YAZARLAR

'Konvoy dönmeyecek: Sorumlu ABD'

‘Partido Libre-’ Uluslararası Sekreteri Gerardo Torres ve gazeteci Cesar Silva: "Bu iltica konvoyu geldikleri ülkeye dönmeyecektir. Çünkü kendi ülkelerindeki sefalet ve şiddet çok daha tehlikelidir. Bu nedenle, bence şu iyice anlaşılmalıdır ki Latin Amerika'nın bugünkü durumunun nedeni ABD'dedir. Kuzey Amerika ekonomiyi ve demokrasiyi çökertti. Yani eğer bu politikalar değişmezse, bu durum da değişmeyecektir."

Binlerce kişi, hep birlikte, ABD sınırına iltica etmek için yürüyor. Honduras, El Salvador, Guatemala ve Nikaragua’dan yola çıkan konvoylar binlerce kilometre yürüyerek Meksika’nın başkentine varmaya başladı. Onları diğer konvoylar takip ediyor. Bu toplu ‘iltica’ yürüyüşü karşısında ABD Başkanı Trump, "Onları ordumuz bekliyor olacak" diye açıklama yaptı. Ayrıca ABD’nin bu sınırlardan gelecek iltica taleplerinin, 90 gün süreyle kabul edilmeyeceği içeren bir kararname yayınladı.

Biz de Honduras’tan beri bu konvoyla birlikte olan, ‘Partido Libre-’ Uluslararası Sekreteri, Gerardo Torres ve gazeteci Cesar Silva ile tarihin bu en kalabalık, ABD’ye ‘iltica’ yürüyüşünün ne olduğunu, nedenlerini ve sonuçlarını konuştuk. Binlerce insan neden kendilerini bekleyen ABD ordusuna rağmen sınırlara yürüyor?

Şu anda neredesiniz ? İltica konvoyu ABD sınırından ne kadar uzakta?

Konvoy Honduras'tan ABD sınırına doğru ilerlemeye devam ediyor. Bulunduğumuz yerden ABD sınırı 3000-3500 kilometre kadar. İlk grup 12 Ekim'de Honduras’tan yola çıktı. Bugün ve yarın Ciudad Meksico’ya varmaları bekleniyor. Yani üç haftadan fazla sürdü yolculuğun bu bölümü. Bu süreçte biz de, cephe olarak (Ulusal Direniş Cephesi- Honduras’da Başkan Zelaya’ya yapılan darbeye karşı cephe bu) yürüyenlerle dayanışmamızı sürdürdük. Hem onların bazı ihtiyaçlarını karşılayabilmek hem bazen otobüslerle ihtiyaçları ulaştırmak için. Ayrıca buradaki gruptan daha da kalabalık gruplar, El Salvador, Guatemala ve Nikaragua’dan doğru da yola çıktı.

Binlerce insan binlerce kilometre yürüyor. Bu insanlar nasıl yemek yiyor, nerede yatıyor? Bütün bunları organize eden var mı? Yoksa insanlar kendi başlarına mı?

Bu grup Honduras’tan ilk yola çıktığında yaklaşık olarak bin kişi kadardı. Sonra ne zaman ki Guatemala’ya varıldı 5 bin kişiye ulaştı. Ciudad Mexico’ya varıldığında, 15 bin kişi olacaklar. Çünkü aynı zamanda birçok yerden benzer karavanlar yola çıktı; orada birleşecek herkes.

Çok basit düzeyde bir organizasyon bu. Yani ne bir yöneten ne yönlendiren ne de bunu örgütleyen var. Her şey kendiliğinden. Sadece ortak, tek bir amaç var ABD ye ulaşmak. Bu konvoyun, bir araya gelişin, ilerleyişinin tek nedeni bu.

Biz Honduras’ın en yoksullarının ABD’ye gidebilme çabasından söz ediyoruz. Bu onların Honduras’tan, ABD'ye illegal olarak geçirebilecek bir otobüse verebilecek kadar paralarının olmadığı manasına geliyor. Yani bu konvoy, en yoksulların, bir ülkenin sınırından diğer ülkenin sınırına gidip sığınma isteyebilecekleri tek yöntem olarak ortaya çıktı. Çünkü aynı zamanda iltica edebilmek için, illegal olarak bir başka ülkeye geçmek de başlı başına çok büyük tehlikeleri olan bir şey. Bu sırada kaçırılma ve öldürülme riski, özellikle kadınların, eşcinsellerin şiddet görme olasılıkları çok yüksek. Bu yüzden de konvoy sığınmacılar için en güvenli yöntem de aynı zamanda. Yani bu konvoydakilerin hepsi, toprak ananın, her açıdan en dışlanan çocukları.

