluktur. Çoğu zaman susturucu olarak kullanılsa da sporun asıl görevi susturmak değil çığlığı büyütmektir.

Eğer Emine Bulut ve onun gibi onlarca kadın, onlarca anne, onlarca kız kardeşimiz sokak ortasında, evinin dört duvarı arasında, otobüste, vapurda erkek şiddetine uğruyorsa, hayatlarını çocuklarının, arkadaşlarının ve hatta maalesef teknolojinin bize sunduğu gereksizlikle milyonlarca insanın gözü önünde kaybediyorsa, spor buna ‘Dur’ diyenlerin bayrak taşıyıcısı olmak zorunda.

Ve bu dün Volkan Ağır’ın da yazısında değindiği gibi sadece kuru bir sosyal medya paylaşımı ile bu şiddete karşı duramayız. Etkili olmak zorundasınız. Toplumu bilinçlendirmek, toplumu şekillendirmek hatta ve hatta toplumu mobilize etmek zorundasınız. Spor da sanat da bu konuda üzerine düşeni yapmakla yükümlü. Bu bunu yapmanın çok basit, çok etkili yöntemleri olabiliyor. Nasıl ki 1969 Vietnam Savaşı sırasında iki sanatçı Yoko Onno ile John Lennon, savaşın bitirilmesi ve barışın hakim kılınması için tüm dünyanın dikkatini çekecek yatma eylemeni gerçekleştirdiler. Şimdi de Türkiye spor paydaşları fikirler ve eylemlerle artık kadınların katledilmesine sessiz kalmadıklarını göstermeliler.

Nasıl mı? Malum ülkemizde Avrupa Kadınlar Voleybol Şampiyonası düzenleniyor. Türkiye, bu turnuvanın hem ev sahibi olarak hem de önemli favorilerinden biri olarak en dikkat çekici takımlarından biri. O zaman bu dikkati kadın şiddetine dikkat çekmek için kullanmak, gerektiğinde toplumu, dünya kamuoyunu ve hatta politikacıları zorlamak gerekir. Buradan Türkiye Voleybol Federasyonu’na sesleniyorum. Gelin kadın voleybolcularımız, şampiyonada bundan sonraki tüm maçlarına simsiyah formalarla çıksın. Tüm oyuncularımızın formasında Emine Bulut yazsın. Sadece federasyona değil tabii ki sponsorlara da sesleniyorum. Gelin bu eylem için bir turnuvalık çekin adınızı formadan. Gerçekten simsiyah olsun forma. Avrupa Voleybol Federasyonu izin vermez mi diyorsunuz. Zorlayın. Çünkü unutmayın spor bunun için var.

Peki bu yeter mi yetmez. Mesela VakıfBank ya da Eczacıbaşı Voleybol kulübü yetkililerine sesleniyorum. Bu sezonu kadın şiddetine ve kadın cinayetlerine karşı durmak için tasarlayın. Tüm fikirler bir kişiden çıkmaz ama bir güç birliği yaratılırsa kamuoyunu da aydınlatabilirsiniz. Bunu bütün bir sezona yayarsanız samimiyet sıkıntınız da olmaz. Yani tek pankartlık, tek sosyal medya mesajlık değil adınıza, markanıza, spordaki konumunuza yakışacak öncülüğü burada da hayata geçirmiş olursunuz.

Mesela Beşiktaş Yönetimi’ne sesleniyorum. Ağzınızdan düşürmediğiniz Beşiktaşlılık duruşu var ya. Hah, işte tam onu gerçekten ortaya koyma vakti. Türkiye Kadınlar Futbol Ligi’nin son şampiyonu olan bir takıma sahipsiniz. Konuşun sponsorunuzla, konuşun Türkiye Futbol Federasyonu ile, hem erkek hem de kadın futbol takımlarınızın formasını, lakabınızı aldığınız Kara Kartal gibi karartın. Formanın üstünde, erkek şiddeti nedeniyle hayatını kaybetmiş kadınların adlarını yazın. 100. yılda efsane oyuncularınızı nasıl yazmıştınız formanıza. Ya da hangi kulüp olursa olsun. Bir oyuncu az alın, bir şampiyonluk az elde edin, bir sponsorunuz eksik olsun ama bu kadınların adlarını tribünlerinizde yaşatın. Erkek egemen toplumun kurallarıyla yaşadığımız bu hayatta, en azından bu şekilde erkekler tarafından hayatı karartılan kadınları analım. Birileri kimdi bu Emine Bulut diye araştırdığında kadına şiddetin ne kadar dehşet verici bir şey olduğu tekrar tekrar gündeme gelsin.

Galatasaray yönetimine sesleniyorum. Şov yapmaya ya da bangır bangır bağırmaya gerek yok. Alın Emine Bulut’un çocuğunu okulunuza. Bir psikolog eşliğinde üniversiteden mezun olana kadar yanından hiç ayrılmayın. Sadece bir yönetimlik iş de değil bu. Giden gelene miras bıraksın, bu kızımızla en düzgün şekilde ilgilenmeyi. Çünkü Galatasaray Kulübü’nün tek görevi yurt içinde ve dışında şampiyon olmak değil. Toplum yararına spor yapmak. Gözlerinin önünde katledilen annesini geri getirmez ama Emine Bulut’un kızına yeni bir hayat kurması için verin desteğinizi.

Sosyal medyadan anlık yapılan paylaşımla değil planlı ve uzun vadeli bir eylem planı ile mücadeleye başlayalım. Yoksa her şiddette kamu spotumuz geriye sarıp sarıp duracak. Artık boş ve jenerik cümlelerle, iki günlük paylaşımlarla kadına yönelik şiddetin önüne geçemeyeceğimize hala ikna olmadık mı? Zaman artık eylem zamanı. Yoksa annelerimiz ölmeye, daha nice nicesinde olduğu gibi Emine Bulut da unutulma mahkum olacak.


Onur Salman Kimdir?

Basına 2006 yılında Cumhuriyet gazetesinde stajyer olarak adım attı. İki aylık staj ve Cumhuriyet’in spor ekindeki yazılarda sonra Eurosport Türkiye’de spiker ve editör olarak çalıştı. 2009 yılında Radikal gazetesine editör olarak geçerken, Eurosport’ta da yarı zamanlı spikerlik yapmaya devam etti. Medya macerasına 2012-2016 yılında Hürriyet’te devam etti. 2016 yazından beri Gazete Duvar’da çocukluk hayalini sürdürüyor. Köken Eurosport olunca tahmin etmesi kolay. Asıl ilgi alanı ‘başka sporlar.’