YAZARLAR

Çavuşoğlu'nun Vaşington seferi

Pazartesi Pompeo’nun masaya, müzakere tekniği gereği, Münbiç sanki ABD için de Türkiye için olduğu denli kilit önemdeymiş havasında oturması beklenir. Çavuşoğlu açısından güçlük, medyanın neredeyse tamamı AKP’nin elindeyse de, Ankara’ya “zafer/fetih” havasında dönebilmek. Zira, Münbiç'te TSK tankları fotoğrafı vermek sanıyorum zor.

Şimşek’in Londra seferinin ardından, Çavuşoğlu’nun çıkacağı Vaşington seferi başlıyor. Pazartesi günü Türkiye ve ABD dışişleri bakanları karşılıklı oturacak, takkeler düşecek, keller görünecek. Şimşek’inki mali açıdan ne denli önemliyse, yine tam seçim arefesinde Çavuşoğlu’nunki de dış politika açısından o denli kritik.

Ziyaret gündeminin kilit taşının Münbiç üzerinde varılacak bir mutabakat olduğu belirtilebilir. Mutabakat (yahut uzlaşı) terimini bilerek tercih ettim. Anlaşma başka, uzlaşı başka. Uzlaşının kendi başka, uzlaşı zeminine ulaşmak başka. Münbiç, ABD gibi küresel bir güç açısından hangi stratejik önemde? Bir adım geri çekilelim.

Bu uzlaşıya varılması için iki paket ya da yumaktan söz edebiliriz. Birincisi Türkiye-ABD ilişkilerini, ikincisi Suriye’de sahada olan biten gelişmeleri kapsıyor. Birinci pakette Gülen’i iadesi, Halkbank’a çıkacak fatura, pastör Brunson’un davası, İran, İsrail-Filistin (ABD Büyükelçiliği’nin Kudüs’e taşınması), çelik-alüminyum gümrük vergileri, S-400/F-35, Mısır-SA-BAE ekseninin ulusal güvenlik gereksinimleri gibi farklı farklı dosyalar var.

Suriye bölümündeyse tarafların, özellikle iki ağır sıklet güç ABD ve Rusya’nın doğrudan bir çatışmayı önlemek için ellerinden geleni yaptığı ve artık müzakere masasına oturulmasını, müzakere masası öncesinde de yeni anayasa taslağının yazım işlemine başlanmasını hedefledikleri görülüyor. Çok özetle belirtmek gerekirse, taraflar yedi yıllık savaşın ardından, belki zoraki gerçekçileştiler ve hepsi cihatçıların nötralize yahut topyekün imha edilmeleri konusunda hemfikirler.

Rusya ile birlikte sahada Esat’a payanda olan oyunculardan İran, nükleer anlaşmanın ABD tarafından çöpe atılmasının ardından, anlaşmayı BMGK’nin dört daimi üyesi (Çin, RF, Britanya, Fransa) artı Almanya tarafından hayatta tutmaktan memnun. Suriye’de alacağını almış ve uzun vadeye yatırım yapmışken, İsrail’le çatışma macerası araması beklenmez. O cephede (Güneybatı Suriye) İran’ınkine “aktif savunma” denebilir.

Kestirilemeyecek olan İsrail Başbakanı ve ABD Başkanı Trump’ın öngörülemez hamleleri. Onları da İsrail’de Genelkurmay ve Mossad, ABD’de de Kongre’nin karar ve yaklaşımlarının şimdilik dizginlediği görülüyor. ABD’nin Türkiye’den İran karşısında ne beklentileri olacak? “Durmak” yeterli olacak mı? İran, Türkiye’nin ham petrolde birinci, doğal gazda ikinci tedarikçisi.

Pazartesi günü Pompeo’nun masaya, müzakere tekniği gereği, Münbiç sanki ABD için de Türkiye için olduğu denli kilit önemdeymiş havasında oturması beklenir. Çavuşoğlu açısından güçlük, her ne kadar medyanın neredeyse tamamı AKP’nin elindeyse de, Ankara’ya “zafer/fetih” havasında dönebilmek. Zira, Münbiç merkezinde TSK tankları fotoğrafı vermek sanıyorum zor. Masabaşı “zaferinin” de fotosu olamıyor. Olası ABD ve Türkiye Özel Kuvvetleri’nin omuz omuza devriye gezme fotoları ise amacı hasıl etmek bir yana, tam aksi yaratır.

