YAZARLAR

Bayramlık bilimsel tezler geldi

Gülmeme eğitimi almış devlet suratlı vali ve kaymakamları belediyelere kayyum başkan yapmak, gülümsemelerine, hatta espri yapmalarına yol açmıştır. Ülkenin önemli sorunlarından biri de budur.

Güney Dakota’nın en havadar ilim irfan yuvası Mardin Artuklu Üniversitesi’nden ihraç edilince bilimi halkın ayağına götürme kararı almıştım. 39 adet bilimsel tezimi Gazete Duvar’da yayınlamıştım. Bunun üzerine Paspas Dergisi "Bize de tez üret, biz de aydınlanalım" dedi. Yeni kurulmuş bir derginin bilim aşkı beni çok duygulandırmıştı. Ancak Doğanlar, Demirörenler, Yay-Sat’lar, Yap-İşlet-Devret’ler, Yap-İşlet-ÜstüneParaVerelim’ciler yüzünden haftalık dergi uzun süre devam edemedi. Oraya gönderdiğim tezlerim kısa ömürlü bir derginin sayfalarında solmasın diyerek bilimsel sorumluluk gereği şöyle otuzar otuzar paylaşayım burada, denk geldikçe. Hem biraz saksıyı dinlendirir hem de halkımıza bilim aşkını aşılarım diye düşündüm. 39’un üstüne birkaç tanesini sayalım şimdi:

40. Her Renault araba Bursa’da doğar, Urfa’da ölür. Her Tofaş araba Bursa’da doğar, varoşlarda ölür.

41. Çocuğuna sebze meyve adları koyan ebeveynlerin evlilikleri ortalama 6 yıl sürer.

42. Doblo, cady, kango tipi arabalar, kültürel muhafazakârlık ürünüdür. Hem kalabalık aile sığıyor, hem ağır yük taşıyor, hem sol arka kapısı yok. Yani aile üyeleri araç içinde de bir arada oluyor, nakliyat sektörüne para gitmiyor, ergenler evden kaçmıyor.

43. Eskiden düğünlerde Almancıları tanımak çok kolaydı. Çatalı gözükmesin diye bluzunun arkasını çekiştirerek elindeki küçük kamera ile düğünü çeken kişi, kesinlikle ikinci kuşak Almancıydı. Ama şimdi herkesin elinde kamera var. Dolayısıyla ya herkes Almancıdır ya da kimse bluz giymiyor.

44. Selfie çekmek, önce rica sonra ise teşekkür edilecek birine ihtiyaç duymamaktır. Yeni çağın kabalığı.

45. Sohbet toplumundan teşhir toplumuna geçilmiştir. Oturduğumuz yerden Giresun’un Bulancak ilçesinin Sisin köyündeki YSE’den emekli Cemal adlı kişinin küçük halasıyla küs olduğunu öğrenmenin insanlık tarihine bir katkısı olmayabilir, ama teşhirden daha korkunç bir duyguya sınırsız imkân sağlar: Röntgencilik.

46. Biz neden kaloriferli evde oturmuyoruz diye diye ergenliğini heba edenler şimdi üstüne güğüm konmuş odun sobalı kafelerden çıkmak istemiyor.

47. Sürekli kendinden bahsedenler hep başkasını dinlemek zorunda kalmış kimselerdir.

48. Fazla sosyal medya kullanan insan âşık olamaz ve sadık kalamaz. Çünkü aşkın “nesne”si biriciktir, ama sosyal medyada sayısız “seçenek” vardır.

49. “İkinci Bahar” diye bir şey yoktur. Çünkü bütün dullar yeniktir ve ikinci evlilik uzun süren bir savaşta ağır yaralanan iki kişinin barış döneminde bir araya gelmesine benzer.

50. Yaradılış ve evrim teorilerinin insanları bu kadar küçük görmesini anlayamıyorum. Eğer Allah ya da doğa yumurtayı yaratmış ya da oluşturmuş ise, yumurta kaynatıp tokuşturmayı da insanlar bulmuştur yani.

51. Victoria’s Secret kadınları hem evrim hem de yaradılış teorisini çürütmektedir.

52. Straplezle halay çekme tarihinde henüz kayda geçen bir kaza yaşanmadığına göre halayı yaratanlar ileride straplezle halay çekileceğini öngörmüş kimselerdir diyebiliriz.

53. Hayatın üç büyük zorluğu vardır: Taşralı TKP’lilerle tartışmak, dinci öğretmenevi müdürlerinin Uzak Asya siyaseti hakkındaki yorumlarını dinlemek ve ondan bundan para toplayıp bira içenlere hiç de bohem olmadıklarını izah etmeye çalışmak.

