YAZARLAR

ODTÜ: Geleneğimizden geleceğimize uzanan yol

En son Gezi direnişi döneminde böylesi bir kenetlenme yaşandı. Bu ne ilk ne de son. ODTÜ dendiğinde akan sular duruyorsa, kıymetlimiz olduğundan. Bunca insanın “varım” demesinin tek sebebi bu. Geleneğimizden geleceğimize uzanan yolda önemli duraklardan biri ODTÜ ve başta Bahar Şenliği, bütün ritüelleriyle yaşaması şart.

Ankara’da üniversite öğrenimimi gerçekleştirirken kopamadığım bir okuldu ODTÜ. Ankara Üniversitesi Fen Fakültesi’nde okuyordum ama okuldan arta kalan zamanımı ODTÜ kampüsünde geçiriyordum. Bütün arkadaşlarım oradaydı ve okula yürüme mesafesinde olan bir yurtta (Balgat Yurdu adıyla da bilinen Tahsin Banguoğlu Öğrenci Yurdu’nda) kalıyordum. Yurttan eve çıktığımda da kampüsten uzaklaşmadım: Çiğdem Mahallesi’nde geçirdiğim yıllarda her fırsatta ODTÜ’ye gittim, oradaki etkinliklere katıldım. Mozaik’ten Bulutsuzluk Özlemi’ne, Asım Can Gündüz’den Bülent Ortaçgil’e pek çok ismi orada dinledim. Çok şey yaşadım: Oradaki söyleşilerde ve buluşmalarda Rıfat Ilgaz’dan Tarık Akan’a, İnci Çayırlı’dan Cinuçen Tanrıkorur’a pek çok isimle tanıştım. Grup Yorum, üyeleri Mersin konserinde tutuklandığı için okula gelemediğinde onların yerine Grup Ekin çıkmış, yeni şarkıları “Cemo”yu ilk kez orada seslendirmişti. Grup Yorum’un adlı adınca üniversitelerde konser verdiği dönemdi. Yıllar sonra Mimarlık Anfisi’nde Timur Selçuk’u piyanosunun başında dinlerken eski günleri düşünmüş, “1 Mayıs”ı, “Nereye Payidar”ı, “Türkiye İşçi Sınıfına Selam”ı hep bir ağızdan söylemenin ne güzel olduğuna hükmetmiştik.

ODTÜ denince akla gelen, orada düzenlenen etkinlikler. Her gün bir söyleşi, bir konser, bir film gösterimi vardı. Kampüsten çıkmama sebebimiz biraz da buydu. Şunu rahatlıkla söyleyebilirim: Fen Fakültesi’nde, Ankara Üniversitesi bünyesinde eğitim gördüm ama ODTÜ’de hayatı öğrendim. Gorbaçov okulu ziyarete geldiğinde onu protesto edenler arasındaydım. Bülent Ecevit’ten Süleyman Demirel’e, bir dönem orada rektörlük yapmış Erdal İnönü’den Ertuğrul Kürkçü’ye, memleket siyasetinin önemli figürlerinin çoğunu ilk kez orada gördüm, dinledim. Sadece sanat değil, siyaseti de ODTÜ’de öğrendim. Yukarıdaki “hayatı öğrendim” ifadesi, bu yüzden daha da anlamlı.

Bir de Bahar Şenliği vardı. Her yıl heyecanla beklediğimiz Mayıs buluşması. Sadece konser izlemek için değil, stadyumdaki Devrim ateşinin bir halkası olabilmek için de orada olmak önemliydi. Cem Karaca’dan Yeni Türkü’ye, Nil Karaibrahimgil’den Levent Yüksel’e, Zülfü Livaneli’den Inti Illimani’ye, Maria Faranduri’den Goran Bregoviç’e çok insan geldi geçti o şenliklerden… Bunların bir kısmına plaklarımla eşlik ettim. 2000’li yılların sonlarında, öğrenciler arasında Devrim adıyla bilinen ODTÜ Stadyumu’nda eski 45’liklerimi döndürmek bir gelenek hâline gelmişti. Benden sonra da bu gelenek sürdü. Bahar Şenliği ortadan kalkana kadar…

Bir dönem günlerce süren şenlik önce tek güne düşürüldü, sonra da birilerine verildi. Uluslararası Gençlik Topluluğu, şenliği sürdürmek ve eski hâline döndürmek için çok direndi, direniyor. Geçtiğimiz günlerde rektörle süren toplantıları yazık ki olumsuz sonuçlandı ve ODTÜ rektörü Mustafa Verşan Kök, kaynak olmadığı için bu yıl şenliğe destek veremeyeceklerini açıkladı. Sonrası güzel geldi: Aylin Aslım’dan Gaye Su Akyol’a, Gülsin Onay’dan Selva Erdener’e, Erdal Erzincan’dan Sabahat Akkiraz’a, Ezhel’den Bulutsuzluk Özlemi’ne pek çok isim, “seve seve” şenliğe katkıda bulunacaklarını açıkladı. Bunlara tiyatrocular ve yönetmenler de eklendi. Dahası, tasarımcılar, afişleri ve duyuruları yapma işini üstlerine aldı; Çankaya Belediyesi, her türlü yardımı yapmaya hazır olduğunu duyurdu. Rektör, yazının yazıldığı dakikalarda sessizliğini koruyordu. Muhtemelen önümüzdeki günlerde bir açıklama yapacak ve bu açıklama sonrası şenliğin yolu çizilecek.