Tuhaf bir ters bağıntıyla, Türkiye’nin bastırmasıyla Fırat’ın batısındaki Münbiç’ten SDG güçlerinin çekilmesi, epeydir buzdolabında duran Fırat’ın doğusunda ABD (ve küçük ama etkin ortak Fransa) destekli nihai IŞİD karşıtı harekata girişmesinin önünü açıyor. Bir başka deyişle, ABD’nin SDG’yle işbirliğinin derinleşerek, sürmesi sonucunu yaratıyor.

Şam, Soçi’de Rus girişimiyle kotarılan anayasa taslağı yazım komitesine temsilci isimlerini nihayet belirledi. Ayrıca, Esat SDG’ye açılım yaparak müzakere kapısını araladı ve SDG’den de olumlu karşılık aldı. Esat için ABD güçlerinin ülkesinden çıktığını görmek hedef. İran güçlerinin varlığı konusunda Rusya’yla özenli bir ayrım gözeterek, arada ikili resmi anlaşma bulunmadığından ve İranlıların münhasıran danışman konumunda olduklarından söz etti.

Rusya, İran ve bağlantılı Hizbullah güçlerinin İsrail’i rahatsız ya da tahrik etmeyecek uzaklığa çekilmesine önayak oldu. Keza Rusya, Türkiye’nin Suriye’de nerede duracağı ve ne yapacağı konularında da pivot oyuncu. Esat da Rusya’yla çalışmayı yeğliyor. Kalıcılığını da Rusya’ya bağlıyor. Türkiye’yi de İran ve ABD/Fransa gibi eninde sonunda gidici görüyor. Cumhurbaşkanı adayı İnce’nin de Şam’a büyükelçi atama ve Esat’la görüşmeyi olasılık dışı bırakmama yaklaşımını bu meyanda not edelim.

Rus uçağını düşürmek Moskova’ya asimetrik avantajlar olarak geri döndü: Nükleer santral, S-400, gaz boru hattı. Karşılığında Idlip’in batı yarısı, Afrin, Bab ceplerine yerleşmek rızası devşirildi. Şimdi seçim öncesi “Münbiç zaferi” karşılığında Vaşington’a yukarıda saydığım dosyalarda hangi ikramlarda bulunulacak ya da tam da seçim öncesi olduğu cihetle meselenin halli ötelenecek mi hep birlikte göreceğiz. 24 Haziran – 8 Temmuz sonrası iktidar değişikliği ise büyük ölçüde “tabula rasa” anlamına gelecek.

*Yetkin uzmanlardan Fabrice Balanche’a göre Suriye’nin mukim nüfusu halen 16-17 milyona inmiş durumda ve bu nüfusun yüzde 71’i ile ülke yüz ölçümünün yüzde 56’sı Esat’ın denetiminde.

**Vaşington seferi öncesi Çavuşoğlu’nun DW’de Tim Sebastian-Conflict Zone performansı, Soylu’un ABD Kabil Büyükelçisi Bass’ı AB Büyükelçileriyle yaptığı toplantıda hedef göstermesi, Yıldırım’ın “Fırat’ın doğusu-batısı fark etmez” yollu açıklamaları Pompeo ile müzakere masasında işleri çetrefilleştirme potansiyeli taşıyor.


Aydın Selcen Kimdir?

1969 İstanbul doğumlu ve Saint Joseph Lisesi ile Marmara Üniversitesi İngilizce Uluslararası İlişkiler Bölümü mezunudur. 1992-2013 arasında Dışişleri Bakanlığı'nda meslek memuru olarak çeşitli görevlerde bulundu. Son olarak 2010-13 tarihleri arasında Erbil Başkonsolosluğu görevinde bulundu. Merkeze döndüğü gün "memuriyetten istifa etti." Genel Energy petrol şirketinde bir buçuk yıl siyasi danışmanlık yaptı. 2015'den beri bağımsız olarak özellikle Irak ve Suriye konularında yazıyor. Galatasaray kongre üyesidir. Alaz adında bir kızı var.