YAZARLAR

Aydemir Akbaş, Bolsonaro ve Evangelistler

Dünyanın iki ucunda da olsa, kalpleri bir olmalı. İkisi de göçmenlerden nefret ediyor. Her ne kadar birisi Arnavut olduğunu, diğeri de büyükbabasının, Hitler’in sadık bir askeri, bir Alman olduğunu söyleseler de saplarına kadar milliyetçiler!

Brezilya’da Bolsonaro nasıl yüzde 55 oy aldı meselesini tam olarak nasıl anlatsam derken Aydemir Akbaş imdadıma yetişti. Posta gazetesinde Alev Gürsoy Cimin'in yaptığı röportajda söyledikleriyle tam olarak Brezilya’da Bolsonaro’ya oy veren profili anlatan şiir gibiydi. Nasıl anlatsam, en iyisi Aydemir Akbaş’la anlatsam oldu. Öncelikle elinde sadece 60 liralık bir telefonu vardı Akbaş’ın. Yani Bolsonaro siyasi olarak burjuvazinin, zengin sınıfların seçeneği olmasına rağmen, ona oy verenlerin çoğu yoksuldu. Zaten Brezilya’da bütün orta sınıfı, hatta yoksulluk sınırı üzerindekileri toplayıp, üstüne burjuvazinin hepsini serpseniz, yüzde otuzu geçmez. Yani az gelirlilerin önemli bir kesiminden de oy aldı Bolsonaro.

Aydemir Akbaş devam ediyordu öğretici röportajda. Babası Demokrat Parti'ye oy veriyordu, o da sağ kesime oy vermişti hep bu yüzden. Yani bunun manası, en iyi olasılıkla, 50 yıl önceki bir siyasi! tavırdı. Oradan devam ediyordu politik hayat. Geleneksel bir şeydi yani büyüklerin elini öpmek, kurban kesmek ya da Şark köşesi gibi bir şeydi dantelli köşe yastığı. Bolsonaro da bu geleneksel sağ oyları, yani ne yapsanız da değişmeyen, politik bir durumla ilişkisiz muhafazakar denilen babadan oğla, mesela Aydemir’e ve kocası müsaade ederse kadına geçen bu oyları aldı.

Sert çocuktu Bolsonaro. Suçlular cezalarını sonuna kadar çekmeliydiler. Hatta kendi silahlanmış gruplarıyla onların haddini bildirmeye başlamıştı bile. Bu yüzden, toprak eşitsizliğine karşı mücadele eden, büyük toprak sahiplerinin topraklarını işgal eden ‘Topraksız İşçi Hareketi-MST’ye karşı silahlarıyla saldırmaya başladı bile Bolsonaro’nın milisleri. Komünistlere karşı kutsal mülkiyetin müdafileriydiler; köpeği mi desem, hakaret sayılmazsa hayvanlar için.

Aydemir Akbaş ise bu durumu çok daha güzel, bir cümlecikle ifade ediyordu. "Devlet stat yapacağına, yeni cezaevleri yapmalıydı." Görmeliydiler gününü. Bolsonaro bu yüzden işkenceyi zaten normal görürken Akbaş buna ilişkin bir şey söylememiş ama benzer şekilde, suçluların hadlerinin bildirilmesine hiç itirazı olacağını sanmıyorum.

Şimdi böyle deyince Bolsonaro’cıların, ‘sütten çıkma ak kaşık’, yüksek ahlaki hislerle bezenmiş olduklarını hiç düşünmeyin tabii ki. Onların ahlakı iktidarın dizlerine kadar. Yani nasıl işine gelirse öyle demektir bu, gerisi teferruat.

Bu ahlaki ölçütü anlatmak için de erotik filmlerin unutulmaz aktörüne dönüyoruz. “Kimse keyfinden bunu yapmaz. Bizi o dönem mecbur ettiler. Sinema batmıştı. Büyük starlar var ya, onların bile filmleri çalışmıyordu. İki grup vardı: Aile sineması ve bizim taraf. Aile sinemasının gecede seyirci adedi 14-15 kişi. Hesaplar orada duruyor. Bizim sinemalarda kapılar kırılıyor”…

Ve zaten kazanılan para da gece hayatında yenmişti.

Bundan bu filmleri eleştirdiğimi de düşünmeyin. Bir durumu tarif etmeye çalışıyorum. Ayrıca erotik olmaktan çok komedi olan bu filmlerin sınırı da bir ahlak ölçüsünde değildi. Hatta gösterilmesi mümkün olanın üst sınırındaydı. Yoksa failin ahlak duygusu değildi bunu sınırlayan ki böyle bir sınır yoktur zaten Bolsonaro’cularda -yoksa başkasından mı bahsediyordum.-

Yani işinize gelirse civciv çıkar kuş çıkar. Yoksa onlara stat, bize cezaevi yolları…

Ortak noktalar bununla da kalmıyor tabii ki. Dünyanın iki ucunda da olsa, kalpleri bir olmalı. İkisi de göçmenlerden nefret ediyor. Her ne kadar birisi Arnavut olduğunu, diğeri de büyükbabasının, Hitler’in sadık bir askeri, bir Alman olduğunu söyleseler de saplarına kadar milliyetçiler!

Tavırlar da benzer. Bir şey ters olursa, babası gibi, sanırım biri, "Çeker vurur vallahi! Bak söylüyorum ben milliyetçiyim. Bitti."

Diğeri de zaten bunu iyi biliyormuş gibi, seçim kampanyası sırasında "Brezilyalıların silah sahibi olmalarını ve silah taşımalarını yasaklayan yasa yumuşatılacak. Her dürüst vatandaş, erkek ya da kadın, eğer evlerinde silah bulundurmak isterlerse belli kriterlere bağlı olarak silah sahibi olabilmeli” diyordu.

Bir de bu seçimin arkasında Evangelizm var ki, şimdilik Evangelizm vaftizi olan Bolsonaro ve ‘Evangelist paramiliterizm’ ile ilgili iki videoyu izleyin. Gerisi daha sonraki bir yazıya kalsın artık.

Bolsonaro’ya kim oy veriyor? Niye oy veriyor? Bilmem anlatabildim mi? Brezilya kapı komşumuz bizim, ruhen…


Metin Yeğin Kimdir?

Yazar, belgeselci, sinemacı, gazeteci, avukat, seyyah... CNN-Türk, NTV, Kanal Türk, Al Jazeera, Telesur televizyonlarına 200'e yakın belgesel ve kurmaca filmler yaptı. Türkiye'de Cumhuriyet, Radikal, Birgün, Gündem; dünyada Il manifesto, Rebellion gazetelerine köşe yazıları yazdı. Dünyanın sokaklarını anlattığı 10'dan fazla kitaba sahip. Dünyanın farklı yerlerinde yoksullarla birlikte evler inşa etti, bir sürü farklı işte çalışarak yazılar yazdı, filmler çekti. Birçok ülkede kolektif çalışmalara katıldı, kooperatif örgütlenmelerine öncü oldu. Ekolojik direnişlere katıldı, isyanlara tanıklık etti. Türkiye ve birçok ülkede öğretim üyeliği yaptı... Ve dünyayı değiştirmeye çalışmaya devam ediyor hâlâ...