Gezi direnişi döneminde yaşadığımız şahane dayanışmayı yeniden yaşamak muazzam. Bir festival için Berlin’de olduğum şu günlerde oradaki arkadaşlara uzaktan destek verebiliyorum ama memlekete döndüğüm anda yanlarında olmaya hazırım. Dün Twitter üzerinden kurduğum cümleyi burada bir kere daha kurayım, tarihe not düşmüş olayım: Bu yıl yapılacak şenlikte üstüme düşen her şeyi yapmaya talibim. Plaklarımı alıp oraya gitmek, onları döndürmek, hep birlikte şarkı söylemeyi körüklemek ve insanları eğlendirmek en kolayı. Bunun dışında yapabileceğim ne varsa yapacağım. Yeter ki şenlik yaşasın, ODTÜ eski günlerine dönsün.

ODTÜ bir anlamda geleneğimiz. Temeli sağlam. Bu yüzden hâlâ bilim üretilen ender okullardan. Sadece bilim üretilmiyor, (rektörlük desteğini kesmiş olsa da) siyaset ve kültür alanında önemli bir faaliyet yürütülüyor. İnsanlar orada hayatı öğreniyor. Geleneğimiz geleceğe taşınıyor. Buradan yola çıkarak şu cümleyi kurmak yanlış değil: ODTÜ, sadece geleneğimiz değil, hem de geleceğimiz. Bu yüzden ona çok iyi bakmamız gerekiyor.

Dayanışmanın yolunu bulduğu, gözleri yaşarttığı güzel hadiselerden biri bu. Yukarıda da söyledim, en son Gezi direnişi döneminde böylesi bir kenetlenme yaşandı. Bu ne ilk ne de son. ODTÜ dendiğinde akan sular duruyorsa, kıymetlimiz olduğundan. Bunca insanın “varım” demesinin tek sebebi bu. Geleneğimizden geleceğimize uzanan yolda önemli duraklardan biri ODTÜ ve başta Bahar Şenliği, bütün ritüelleriyle yaşaması şart. İktidarın oraya gözünü diktiği, “öğrenci değil terörist yetişiyor” denilerek hedef gösterildiği şu dönemde bu dayanışma şaşırtıcı değil ama heyecan verici. “Güzel şeyler oluyor” cümlesini bu ara çok kurduk, bu da bunlardan biri olarak kâr hanemize yazıldı. Bir de şenliği sahiden şenlik eylersek, her şey çok daha güzel olacak.


Murat Meriç Kimdir?

1972’de doğdu. Çanakkale ve İzmit’te okudu. Ankara’da kimya mühendisliği eğitimi alırken, dinlediği müziğin tarihine merak saldı ve oradan ilerledi. Kendini bildi bileli plak topluyor; okuyor, dinliyor, dinlediklerini yazıyor, sevdiklerini çalıyor. Kedi gibi meraklı. Rakı, roka, bamya, erik seviyor. Çanakkale - İstanbul arasında yaşıyor ama Ankaracı. 1996’da Müzük adlı dergiyi çıkartan ekipten. Sonrasında Roll mürettebatına katıldı. Mürekkep, Birikim, Milliyet Sanat, Virgül, Bant gibi dergilerde yazıları yayınlandı. Yeni Binyıl, Radikal ve BirGün'ün yazarlarındandı. Ankara’da Radyo Arkadaş’ın kuruluşuna katıldı, radyo programları başta TRT, pek çok radyoda yayımlandı; kimi televizyon programlarının danışmanlığını yaptı, metnini yazdı. 2002 - 2003 yıllarında TRT için Kırkbeşlik adlı televizyon programını hazırladı ve sundu. Kalan Müzik için bir Tülay German albümü (Burçak Tarlası 64 – 87, 2001) derledi, pek çok albüme yazar ve danışman olarak katkıda bulundu. Pop Dedik / Türkçe Sözlü Hafif Batı Müziği (İletişim Yayınları, 2006), 100 Şarkıda Memleket Tarihi (Ağaçkakan Yayınları, 2016), Yerli Müzik (bi'bak Berlin, 2018) ve Hayat Dudaklarda Mey / Memleketin Anason Kokan Şarkıları (Anason İşleri Kitapları, 2019) adlı dört kitabı, üzerinde çalıştığı pek çok projesi var. Üniversitelerde ve kültür merkezlerinde müzik tarihi üzerine seminerler verdi, veriyor. Düzenli olarak Gazete Duvar'da, arada bir Kafa’da yazıyor; Açık Radyo için hazırladığı Harici Bellek başlıklı program salı günleri 19.30'da yayımlanıyor.