54. Bir toz ve gaz bulutu neden bir araya gelsin, birbirine dolansın ve sonra soğumaya başlasın ki? Puding mi bu?

55. Toplu taşım araçlarında sürücülerle uzun uzun tartışan “kültürlü” insanlar, şoförlerin taşeron işçisi değil de varoluşçu olduğunu sanırlar.

56. Şiir yazmanın en büyük zorluğu, herkesin senden güzel insan gibi davranmanı beklemesidir.

57. Gülmeme eğitimi almış devlet suratlı vali ve kaymakamları belediyelere kayyum başkan yapmak, gülümsemelerine, hatta espri yapmalarına yol açmıştır. Ülkenin önemli sorunlarından biri de budur.

58. Bütün eski tarih kitapları kralların, sultanların, şahların resmî tarihçilerince yazıldığına göre geçmişte neler yaşandığını anlamak imkânsızdır. Dolayısıyla geçmiş yoktur.

59. Çanta diye ünlü mağazaların poşetlerini kullanan kadınların doğuracağı çocukların % 11’i itfaiyeci, % 3’ü veznedar, % 22’si kargocu, % 14’ü cep telefoncu, % 17’si kafeci olur.

60. Büyük aşklar kavgayla başlar ve oturma grubu almayla biter.

61. Dil dile değmeden dil öğrenilmez diyenlerin % 91’i sadece anadilini bilirken % 6’sı orta düzeyde Almanca, % 3’ü ise iyi İngilizce bilir. Dil öğrenimi cinsel değil, zihinsel bir meseledir.

62. Arkadaşının arabasıyla araç kullanmayı öğrenen kişiler iyi ıslık çalamazlar.

63. Parkta öpüşmemiş insanlar, 30’undan sonra sağ partilere oy verirler.

64. Market arabasına bindirildiği halde “uslu” durmayan çocuklarına bağıran annelerin % 21’i Açık Öğretim’de İşletme okur ve alttan üç dersi vardır.

65. Şairlerle evlenenlerin ontolojik, lokantacılarla evlenenlerin gastronomik sorunları olur.

66. İlköğretim okulları müdürlerinin % 73’ünün diş sorunları vardır.

67. Bira seven erkeklerin % 12’sinin adında iki tane “E” harfi vardır.

68. Doktorların en büyük sorunu, herkesi hasta sanmalarıdır.

69. Kişinin sürekli biçimde yemek değil de bir sanat eserini yediğini düşünmesi üzerine kurulmuş yemek sunum sektörüne “gastronomik pornografi” denir.

70. Ergenliğimin ilk dönemlerinde alıp gizli gizli okuyarak varlık ve gerçeklik hakkında bilgiler edindiğim erotik gazete ve dergilerdeki çıplak kadınların teninin bronz rengi olması nedeniyle bütün kadınları bronz tenli sanırdım. İlk kez bir kadınla yalnız kaldığımda, neden böyle bembeyaz olduğunu düşünüp durdum. Kafam hep ona takıldı. Aslında halen de öyle.


Selim Temo Kimdir?

27 Nisan 1972’de Batman’ın Mêrîna köyünde doğdu.2000 yılında Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih Coğrafya Fakültesi Etnoloji Bölümü’nden mezun oldu. 1997’de Yaşar Nabi Nayır Şiir Ödülü, 1998’de Halkevleri Roman Ödülü’ne değer görüldü. Yüksek lisansını (“Cemal Süreya Şiirinde Bedenin Yazınsallaşması”) ve doktorasını (“Türk Şiirinde Taşra: 1859-1959”) Bilkent Üniversitesi Türk Edebiyatı Bölümü’nde tamamladı. 2009’da Mardin Artuklu Üniversitesi’nde yardımcı doçent olarak çalışmaya başladı. 2011’de, Exeter Üniversitesi’ndeki (İngiltere) Centre for Kurdish Studies’de konuk hocalık yaptı. Hrant Dink Vakfı tarafından “dünyada, geleceğe dair umudu çoğaltan kişiler”den biri sayılarak “2011’in Işıkları” arasında gösterildi. Radikal gazetesinde başladığı köşe yazarlığına (Kasım 2013-Kasım 2014), Ocak 2017’den beridir Gazete Duvar’da devam ediyor. Dört Türkçe iki Kürtçe şiir kitabı, bir romanı, iki antolojisi, 12 çocuk kitabı, yedi roman-öykü çevirisi, iki şiir kitabı çevirisi, bir çevrimyazısı, bir gazete yazıları ve iki edebiyat kuramı kitabı yayımlandı. 6 Ocak 2017’deki 679 sayılı KHK ile üniversiteden ihraç edildi. Amed’de yaşıyor.