ABD Başkanı Trump, "Onlar buraya geliyorsa, bizim de ordumuz onları bekleyecek" dedi. Peki bu insanlar korkmuyorlar mı bu açıklamalardan sonra? Hepsi yola devam ediyor mu? Bu açıklama onları korkutmadı mı?

Demin dediğim gibi bu konvoyda olanlar, Honduras’ın en yoksulları, en sefalet içinde yaşayanları. Yani kaybedecek hiçbir şeyleri yok. Zaten bu konvoydaki herkes, şiddetin tam ortasından geliyor. Ayrıca bu şiddetin çoğunu yapanlar, korkunç bir yolsuzluğun parçası olan polis ve asker. Bu yüzden bu şekilde tehdidin bir anlamı yok konvoy için. Aynı zamanda Honduras’ta her gün ortalama olarak, 200-300 kişi, illegal olarak ABD’ye geçiyor. Yani bu yüzden de konvoydakiler pek aldırmıyorlar bu haberlere. İnsanlar diyorlar ki onların tek düşündükleri bu şekilde bu yoksulluktan, sefaletten ve şiddetten kurtulabilmek. Özellikle şimdi bu konvoydakilerin çoğunu oluşturan, ülkenin güneyinden gelenler. Burası tamamen suçun hakim olduğu bir yer. Tümüyle kriminal bir yerden geldikleri için, herhangi bir otoritenin onları bir şiddet tehdidi ile korkutabilme şansı yok. Bu konvoy onların son yaşama şansı. Trump’ın anlamadığı şey bu. Buradaki herkes, onun sadece daha fazla insanın katılmasını engellemek için beyaz propaganda yaptığını düşünüyor. Zaten Honduras’ın en yoksulları, sefaletin ve şiddetin en derininden geldikleri için, ne bu tehdit ne de ABD’nin ayrımcı, ırkçı şiddeti onlar için korkulacak bir şey olarak görülmüyor.

Binlerce, binlerce insan yürüyor, bunun nedeni ne? Size göre binlerce insanı, binlerce kilometre sınırlara kadar yürüten gerçek neden nedir? 

Bence bu öykünün başı 10 yıl kadar önceye dayanıyor. ABD elçiliğinin Honduras ordusuna desteği ile Başkan Zelaya’ya karşı askeri bir darbe yapıldı. Bundan sonra askeriyenin yönetimiyle dehşetli bir yolsuzluk başladı. Aynı zamanda uyuşturucu ticareti ile suç birçok yere hakim oldu. İşte bu uyuşturucu trafiği, militarizasyon, bunların hükümetle ortak olduğu yolsuzlukları destekleyen ABD ile birlikte dehşetli bir sefalet yaygınlaştı. İşsizlik ve şiddet sonucunda, birçok mahallede gençlerin birbirini öldürdükleri bir mafya dönemi, her yere egemen oldu. Bu ABD’nin yardımlarıyla gerçekleşen darbe sonucunda ilerlemeci hükümetin (Zelaya Hükümeti'nin) devrilmesi, anayasanın ortadan kaldırılmasıyla, bugünkü sefalet içindeki Honduras ortaya çıktı. Yani bu sefaletin, bu konvoyun esas nedeni bu.

Bu konvoyla 5 bin-10 bin kişi yürüyor iltica etmek için. Eğer bunlar 2-3 kişi, 4-5 kişi gitseydi daha kolay değil miydi? Bu şekilde iltica etmek daha mı az tehlikeli?

Evet bu konvoy ile birlikte yolculuk etmek diğerinden daha iyi diyebiliriz çünkü diğeri çok tehlikeli. Özellikle Meksika’da uyuşturucu kartelleri olmadan iltica için gidemezsiniz. Onlar tarafından öldürülen göçmenler, şiddete ve tecavüze maruz kalanlarla doludur bu yolculuk her zaman. Özellikle Honduraslılar için ki en yoksulları, bu şekilde iltica etmeleri daha kolay, suç örgütleri tarafından saldırıya uğramadan. Bu şekilde, 200-300 kişiden daha kalabalık gruplarla birlikte hareket etmek onlar için daha güvenilir.

Sizce ABD konvoydakileri kabul edecek mi?

Şunu demek gerekir ki bu konvoyun hiçbir zaman ABD’ye illegal olarak girebilmesi mümkün değildir. Ayrıca onlar Ciudat Mexico’ya vardıklarında, başka konvoylar da yola çıkacaktır. Bütün insanların düşüncesi bu duruma karşı, ABD’nin politik bir çıkış bulmak zorunda olduğu yönünde. Çünkü Honduras, Guatemala, El Salvador ve Nikaragua’dan gelen insanların daha fazla, aynı şekilde yaşayabilmesi mümkün değildir. Yani bu şiddetin kurbanları olarak, bir çözüm bulunması gerekmektedir. Aynı zamanda bunlar, ülkelerindeki bütün bu sefaletin de kurbanıdırlar.

