YAZARLAR

Merkez Bankası neden faiz indiremedi?

Normal şartlarda şimdiki gibi sert bir ekonomik daralma yaşayan bir ekonomide merkez bankasının faiz indirmesi gerekirdi. Ancak sözünü ettiğim döviz-faiz kıskacı, merkez bankasını faiz indirimine gitmekten alıkoyuyor.

TCMB Para Politikası Kurulu (PPK) bu yılın dördüncü toplantısını yaptı ve faiz oranlarını sabit tuttu. Bu karar bir bakıma faiz indiriminin ertelenmesi anlamına geliyor.

KRİZ SÜRÜYOR

Önceki yazılarda da belirtmiştim yine de ekonomi yönetiminin kullandığı propaganda diline aşina olmayanlar için hatırlatayım: Yapılan resmi açıklamalarda 'ekonomideki dengelenme' gördüğünüz yerleri 'ekonomik kriz' olarak değiştirirseniz, gerçekte yaşananın ne olduğunu daha iyi anlayabilirsiniz. ‘Dengelenme’ söylemine ek olarak ‘cari dengedeki iyileşme’ de Türkiye ekonomisinin mevcut koşullarında krizin bir görüntüsüdür. Bu vurguları açıklama metninden de takip edebilmek mümkün:

‘… ekonomideki dengelenme eğiliminin devam ettiğini göstermektedir’.

‘… iktisadi faaliyet yavaş bir seyir izlemektedir’.

‘… Cari dengedeki iyileşme eğiliminin sürmesi beklenmektedir’.

NABIZ YAVAŞLADI, ENFLASYON DÜŞÜYOR

PPK açıklamasında dikkat çeken unsur, enflasyondaki düşüşün krizle bağlantılandırılmasıdır. Elbette bu vurguyu, ekonomi yönetiminin kullandığı özel jargonu temizleyerek görebiliyoruz. İki gelişme sıralanmış. İlki ‘iç talep gelişmeleri’, ikincisi ‘parasal sıkılaştırmanın etkileri’. İlk gelişme, ekonomik krizin etkilerinin doğrudan yansıması olarak görülebilir.

İkincisi ise, Türkiye ekonomisinin yapısal krizinin bir görünümü olan döviz-faiz kıskacına ilişkin. Normal şartlarda şimdiki gibi sert bir ekonomik daralma yaşayan bir ekonomide merkez bankasının faiz indirmesi gerekirdi. Ancak sözünü ettiğim döviz-faiz kıskacı, merkez bankasını faiz indirimine gitmekten alıkoyuyor. Döviz şoku sonrasında fırlayan enflasyonu düşürmek faizlerin daha fazla yükselmesi pahasına mümkün olabiliyor. Bu ise ekonomik krizi daha da derinleştiriyor.

ERTELENEN FAİZ İNDİRİMİ

Ekonomi yönetiminin 31 Mart 2019 seçimleri öncesinde ve sonrasında hayata geçirdiği operasyonlar (swap, döviz satma vs.) sonrasında TL’nin değeri sert şekilde dalgalandı. Bu çalkantı, Ağustos 2018’in ardından yaşanan en sert hareket idi. Yaşanan bu ufak çaplı kur şokunun da etkisi ile TL’deki değersizleşme, faiz indirimi beklentisini ertelemiş oldu.

Mevsimsel etkiler nedeniyle düşmeye başlayan gıda fiyatları ve baz etkisi gerileyecek olan enflasyon faiz indirimi için uygun bir ortam yaratabilir. Ancak bunun için yeni bir kur şokunun gerçekleşmemesi gerekir. İstanbul seçimi sonuçları ve dış politikadaki gelişmeler bu açıdan önemli.


Ümit Akçay Kimdir?

Doç. Dr. Ümit Akçay, 2017 yılından bu yana Berlin Ekonomi ve Hukuk Okulu’nda (Berlin School of Economics and Law) ders vermektedir. Daha önce İstanbul Bilgi Üniversitesi, ODTÜ, Atılım Üniversitesi, New York Üniversitesi ve Ordu Üniversitesi’nde çalışmıştır. Akçay, Finansallaşma, Borç Krizi ve Çöküş: Küresel Kapitalizmin Geleceği (Ankara: Notabene, 2016) kitabının ortak yazarı; Para, Banka, Devlet: Merkez Bankası Bağımsızlaşmasının Ekonomi Politiği (İstanbul: SAV, 2009) ile Kapitalizmi Planlamak: Türkiye’de Planlamanın ve Devlet Planlama Teşkilatının Dönüşümü (İstanbul: SAV, 2007) kitaplarının yazarıdır. Akçay, güncel olarak, yeni otoriterliğin ekonomi politiği, büyüme modellerinin ekonomi politiği, merkez bankacılığı ve finansallaşma konularıyla ilgilenmektedir.