Burada önemli olan nokta şudur: Bu soru bir paradoksa işaret ediyor, çünkü ABD çok zengin ve güçlü olduğu için, bu ülkelerin politikalarını maniple eden, belirleyendir zaten. Bu yüzden, bu durumun çözümünün zengin ABD’den beklenmesi haklıdır. Yani doğrudan bir başka ülkenin politikasını kontrol ederek ülkeleri bu duruma soktuysa, bütün doğal kaynaklarını ve üretimlerini ele geçiriyorsa, kontrol ediyorsa bunu da çözmelidir. Çünkü mesela Honduras’ın birçok zenginliği çok küçük bir ailenin elindedir ve bunları ABD ile birlikte elinde tutmaktadır.

Bu şekilde insanların yetersiz ve kötü koşullarda çalışmasının nedeni de budur. Aynı zamanda sınırların bu şekilde suç gruplarının elinde bulunmasının nedeni de daima ABD’dir. Yani nehirler, madenler, turistik bölgelerin kontrolü onların elindedir. Bu yüzden ekonomik kaynakları ellerinde tutanlar, ABD ile işbirliği yapanlardır.

Bu nedenle insanlar onun sınırına yürüyorlar. Eğer iyi koşullarda çalışma şansları olsaydı, eşit ve onurlu ücret alabildikleri işleri olsaydı, kendilerinin ve ailelerinin yaşayabileceği koşullar olsaydı, böyle olmayacaktı.

Aynı zamanda diyebiliriz ki son 30 yıldır insanlar, El Salvador ve Honduras’ta, geçimlerini sadece ailelerinin ABD’de çalışmalarıyla elde ettikleri gelir ile sürdürebilmektedirler. Yani göç edip ABD’de çalışarak ücret alamazsa bu ülkeler daha da yoksullaşacaktır.

ABD gelenleri kabul ederse, bir sonraki seferinde benzer bir konvoya, kaç bin kişi daha katılacaktır. Öyle değil mi?

Evet bence bu paradokstur zaten, Kuzey Amerika için. Ancak bu şekilde ABD kendi politikalarının diğer ülkeler için ne ortaya çıkardığını anlayabilir. Bu durumdan tek bir düşünce ile çıkış olabilir ki bu da, Orta Amerika ve Latin Amerika politikalarının değiştirilmesiyle mümkün. Eğer hükümetler orduların baskısıyla iktidara gelmişse ya da duruyorsa, eğer hükümetler ABD’nin desteğiyle cinayetlerini ve katliamlarını sürdürüyorlarsa, hükümetler uyuşturucu ticareti ile işbirliği içindeyse, büyük yolsuzluklar örtbas ediliyorsa, bu hükümetlerin ortaya çıkardığı, bu ülkelerdeki sefalet ve şiddetten başka bir şey olmayacaktır.

Bu hükümetlerin, bir çözüm doğurabilmesi mümkün olamaz. Çünkü politikalar Maimi üzerinden sürdürülmektedir. Bu durum devam ederse insanların bu şekilde daha fazla yaşayabilmesi mümkün değildir. Bu yüzden de bu iltica konvoyu geldikleri ülkeye dönmeyecektir. Çünkü kendi ülkelerindeki sefalet ve şiddet çok daha tehlikelidir. Bu nedenle, bence şu iyice anlaşılmalıdır ki Latin Amerika'nın bugünkü durumunun nedeni ABD'dedir. Kuzey Amerika ekonomiyi ve demokrasiyi çökertti. Yani eğer bu politikalar değişmezse, bu durum da değişmeyecektir.


Metin Yeğin Kimdir?

Yazar, belgeselci, sinemacı, gazeteci, avukat, seyyah... CNN-Türk, NTV, Kanal Türk, Al Jazeera, Telesur televizyonlarına 200'e yakın belgesel ve kurmaca filmler yaptı. Türkiye'de Cumhuriyet, Radikal, Birgün, Gündem; dünyada Il manifesto, Rebellion gazetelerine köşe yazıları yazdı. Dünyanın sokaklarını anlattığı 10'dan fazla kitaba sahip. Dünyanın farklı yerlerinde yoksullarla birlikte evler inşa etti, bir sürü farklı işte çalışarak yazılar yazdı, filmler çekti. Birçok ülkede kolektif çalışmalara katıldı, kooperatif örgütlenmelerine öncü oldu. Ekolojik direnişlere katıldı, isyanlara tanıklık etti. Türkiye ve birçok ülkede öğretim üyeliği yaptı... Ve dünyayı değiştirmeye çalışmaya devam ediyor hâlâ...